Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyareti
Baştan hemen söylemeliyim ki bu ziyarette Başkan Obama ile görüşmenin olup olmayacağının önemi yok. Erdoğan’a muhalif çevreler, daha ziyaret başlamadan “görüşme olmazsa bunun anlamı” üzerine fanteziler üretmeye başladılar.
Muhalif, hatta düşman çevrelerin Türkiye ayağı, görüşmenin olmamasının Türkiye’ye verilen bir uyarı olduğu görüşünü yaymaya çalışıyorlar. Washington ayağındaki düşman çevreler ise Wall Street Journal aracılığıyla Erdoğan’ı Washington’da soğuk bir karşılama beklediği söylentisini yayıyorlar.
Yıllardır Erdoğan ve AK Parti’ye düşmanlıklarıyla ünlü eski diplomatlar ve bürokratlar, örgütlenmiş oldukları fikir üretme kuruluşları aracılığıyla ziyareti kötülemek için çalışıyorlar.
Benim öğrendiğim, Amerikan yönetiminin, bu insanların faaliyetlerini kontrol etmeleri uyarısını el altından bu kuruluşlara ilettiği yönünde. Yani Obama, nükleer güvenlik toplantısı çerçevesinde normal olarak bir tek Çin lideri ile görüşse bile yönetimde Türkiye’ye karşı resmi bir tavır yok.
Ben, Erdoğan’ın Obama ile tesadüf görüntüsü verilen bir rastlaşmayla bir süre konuşacağını sanıyorum. Obama Antalya’da Putin ile nasıl görüştüyse Washington’da da Erdoğan ile bu şekilde görüşmesini bekliyorum.
Gerçi aylar sonra başkanlığı bırakacak olan Obama’nın devleti bağlayıcı kararları nasıl vereceği de şüpheli, ama bence Erdoğan’ın İsrail yanlısı lobilerle konuşması gezinin en önemli ve geleceğe yönelik en kalıcı yanıdır.
Washington’daki düşman çevrelerin neredeyse tümü İsrail lobilerinin sözünden çıkmadıklarından, bu görüşmeden sonra onların düşmanlıklarında da zorunlu bir azalma olacağını bekleyebiliriz.
Dediğim gibi Amerikan yönetimi, hem İsrail lobisiyle hem de yatırımcılarla yapılacak görüşmelerde işlerin yolunda gitmesi için perde arkasından elinden geleni yapıyor. Yani hem yerli hem de yabancı düşmanların geziyi karalama çabaları boşa çıkacak gibi görünüyor.
FRİENDS HÂLÂ POPÜLER
90’lı yılların pop-kültür fenomeni olan “Friends” gençler arasında hâlâ çok popüler. Artık televizyon seyretmiyor denilen “milenyal gençlik” eskinin Friends dizilerini “internet streaming” üzerinden bulup aklılı telefonlarından seyretmeyi sürdürüyor.
Friends’in bu süren popülerliğini diğer popüler dizi “Big Bang Theory” ile birlikte ele alınca ortaya ilginç bir trend çıkıyor.
Galiba günümüz gençliği, derin anlamları olmayan, kahramanlarını kendisine benzettiği, gündelik rutin sorunların işlendiği dizileri çok tutuyor.
Acaba çok katmanlı olan ve soyut anlamlar içeren “Lost” gibi diziler şimdi çıksaydı, yeni seyircinin gözünde popüler olabilirler miydi?
GOOGLE’LANMAMAK
Sosyal medyanın ve dijital bağlantının hâkim kültürü oluşturduğu günümüzde, bu hâkim kültüre tepki olarak bir karşı kültür oluşması bekleniyordu. Bu tepkinin ortaya çıkmasına ben biraz daha zaman veriyordum. Ama zamanlama benim tahminimden çok önceye çekildi. “Google’lanmak”, hâkim kültürün oluşturduğu bir kavram; yani bir kişi hakkında arama yapıldığında onunla ilgili birçok bilgiye ulaşılması anlamına geliyor. Şimdi ise bazı kişiler “Google’lanmamak” üzerine örgütlenmeye başladılar.
