Mezarlık manzaraları
Mezarlıklara özel bir ilgim vardır. Hangi ülkede, hangi dinde olursa olsun mezarlıklar bana o toplumun aynası gibi gelir. Kimi basit, düzgün, bakımlı ve temizdir. Kimi bakımsız, dağınık ve saygı görmemiş!
Kimileri ise, bu dünyadaki varlığı öbür dünyaya taşıyabileceğini sananların ‘ölümsüzlüklerini!’ göstermek istercesine görkemli...
Bunlar içinde en şaşırdığım, Zincirlikuyu Mezarlığı olmuştur. Orada, adını hepimizin ezberlediği varlıklı ailelerin mezarları vardır. Bu görkemli aile mezarlıklarını yaptıranlar, öbür dünyada da saltanatlarının süreceğini sanıyorlardır herhalde!
Herkes görsün diye yaptırdıkları bu mezarlarla; “Biz öbür dünyada da keyif içinde yaşıyoruz,” der gibidirler...
YAŞAR KEMAL NE DİYOR?
Yaşar Kemal, Zincirlikuyu Mezarlığını şöyle anlatır;
“Zincirlikuyu mezarlığına koskocaman, gösterişli, zafer kapıları gibi bir cümle kapısından giriliyor. Gelin de Zincirlikuyu mezarlığını görün, insan eli ne hünerliymiş ve insan eli mermeri ne kadar güzel işliyormuş. İnsanın emeği, alınteri şu Zincirlikuyu mezarlığında sel gibi akmış. Burası Zincirlikuyu, şöyle böyle bir mezarlık değil. Zincirlikuyu bir mermerler, bir masallar şehri. Ölülerin masallar şehri. Mezarlıklar var iki, üç katlı apartmanlar gibi. Mezarlıklar var, hazırlanmış, tavında toprak gibi ölüsünü bekliyor. Mezarların içinde elektrik tesisatı olan bile var. Şuradan bir tek mezar al, götür Çeliktepe gecekondularına on tane evi donat. Buradan bir tek mezarı al, götür Doğu Anadolu’nun mağara köyü Şikeftan’a, elli evi donat.
“İstanbul mezarlıklarındaki mermerleri toplasan, İstanbul gibi beş şehri donatır.”
(Ant Dergisi, İstanbul, 21 Şubat-7 Mart 1967)
CEYHUN’DAN ALINTILAR
Demirtaş Ceyhun “Ah, Şu Biz Kara Bıyıklı Türkler” kitabında, Yaşar Kemal’in bir röportajından alıntı yapmış.
-Yanıkağıl Köyünden Hacı Baba; Göçebe sözcüğü yerine, bir ağız alışkanlığı ile, ‘Müslüman’ sözcüğünü kullanarak, şöyle diyor;
“Müslümanın mezarı otuz yılda kaybolmalı. Müslümana mezar gerekmez!”
Mezarlıklarımızın çoğu yerde bakımsız, hatta içler acısı olmasının bir nedeni belki de bu göçebe ruhumuz, kim bilir?
Ama mezarlıkta yatan diğer ölüleri çatlatırcasına görkemli mezarlarda yatanlara ne demeli!
Görgüsüzlüğümüz, göçebeliğin farklı değerlerine eklenince ya Zincirlikuyu’nun, içinde yatanları rahatsız edecek kadar görkemli mezarlıkları ortaya çıkıyor, ya da kırsal kesimlerin bakımsız, içler acıtan mezar manzaraları...