ABD, Salih Müslim'e vize vermedi
Suriye'ye yönelik tutarlı stratejilerinin bulunmaması nedeniyle Amerikan yönetiminin kafa karışıklığı sürüyor.
Rakka operasyonunda Amerika’nın, Türkiye’nin itirazlarına rağmen birlikte çalışmaya karar verdiği SDG ve YPG’nin en tepesindeki Salih Müslim’e vize vermeyişleri, bu kafa karışıklığının en net son örneği.
Washington’daki Kürt Politikaları Araştırma Merkezi’nin (KPRC) önceki gün düzenlediği “Ortadoğu’nun Yeniden Yapılandırılmasında ABD-Kürt İşbirliği” ana başlıklı konferansın “Suriye İç Sava- şında Rojava’nın Değişmekte Olan Dinamikleri” başlıklı oturumuna, bulunduğu Belçika’dan Skype bağlantısıyla katılan Salih Müslim, kendisine vize verilmediğini doğruladı.
Bunun da ABD yönetimi içinde kendisinin Amerikalı yetkililerle yüz yüze görüşmesini istemeyen çevrelerce yapıldığını ileri sürdü.
Gün boyu süren konferansta Ortadoğu politikalarına yönelik çok ilginç ipuçları vardı. Özellikle Kürtlerin gelecekte ne yapmak istediklerini konuşmaların satır aralarında tespit etmek mümkündü.
KÜRTLERİN STRATEJİSİ
Kürtlerin Amerika başta olmak üzere Batılı ülkelere yönelik şöyle bir strateji yürüttükleri ortaya çıktı: Kürtler, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt oluşumunun demokratik yapıya sahip olduğu iddiasını ön plana çıkarıp çoğulculuk vurgusu yapıyorlar. Kadın haklarına özellikle önem verdiklerini defalarca vurgulayan konuşmacılar, daha sonra bölgede tek demokrasinin kendilerinde olduğu yalanını ileri sürerek Batılı ülkelerde bir kafa karışıklığı yaratmaya çalışıyorlar. Anlayacağınız Ortadoğu da tek gerçek demokrasinin Kürtlerde olduğu yalanı üzerine kurulan bir strateji yürütüyorlar.
Bu her ne kadar hoşumuza gitmese de, gerçekleri bilsek de Washington’da Kürtlerin hangi taktiklerle çalıştıklarını öğrenmenin Türkiye’nin kendi taktiklerini ayarlaması açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
HER KONU ASLINDA TÜRKİYE’YDİ
Konferansta gün boyu şunu da gördüm: Hangi konu tartışılırsa tartışılsın aslında Türkiye konuşuluyor, her konu sonunda hep Türkiye’ye bağlanıyordu. Görünen o ki Türkiye’yle anlaşma sağlanmadan bölgede hiçbir adım atmak da mümkün olmayacak.
Salih Müslim ve diğer kişiler, operasyon bittikten sonra Rakka’dan çekileceklerini söylediler. Müslim, açık açık, “O topraklarda gözümüz yok” dedi.
Rakka’dan çekilip yönetimi Araplara bırakmalarının, katılımcı demokrasiye olan inançlarını gösterdiğini iddia ediyorlar.
Müslim ayrıca Suriye merkezi yönetimi ileride kuzeyde bir Kürt oluşumuna karşı çıkmaya başlarsa rejimle çatışmaya hazır olduklarını ve kendilerini savunacaklarını da söyledi.
Konferansın ilk oturumu İran üzerineydi. Bu bölümde konuşan neocon yazar Michael Rubin, İran’daki Kürtlerin durumunu tanımlarken bölgeden Doğu Kürdistan olarak bahsetti. Bu da gösteriyor ki Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt oluşumu fikri hâlâ sürdürülüyor. Zaten Salih Müslim’in konuşmasının satır aralarında da bu vardı.
Michael Rubin ayrıca, “PKK’yı ABD’nin terörist örgütler listesinden çıkarmak için onu illa da sevmeniz gerekmez” gibi ilginç bir söz de söyledi.
Rubin bununla ABD’nin gerektiğinde bölgesel zorunluluklar için böyle bir işi düşünmesi gerekebileceği mesajını da verdi.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce