Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Ülkemize yönelik büyük operasyon sonrasında “üst akıl” kavramı güncel konuşma dilimize yerleşti.

Yerleşti ama tanımı üzerine tam anlaştığımız da söylenemez.

Herkesin, her farklı ideolojinin kendisine uyan bir üst akıl tanımı var.

FETÖ lideri Amerika’da olduğu için çoğunluk “üst akıl”dan “Amerika”yı anlıyor.

Buna ben de dahil bu aşamada kimse “Yanlış” diyemez, ama üst akıl yerine, “Peki Amerika ne istiyor?” diye sorduğumuzda cevaplar da o kadar net gelmiyor.

KOMPLO TEORİLERİ

Yine herkesin kendisine uyan bir komplo teorisi var.

Komplo teorilerinin özelliği, “teorinin iç tutarlılığını mantıken tutturduğunuzda” anlatılanlar gerçek olmasa da son derece inandırıcı olabilir.

Dolayısıyla şu anda inandırıcı olan çok sayıda teori de ortalıkta dolaşıyor.

Gayet tabii ki benim de kendime göre bir “üst akıl” tanımım var ve evet buna uyan bir komplo teorim de bulunuyor.

FETÖ LİDERİNİN KONTROLÖRÜ KİM?

“Neden bu kadar fazla komplo teorisi dolanıyor etrafta?” diye sorarsanız, bunun cevabı da basit.

Çünkü kimse FETÖ liderinin bu kadar büyük bir işi kendi başına planlayabileceğine, yardım ve güvenceler almadan bu işe girişebileceğine inanmıyor.

FETÖ liderinin arkasında bir gücün olması gerektiğini herkes biliyor

Bu durumda olağan şüpheli gayet tabii ki ABD oluyor.

FETÖ lideri uzun süredir orada yaşadığından ve ikametini CIA bağlantılı insanlara borçlu olduğundan bu gayet de mantıki bir varsayım.

Dikkat edin, ben buna “Hayır” dememekle birlikte bu işin sadece Amerika’ya bağlanamayacağını, ondan daha büyük bir üst akıldan bahsetmemiz gerektiğini düşünüyorum. (Bunun görünen ipucu, 15 Temmuz’dan sonra tüm merkez ülkelerinin sessizliklerini sürdürmüş olmalarıdır.)

GLOBAL DERİN DEVLET

Global dünyada “kapitalist dünya sisteminin düzgün, merkez ülkelerce saptanmış kurallara göre işlemesini kontrol eden, bu düzenin koruyucusu olan bir tür global derin devletin olması” gerekiyor.

Bu global derin devletin içinde Amerikan unsurları da güçlü bir şekilde yer alıyorlar, ama emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ın Uğur Dündar’la yaptığı söyleşide dediği gibi, bunun illa Amerikan resmi devletinin olması da gerekmiyor. 88 model satılık evlat!

Amerikan derin devletinin bu işe girişmiş olması ihtimali daha fazla.

TÜRKİYE NEDEN HEDEFTE?

Peki ama Türkiye neden hedefe konuldu, bu büyük operasyon yapılmaya çalışıldı?

Çünkü “Türkiye uzunca bir süredir, global dünyanın merkez ülkeleri tarafından saptanmış işleyiş kurallarının dışına çıkmaya başlamıştı ve kendisine yepyeni bir rol, üstelik ileride lider ülke konumuna gelebileceği bir rol” edinmişti.

Özetle, Recep Tayyip Erdoğan ezberleri bozuyordu, global dünyanın merkez ülkelerine göre kurulmuş normal işleyiş kurallarının dışına çıkıyordu.

Yani “üst akıl”a göre Türkiye “tehlikeli” bir yoldaydı.

Global düzenin normal işleyiş mekanizmalarını bozuyordu ve kendisine göre tanımlamaya başlamıştı.

Böyle giderse global dünyanın merkez ülkeleri hiyerarşisi bile değişecekti.

Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan, yeni bir merkez gücü oluşturmaya başlamıştı.

İşte 15 Temmuz operasyonu bu nedenle yapılmış olmalı.

Üst akıl, içimizdeki hainleri, ajanlarını kullanarak bu işe girişti.

Üst aklın yönlendirdiği bu darbe girişimi başarılı olsaydı, Türkiye içinde şeriat esintileri bulunan bir faşizme itilecek ve izole edilecekti.

Ülkemiz yıllarca geriye götürülecek, kendi içine kapatılacak ve yeniden merkez ülkelerin kolay oynatılan bir kuklası haline getirilecektik.

Operasyon çok iyi planlanmıştı, üst akıl tüm insan ve teknoloji kaynaklarını seferber etmiş görünüyordu.

Fakat planlamadıkları tek bir şey vardı.

Recep Tayyip Erdoğan’ın cesur duruşu ve halkın ona inanıp dindarı ve laikiyle birlikte darbecilerin korkunç planlarına karşı duracaklarını düşünmemişlerdi.

ÜST AKIL HEMEN PES EDER Mİ?

Ancak bir defa yenildi, başarısız oldu diye bu üst aklın hemen pes edeceğini düşünmek de çok yanlış olur.

Eğer bu analiz doğruysa, üst akıl o kadar kolay pes etmeyecek ve Türkiye’yi dizlerinin üstüne çökertmek için tekrar operasyonlar denemek isteyecektir.

Bu ihtimale karşı elimizdeki en büyük koz, Türkiye’yi bir an önce “demokratik, modern, seküler, Müslüman” bir ülke olarak kurumlarını güçlendirecek Anayasa’mızı yapmak ve bunun üzerinde bir toplumsal anlaşmayı güçlü kılmaktır.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar