Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Habertürk TV’de izledim. Yönetmen James Cameron, “Avatar 2” filmini çekmek için kolları sıvamış. İlk Avatar filmindeki teknik mükemmeliyetçiliğini ve yeni teknolojileri uygulama eğilimini iyi bildiğimden, bu filmi sinemalarda görmek için en azından 2 yılımız daha olduğunu düşünmeme rağmen bu haber beni hayli heyecanlandırdı.

İlk Avatar filmi, sinema tarihinde bir dönüm noktasıydı. İkincisinin de öyle olacağına bildiğimden, filmin oluşma sürecini iyi izleyip bunu sizlerle bir “live-blog” heyecanı içinde paylaşmak niyetindeyim.

Bunun dışında Avatar 2 haberi bana, Hollywood’un global kültür üzerindeki hâkimiyetini de düşündürdü.

Dijital gelecekle ilgili bir konferans bağlamında bulunduğum New York’ta, geçen pazar sabahı bir fırsat yaratıp Star Wars’u IMAX formatında izlemiştim. Hollywood’da yeni film üretme süreci öylesine ivme kazandı, öylesine fazla yeni ürün var ki, ABD’de herhangi bir filmi izlemeye başlamadan önce sinema salonunda en az yarım saat gelecek filmlerle ilgili bölümü izlemek zorundasınız.

Birçok seyirciye gereksiz yük olarak gelebilen bu “gelecek programlar” bölümü, beni çok heyecanlandırır. Ben bu bölümde global dünyanın ilgi alanlarının ve kültür zevklerinin hangi yöne gitmekte olduğunu görürüm.

Geçen pazar, “gelecek filmler” bölümünü izlerken bir ara kulaklarımı tıkama ihtiyacını hissettim.

Gelecek filmler hakkında heyecan yaratmanın tekniği galiba şu: Filmlerden mümkün olduğunca yoğun patlamalı, gürültülü sahneler seçiliyor. Gürültü (dolayısıyla heyecan) seviyesini daha da artıran bir müzik efekti (dolby teknolojisinin de katkısıyla yoğunlaştırılarak) seyirciye sunuluyor. Ve siz arada rahatsız da olsanız gözlerinizi kaçırmadan perdeye hipnotize olmuş gibi bakmak zorunda kalıyorsunuz.

Önümüzdeki yaz aylarının “blockbuster” filmleri içinde “Marvel” ağırlıklı çizgi film karakterlerine dayanan filmler ön planda. Çizgi roman kültürü temelli ve bilgisayar oyunu yönü de bulunan karakterler, film endüstrisinin global düzeyde en çok para kazandıran unsurları.

Çizgi romanlar ve bilgisayar oyunları, kendisine global bir kültür ve seyirci kitlesi yaratmış durumda.

Solcu ruhum bunu “Amerikan kültür hegemonyası sorunsalı çerçevesinde ele almak gerekir” diye beynimi zorlayıp duruyor, ama ben eğlenme ve hayal kurma keyfimizi bozmamaya kararlı olduğumdan bu yönümü baskı altına alacağım ve sadece “Keyfini çıkarın” demekle yetineceğim.

STAR WARS VE AVATAR

Tüm bilgisayar oyunları ve çizgi roman metinleri, aslında evrensel geçerliliği olan kültürler üstü bir söylem içeriyorlar.

Bunu ilk keşfeden, Star Wars filmlerinin yaratıcısı George Lucas olmuştur. Lucas, ilk filmi çekmeden önce senaryoyu oluşturma döneminde ünlü Amerikan mitolog Joseph Campbell’in çalışmalarının ciddi bir öğrencisiydi. Campbell, her kültürde var olan ortak mitoloji oluşturma öğelerinin bir dökümünü yapmış ve mitolojiye uygun kitap yazarak film çekilmesi için adeta reçeteler üretmişti. Star Wars da bu reçeteye uygun çekildiğinden global düzeyde kabul ve onay gördü.

Çizgi romanlar ve bilgisayar oyunlarının temelinde, kendilerine özgü bir mitoloji oluşturma hedefi vardır ve bunun da evrensel dili, kültürel farklılıkların üstüne çıkmaktır. Bu, Amerika’nın özellikle filmleriyle hegemonya kurmasının da temelini oluşturur.

Avatar da bilgisayar oyunlarının evrensel dilini (lisansızlığını) kullanarak global düzeyde kabul görmüş bir kültürel yapıttır. Yönetmen ilk filmi çekerken bu evrensel dile uygun yeni film tekniklerini aradığı için (bazı ülkelerde film 4D teknolojisi içeren sinemalarda izlenmişti), çekim oldukça uzun sürmüştü ve ticari başarısı da bu yüzden muhteşem oldu.

James Cameron şimdi de yeni Avatar filminde son teknolojileri kullanarak hepimizin istemeden de olsa paylaştığı ortak global bilinçaltımıza uygun yeni bir film ortaya çıkaracak ve bence bu film de Star Wars gibi gişe rekorları kıracak.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar