Alman istihbaratı, Suriye'de panikledi
TÜRKİYE’de en fazla “iş yapan” Alman istihbarat örgütü (BND), Suriye konusunda Türk, Amerikan ve İngiliz istihbaratı arasında artan işbirliği nedeniyle panikledi ve sürecin daha fazla dışında kalmak korkusuyla bir hamle yaparak BND’nin bir casus gemisini Suriye açıklarına gönderip demirletti. Şimdi bu gemiden Almanya bir süredir Türk-ABD ve İngiliz istihbaratının ortak çalışmayla yaptığı işi yapmaya gayret ediyor ve bilgi toplayıp Almanya’ya bir pozisyon yaratmaya çalışıyor. Suriye’de ne olup bittiği hakkında ve biz yorumcuların aslında bir şeyden haberdar olmadığımızı gösteren en güzel haber 19 Ağustos tarihli Sunday Times Gazetesi’nde yayınlandı. John Follain ve David Leppard tarafından kaleme alınan bu haberde, bölgede Türk-Amerikan ve İngiliz istihbaratının arasında etkin işbirliği ve bölgede kullanılan yöntemler ile alınan sonuçlar detaylı bir biçimde anlatılıyor.
TÜRK UÇAĞINI KİM DÜŞÜRDÜ?
Haberde açıkça belirtilmese de Türk uçağının kimler tarafından ve nasıl düşürüldüğü konusunda en net bilgi de yer alıyor. 3 istihbarat örgütünün elindeki ortak bilgiler, Rusya tarafından Libya’ya çok önceleri satılan, 11.000 feet yüksekliğe kadar uçabilen jet uçaklarını düşürme potansiyeli olan ve omuz üzerinden ateşlenebilen Grincih-Sa füzelerinin Suriye’deki değişik fraksiyonların elinde bulunduğunu gösteriyor. Bu bilgi ışığında Türk uçağının bu tür bir silah tarafından vurulmuş olduğu neredeyse kesinlik kazanırken, hemen her fraksiyonun elinde kaçak sokulan bu silahtan bulunduğu için sorumlunun kesin bulunması imkânsız görülüyor. (Suriye’deki karmaşa nedeniyle silahtan işi yapanın tayin edilmesinin imkânsızlığından yararlanan Rusların da bu işi yapmış olmaları ihtimali hâlâ gündemde. Çünkü Rusya, Türk-İngiliz-Amerikan işbirliğinden en fazla rahatsız olan ülkelerden. Türk uçağının da bu işbirliğinden duyulan rahatsızlık nedeniyle gözdağı verilmek ve “Biz de buradayız” demek için düşürülmüş olması ihtimali var.) İşbirliği içinde çalışan 3 istihbarat örgütünün diğer tespitine göre, Libya’nın elinde bulunduğu bilinen 25 bin SAM füzesinden sadece 5 bininin nerede olduğu biliniyor. Geri kalanlar Suriye’deki fraksiyonlara aktarılmış olabilir, ama kaçak silah pazarına sokulmuş bu SAM’lerden bir bölümünün El Kaide ve benzeri terörist örgütlerin eline düşmüş olması ihtimali de var. İstihbarat örgütleriyle ilişkileri çok iyi olduğu belli olan iki yazarın haberinden ben “Bir Bilen” dostumdan aldığım bir telefonla haberdar oldum. Haberden anlaşılıyor ki Türk istihbaratı, Suriye’de hayli aktif ve önemli işler yapıyor. Bunu haberde kaynak olarak konuşulan Amerikan ve İngiliz istihbarat çevreleri de kabul ediyor ve Türkler olmadan fazla iş yapamayacaklarını da ifade ediyorlar.
EN TEHLİKELİ İŞ TÜRK İSTİHBARATININ
İngilizler, Kıbrıs’taki casus üslerini tamamen Suriye için çalıştırmaya başlamışlar. Amerikalılar uydulardan ve casus uçaklarından aldıkları bilgileri, İngilizler de Kıbrıs dinleme üssünde topladıkları istihbaratı veriyorlar. Buna istihbarat çevrelerinin en fazla değer verdikleri alandan, yani insan kaynaklı istihbaratı veren Türklerden gelen bilgiler de ekleniyor ve ortaya çıkan tabloya göre adımlar atılıyor. İnsana dayalı, yani alanda yapılan çalışmalarla ortaya çıkarılan istihbarat, casus dünyasında istihbaratın en zor ve tehlikeli biçimi olarak kabul ediliyor. Amerikan ve İngiliz istihbaratları alanda, yani insana dayalı istihbarat konusunda son yıllarda hayli zayıfladılar. Türkiye ise elektronik istihbaratı diğer ülkeler kadar güçlü olmadığından insana dayalı istihbaratta en başarılı örgütlerden biri kabul ediliyor.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI NİHAYET BİTİYOR
Ortadoğu bölgesinde bugün yaşanan sorunların tarihi temeli hakkındaki en iyi kitabı David Fromkin yazdı. “Tüm Barışları Bitiren Barış” adlı kitapta, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan barışın Ortadoğu’da barışı katiyen getirmeyeceği, hatta bu barışın tüm barışları bitiren barış olacağı anlatılıyor. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nun eski topraklarında ilk önce İngilizler ve daha sonra Amerikalılar ellerine cetvel alıp çizdikleri ülkeleri ileride sorun yaratması ve krizler çıkarması için planlamışlardı. Nitekim bölgemiz o günden bu yana huzur bulamadı. Bu aynı zamanda İngiltere ve Amerika’nın Osmanlı ile hesaplaşmalarının bitmemesi ve bunun 21’inci yüzyıla taşınması anlamına da geliyordu. Bu hesaplaşma ve barışı bitiren durum nedeniyle bölgemiz bir türlü huzur bulamadı. Ancak şimdi Türk-Amerikan-İngiliz istihbaratı arasındaki işbirliği ve ortak çalışması, o uzun barışsızlık döneminin sona ermeye başladığını gösteriyor ve bu işbirliği sonucunda bir türlü sonuçlandırılamayan Birinci Dünya Savaşı’nın en sonunda nihayete ereceği umudu doğdu. Ve bu süreçte Türkiye yine en önemli rolü üstlenmiş ülke konumuna geliyor.
ALMANLARIN PANİĞİ
Dünyada her ülkede Esad sonrasında Suriye’de ne olacağı ve neler yapılabileceği konuşuluyor. Türkiye’nin kararlı ve cesur adımları sayesinde İngiliz ve Amerikan istihbaratı gelişmeleri daha net gördü ve 3 ülkenin istihbaratı arasında işbirliği başlatıldı. Bu işbirliği sayesinde Esad sonrasındaki Suriye’de Türkiye-İngiltere ve Amerika, pozisyonları en güçlü ülkeler olarak ortaya çıkacaklar. Bu gelişmeden rahatsız olan birçok ülke var. İran, Çin ve Rusya bu gelişmeden çok rahatsızlar. Bu yüzden bir ara Türk uçağının düşürülmesinden Rusların sorumlu olduğundan yoğun olarak şüphe edildi. Uçağı vuran silahın da Rus kökenli olması bu şüpheyi güçlendirdi, ancak o silah yukarıda belirttiğim gibi Suriye’deki her fraksiyonun elinde kaçak olarak bulunduğundan net bir sonuca varılamadı. İran ve Çin’in Suriye açıklarına askeri casus gemisi gönderdikleri biliniyor. En sonunda da Almanlar süreç dışında kalmaktan paniklediler ve Bundes Nachrichten Dienst’in (BND) casus gemisi Suriye açıklarına gönderildi. Almanya şimdi avantajı kaptırmış olduğu Türkiye-İngiltere ve Amerikan işbirliğine karşı bir hamle yapmış olmak için casus gemisini Suriye açıklarına demirledi, bölgede oyuncu olmak için uğraşıyor.