Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bana göre Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en önemli, en tehlikeli sorun ne PKK terörüdür, ne de Suriye’de yaşananlar. Evet ülkemiz bölünme tehlikesiyle karşı karşıyadır ve topraklarımızda birçok ülkeden casuslar cirit atmaktadır.

        KORKMUYORUM BUNLARDAN

        Ve evet belki de Hatay hakkında anlatılmaya başlanan şehir efsanelerinin de bir kısmı doğrudur. Belki de o yöreye birçok karanlık örgüt ve ülkeden gelmiş yabancılar yerleşmeye başlamıştır ve hatta evet Hatay bölgesinde ayrı bir devlet oluşturmak için bazı karanlık planlar da vardır.

        Bunların hepsi doğru olabilir ama bunların hiçbiri beni korkutmuyor. Hepsi birden doğru olsa bile Türk devletinin bunlarla başa çıkacak gücü olduğuna ve işbaşındaki hükümetin bunlarla başa çıkacak yeteneğe sahip olduğuna inanıyorum.

        Ne terör ne de dış güçlerin Türkiye’ye kötülük yapmaya gücü yetmeyecek. Her şeye rağmen biz ayakta kalmayı başarırız ve kararlı davrandığımız takdirde en olumsuz görünen durumu lehimize çevirmeyi başarırız.

        Dolayısıyla bugün benim için en önemli ve korkutan haber ne PKK teröründen ne de Suriye’den geldi. Benim kanımı donduran haber, geleceğimiz açısından ürküten gelişme bir çocuk parkından geldi. Salı gecesi haberleri seyrederken acıyla ağlayan o anneyi görünce bütün sistemim dondu.

        6 yaşındaki bir çocuk, oyun parkında oynarken nereden atıldığı belli olmayan bir kurşunla vurulmuş ve ölmüş.

        Bu acı olay belki Suriye ve terör gibi çok tartışılmayacak ama Türkiye’yi asıl içerisinden çökertecek bir gelişmeyi gösteriyor.

        HASTA RUHLAR

        Türkiye son yıllarda sinirleri çok gergin ve eli tetikte hazır bekleyen insanların ülkesi haline geldi.

        Çocuk parkında cinayete gelen süreçte bunun bazı işaretlerini görüyordum zaten. Gece haberleri arasında şöyle bir gezinti yaptığınız takdirde hemen her kanalda birbirleriyle şiddete varan dozlarda kavga eden, birbirlerine kinle saldıran insanları görüyorsunuz, birbirlerinden kinlerini çıkaramayan erkekler eve dönünce hırslarını karılarından çıkarıyorlar.

        Hemen her basit olay, her basit gündelik tartışma birden alevlenip büyük bir kavgaya dönüşme potansiyeline sahip.

        Adliyeler önünde silahlar çekiliyor, vuruşuluyor. Mahallede bilmem hangi basit nedenden dolayı çıkan kavga nedeniyle kahvehane silahlı insanlar tarafından basılıp kurşun yağmuruna tutulabiliyor.

        ACI GERÇEK

        Bütün bunlar, ruh sağlığı fena halde bozulmuş bir toplumu gösteriyor. O gece o yavruyu vuran mermi de ruh sağlığı bozuk bir insanın tabancasından çıktı muhakkak.

        Yaptıkları işlerin sonucunu tartmaktan aciz, ruh sağlığı fena halde bozulmuş insanların sayısının hayli fazla olduğu anormal bir toplum görünümü var Türkiye’de artık.

        Halbuki ben bunun tam aksinin olmasını bekliyordum. Dinin bu kadar etkisinin yoğunlaştığı bir toplumda şiddete eğilimli ruh bozukluğunun azalması gerekiyordu bana göre. Üstelik ekonomide de bireysel kriz gerektirecek bir durum yok. Ama ruh sağlığı açısından toplum çökmek üzere.

        Terörün, Suriye’nin, Hatay’ın ve eğitim sisteminin çözümü bulunabilir. Ama bireylerinin ruh sağlığı bozulmakta olan bir toplumu çökmekten nasıl kurtaracağımız belli değil. Bunu siyasi bir çözümü de yok.

        CASUSLAR BUNA OYNAR

        Sinirleri gerilmiş, elleri tetikte ve her fırsatta kin dökmeye hazır insanların olduğu toplumlarda kötü niyetli insanlar, her türlü oyunu istedikleri gibi oynarlar. Bu tür toplumları, tespit edilen zayıf noktalarından birbirine düşürüp bölmek de çok kolaydır.

        Her türlü din, dil, mezhep, kültür ayrılığı, bu toplumlarda insanları birbirlerine saldırtmak için kullanılabilir.

        ASIL BU KONUŞULMALI

        Biz hep büyük sorunları konuşup yazıyoruz:

        “CHP ne demiş, AKP ne yapmış, Erdoğan bugün ne yaptı, terör bugün nereyi neden vurdu, Suriye’den sonra ne olur?...” Bizler bu gibi büyük problemleri konuşup yazmayı seviyoruz.

        Bu gürültülü ortam içinde hiç bitip tükenmeyen büyük sorunlarımız sürerken toplumun temeli çöküyor. Hasta ruhlu insanlar, elleri tetikte olay çıkarmak için vesile bekliyorlar.

        HANGİSİ DAHA KORKUNÇ?

        Şimdi size şu soruyu sorayım: O gün parkı teröristler bassaydı ve çocuk öldürseydiler bu olay mı, yoksa nereden atıldığı belli olmayan serseri mermi olayı mı daha korkunç geliyor size?

        Bir baba olarak ben söyleyeyim: Bir terörist saldırı beni şaşırtmazdı, korkutmazdı da. Çünkü en berbat terör eyleminin bile kendine göre bir dehşet mantığı vardır, ama oynasın diye parka bıraktığınız çocuğunuzun bir hasta ruh tarafından sıkılan mermiyle vurulması bana çok daha korkunç, kan dondurucu geliyor.

        HUZUR VE GÜVENLE YAŞAMAK

        Ben inanıyorum ki hiçbir terör eylemi, bizlerin bu ülkede güvenli ve huzurlu yaşama algımızı ve beklentimizi sarsamayacak. Çünkü terör terördür ve buna teslim olmayacağız, onu uzun vadede yeneceğimizi de biliyoruz.

        Ama kimin kimi vurduğunun belli olmadığı, hasta ruhlu insanların birbirlerinin boğazına çöktüğü bir ortam, bu ülkede güvenli ve huzurlu yaşama algımızı ve beklentimizi yıkabilecektir. Bu da PKK terörünün ve dış güçlerin bütün uğraşlarına karşı başaramadıkları bir şeyin kendi içimizden, kendi elimizle başarılması anlamına gelecektir.

        Son MGK’nın ardından yapılan açıklamada, güven ve huzurla yaşamaya terörün yaptığı darbeye vurgu yapıldı ama MGK’nın asıl önemli olan sorunu da konuşması ve meseleye el atması beklenir. Çünkü asıl tehlike oradan gelecek.

        İktidarların ve liderlerin yönetmekten başka bir önemli görevi de vardır, o da yönetilenleri eğitmektir. Çocukları çok sevdiğini bildiğim Başbakan Erdoğan ve Emine Hanım, ne olur bu parkta öldürülen çocuk olayına el atsınlar ve bu olayı vesile yaparak hasta ruhları biraz sakinleştirme ve eğitme işine girişsinler.

        Diğer Yazılar