Bunlar sosyal medyadan tüm izlerini siliyorlar, Facebook veya Twitter hesaplarını kapatıyorlar, e-mail kullanmıyorlar, eğer varsa sitelerini kapatıyorlar, yani dijital âlemdeki izlerini mümkün olduğunca yok ediyorlar. Buna bir tür “dijital hippilik” gibi bir şey diyebiliriz. Bu tepki kültürünün ne kadar yaygınlaşacağını ve tutacağını bekleyip göreceğiz bakalım. Ben çok yaygınlaşacağını sanmıyorum, sadece alt bir tepki kültür olarak marjinallaşmaya devam edecektir.
SUPERMAN’İ KİM İYİ YAZAR
“Argo” türündeki bir filmin senaryo yazarının iyi bir “Superman” filmi senaryosu yazamayacağını artık biliyoruz. “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” filminin bir türlü iyi olamamasının temelinde senaryodaki aşamalar olduğu kesindir.
Filmin yönetmeni Zack Snyder, aslında konusunu iyi bilen, çizgi roman kültürüne aşina iyi bir teknisyen. Bu yüzden filmin tek tek bakıldığında sahneleri çok güzel, ancak filmin bütünü aksıyor ve eleştirmenlerin dediği gibi fazlalıklarla yüklü.
Teknisyen türü yönetmenlerin iyi bir senaryoya ihtiyaçları vardır. Usta yönetmenler, senaryolardaki eksiklikleri doğaçlamayla kapatmak yeteneğine sahiptirler.
Benim New York’ta, özellikle West Village yöresinde eski çizgi roman dergilerini satan kitapçılarda gördüğüm gençlerle konuşsalardı senaryo yazarları, onların filmde ne görmek istediklerini anlarlardı.
Son filmin en çok alkış alan sahnesi, Batman ile Superman’in karanlık bir ortamda yüz yüze geldikleri sahneydi. Bu da seyircinin beklentileri hakkında bir ipucu olabilir.
ÇOCUĞUN İNTERNETİNİ NASIL SINIRLAYACAKSIN?
Çocukların çok uzun süre internette dolaşmaları ve bunun bağımlılığa dönüşmesinin zararları üzerine hemen herkes görüş birliği içinde. Yıllardır bunun nasıl kısıtlanabileceği üzerine de tartışmalar yapılıyor. 2 yaşından küçükleri internete fazla sokmamak gerektiği konusunda herkes hemfikir ama bunun dışında fazla uzlaşılabilen bir şey de yok.
Çünkü teknolojinin değişim hızı, koyulan her yeni kuralı hızla gereksiz ve uygulanması imkânsız hale getiriveriyor.
Örneğin, çocukların ekrana bakma sürelerini iki saatle sınırlı tutmak ilkesi getirilmişti. Ama çocuklar ödevlerini internette yapmaya ve aile büyükleriyle Skype aracılığıyla konuşmaya başlayınca bu süreler kendiliğinden uygulanamaz ve manasız hale geldi.
Şimdi ise çocukların “eğlence amaçlı ekran bakma süresi”ne 2 saatle sınırlama kriteri getirildi.
Gazete ve dergi aplikasyonlarını tek tek açıp okuyan bir çocuğun eğlendiği söylenebilir, ama o da aslında öğrenmekte olduğunu söyler. Bu yüzden şimdi de “eğlenme” kavramının net olarak tanımlanması gerekecek galiba.
ZATEN BAŞARININ NEDENİ DE ONLAR
Çizgi roman kahramanlarını tutkuyla seven gençler, filmi iyi olup olmamasına bakmadan seyrediyor, hem de defalarca seyrediyorlar. “www.haberturk. tv” sitemizde “2’Sİ BİR ARADA=REKOR” başlığıyla verilen haberde filmin 424.1 milyon dolarlık hasılatıyla tüm zamanların en yüksek süper kahramanlar açılış rekorunu kırdığı anlatıldı.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce