Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

BLOOMBERG HT tarafından düzenlenen Londra toplantısında Başbakan Davutoğlu’nun gösterdiği performans, yabancı iş dünyasında hâlâ konuşuluyor.

Burada performans kavramını kullanmama lütfen şaşırmayın. Siyasetçinin en önemli görevlerinden biri de “algı yönetimine”’ yönelik performansıdır. Bu özelliği olmayan bir insanın lider olabilmesi mümkün değildir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda neredeyse doğuştan diyebileceğimiz bir yeteneği var. Davutoğlu’nun, onun boş bıraktığı koltuğa oturduğu zaman işinin çok zor olacağı belliydi; çünkü liderlik vasıfları çok yüksek Erdoğan’dan sonra kendisinden beklentiler hayli yüksek olacaktı.

Bu algı yönetimine yönelik performans, konu Türkiye olunca çok daha önem kazanabiliyor.

Türkiye’miz, karşı karşıya olduğu birçok yapısal soruna, iç ve dış düşmanlara, yediği ve yemekte olduğu bunca darbeye rağmen hâlâ dimdik ayakta duran, güvenli bir liman olarak algılanabilecek bir mucize ülkesi.

Bu durumdaki bir ülkede algılar, iyi bir performansla yönetilmediği takdirde bir anda kötüye ve umutsuzluğa dönüşebilir; iyi yönetildiğinde ise her türlü olumsuz koşullara rağmen pozitife çevrilebilir.

İşte bu açıdan Bloomberg HT, çok güzel ve ülke için hayırlı bir işe vesile oldu. Oraya toplanan 200’e yakın yabancı yatırımcı önünde Başbakan Davutoğlu mükemmel bir performans çıkararak algıyı pozitife çevirmeyi ve orada tutmayı başardı.

Londra toplantısı bence bir dönüm noktasıdır. Sadece Türkiye değil, global dünyanın her tarafı bir çalkantı içinde. Ve yabancı yatırımcıların güvenli liman arayışları acil bir hal aldı. Davutoğlu ve ekibi sayesinde Türkiye, yabancı yatırımcıların algısını pozitife çevirerek geleceğe yönelik beklentileri de lehimize döndürmüştür.

Ekonomi dalında algılar ve gelecek beklentileri birçok durumda şimdinin gerçeğinden çok daha önemlidir. Türkiye, Davutoğlu’nun modern ve kendisinden emin, ülkesine güvenen tavrı sayesinde bu kritik eşiği şu anda başarıyla aşmış görünüyor.

ERDOĞAN’A SALDIRI ASIL CHP’Yİ ÜZMELİ

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı’na yönelik hakaretleri gayet tabii ki AK Partilileri üzdü ve kızdırdı.

Bu tepkiyi normal karşılamakla birlikte, bu konuda asıl üzülmesi gerekenlerin AK Partililer değil CHP’liler olması gerektiğini düşünüyorum.

Bu ülkede anamuhalefet partisi başkanı, istediği hemen her şeyi söyleyebilme lüksüne sahiptir. Normal, hakaret içermeyen bir üslupla söylenene iktidarda olanlar kızsalar ve üzülseler de bunu normal olarak karşılarlar. Düzeyi onlar düşürürse onları da uyarırız.

Ama siz anamuhalefet partisi olarak seviyeyi düşürdüğünüzde, elinizdeki büyük ayrıcalığı da kaybedersiniz. Sonuçta ülke kaybeder. Çünkü bu ülkede makul düzeyde, normal yollardan götürülen tartışmalara çok ihtiyaç var.

Bu tartışmanın gerçekleşmesinin sorumluluğunun bir bölümü de anamuhalefet partisinde. Eğer başkanlık sistemine karşıysan bunu söyleyeceksin tabii ki, ama neden karşı olduğunu, bunun yerine neyin daha iyi olacağını da sakin ve güzel bir üslupla anlatacaksın ki bir tartışma olabilsin, mantıklı bir senteze ulaşabilelim.

Kılıçdaroğlu son tavrıyla maalesef bu şansı kullanamadı ve düzeyi düşürdü.

Bence bu duruma CHP’liler de an azından AK Partililer kadar üzülmeli. Bizi bölmek isteyen birçok dinamik var karşımızda. Bizler iktidarıyla, muhalefetiyle, Cumhurbaşkanı’yla hep birlikte bu dinamiklere karşı durmayı ve normal diyalog yollarını açık tutarak bazı sentezlere ulaşabilmeyi bilmeliyiz.

Paylaştığımız bu hayat hakkında medeni, toplumsal uzlaşmalar oluşturmak için uğraşmalıyız. Bunun için anamuhalefet partisi lideri de kendi üzerine düşenleri yapmak zorundadır.

DAVOS TOPLANTISI

Davos’ta bu yıl toplananların işi bayağı zor. Çünkü global düzenin koruyucuları, bu yıl o düzeni bozmak için çalışanlarla konuşup onları anlamaya çalışacaklar.

Global dijital dönüşümler, baştan düzen bozucudurlar (disruption). Global düzen bir yandan çözülüyor, bir yandan da yeniden yapılanıyor. Ama bu yıl Davos’ta o düzen bozucuların önde gelenleri bulunmuyor.

Bulunanların ise başlarına geleni tam anlayabilecek olmaları, dahası olanları kabul edebilmeleri pek mümkün görünmüyor.

RAHMİ KOÇ

Dün sabah Mustafa Koç’un sağlığıyla ilgili gelişmeleri “haberturk. tv” sitesindeki çalışma arkadaşlarımla anı anına izlerken, haberleri sitemize girerken aklım gayet tabii ki Mustafa Koç’taydı, ama aynı zamanda Rahmi Bey’i de sürekli düşünüyordum.

Sonunda Rahmi Bey, maalesef bir babanın hayatta yaşayabileceği en büyük acıyı yaşamak zorunda kaldı.

Bir yazar, çocuğunu kaybeden baba karşısında aslında kaleminin tükendiği yerdedir. Bu yüzden onun acısını nasıl paylaşabileceğimi de bilemiyorum. Sadece “Çok üzgünüm” demekle yetineceğim.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar