Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GİZLİ ve karanlık tarihini pek bilmeden yakınlaştığımız İhvan hareketi, Türkiye'nin başına büyük belalar açabilir ve bölgemizdeki büyük oyunun piyonu haline dönüştürebilir.

        AKP bir süredir Amerikan yönetimiyle yakın çalışıp bölgemize yönelik paralel politikalar yürütüyor. Hem ABD yönetiminin hem de AKP'nin bölgeye bakışında en belirleyici unsur, İhvan hareketine sıcak bakmalarıdır. AKP, ABD gibi yaklaşmıyor olaya, çıkarları için soğuk müttefiklikler kurmuyor. AKP samimi Müslüman kardeşlik duygularıyla bölgedeki İhvan hareketi odaklı bir dış politika uyguluyor.

        Bu yüzden bu politikada bir aksama, bir terslik olduğunda ABD sadece politika yanlışlığından bahsedecek ve işi unutup gidecek ama Başbakan Erdoğan ile AKP iktidarı, yaklaşımlarında duygusal ve samimi olduklarından muazzam bir hayal kırıklığı yaşayacaklar.

        GİZLİ DEVLET BELGELERİ

        İngiltere'nin artık kamuoyuna açılmış gizli belgeleri, şu aralar pek bir popüler olan İhvan hareketinin gizli ve karanlık tarihini gözler önüne seriyor.

        Bu tarihin iyi anlaşılması özellikle şu günlerde Türkiye açısından çok önemli. Çünkü Türkiye, Müslüman kardeşlik duygularıyla dış politikasına duygusal yeni yönler çizmeye başladı. Bu politikanın altında bölgedeki İhvan hareketine güvenilmesi ve o hareketin unsurlarıyla çeşitli ittifaklar kurulması yatıyor.

        Eğer olumlu yaklaştığımız ve ittifaklar oluşturduğumuz bu hareketin gizli ve karanlık tarihinden haberdar olmazsak bizi ileride büyük ihtimalle hayal kırıklıkları bekleyecek ve dahası kendimize çizdiğimiz bu yeni yolla ABD ve İngiltere'nin farkında olmadan piyonu olmuş olarak görebileceğiz kendimizi.

        Açıkça söyleyeyim, Oslo'da PKK ile MİT'in yaptığı görüşmelerde İngiltere'nin garantör devlet olarak rol aldığını duyunca bendeki bütün alarm zilleri çalmaya başladı.

        Çünkü bu devletin bölgemiz kaynaklı oynadığı büyük oyunun 19. ve 20. yüzyılda izini iyi sürmüşümdür. O konuda hayli okudum, çalıştım ve İngiltere'nin özellikle Ortadoğu söz konusu olduğunda nasıl hinoğluhin, nasıl acımasız ve usta bir satranç oyuncusu olduğunu iyi bilirim.

        BÜYÜK OYUN SÜRÜYOR

        Ve maalesef bölgemizde Türkiye'yi de içine almış olan büyük oyun büyün hızıyla sürüyor. İngiltere'nin Oslo görüşmelerinde garantör devletrolünü üstlenmesi, belki tarihsel nedenlerle kaçınılmaz olabilir ama bu aslında Türkiye için bir felaket anlamına geliyor.

        Çünkü zamanında Londra'daki bürokratlarının eline cetveller verdirip ülkelerin sınırlarını ileride sorun yaratmaları ve yaşamaları amacıyla çizen ve ülkelerinin ancak bunun sağladığı imkânları kullanarak "böl ve yönet" idaresini oluşturabileceğini düşünen İngiliz devleti, PKK ve Kürt sorununu da ileride başımıza yeni belalar açmak ve bölgeyi manipüle etmek için kullanmaya başlayacaktır.

        Bütün bunlar Türkiye açısından çok kötü haberler.

        Ama durun daha bitmedi, bugün konumuz PKK değil, bugün son dönemde Türkiye'nin pek bir sıcak yaklaştığı İhvan hareketiyle ilgili belgelere de rastladım Kürt sorunuyla ilgili okumaya çalışırken.

        Bu konuda şu anda elimde harika bir kaynak var, meraklısı için söyleyeyim: J.Priestland "Islam; Political Impact 1908-1972. British Documentary Sources" Vol. 2.

        Bu kaynakları okuyunca şu gerçek net biçimde ortaya çıkıyor: İngiltere zamanında sadece kendi çıkarlarını bölgede korumak ve enerji kaynaklarının denetimini elinden kaçırmamak için bölgedeki her türlü radikal İslam hareketiyle baştan itibaren çok yakın ve dost ilişkiler kurmuş.

        İhvan hareketi oluşunca İngiltere gerek ortak çıkarlar tanımlayarak ve hareketin içine ajanlar sokarak, gerekse hareketin içindekilere para yedirerek İhvan'ın yol haritasını belirleyip yönlendirmeye çalışmış ve çoğu zaman da başarılı olmuş.

        İşin komik yanı, İhvan hareketinden kopup Batı'ya karşı çok daha radikal politikaları, mücadeleyi savunan gruplara da İngiltere yardım etmiş. Yani kendisine karşı söylemler geliştiren radikal İslam militanlarına İngiltere destek vermiş ve bunu da sadece bölgedeki uzun vadeli ekonomik ve askeri çıkarlarını korumak için yapmış.

        SÜRPRİZ Mİ BU?

        Bu çok büyük bir sürpriz değil tabii. En azından bana değil, ama AKP'nin yeni yönelimlerine Müslüman kardeşlik uğruna ve samimi hislerle destek veren insanlar bu açıklamalarıma gayet tabii şaşırabilirler. Ama şu anda şaşırmak ve bazı zararlardan ne kadar çabuk dönülürse uzun vadede Türkiye açısından çok daha iyi olacaktır.

        Bu da derin stratejilere yeni bir boyut açmak için iyi niyetli bir katkı çabamdan ibarettir.

        İSTENMEYEN OLAYLAR

        O tarihi gizli belgelerden okudukça arada bir İngiltere'nin kontrolünü kaybeder gibi olduğu gözüküyor. O dönemlerde kontrol altındaki İhvan gibi bir hareketten ayrılıp daha radikal, Batı karşıtı İngiltere düşmanı hareketler de oluşmuş. Ancak İngiltere bunları daha sonra ayrıca kontrolü altına almış veya diğer dost olduğu gruplara boğdurmuş.

        İngiltere ve daha sonra bölgedeki ilişki ağını devrettiği Amerika, El Kaide ile bile baştan itibaren yönlendirici ve belirleyici ilişkiler içinde olmuş. Amerika'nın bu ilişkisinin 11 Eylül sonrasında bile sürdüğü söyleniyor.

        Evet Türkiye dış politikasında yeni yollara giriyor, kendine derin stratejiler filan çiziyor ve bu politikaların bölgede dürüst ve sağlam duran, haklıdan, ezilenden yana olan politikalar olduğu sanılıyor. Müslüman kardeşlik duygularıyla İhvan'a yapılan yeni açılımlar da bu bağlamda değerlendirilmelidir.

        Şimdi artık net olarak biliyoruz, Amerika ve kankası İngiltere bölgemizde son derece aktifler. Türkiye de aktif ve politikaları onlarla paralel gidiyor.

        Müslüman kardeşlik duygularıyla Türkiye'nin destek verdiği gruplar, uzun yıllardır ve hatta kuruluşlarından itibaren İngiltere ve daha sonra Amerika'nın kontrolündeler. Örneğin, bugün bölgede çok önemli oyuncu olarak ortaya çıkan İhvan, İngiltere ve Amerika'nın kontrolü altındadır.

        Bu yüzden Amerika'nın bir Sünni bayramına dönüşeceğini önceden tahmin ettiği Arap Baharı'nda Müslüman kardeşlere destek vermesi belki hayata saf bakanlar için sürpriz olabilir, ama Amerika'nın zaten kendi kontrolünde olan bir harekete destek vermesinden daha doğal ne olabilir ki?

        AMAN DİKKAT!

        Türkiye bu şartlarda çok dikkatli olmalı. Başbakan, Müslüman kardeşlik uğruna samimi ve duygusal şekilde yaklaşıyor bölgeye ama her şey göründüğü gibi olmayabilir. Bu yönetimin çok sevdiği ve kardeşimiz gibi gördüğü gruplar, bizim sandığımız gibi olmayabilirler.

        Onlar sadece görünürde Müslüman kardeşler, derinde Amerika'nın ve İngiltere'nin çıkarlarını savunuyorlar. Amerika perde arkasından gerekirse İngiltere'nin de bölgedeki tarihi bağlantılarını mobilize ederek bölgede bu insanları kullanıyor.

        Türkiye, PKK meselesinde olduğu gibi burada da büyük bir oyun oynandığını, aslında iki asırdır süren büyük oyunun üçüncü perdesinin açıldığını görmeli.

        Ve bölgeye yaklaşımımızda duygusallıktan, kardeşlik duygularından tamamen kurtulmalı ve çıkarlarımızı korumak için soğukkanlı ve evet gerekirse de acımasız politikalar izlemeli.

        Aksi takdirde doğru yolda, haklı olan yolda yürüyoruz derken bir gün bakarız ki Amerika bütün avantajları eline geçirmiş, biz yine yarı yolda kalmışız.

        Diğer Yazılar