IŞİD ve Armageddon
PARİS ve Ankara saldırılarından sonra IŞİD’in eski ve kutsal sayılan metinlere dayanarak oluşturduğu Armageddon beklentisinin iyice ön plana çıktığı görülüyor. Sorunları rasyonel düşünmek isteyenlere saçma gelse de bir Armageddon’un yaklaştığı beklentisi IŞİD’in düşüncesinde var. Bu yüzden bunun dünyadaki son gelişmeleri nasıl etkilediğini çözmek zorundayız.
Zamanın sonunu getirecek iyiler ve kötüler (melek ve şeytan) arasındaki büyük savaşın yaklaşmakta olduğunu düşünen IŞİD kendisini iyi taraf yani meleğin ordusu olarak düşünüyor ve bu yüzden her türlü acımasız eylemini ve vahşetini kötüye vurulan darbe olarak, dahası kutsal kitaplarda kendisine verilen sorumluluğu yerine getirme eylemi olarak yorumluyor.
Bunun bir Armageddon’a veya Ortadoğu merkezli bir büyük savaşa yol açması ihtimali çok fazla çünkü IŞİD’in bu irrasyonel gelebilecek bakışına tam da uyan, onun bire bir yansıması olan yaklaşım, onların karşısında duran Batı ittifakı içinde de var.
Başta Amerika olmak üzere tüm Hıristiyan âleminde bu zamanların sonu veya Armageddon söylemi aşırı dindar kesim içinde var.
Onlar da tüm zamanların sonunu getirecek bir büyük hesaplaşmanın (Armageddon) yaklaştığını ve kendilerinin de iyi taraf olarak kötüye yani şeytana karşı savaşacaklarını düşünüyorlar.
Birçok Batı toplumunda marjinal olarak kabul edilebilecek bu görüşteki gruplar ve hatta milis grupları var. Bazen, örneğin Ronald Reagan’da olduğu gibi Amerikan başkanı da bu söyleme inanabiliyor. Başkan Bush da Irak’ı işgal kararını verirken bu teolojinin etkisindeydi.
Amerika’daki Cumhuriyetçi Parti içinde Armageddon beklentisi içinde olan gruplar oldukça güçlü.
Yani nasıl IŞİD kendini şeytana son savaşı verecek güç olarak görüyorsa, Batı’daki bu güçler de kendilerini şeytana karşı savaş verecek güç olarak algılıyorlar.
Batı’da İsa’nın gelişi söylemleriyle de desteklenen Armageddon savaşının sürecinin anlatıldığı çok sayıda kitap da var. Onlar şeytanın ortaya çıkmasının sürecin başlangıcı olacağını söylüyorlardı.
İslam imparatorluğunun kurulması ve bunun kurucularının acımasız şiddete başvurmaları onlar için kutsal kitaplarda anlatılan Armageddon sürecinin başladığının bir işareti olacaktı.
IŞİD, eylemleriyle bu beklentileri yerine getirdi.
IŞİD ve onun düşman olarak gördükleri, karşılıklı olarak kendilerini bir büyük savaşın kaçınılmaz olduğuna inandırmış durumdalar.
Türkiye ve İsrail’e özel konumlar atfedilen “Gog ve Magog” söylemleriyle de desteklenen bu zamanların sonu teolojisi şu anda dünyayı kasıp kavuruyor.
Ankara ve Paris eylemleri Armageddon sürecinin başlatılmak istendiğinin işaretiydiler.
Bu yüzden Antalya’da buluşan liderler alınabilecek tedbirleri düşünürlerken karşı karşıya olunan düşüncelerin son derece irasyonel olmasına rağmen kendi içinde, kendisine özgü bir mantığı olduğunu görüp buna göre davranmalıdırlar.
Sakin ama bir an önce davranılmazsa dünyamız bir anda büyük bir ateşin içine atılabilir ve zamanın sonu hakikaten gelebilir.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce