Suriye krizinin kod adı 'Leviathan'
YAŞANAN olayları anlayabilmek için öyle insanlarla konuştum ki ne adlarını vermem ne de konumlarını ima etmem mümkün. Hepsi de gerçeğin bir bölümünü anlatıyorlardı ve hepsi de olaylara kendi yorumlarını da katıyorlardı. Ama hepsi de ortak bir adı söylediler: Leviathan. Leviathan, gözümüzün önünde yaşananların sandığımız, gördüğümüz şekilde olmayabileceğini, aslında bölgede bir büyük savaşı göze aldıracak kadar büyük çıkarlar bulunduğunu anlatan bir kelimeydi.
DÜĞMEYE TAM BASILDI
Bunun ne olduğunu hemen açıklayacağım tabii ki, ama önce bir hatırlatma yapmam gerekiyor. Bir yerlerde birilerinin düğmeye bastıklarını anlatan yazım Başbakan Erdoğan Rusya'ya gitmeden ve Suriye'de bombalı saldırı gerçekleşmeden bir gün önce yayınlandı. Yazının yayınlanmasından bir gün sonra yaşananlar bana, düğmeye bir yerlerde basıldı diye konuşan insanların olayları takip etmelerinde-ki dikkati gösterdi. O masada konuşulanları bilenler, olan biteni "Düğmeye basıldı" şeklinde değil ama "Artık oyunun kuralları tamamen değişti" şeklinde ifade ediyorlar.
BÜYÜK SAVAŞ OLASILIĞI
Peki bir yerlerde birileri düğmeye bastılar da şimdi ne olacak? Açıkça ve üzülerek söylemeliyim ki gidişat pek hoş değil. Bölgede uzun zamandır derinden, gizlice sürdürülmekte olan mücadelenin bir büyük savaşa dönüşmesi ihtimali büyük. Çünkü ben Leviathan'ı anlatınca anlayacağınız gibi ortada büyük çıkarlar var. Hiçbir gücün göz ardı edemeyeceği kadar büyük bir iş bu.
LEVIATHAN
Doğu Akdeniz'de işlerin karışacağı ve bölgenin tüm dünyayı içine çeken bir güç savaşının arenası olacağı; bölgede dünyanın en büyük doğalgaz kaynaklarından bir tanesinin keşfedilmesiyle belli olmuştu. İsrail açıklarından Filistin açıklarına ve Kıbrıs'ın açıklarına kadar yayılan bölgede 453 milyar metreküp doğalgaz olduğu hesaplandı. Bu miktar İsrail'in 100 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılamaya yetiyor; ayrıca bu kaynağı eline geçiren her güç, dünyanın en zengin ülkeleri arasına da girecek. (Yunanistan'ın böyle bir rüyası var ve onun İsrail ile attığı askeri adımları bu şekilde değerlendirmeliyiz.)
BÜYÜK BELA
Dünyada çıkan tüm belaların, savaşların temelinde asıl neden olarak enerji kaynaklarının bulunduğu yolunda bir tez de vardır. Leviathan bölgesi büyük bela çıkaracak kadar önemli. Üstelik bulunduğu Doğu Akdeniz de dünyanın en hassas, bir kıvılcım yakıldığında patlayacak kadar gergin olan bir bölgesi. Suriye de çok yakın, açıklarındaki bu doğalgaz kaynağına.
LEVIATHAN'I KONTROL ETMEK İÇİN SURİYE
Bu nedenle doğalgazı sonunda kontrol edecek güç, bir şekilde Suriye'yi de kontrol etmek zorunda. Dolayısıyla dünyanın en büyük güçleri hiç durmadan Doğu Akdeniz'de savaş tatbikatı yapıp duruyorlar. Boğaz'dan geçip Doğu Akdeniz'e inen Rus savaş gemilerinde neredeyse son zamanlarda rekor kırılıyor.
İsrail'in nükleer füze yüklü denizaltıları Doğu Akdeniz'de cirit atıyor. İsrail ayrıca Yunan adalarını birer askeri üsse çevirmiş durumda. Füzelerle donanmış olan Yunan adaları birer İsrail uçak gemisine dönüştüler. (Kısa süre önce Girit Adası açıklarında yapılan tatbikatta 100 İsrail uçağının kullanıldığını ve ayrıca S-300 füzelerinin kullanılmış olduğunu da unutmayın.)
Tabii Doğu Akdeniz'de hâkimiyet kurmak zorunda olan Türkiye de denizlerde... Çin'in birdenbire donanmasını güçlendirmeye neden bu kadar acil önem verdiğini anlamayanlar Çin'in donanmasına Doğu Akdeniz hedefini göstermeye hazırlandığını da unutuyorlar. (Enerji ihtiyacı bayağı büyük olan Çin'in Leviathan'a göz dikmesinden daha doğal ne olabilir ki?)
Anlayacağınız bölge her an patlamaya hazır durumda. Bu nedenle Suriye'de bütün yaşananların sadece Suriye ile ilgili olduğunu söylemek imkânsız. Çok büyük ve aynı ölçüde de acımasız olan güçlerin oyun alanı olmuş durumda Suriye. Suriye'yi nihayetinde kontrol edecek gücün Leviathan doğalgaz alanını kontrol etmek için eli çok güçlenmiş olacak.
