Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bu tarih ABD başkenti Washington DC’de yazılmıştır, ama yanına İsrail konulmazsa tam anlaşılabilmesi mümkün değildir.

Amerikan derin devletiyle ilgili bu gizli tarihi bilmeden bugün Amerikan yönetiminin bölgede Kürtlere neden bu kadar önem verdiğini ve stratejilerini neden onların üzerine kurmaya çalıştığını anlamanız mümkün değildir.

Amerikan derin devletinin ana kadrosunu oluşturan Neo-Con’lar güçlerinin zirvesinde oldukları 1980’li yılların sonuna doğru bir “devlet projesi” başlattılar.

Projenin hedefi, bölgemizde İsrail’in güvenli yaşamasını ve geleceğini tayin eden bir yapının oluşturulmasıydı.

A PLANI TÜRKİYE

Bu gibi durumlarda planlar hep alternatifli hazırlanır.

O dönemde İsrail’i koruma ve kollama hedefinin A planında Türkiye vardı.

Plan hazırlamaya girişen bu kişiler, Amerika’yla o günlerde sorunsuz olan Türkiye’nin iyi ilişkiler içinde ve işbirliğinde olduğu İsrail’e bölgede iyi bir güvence oluşturacağını düşünüyorlardı.

Projecilerin A planı buydu.

B PLANI

Ama her zaman olduğu gibi bir B planına da ihtiyaç vardı.

Türkiye’yle ilişkilerin beklenmedik yönlere gitmesi durumunda A planının alternatifi olacak B planı da oluşturulmaya başlandı.

Devletin her birimi bu B planı doğrultusunda çalışmaya başladı.

Ben Hürriyet temsilcisi olarak atandığım Washington’da bu planın son aşamalarına yetiştim.

Bu B planında İsrail için Türkiye’nin devreden çıkması durumunda onun yerini doldurabilecek bir başka oluşuma ihtiyaç vardı.

Amerikan derin devleti o aşamada bu oluşumun “bağımsız bir Kürt devleti” olmasına karar verdi.

Şimdi tartıştığımız şu meşhur koridoru da içeren büyük Kürdistan haritası o yıllarda çizilmeye başlandı.

Daha o yıllarda başlanarak Kürt liderliğiyle oluşturulmaya başlanan gizli ve derin bağlantılar ile geleceğe yönelik destek vaatleri -bugün hangi oluşumu ele alırsanız alın, bu ister PKK ister YPG olsun- işte o günlerin ürünüdür.

Şu anda Amerikan yönetiminin Kürtlere duyduğu güvenin temelinde de bu gizli plan vardır.

A PLANINDAN B’YE NİYE GEÇİLDİ?

Amerika, Türkiye’yle bölgede daima uyumlu çalışacağını ve İsrail-Türkiye-ABD üçgeninde bir sorun yaşanmayacağını düşünüyordu.

İşte bu yüzden, daha hiçbir resmi unvanı olmadan Recep Tayyip Erdoğan’ı Washington’a davet edip Beyaz Saray’da görüşmüşlerdi.

AK Parti de iktidarının ilk yıllarında özgürlüklere, demokrasiye ve Avrupa Birliği üyeliğine vurgu yapan politikalarıyla iki ülke iktidarları arasında oluşan güveni hep tazeliyordu.

İşte bu dönem “model ülke, ılımlı İslam” söylemlerinin ortaya çıktığı günlerdir.

B PLANI KASADA DURUYORDU

Bütün bunlar olurken bölge için hazırlanmış B planı kasada ve uykudaydı.

Pentagon’da bugünkü Kürt liderliğine verilen brifingde bana kazara gibi gösterilen ve Türkiye’nin de bu yolla haberdar olmasının sağlandığı bu plan, “eğer bir gün lazım olursa uygulamaya konulmak için” bekletiliyordu.

Daha sonra AK Parti’de bazı değişimler oldu.

Dış politikamızda radikal denilebilecek düzenlemeler yapıldı.

Suriye meselesinde, aralarında global düzeyde istenmeyen unsurların da bulunduğu tarafların yanında durduk.

İsrail’le ilişkilerimiz tamamen bozuldu.

VE AMERİKA’DA PANİK BAŞLADI

Bu yüzden Amerika artık A planının işletilmesinden umudunu kaybetmeye başladı.

İşte o günlerde Başkan Obama bizzat devreye girerek İsrail liderine, Recep Tayyip Erdoğan’a bizzat telefon açtırarak planı devrede tutmaya çalıştı.

Ancak bütün bu girişimler sonuçsuz kaldı.

B PLANI KASASI AÇILDI

Derin devlet unsurları, bir müddet sonra B planının tutulmakta olduğu kasayı açıp o planı devreye soktular.

Türkiye, Kürt koridoru planıyla işte o aşamada uğraşmaya başladı.

Dediğim gibi bu gizli ve derin tarihi bilmezsek ne PKK’nın, ne YGP’nin, ne de Kürt koridorunu destekleyen güçlerin tavırlarını bugün anlayabiliriz.

İŞLER YİNE KARIŞTI

Ancak Amerika’nın niyetlerini iyi okuyan Türk devleti, birkaç hamleyi üst üste yaparak ABD yönetimini A planından vazgeçtiğine pişmanlık duyuracak hale getirdi.

İsrail’le ilişkiler yeniden düzeltildi, devletin Suriye politikası yeniden gözden geçiriliyor ve Türkiye DAEŞ’e karşı mücadelede en etkin güç olacağını gösterdi.

Daha önce stratejik nedenlerle desteklenen birçok istenmeyen unsurdan da destekler çekildi ve Türkiye kendi içinde gerçek demokrasisini daha sağlam kurma yolunda büyük adımlar atmaya başladı.

Anlayacağınız, Amerikan yönetiminin kafası yine karışık.

Aslında A planından vazgeçip Kürtlere ağırlık veren B planına geçmiş olmaktan dolayı pişmanlar ama şu anda bundan nasıl geriye dönüleceğini de tam bilemiyorlar.

A planını tekrar devreye sokabilmek için hâlâ umut var.

Bu yüzden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki günlerde Başkan Obama’yla yapacağı görüşme hayati önemdedir.

YAKLAŞAN SEÇİM İYİ İZLENMELİ

Ayrıca yaklaşan seçim nedeniyle Amerikan yönetiminin ve önemli bürokratik makamların tamamen değişeceğini unutmamalıyız.

İşte bu yüzden Amerika’da yaklaşan seçim, Türk basını tarafından çok dikkatli ve detaylı bir şekilde incelenmeli, geleceğin Türkiye politikalarının ipuçları bugünden alınıp yazılmalı.

Her şey planladığım gibi giderse ben kampanyanın son aşamalarını, seçim gününü ve sonraki yeni yönetim oluşumunu izlemek ve yazmak için Washington’a gitmeyi düşünüyorum.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar