Kar vesilesiyle Türkiye'nin hali
METROPOLLERİN karla nasıl baş ettikleri ülkenin siyasi durumunun nedenleri hakkında da ipuçları veriyor.
İstanbul dışında New York’un da kışını iyi bilirim. Orada kışlar biraz daha serttir, kar yağdığında ise bayağı çok ve ani yağar.
İki şehirde de aynı mücadele yöntemleri var; aynı araçlar, aynı kimyasallar, aynı yöntemler kullanılıyor.
Ekiplerin düzeyi de hemen hemen aynıdır.
Ama buna rağmen İstanbul’da kar özellikle yayalar açısından hayatı yaşanmaz hale getiriyor. Durduktan sonra ise şu anda gördüğünüz gibi normal rutinlerimizi yaşayamaz hale geliyoruz.
New York’ta ise hava daha sert olmasına rağmen insanlar gündelik rutinlerini kesintisiz yaşayabiliyorlar. Kimsenin işi aksamıyor keyfinden de taviz vermiyorlar. Hava şartlarından bağımsızlarmış gibi yaşıyorlar.
Aramızdaki tek fark orada insanların kendi mahallelerinde kendi evlerinin önünü gönüllü temizlemeleri... Her ev bunu yapınca o zaman mahalle de yaşanır oluyor tabii ki.
Ana arter denilen yollar zaten iki şehirde de açılıyor, ama bizde mahallelerdeki ahali kendi evinin önü hakkında sorumluluk almadığından bunu bile başkalarından beklediğinden sonuçta güzel bir şey olabilecekken kar, burada içinden çıkılmaz bir problem haline geliyor.
Demokrasimiz de buna benzer nedenlerden dolayı sadece lafta demokrasi.
Kimse kendi üstüne düşeni hakkıyla yapmadığından, hiçbir şekilde sorumluk almadığından her şeyi başkalarından ve en kolayı olarak tabii ki devletten beklediğinden sonunda hayatı da yaşanmaz halde oluyor, demokrasisi de bu hayatlar gibi kalitesizleşiyor.
Peki, “Amerikalı bizden çok daha iyi ve kaliteli de mi, böyle farklı davranıyor?” diye sorabiliriz. Hayır, insan malzemesi de birbirinden farklı değil, ama oralarda yerel otorite herkese evinin önünü temizlemeyi öğretmek için para cezaları koymuş. Kar yağdığında kendi evinin önünü temizlemeyene para cezası ödetiyor. Hele yolda yürüyen birisi sizin evinizin önünde düşüverirse, işte o zaman tam yanarsınız; o zaman hapse bile düşebilirsiniz.
Cezalar nedeniyle yerleştirilen davranış biçimleri bir süre sonra alışkanlık haline gelince de hayat rahatlıyor ve yerel demokrasi de olabiliyor.
Bizler ise İstanbul’da evimizin pencerelerinden bakıp hayflanmakla ve şikâyet etmekle zaman tüketip hayatı ve demokrasiyi ıskalıyoruz.
Mikro sorumluluklar alınmadan makro düzene ulaşmak da tabii ki mümkün değil.
Bizde olduğu gibi mikro düzensizlikler makro düzensizliklere yol açıyor; bu da bir hayat tarzı haline geliyor.
Özetle, kendi evinin önünü temizleyemeyen, demokrasiyi de hayat kalitesini de bulamıyor.
KAR LASTİĞİ
Kar yağdığı gün işe gelirken yolda dört ayrı noktada kış lastiği olmayan araçlar nedeniyle yaşanan korkunç sorunları gördüm.
Dört araç da Mercedes markaydı. Mercedes marka otomobile sahip olup da buna kar lastiği almayı düşünememekten yola çıkılarak da demokrasimizin durumu hakkında ayrı bir yazı yazılabilir.
Burjuva duyarlılıklarının oluşmaması, burjuvazisiz kapitalizmde kolay para kazananların duyarsızlıklarını, toplumsal sorumsuzlukları içeren bir yazı da olabilirdi o yazı.
YARIN: OBAMA’DAN ERDOĞAN’A BAŞKANLIK TAVSİYELERİ
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce