ABD'DE DARBEYE BİR KALDI
ASKERE AĞIRLIĞI O VERIYOR
Trump’ın Beyaz Saray’a baş stratejist olarak Steve Bannon’u getirmesi büyük eleştiri almış ve demokrat çevrelerde korkuya neden olmuştu. Hatırlayacaksınız, bu isim hakkında hem seçim kampanyası döneminde hem de sonrasında çok yazdım.
Tüm yalan haberlerin hazırlandığı, aşırı sağ hatta faşist, ırkçı çevrelerin de platform olarak kullandığı Breitbart News’ün başındaki isimdi Bannon. Onun Beyaz Saray’da Trump’ın yanında baş stratejist olarak bulunması birçok insan için çok korkutucu bir durum. Bannon’un aşırı sağcı, ırkçı ve faşist olduğu belirtilirken onun başkana hazırlayacağı stratejilerin de bu çevrelerin görüşleri doğrultusunda olacağı uyarısı yapılıyor.
Steve Bannon’un, yönetimde asker ağırlığını artırma stratejisini de hazırlayan kişi olduğu belirtilip bu durumun Amerika’nın hiç de alışmadığı ve ciddi dalgalanmalara yol açacak bir gelişme olduğu söyleniyor.
Yönetimdeki tüm bu isimler aynı zamanda ciddi bir İslamofobik olduklarından bu yönetimin ileride Türkiye’yle anlamlı bir ilişki kurabilmesi neredeyse mucize olarak nitelendiriliyor Washington’daki kaynaklarca.
“AMERİKA’da darbe olur mu?”
tartışmasını bir süre önce yaşadık. Benim de katkıda bulunduğum bu tartışma bazılarınca fantezi olarak nitelense de bugün görülüyor ki Amerika’da gerçekten bir tür askeri darbe oluyor. Hatta darbenin resmen tamamlanmasına bir kaldı.
Dikkat ederseniz Trump’ın, en önemli konumlara, Beyaz Saray’da kendisiyle çalışacak pozisyonlara yeni emekli olmuş askerleri getirdiği görülüyor.
Trump’ın yeni yönetiminin, ABD’nin “askerin, sivilin emrinde olması” geleneğini altüst ettiği ve yönetimde güç dengesini askerlerin lehine tamamen bozduğu söyleniyor.
HERKESİN GÖZÜ O KOLTUKTA
Bu yeni ve kritik gelişmeye dikkat çeken kaynaklar, “Eğer Dışişleri Bakanlığı’na da asker kökenli bir kişi atanırsa bunun Amerikan demokrasisi açısından ciddi sonuçları olabilir’ dediler.
Afganistan’daki birliklerin eski komutanı General Stanley A. McChrystal’ın Dışişleri Bakanlığı için düşünülen kişiler listesinde olduğu belirtiliyor. Dışişleri Bakanlığı’na da asker kökenli bir kişinin getirilmesi durumunda Amerikan anayasasının öngördüğü sivil yönetim düzeninin gerçek bir darbe almış olacağı ve bu gelişmenin ciddi sonuçları olacağı vurgulanıyor.
Yönetimin bu tehlikeden kurtulmasının sadece Dışişleri Bakanlığı’na Mitt Romney getirilirse mümkün olabileceği belirtiliyor. Trump eskiden kendisine hayli ağır sözler söylemiş olan Mitt Romney’le hafta başında görüştü. Ve çok iyi geçtiği söylenmesine rağmen o toplantıdan neredeyse bir hafta geçmesine rağmen Mitt Romney’le ilgili bir açıklama yapılmadı. Bu, ona karşı yönetim içinden ve Cumhuriyetçi Parti’nin sert sağ bölümünden gelen bir direnme olduğunu gösteriyor. Hatta Newt Gingrich gibi bu kanadın temsilcileri, “Dışişleri Bakanlığı’nda Mitt Romney olmasın da kim olursa olsun” diye konuşabiliyorlar. Bu arada yeri gelmişken söylemeliyim ki, eğer Mitt Romney Dışişleri Bakanı olursa Türkiye’nin de uyumlu ve rahat çalışabileceği bir isim.
ASKERİ KADROLAR
Amerika’da askerlikten emekli olanların daha sonra sivil yönetimde çalışamayacakları gibi bir kural yok. Ama bazı hassas, ulusal savunmayla ilgili konumlara eğer emekliliklerinden 7 yıl geçmemişse atanamamaları diye bir kural var. Ancak Trump’ın bu kurala pek uymadığı ve bazı görevlere hızla emekli askerleri getirdiği görülüyor.
Savunma Bakanlığı’na bir sivilin getirilmesine bugüne kadar hep önem verilirdi. Ancak bu defa emekli general James N. Mattis getirildi. Bu durum, sivil yönetim geleneğinin gerçekten çökmekte olduğunun en önemli işareti olarak kabul ediliyor. Ulusal Güvenlik Ajansı’nın başına da Amiral Michael Rogers getirildi.
Trump’ın Beyaz Saray’da ulusal güvenlik konularında en yakınındaki isim General Mike Flynn olacak.
Bu arada Dışişleri Bakanlığı için General David Petraeus’un da ismi geçiyor.
Kritik kararların verilmesi gerektiğinde, yönetimdeki askerlerin ağırlığı nedeniyle kararların onların istediği yönde çıkması ihtimalinin yönetimin sivil karakterini kaybedeceğini söyleyen uzmanlar, bunun Amerikan demokrasisi için yeni ve önemli bir tehlike olduğunu vurguladılar.
TRUMP’IN KOMŞULARI
Belki inanmayacaksınız ama bugünlerde “Keşke Trump bu ülkeden ebediyen gitse” diye düşünen Amerikalılar var. Ve hayır, onlar zannedebileceğiniz gibi liberal çevreler ve sanatçılar değil, hayli zengin, Cumhuriyetçi Parti’ye oy vermiş olan sağ görüşlü insanlardan oluşuyor.
Donald Trump’ın New York Beşinci Cadde’deki ve Florida’da Mar-a-Lago’daki zengin komşuları, gizli servisin yeni başkanı korumak için aldıkları tedbirlerden bıkmış durumdalar. Onun yüzünden hayat tarzlarını değiştirmek zorunda kaldıklarını, evlerine bile giderken zorlandıklarını söylüyorlar. Trump’ın bir an önce Beyaz Saray’a yerleşeceği günü iple çekiyorlar.
PDB
Presıdential Daily Briefing (PDB), Amerikan devletinin en gizli, en hassas belgesidir. Bu her sabah başkana sunulan en gizli bilgilerin yer aldığı dosyadır. Ve bunu başkan dışında sadece en gizli bilgilere ulaşma yetkileri olanlar görebilir.
Trump’ın adamlarına da bu belge sunuldu. Bilgileri alan heyetin başında Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Flynn’ın olduğu biliniyor. Ancak Trump bu bilgilerin her sabah sunulmasına bir süre ara verilmesini istemiş. Bu da ulusal güvenlik ve dışişleri takımını kurmayı henüz bitirmemiş olmasından kaynaklanıyor. Dışişleri Bakanı belli olduktan sonra PDB’nin her sabah sunulmasına devam edileceği vurgulanıyor.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce