Maskeleri düşüren Türkiye
Şimdi anlaşılıyor ki 21’inci yüzyıl, emperyalizmin maskelerinin iyice düşürüldüğü ve global güç merkezleri ve Batı’nın ikiyüzlü politikalarıyla hesaplaşmanın yaşanacağı yüzyıl olacak.
20’nci yüzyılda Marksizm’in, sol düşüncenin onurlu mücadelelerine rağmen bu yüzleşme tam sağlanamamıştı.
21’inci yüzyılda global güç merkezlerinin maskelerini düşürme işini Türkiye üstlenmiş durumda.
ERDOĞAN HEPSİNİN ÜZERİNE GİTTİ
Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olduğu günden bu yana bulduğu her fırsatta, fırsat bulmasa da kendi fırsat yaratarak global güç merkezleriyle sürekli çatıştı, onları hep sorguladı. Global güç hiyerarşisinin dışına çıkarak yeni hiyerarşiler tanımlama yolunda adımlar attı.
15 Temmuz, bu “isyanın” global güç merkezlerine vermiş olduğu büyük rahatsızlığın da bir sonucudur. Onların Recep Tayyip Erdoğan ile hesaplaşma arzularının bir neticesidir.
EMPERYALİST SÖYLEMİN İFLASI
O geceki darbe kalkışmasının ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürme girişiminin bertaraf edilmesi, emperyalizmin sadece yenilgisi değil, kendisiyle yaşaması gereken büyük hesaplaşmanın da başlangıç işaretidir.
20’nci yüzyılın ikinci yarısının tümünde bize “Dost, müttefik” dediler, demokrasi söylemleri getirdiler. Kendilerine benzememiz için teşvikler getirdiler, ama gelinen noktada artık maskeleri düşmüş durumda.
“Demokrasi” derken, “İnsan hakları ve özgürlükleri” derken bir yandan da kendi çıkarlarına hizmet edebilecek diktatoryalar da planlayabiliyorlarmış.
BUNLAR BİZE SÜRPRİZ DEĞİL AMA...
Gerçi bu ikiyüzlülük biz Marksistler için hiçbir zaman sürpriz değildi.
Biz bunu 20’nci yüzyılda sürekli vurguladık. Sol düşüncenin klasikleri bunu 19’uncu yüzyıl sonundan itibaren yazdılar. Ama teorik olarak bilinen bu ikiyüzlülük hiçbir zaman bugüne kadar net olarak ortaya çıkmamıştı.
Bunu da Türkiye zorluyor. Türkiye 21’inci yüzyılda emperyalizmi ve global güç merkezlerini kendileriyle yüzleşmeye zorlayan ülke olacak.
YENİDEN YAPILANMALARI GEREKECEK
Bundan sonra güç merkezlerinin, emperyalist dünya sisteminin eski söylemleriyle yaşayabilmesi, eski söyledikleriyle var olabilmesi imkânsız.
Çünkü eski söylemlerin tamamen bir yalandan ibaret olduğu sadece teorik değil Türkiye sayesinde pratikte de ispatlandı.
Eski söylemlerin sonuna gelindiği için Batı kendisine yeni söylemler bulmak zorunda. Tarihin bir dönemi kapanmış ve yeni bir dönem Türkiye sayesinde açılmıştır.
ERDOĞAN’A DUYULAN KİNİN NEDENİ
Şimdi güç merkezlerinin yaşayabilmek için kendilerine yeni söylemler, yeni var oluş hikâyeleri bulup buna dünyayı yeniden inandırmaya çalışmaları gerekecek.
Erdoğan’a, global güç merkezlerinin hiyerarşilerine, kurdukları bağlantılara, anlattıkları hikâyelere sürekli müdahale ettiği, onları yeni söylemlere zorladığı için kin beslenmektedir.
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zamanla duygusallıkla da ifade edilmiş düşüncelerini, söylemlerini tutarlı bir teorik çerçeveye oturtması, global düzen koyucularının karşısına yepyeni ve taze bir söylemle çıkması ve 21’inci yüzyıla nasıl yön verileceğini tespitte anahtar rol oynaması beklenmelidir.
Bu hepimiz için, eski Marksistler, sol gelenekten gelenler, Atatürkçüler için son derece heyecan vermesi gereken bir durumdur.
Ve hepimizin Cumhurbaşkanı’na, bu yeni tavrını oluşturma ve formüle etme yolunda elimizden geldiğince yardımcı olmamız, düşüncelerimizi söylememiz ve diyaloglara girmemiz gerekmektedir.
ALIN YAZIMIZDA YAZAN
Türkiye artık yeni yüzyılda gerçekten model bir ülke olmaya, liderlik konumuna hazırlanmaktadır.
Eğer “modern, demokratik, seküler ve Müslüman” bir ülke olmayı, yani alın yazımızdaki ülke haline gelmeyi başarırsak tüm dünya ve güç merkezleri yepyeni bir lider ülkenin doğduğunu görecek ve bu yeni gerçeğe alışarak kendilerine yeni söylemler bulacaklar.
AMERİKA FAKTÖRÜ
Bizim konumumuzdaki, yani potansiyeli hayli yüksek olan ve gücü de sürekli artan ülkeler, global dünyada hiçbir güç merkezine, özellikle yükseliş ve yeniden kuruluş dönemlerinde küsme lüksüne sahip değiller.
Evet, dünyadaki güç dengeleri yeniden kurulacak ve oynayan taşlar sonunda yerine oturacak, ama bu süreç çeşitli düzeylerde konuşmalar ve diyaloglar da gerektirir.
Rusya’yla bunu yaptık, bence sırada Amerika da olmalı. Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bütün kırgınlıklarını unutup Amerikan yönetimiyle diyalog kurarak yeni dünya sistemi üzerine konuşma yollarını açık tutması gerekmektedir.
ABD DE KENDİSİYLE HESAPLAŞACAK
15 Temmuz darbe girişimi, kendimizle yüzleşme sürecini başlatmıştır.
Dediğim şekilde, diğer güç merkezleri gibi Amerika da 15 Temmuz sonrasında kendisiyle hesaplaşmak, bazı şeyleri sorgulamak zorundadır.
FETÖ lideri, Türkiye’ye iade edilir mi bilemiyorum, ama bu dediklerim o iade sürecini çok aşan ve tüm bu önemli diyalog süreçlerini FETÖ liderinin kilitlemesinin üstünde bir şeydir.
Türkiye sayesinde yeni bir dünya kuruluyor ve bunun içinde Amerika da Türkiye de farklı biçimlerde güçlü şekilde yerlerini alacaklar.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce