Global çılgınlık: Pokemon GO
Bilgisayar oyun dünyasında sanal gerçeklik bizleri oyunun içine sokuyordu. Son zamanlarda herkesi coşturan gelişme buydu. Oyunlar gittikçe daha gerçekçi olmaya başlamıştı.
“Bakalım bu işin sonu nereye varacak?” diye düşünenleri şaşırtan, hatta şaşkınlıktan küçük dilimizi yutturan çok yeni bir gelişme yaşandı.
“Sanal gerçeklik” yerine “düzeyi yükseltilmiş (artırılmış) gerçeklik” geldi ve Pokemon GO oyunu bir salgın hastalık gibi dünyayı hızla sardı.
Bu aplikasyon çıktıktan iki gün sonra Amerika’daki Android kullanıcıların yüzde 5.16’sı bunu indirmişti bile. Talep öyle fazlaydı ki bu kadar kısa sürede iTunes’un “bedava aplikasyon” listesinde bir numaraya oturmuştu.
Bu aplikasyon iki haftada, Twitter’in 10 yılda geldiği sayısal verileri zorlamaya başladı. Oyunun yaratıcısı Nintendo şirketinin hisse senetleri, 1983 yılından bu yana en yüksek değerine ulaştı.
Oyuna talep o kadar fazlaydı ki Amazon’un teknoloji yöneticisi Werner Vogels, internette bu talep nedeniyle oluşan trafik yükünü azaltıcı yardımda bulunmayı teklif etti.
Daha şimdiden bazı kullanıcı istatistiklerinde WhatsApp’ı geçti Pokemon GO. Anlayacağınız şu anda gözümüzün önünde bir Pokemon GO dünya imparatorluğu kuruluyor.
YÜKSELTİLMİŞ GERÇEKLİK NEDİR?
Oyunlarda “sanal gerçekliğin” verdiği keyif ve coşkuyu bir anda tarih yapan “yükseltilmiş gerçeklik”, oyunu gerçek yaşamın içine sokuyor. Cep telefonunuz bulunduğunuz yeri ve yerel saati bildiğinden o saatte size yakın bir yerde Pokemon olduğunu, onu bulup yakalamanızı söylüyor.
Oyunu oturduğunuz yerde oynayacağınıza belirtilen bölgeye gidip arıyorsunuz. Pokemonlar eski masaüstü oyunda olduğu gibi çeşitli görünümler alabiliyorlar. Belirtilen noktaya yaklaştığınızda yine telefonunuzdan gelen sinyallerle o noktada bir Pokemon’un gerçekten beklemekte olduğunu görüyorsunuz. O aşamada Pokemon’u yakalayıp daha sonra sizin için başka Pokemonlarla savaşmasını sağlıyorsunuz.
Oyunu grup halinde oynayan insanların New York’ta Times Square’de uçan bir Pokemon’un arkasından ellerinde cep telefonlarıyla koştukları da görüldü.
Oyunu bilmeyen, duymayan bir insan sokakta Pokemon arayan insanları gördüğünde ürkebilir, kendisini aniden bir bilimkurgu filmi içinde zannedebilir.
İşyerinde çalıştığımız katta bu oyunu denedik. Bölümün yazı işlerinin ortasında bir masanın üzerinde hoplayıp zıplamakta olan Pokemon’u “poketop”larımızı atıp yakaladık. Bu arada ekranda bize, şirketin yakınında Taksim’de bazı yerlerde de Pokemonların beklemekte olduğu belirtiliyordu. İşimiz olmayıp gitseydik, o noktaya yaklaştığımızda yine poketoplarımızla Pokemon yakalayacaktık.
Yeterli miktarda Pokemon biriktirdikten sonra bulunduğumuz bölgede oyunu oynayan başkalarıyla da savaş oyunu oynayabiliriz. Yani karşılıklı Pokemonlarımızı birbiriyle savaştırabiliriz.
OYUNUN KÜLTÜREL KÖKENLERİ
Pokemon GO adını bir “yapı çözümü”ne (deconstruction) tabi tuttuğumuzda kültürel kökenleri hakkında ilginç ipuçları çıkıyor. Bir defa GO oyunu, Çin ve Japon kültüründe kökenleri çok eskiye giden ve bazı durumlarda satrançtan daha komplike ve zor olabildiği söylenen bir zekâ oyunu.
Pokemon’da tabii ki “anime” ve “manga” kültürlerinin etkisi bariz. Yani Pokemon GO, anime manga kültürü ile çok eski zekâ oyununun sentezi gibi bir şey.
Oyunu düşünüp kurgulayan ve çok para kazanacak olan Nintendo ama oyuna baktığınızda Google’ın etkisini de görmemek mümkün değil. Oyunda sizin bulunduğunuz yer ve çevreniz çok önemli olduğundan “Google Earth” etkisi sadece telefonunuzun ekranına baktığınızda bile belli oluyor.
Gerçekten 2011 yılında Google Earth’te çalışmakta olan bir genç, oradan istifa ettiğinden bu yana oyunu kafasında geliştiriyormuş. Sonunda Nintendo’nun genç yaratıcı ekibiyle beyin güçlerini birleştirince ortaya bu muhteşem oyun çıkmış. Oyunu düşünüp kurgulayan kişilerin adını da vermeliyim. Çünkü nasıl olsa tarihe geçecekler ve çok yakında zengin de olacaklar; onların hayatını da Mark Zuckerberg’in hayatını olduğu gibi takip etmeye başlayacağız.
Tsunekazu İshihara (Pokemon şirketi) ve Tatsuo Nomura (Google Maps) ve geçen yıl vefat eden Satoru Iwata (Nintendo).
TÜRKİYE’YE NE ZAMAN GELECEK?
Oyunu pazarlayan Niantic şirketi, çok büyük talep nedeniyle dağıtımda ve teknik işleyişte bir sorun yaşanmaması için son derece dikkatli bir pazarlama stratejisi uyguluyor.
Aplikasyon Amerika’da yeni çıktı. Daha önce Avustralya ve Yeni Zelanda’da denendi.
Oyunun Türkiye’ye ne zaman geleceği henüz belli değil. Ama tabii oynamak isteyen herkes oyunu bir yerlerden bulup indiriyor. İndirmek için Yahoo ve Google ilk akla gelen isimler.
Bu tür pop-kültürel yeniliklere inanılmaz derecede duyarlı olan sitemiz www.haberturk.tv, şu ana kadar Pokemon GO üzerine en fazla kaliteli haber yapan site konumunda ve bunu da sürdüreceğimizi garanti ediyoruz.
Aplikasyon bize gelmeden oyunu çeşitli kaynaklardan indirip oynamak mümkün, ama bu da bizi bazı tehlikelere açık hale getiriyor.
Sitemizde “Pokemon GO’culara kötü haber, telefona yükleyen yandı” başlığıyla verilen haberde, oyunu örneğin Google üzerinden yükleyip oynayanların tüm kişisel bilgileri, oyunun pazarlayıcısı Niantic şirketine açık hale geliyor. Şirketin ileride bu data bilgilerini kullanıp size başka mallar satmaya çalışacağına da emin olabilirsiniz.
Bu açığı ortaya çıkaran kişinin de belirttiği gibi, burada büyük çaplı bir bilgi hırsızlığı girişimi yok, sadece ileride kullanılmak üzere biriken datalar var.
NASIL PARA KAZANILACAK?
Pokemon GO Plus’ı saymazsanız Pokemon GO aplikasyonu şu anda bedava veriliyor. Go Plus’ta ise oyunu elinde bir cep telefonu tutarak oynamak istemeyen insanlara, satın alıp kollarına takabilecekleri bir aletle oynama imkânı getiriliyor.
Peki şu anda bunu ortaya çıkaran insanlar nasıl para kazanıyorlar? Daha teknik ifadeyle, buluşlarını nasıl parasallaştırıyorlar?
Dediğim gibi bir defa bu kişilerin ellerinde ileride pazarlama ve mal satışları için kullanabilecekleri müthiş bir kişisel data stoku oluşuyor. İleride bu gücü kullanarak büyük paralar kazanabilecekler.
POKEMON DÜKKÂNLARI
Bir de meraklısına satabilecekleri oyunla ilgili birçok oyuncak ve eşyanın satıldığı Pokemon dükkânları da kurulmaya başlandı. Hatta bu dükkânları restoranının ön kısmında kuran tüm lokantaların birkaç gün içinde iş hacimlerinin yüzde 10 arttığı görüldü.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce