Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Liderler konuşma üsluplarına biraz daha itina gösterdikleri için ülkede olumlu bir hava esmeye başlayacak gibi görünüyor.

Ancak liderlerde, özellikle Başbakan Davutoğlu’nda bu itinayı görmeme rağmen aynı titizliği bürokraside, medyada görebildiğimi maalesef söyleyemiyorum.

Gündelik konuşma dilimize itinalı yaklaşmadığımız zaman demokrasinin işlemesinin imkânsız olduğunu bildiğimden, ettiğimiz sözlerde yanlışlar, hatta yıkıcılık gördüğümde bunlara dikkat çekmenin zorunlu bir görev olduğunu düşünüyorum.

Edilen lafın önemine yeterli itina gösterilmediğine dair iki son örnek var.

Biri, “Toplumda çok olumlu bir imajla algılanan başörtülü bayanların” diye konuşup, başörtülü olmayan kadınların kalbini kıran Manisa Valisi’nin lafı.

Diğeri de CHP içindeki kongre hazırlıklarını tuhaf bir üslupla ele alan medyanın durumu.

Valinin dediğinin neden yakışmadığı zaten açık olduğundan ilk önce CHP meselesini ele alayım.

Bir sosyal demokrat partiye son derece yakışan birden fazla adaylı kongre gibi basit bir olayın, “CHP’de kılıçlar çekildi” veya “CHP’de aday enflasyonu” türünden laflarla medyada ele alınması, bence demokrasi kültürünün medyada bile gelişmemiş olduğunu gösteriyor.

Bunu bu sözlerle ele alan arkadaşlar, galiba birden fazla adaylı seçimlerin hepsini bir tür savaş girişimi veya aday fazlalığı olarak görüyorlar.

Haberin satması için illa bir kavga, çatışma veya kötü bir durumun olması gerektiği de düşünülüyor olabilir.

Bu bazı durumlarda doğrudur ama böyle bir düşünce siyasi süreçlere de uygulandığında ihtiyacımız olan iç huzur ve barışı sağlamak daha da zorlaşır.

Vali beyin lafına gelince... Ben bu sözlerde kötü bir niyet olduğunu sanmıyorum. AK Parti iktidarı öncesinde seküler iktidarlar döneminde başörtüsü meselesi o kadar yanlış ele alındı ve başörtülü kadınlar o kadar mağdur edildi ki, toplum olarak kendimizi vicdanen suçlu hissettik. En azından bilinçaltımızda var bu suçluluk duygusu.

Başı açık kadınlara karşı bir önyargısı olmayanlar bile başörtülü kadınlara o suçluluk duygusuyla daha coşkulu sahip çıkmaya çalışırken böylesine dil ve zihin sürçmesine düşebiliyorlar.

Başörtüsü ve kadına yaklaşım konusunda itinalı, modern bir konuşma dili geliştirmek için toplumda bir diyalog oluşması gerekiyor.

Bu tür durumlarda daima kadınların başı çekmesi gerekiyor, makul olanı bir tek onlar bulabilir. Kadınlar kendilerine nasıl yaklaşılmasını istiyorlarsa, biz erkekler de ona tartışmasız uyup kendimizi terbiye etmeliyiz.

Meselenin bir başka boyutu daha var. Başörtüsü gibi bu tür konulara bürokratı, siyasetçisi karışmasa aslında sorunun çözümü daha kolay olacak. Çünkü gündelik yaşam içinde, hayatın rutininde kadınlar bu sorunu kendi aralarında çözmüş durumdalar.

Bugün her şehirdeki üniversite kampuslarının çevresinde bir dolaşın bakın, mutlaka başı açık ve kapalı genç kızlarımızın, büyük bir sevgiyle, güle oynaya içten bir arkadaşlık kurduklarını göreceksiniz.

Bunun gibi bizde sorun olarak kabul edilip siyaset tarafından abartılan ve savaş lisanıyla ele alınan nice sorunun, gündelik yaşamın akışı içinde insanlar arasında zaten çözülmüş olduğunu göreceksiniz.

Gündelik yaşamın bu huzur üretme potansiyeli, bence kullandığımız konuşma dilini de biçimlendirmeli ve bize yeni bir demokratik lisan vermeli.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar