Mutsuz uyanılan ülke
50 yıldır herkesin mutlu uyandığı ve kaliteli yaşayabildiği bir ülkede olabilme rüyasıyla yaşadıktan, bu amaç için kendi çapımda çaba gösterdikten sonra hemen hemen herkesin mutsuz uyandığı bir ülkeyi paylaşmak, bana gerçekten acı veriyor.
Bu tür bir ülkede ağırlıkla sabah saatleri tüketilen bir medyada yazı yazıyor olmak bana farklı bir sorumluluk yüklüyor gibi geliyor.
Mutsuz uyandıklarını bildiğim insanlara, üstelik buna hak verdiğim ve mutsuzluklarını paylaştığım bu insanlara, onları daha da mutsuz edebilecek yazılar vermemem lazım diye düşünüyorum.
Ağzımızdan, burnumuzdan siyaset çıktı, içimiz sevimsiz siyasetle doldu. Siyasetin insanı mutsuz ettiği bir ülkeyiz biz. Bu nedenle kimsenin siyaset hakkında söz söylemeye çalışan ek bir yazara ihtiyaç duyduğunu hiç sanmıyorum.
Herkes kriz söylentilerinden, analizlerinden bıktı; herkese öğğğ geldi bunlardan. Kimsenin siyasi veya ekonomik yoruma ihtiyacı yok. Eğer farklı bir şey söylenemiyorsa o zaman bu konularda yapılacak en iyi şey susmak.
Çoğunluk aynı şeyi söyleseler de, aynı şeyleri yazsalar da, yetmeyip çıkıp TV’de anlatsalar da, kimse tekrarlardan sıkılmıyor; aynı konuyu yazmakta, konuşmakta ısrarlılar. İşin acıklı yanı, okuyucu bütün bunların gerçeği anlatamadığını biliyor. Bir konu hakkında bu kadar yazan, konuşan insan olduğu halde gerçeklerin yine de gizli kalabilmesi şaşırtıcı, bir o kadar da acıklı.
Ha, ben bu konularda yazacak olsam, acaba asıl gerçekleri yazabilecek miyim, bu da şüpheli.
Dolayısıyla okuyucuların sıkıntısına katkıda bulunmamak için, aynı şeyleri tekrarlayanlar kervanına katılmamak için ve yazsam da nasıl olsa gerçekleri söyleyemeyeceğimden ben bu konularda yazmayı bugünden itibaren bırakma kararı aldım.
***
Asıl sorunum mutsuzların, sabah mutsuz uyananların ülkesinde bu mutsuzluklara katkıda bulunmayan yazı yazmak.
Çözüm için uğraştığım sorun bu, “Çözüm için acaba sadece mizah yazmaya geri dönsem mi?” diye düşünüyorum.
Sabah mutsuz uyananlar ellerine gazeteyi adıklarında onların suratına bir nebze gülümseme koyabilirsem hem kendimi başarılı addedeceğim hem de ülkeye bir nevi katkı yapmış olacağım.
***
Evet, tekrar mizaha dönmek doğru karar olacak galiba.
Ama sorun şu: Evet, benim beynimde bir mizah damarı vardır, bunu yeniden reaktive etmem gerekiyor. Bir süredir boşalmış mizah akümü yeniden şarj etmeliyim. Bu olabilir de ama ben de ne yazık ki bu mutsuzluk ortamından etkilenmiş durumdayım. Ben de sabahları sizler gibi mutsuz uyanıyorum. Gelecekten, geleceğimizden endişeliyim, korkuyorum. Bu, mizahçı olabilmek için en ideal ortam değil tabii ki, ama biz komedyenler sadece bir tek tebessüm için kendi üzüntümüzü, mutsuzluklarımızı içimize atıp işe girişiriz.
***
Sizinle dertleştim; bunu yapacağım, bu kesin, ama bana birkaç gün müsamaha gösterin. Birkaç günü alıştırma, ısınma turu olarak görün. Birkaç yazı yazacağım, bunları önyazı olarak da kabul edebilirsiniz. Mizaha dönüş sancıları olacak bunlar. Ardından, mizah akümü şarj edince tam gaz gideceğiz, size söz veriyorum. Bana güvenin, benimle takılın ve başkaldırının en büyüğü olan her şeye rağmen gülümseme gücümüzü birlikte kullanalım, olur mu?
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce