Açılan sandık sayısı..

Bu yazıyı yazarken, kendisine arazi ayrılan tüm köşe yazarları gibi uykusuz ve yorgunum.. Sabaha kadar oy saydım, sandık açtım.. Kim ne diyor; diye merakla izledim. Her görüşe, her eğilime, her art niyetini saklayamayan görüşe zaman ayırdım.. Kanaatim o dur ki..

AKP yorgun..

CHP solgun..

MHP olgun..

HDP dolgun..

Sabaha kadar gözümün önünde inip çıkan kuleler, ekranın her köşesine yerleştirilmiş bilgileri takip etmek ve buradan bir sonuca varmak..

Biraz zor bir işti.. Anladığım; HDP’nin Kandil’den de, İmralı’dan da uzak durmaya çalışır gibi görünmesi ve bunun ne kadar gerçeği yansıttığı sorusunu anlayamadığımdır.. AKP’nin fabrika ayarlarına dönmesi zamanının geldiğini de hissediyorum.. Bir de ‘emanet oylar’ meselesi var ki, bunların yüzer gezer oylar olduğunu algılıyorum ama belirleyici olması oranının ne kadar olduğunu henüz hissedemiyorum.. Anlamakta zorlandığım bir başka konunun da sonuçları; her partinin kendine göre yorumlayıp olaydan bir ‘zafer’ çıkarması oluyor.. CHP oy katamamış ama en üsttekinin kaybından mutlu.. Hani siz berabere kalırsınız ama rakibiniz ertesi gün yenilir ve bir puan daha fark yaparsınız; işte o hesap.. HDP barajı ancak geçebilmiş ve Türkiye’nin iktidarına talip.. AKP birinci olmasını öne çıkarıyor ama kaybettiklerini görmek istemiyor.

Bu futbol ligi değil ki, kupayı kazanıp şampiyon olan sevinsin.. Ve ilk defa bu seçimde şunu da duydum:

“Bize verilen emanet oylara teşekkür ederiz. Şükran duyuyoruz..”

MHP burnundan kıl aldırmıyor ve biraz da mağrur..

Ve ilk defa bu seçimde şunu da duydum:

“Bize verilen emanet oylara teşekkür ederiz. Şükran duyuyoruz..”

Biraz da hakkı var buna..

Ama şimdi ona oy verenlerin bir önceki seçimde neden vermediğinin hesaplaşmasını yapması gerekiyor.. Farkettiğim bir başka gerçek ise; nerede deniz varsa orada AKP’nin şansının olmadığıdır.. Ya da çok zayıf olduğudur..

Bakınız İzmir’in ilçe seçim sonuçlarına..

Deniz varsa AKP yok..

Gözümün önünde hala açılan sandık sayısı duruyor..

90 dakika!

“Elektronik temassız akıllı kart hizmeti” ihalesini farklı bir firma aldı ve ardından sorunlar başladı.. Yaşanan geçici sorun mu?.. Olayı fırsat bilenler de var.. Bazı kesimlerce “kasıtlı olarak” çıkarılan söylentilere itibar edilmemesini isteyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, şöyle bir bakış açısı getirdi meseleye:

“12 Şubat 2007’de başlayan ve kent içi ulaşımda ücretsiz aktarma olanağı sağlayan sistem, dar gelirli vatandaşlarımıza destek olmak amacıyla uyguladığımız önemli bir sosyal proje niteliği taşımaktadır. Bundan vazgeçmemiz mümkün değildir. İzmirlilerden her seçim öncesinde ortaya atılan ‘90 dakika kaldırılıyor’ şeklindeki iddialara itibar etmemelerini rica ediyorum” diye konuştu.

Diren İzmir..

Şehir çırpınıyor ilkelerinde ve hayata bakışında direnip te otoriteden nemalanmamak konusunda.. Duruşumun fiyatı yok diyor.. Bunca sıkıntıya rağmende kredisi hala var ve hatta artıyor.. İzmir’in yerel yönetimi son bir gelişmeyle güçlü finans yapısıyla yine övgü aldı ve Büyükşehir’e “Fitch onayı” verildi.. Böylece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin güçlü mali yapısı olduğuna; dünyaca ünlü kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings karar verdi..

2015 yılı raporunda, Büyükşehir Belediyesi’nin 2008’den bugüne 9 basamak birden artırdığı kredi notunu koruduğu açıklandı. Fitch’in açıklamasında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kredi notunun olumlu yönde seyir gösterebileceği ifadesi de göze çarptı.

Fitch Ratings’in 2015 yılı raporu ve teyit edilen notlar İzmir’in şeffaf, istikrarlı ve tedbirli mali yapısını yatırımlarla birlikte güçlenerek sürdürdüğünü gösterdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2008 yılından bugüne kadar, uzun vadeli yerel ve yabancı para cinsinden kredi notunu 9 basamak, ulusal uzun vadeli kredi notunu ise 6 basamak artırdı. Son açıklama ile beraber Büyükşehir, bu konumunu yine korumuş oldu. Fitch Ratings, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “AA+(tur)” olan ulusal uzun vadeli notu ile “BBB-” olan yerel ve yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu teyit etti. O zaman ne diyelim.. Diren İzmir..

Düz mantık

- Seçim sonrası bir balkon konuşması adetten oldu. CHP ülkeyi demokratik ortama çekme uğruna bir şeyler kazandı. MHP ve HDP oy arttırarak kazandı. Sadece artık tik başına iktidar olma şansı elinden giden AKP’de balkona göre kazanmış..

Benim anlamakta zorlandığım bir şey var.. Balkonda konuşan başbakan enerji pompalamaya çalışırken balkonun altındakiler konuşanın adını değil, orada olmayan birinin adını haykırıyordu..