Atatürk'ün vasiyetini okuyunca CHP ne yapacak?
ASLINDA 25 yıl önce açıklanması gereken Atatürk'ün siyasi vasiyeti, konulan sürenin bitimi olan 201 3 yılında açıklanacak.
İçerik hakkında gelen ilk bilgilere göre Atatürk'ün vasiyetinde CHP'yi hayli şaşırtacak noktalar var.
Hatta o içerik CHP'yi büyük dalgalanmalara itebilir, ona şok etkisi yapabilir. Şimdi bunları neden söylediğimi yazımı sonuna kadar sabırla okursanız anlayacaksınız.
GAZETENİN ÖNEMİ
Burası televizyon ekranı veya sosyal medya değil, burada bir fikri anlaşılabilir kılmak için konuyu bir iç tutarlılık içinde açmak gerekiyor.
Ben bu yüzden bu dünyada gazetelerin hiçbir zaman ölmeyeceğine inanıyorum. Çünkü insanlar her ne kadar 100 kelimelik bilgi dağarcığıyla konuşmaya, 140 karakteri geçmeyen şekilde yazı yazmaya alışıyor olsalar da bu dünyada bir fikrin doğru dürüst anlatılmasına, sabırla açılmasına çalışan, düşünceye saygıyla yaklaşan yazılar okumaya önem veren insanlar daima olacaktır.
Bunu da ancak gazeteler yapabiliyor.
VASİYETİN ÖNEMİ
Konunun belki dışına çıktım ama bunları da söylemem gerekiyordu.
Bunu içimden attığıma göre şimdi Atatürk'ün siyasi vasiyetine ve bunun CHP'de yaratacağı şok etkisine gelelim.
Değerli araştırmacı Aytunç Altındal, bir süredir bu vasiyetin içeriğinden bazı noktaları açıklıyor.
Onun verdiği bilgiye göre, Atatürk vasiyetinde tam kendi siyasi dehasına yakışır bir analiz ve gelecek tahmini yapmış.
Bölgemizde o dönemde çok az sayıda olan Müslüman ülkelerin ileride sayılarının artacağını ve sayılar artınca bunlar arasında dinin yorumlanması, hayata uygulanması ve siyaset anlayışı açısından önemli farklılıklar, anlaşmazlıklar olacağı tespitini yapmış. Yani bir anlamda bugünkü durumu anlatmış.
HALİFELİK
Bu yüzden bunun önlenmesi için önde gelen Müslüman ülkelerden dört ya da beşinin bir araya gelerek halifelik kurumunu devreye sokmalarını ve Müslüman ülkeler arasındaki ilkesel ve siyasi anlaşmazlıkları günün koşullarına göre çözmek için yardımcı olmasını istemiş.
Bu süreçte Türkiye'nin de doğal olarak öncü ülke olması gerektiğini söylemiş.
Türkiye'nin bu konuda lider olacağını düşünüyormuş; çünkü halifelik kurumunun "koruyucusu" Türkiye olacağından, kendi kurduğu Müslüman, Batılı, demokrat rejimin Türkiye'yi bölgemizde lider ülke konumuna getireceğini düşünüyormuş.
İŞTE DÂHİ
Bu bir deha değilse başka kime dâhi diyeceğiz bilemiyorum ki?
Buna rağmen hâlâ onu tartışıyorlar, "Biz onu sevmeyiz" filan diyorlar, "Ateist miymiş, deist miymiş" bunu konuşuyorlar.
Deistse ne olmuş ki? Şunu bilin, bölgemizde o dönemde ancak deist bir lider bu analizi yapabilir ve geleceği bu kadar net görebilirdi.
HALİFELİK KALKTI MI?
Şimdi dikkat ederseniz biraz önce halifelik kurumunu konuşurken Türkiye'nin koruyuculuğu altında olacağından gibi bir laf ettim.
Bu amacından sapmış veya yanlış ifade edilmiş bir cümle değil.
Yine Aytunç Altındal'ın belgeleriyle ortaya attığı bir konu daha var. Ben de onunla aynı fikirdeyim ve birçok insanın sessiz kalarak değerinin öldürülmeye çalıştığı bu tespitini şu anda Türkiye'ye yapılmış en büyük hizmet olarak görüyorum.
Halifelik kurumu birçok kişinin sandığı gibi kaldırılmamıştır, doğru algılanması için bir defa daha tekrar ediyorum:
"HALİFELİK KALDIRILMAMIŞTIR!"
Sadece şu yapılmıştır; son halife görevden alınmış, kurum olarak hilafet bırakılmıştır ve sonra kurum Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin koruması altına alınmıştır. Yani halifelik bir kurum olarak şimdi bile yaşamaktadır ve bu dünyada hilafet tekrar gündeme sokulacaksa bunu bir tek Türkiye yapabilir.
TBMM kendi koruması altında duran kurumu tekrar çalıştırdığını söyleyecek, mesele bu kadar basit işte. Tabii bu eski dönemin hilafeti gibi olmayacak; Atatürk'ün öngördüğü gibi cumhuriyet rejimin bir parçası olarak halifelik işlevini yapacak ve bu dönemde asıl işi, Müslüman ülkeler arası sorunların çözümüne girişmek olacak.
İşte o noktada Türkiye'nin bir model ülke olduğu tespiti, yeni bir anlam ve önem kazanacak.
DEVLET SIRRI
Ben bizlerin çok bilmediği bu devlet sırrını İngiltere'nin ve Amerika'nın bildiğine inanıyorum ve bugünkü bölge politikalarını bu gerçeğe göre uyarladıklarını sanıyorum.
İsrail'in de bu gelecekten haberdar olduğuna ve buna göre adımlar attığına eminim.
CHP NE YAPACAK?
Bu siyasi vasiyet, sürenin dolacağı 2013 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından açıklanacak. Açıklandığında AK Parti'nin ne yapacağı az çok belli; kendilerinin Cumhuriyet'in gerçek sahipleri olduğunu, Atatürk'ün geleceği gördüğünü ve onun AK Parti'nin Türkiye'sini öngördüğünü anlatacaklar büyük ihtimalle.
Bu olursa o dönemde ülkede Atatürkçü düşüncenin hayli ciddi bir kriz geçireceği ve özellikle CHP'nin bir ideolojik şoka gireceğini öngörebiliriz.
Bu CHP açısından sanıldığı gibi kötü bir gelişme olmayabilir. Çönkü CHP bir süredir büyük bir değişim sancısı yaşıyor.
Partinin günümüz şartlarına ayak uydurabilmesi için dindarlara ve inanca yeni bir açılım yapması gerekiyor, bunu herkes biliyor.
Bilseler de bazıları bunu itiraf edemiyor; çünkü kendilerinin bildiklerini sandıkları Atatürkçü düşüncenin buna karşı olduğunu, böyle bir açılımı yasakladığını zannediyorlar.
Kuruluş yıllarının bazı zorunlu şartlarından dolayı rejimin din karşıtı bazı söylemlerini kendilerine örnek alan CHP'liler, dine konusunda herhangi bir açılımın Atatürkçü düşünceye aykırı olduğunu savunuyorlar.
Bazı dindarlar da bu eksik Atatürk tanımından yola çıkarak Atatürk'e karşı söylemler geliştiriyor; ortamdan etkilenerek kendini tutamayıp ondan nefret ettiğini söyleyenler de var.
Şimdi Atatürk'ün vasiyeti açıklanınca eminim ki iki taraf da haddini bilecek ve karşı-yandaş tavırlarına yeniden çekidüzen verecekler.
Eğer o dönemde CHP, dindarlar ve inanca açılım sürecini başlatabilirse ve bazı dindarlar da nefret ettiklerini sandıkları Atatürk'ün aslında sandıklarından çok daha farklı bir insan olduğunu anlarsa, Türkiye o vasiyet doğrultusunda bölgesinde model ve lider olmaya soyunurken kendi içimizde de barışı nihayet sağlayacağız. Ve asıl o gün Atatürk'ün büyüklüğünü herkes kabul edecek.