Türkiye'nin Esad sonrası olası iktidarla arasını iyi tutmaya yönelik bugünkü politikası bu nedenle uzun vadeli çıkarların korunması açısından doğru gözüküyor. Başkalarının bu politikanın devamına nasıl müdahale edecekleri ise kesin değil.
DESTABİLİZASYON
Konuşanların izinden gidip makul bir yöntem kullanırsam ve bölge için birilerinin bir yerde düğmeye bastıklarını kabul edersem ve o düğmenin İsrail'in uzun dönemli çıkarları için basıldığını söylersem, o zaman, İsrail'in uzun vadede çıkarının bölgede bir istikrarsızlığın olmasına bağlı olduğunu da söylemeliyim. Bölgede istikrarsızlık olduğu takdirde İsrail bölgede daima rahat oynayabiliyor, elini güçlendiriyor ve kontrolü daha rahat eline alıyor. Dolayısıyla Leviathan bölgesinin İsrail kontolüne geçmesi de bölgede istikrarsızlığın yaygınlaşmasına bağlıdır.
GAZZE'Yİ HATIRLAYIN
Bu yeni bir politika da değildir. Hatırlayın bir süre önce Türkiye'nin inisiyatifinde İsrail ile Filistin arasında bir uzlaşmaya gidiliyordu. Bu arada Filistin'in kendi karasularında GAZZE-1 ve GAZZE-2 adlarıyla doğalgaz kuyuları açmış olduğunu da hatırlayın. Bir ara Türkiye'nin sayesinde orada işlerin dengeye gitmesi ve istikrar olması yolunda bir umut doğmuştu. Birileri yine bir yerlerde düğmeye bastılar ve Gazze'deki katliamlar başlatıldı. Mavi Marmara krizini ve İsrail ile Türkiye'nin ilişkilerinin bozulmasını bir yerlerde düğmelere basan birilerinin bölgedeki istikrarsızlık arayışlarının dışında tutamayız. Türkiye'yi bir savaşa sokmak, bölgede istikrarsızlık isteyen güçlerin destabilizasyon politikalarının bir gereğidir. Uçağımızın düşürülmesini ve o olaydan sonra içte ve dışta yapılan savaş çağrılarını bu bağlamda değerlendirmeliyiz.
İstikrarsızlığı hızlandırmanın en iyi yollarından bir tanesi dezenformasyon operasyonu yapmaktır. Siber saldırıları da içeren bu tür operasyonlar, bir süredir zaten Lübnan'a, İran'a ve Suriye'ye yönelik yapılmaktaydı. Şimdi bunu yürüten güçlerin Türkiye'yi de hedef aldıkları görülüyor. Dezenformasyonu iyi takip edersek ve asıl kaynağına inebilirsek bence Türkiye'yi savaşa itmeye çalışan asıl gücü ve onun niyetini daha rahat ortaya çıkaracağız.
İnşallah yazılarını kesmez
İNSANLARI dinledikten sonra internetten de araştırma yaptım tabii ki ve şimdilerde yönetici olduğunu duyduğum Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül inşallah yöneticilik nedeniyle yazılarını kesmez veya daha dikkatli yazmalıyım kaygısına düşerek risksiz alanlarda yazılar yazmaya başlamaz diye düşündüm. Daha önce de söyledim, o dünya sisteminin işleyiş kurallarını en net anlamış olan yazar bence Türkiye'de. Dış politikayı onun kadar farklı ve net anlatabilen yok. Gördüm ki Doğu Akdeniz'de olacakları çok önceden haber veren yazıları o yazmış.
'Bir Bilen'
BU arsada “bir bilen” kod adlı dostum bir süredir tamamen sessizliğe çekilmiş durumda. Sorularıma “Yorum yok bu konuda konuşmak istemiyorum” diyerek cevap veriyor. Aramızdaki yıllardır süren dostluğa güvenerek ben onun sessizliğini de bir yerlerde düğmeye basan birilerinin oyun planının bir parçası olarak görüyorum. Eski notlarıma baktım ve Lübnan’da yürütülen gizli çalışmalarla ve siber saldırılarla ilgili onun bütün bunları Leviathan doğalgaz kaynağına bağlayan yorumlarını görünce, bu gün Leviathan denir denmez neden tamamen sessiz kaldığını anlamadım doğrusu.
Leviathan adının gizemi
DOĞU Akdeniz'de doğalgaz kaynağının bulunduğu bölgeye Leviathan adının verilmesi, düğmelere basan göçlerin bizlerle oynadığı bir kelime oyunudur. Leviathan, Thomas Hobbes tarafından 1651 yılında yazılmış olan kitabın adıdır. Bu kitapta Leviathan adı mutlak güç ve yetkilere sahip devleti ifade etmek için kullanılır. Bir yerlerde düğmelere basan birileri Leviathan bölgesinin mutlak güç ifade ettiğini biliyorlar ve bu koyulan adla bile yaklaşan tehlikelerin sinyalini veriyorlar. Bu iş hayli gizemli hatta Dan Brown'ın yeni kitabının adı bile Leviathan olabilir bence.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce