
Anmak mı anlamak mı?
Herkesin gönlüne göre yaklaştığı ve içindekileri döktüğü 10 Kasım geride kaldı.
Görüyorum ki, o bir-iki günün coşkulu, çığırtkanca, cesaretle dökülen duyguları bir sonraki 10 Kasım’a kadar ertelenmiş..
Nefret kusanların ayıbı kendilerine..
Hamaset dökenlerin zayıflığı da kendilerine..
Ancaaakk..
Görüyorum ki iyi ya da kötü ‘anmak’ telaşının içinde ‘anlamak’ telaşı pek yer almamış..
Ben sadece iki anıdan söz edeceğim..
O’nu anlatan, anlamamıza yardımcı olabilecek, unutturmak isteyenlere de rehberlik edebilecek iki anı..
Atatürk ve düğmeler
Mustafa Kemal Atatürk’ün naşı İstanbul’dan ayrılıyor, Ankara’ya götürülecek.
İnsanlar üzüntülü, hüzün var her yerde.. Karaköy’den geçerken birdenbire, ‘Çıt’ diye bir ses.. ‘Çıt! Çıt! Çıt!’
Aaa! Gökyüzünden düğme yağdı biliyor musunuz? Düğme yağdı gökyüzünden! Atatürk’ün o bayrağa sarılı tabutuna düğme yağdı... Rengârenk düğmeler! Düğme yağıyor! Çıt! Çıt! Düğme yağıyor!
Herkes yukarı baktı! O caddedeki dükkânlarda, bürolarda Türkiye Cumhuriyeti’nin Yahudi vatandaşları var pencerelerde..
Ve Yahudi kardeşlerimiz, ülkenin Yahudi vatandaşları, önderlerini, bu güzel insanı kendi (matem) geleneklerine göre “gömleklerinin ceketlerinin düğmelerini kopararak” uğurluyorlar..
Nasıl bir görüntü.. Atların çektiği top arabasında Mustafa Kemal Atatürk’ün tabutu ve üstüne rengârenk düğmeler yağıyor, pencerede gözü yaşlı insanlar..
Gömleklerin, ceketlerin düğmeleri kopartılarak uğurlama ne demekmiş biliyor musunuz?
“Ben senden sonra eksiğim..”
Not: Bu anı Çağlar Uygar’dan bir alıntıdır..
Atatürk ve imzalı bir çek..
Yıl 1931... Yer Ankara... Mustafa Kemal Atatürk, yurt dışında Türkiye’yi iyi başarıyla temsil ettiğini duyduğu Kurtdereli Pehlivan’la tanışıyor. Aynı günün gece yarısı kendisine bir mektup yazıyor. Metubunda da: “Çoluk çocuğun için sana ufak bir armağan gönderiyorum. O armağan bu mektubumla beraberdir. Pehlivan; ömrünün tam sağlıkla ve uzun sürmesini dilerim” diyor. Gece yarısı yaveri Salih Bozok’u görevlendirerek bu mektubu Zafer Oteli’nde kalmakta olan Kurtdereli Pehlivan’a gönderiyor.
Mektubun içinde de 1000 liralık bir İş Bankası çeki koyuyor. Çekin üzerini de imzalayarak, “Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a 1000 lira veriniz. Bu para, Aralık ayı aylığımdan faiziyle kesilsin” diye yazıyor. Kurtdereli, bir kaç gün sonra İş Bankası’na gidiyor ve çeki veriyor. 1000 liralık ödül anında kendisine ödeniyor.
Ama Kurtdereli bankadan ayrılmıyor, öylece bekliyor. Niçin beklediğini soruyorlar; “Çeki vermenizi bekliyorum” diyor. “Parayı aldın, çek bizde kalacak. Bu işlerin usulü böyledir” diyorlar Kurtdereli’ye..
Birden öfkeleniyor koca pehlivan, “O halde alın bu 1000 lirayı, benim çekimi geri verin” diyor. Şaşıran banka müdürü “neden” diye soruyor. “O çekin üzerinde Mustafa Kemal’in resmi, altında da imzası vardır. Bir değil milyonlarca lira ile bunun değeri ölçülmez” diyor ve çeki alıp gidiyor.
O çek şimdi İstanbul Sirkeci’deki Türkiye İş Bankası Müzesi’nde sergileniyor.
Şimdi anlaşıldı mı anmak ile anlamak arasındaki küçücük fark?
Amman dikkat..
13 Kasım Cuma sabahından itibaren Fahrettin Altay-Konak yönüne giden bir şerit trafiğe kapatıldı. Sıkışıklığı önlemek için yolun karşı yönündeki bir şerit, trafiğin yoğun olduğu sabah saatlerinde Konak istikametine açılacak.
Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda yapımı süren karayolu alt geçidi kapsamındaki fore kazık uygulaması çalışmaları nedeniyle, Fahrettin Altay yönünden Konak yönüne gidiş kısmında yolun en sol şeridi Cuma gününden itibaren 10 gün süreyle araç trafiğine kapatılacak.
Bu süre içinde trafik akışının olumsuz yönde etkilenmemesi için yoğunluğun yaşandığı sabah saatlerinde (07.00-10.00) Konak’tan Fahrettin Altay’a gidiş yönündeki en sol şerit Fahrettin Altay-Konak istikametindeki araçlara açılacak.
Günün diğer saatlerinde ise normal trafik düzeni devam edecek. Uygulama süresince İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli güvenlik önlemleri alınarak, sürücüleri yönlendirecek düzenlemeler yapılacak. 10 gün sürecek geçici trafik düzenlemesi 13 Kasım Cuma günü saat 10.00’da başlayacak.
Bir şerit nedir ki; deyip geçmeyin sakın ve siz siz olun tedbirli olun..
Düz mantık
-Nihayet Faşizmin ne olduğuna aklım erdi.
Neymiş biliyor musunuz?.
İki ineği olan birinin elinden iki ineğini de alan devletin o inek sahibine süt satmaya kalkışmasıymış..
Meğer bu kadar basitmiş..