Yargıtay'dan Kıdem Fonu Görüşü: Kazanılmış haklar korunarak olur
Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın paketiyle kıdem tazminatı için fon kurulması konusunda Yargıtay görüş hazırladı.
Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’nda, kıdem tazminatı reformuna da yer verildi. Programda, kıdem tazminatı konusunda sosyal tarafların mutabakatıyla reform yapılacağı belirtildi.
Yeni Ekonomi Programı’na ilişkin Yargıtay’a görüşü soruldu. Yargıtay’ın ilgili dairesi, Bakanlığa sunulmak üzere “kıdem tazminatı” konusundaki yenilikler için görüş hazırladı.
Hazırlanan üç sayfalık görüş yazısında, kurulacak kıdem tazminatı fonunun işçi aleyhine sonuçlar doğuracağı belirtilerek, “Kıdem tazminatı ödenme koşulları ile işçinin haklı fesih nedenleri arasındaki bağ ortadan kalkacağından, işverenin işçiye cinsel tacizde bulunması gibi bir durumda dahi işçinin haklı feshine bağlı kıdem tazminatı ödeme baskısı altında olmayacağından, çalışma koşullarını istediği gibi değiştirebilecek ve işçinin ücretlerinin ödenmesi noktasında yasal sınırlamalara uyma zorunluluğunda olmayacaktır” denildi.
“KIDEM TAZMİNATI, İŞÇİNİN İŞİNİ KAYBETMEMESİ İÇİN EN ÖNEMLİ GÜVENCESİDİR”
Ekonomik Reform Programı kapsamında Hukuk Genel Kurulu adına görüş hazırlayan Yargıtay, kıdem tazminatının işçinin işini kaybetmemesi için en önemli güvencesi olduğunu vurguladı.
İşini kaybeden işçinin işe iade davasıyla yeniden işine dönme olasılığının da ortadan kalkacağını savunan Yargıtay, şu görüşleri dile getirdi: “Kıdem tazminatı, işçinin işini kaybetmemesi için en önemli güvencedir. Aksi halde işveren toplu ödeme yükümü olmadığı için hiçbir nedene dayanma ihtiyacı olmaksızın çok kolay biçimde işçi çıkarabilir ve ucuz istihdama yönelebilir. Buna karşı sadece iş güvencesi kapsamında olan işçilerin işe iade davası açma hakları olabilir ve mahkemece işe iadeye dair karar verilmiş olsa da işveren işe başlatmama tazminatına katlanmak suretiyle işe alma yükümü olmadan süreci tamamlayabilir.”
“TOPLU İŞTEN ÇIKARTMALARA NEDEN OLABİLİR”
Görüş yazısında işçinin, kıdem tazminatı fonundan yararlanıp yararlanmayacağının belirsiz hale geleceğine dikkat çeken Yargıtay, uygulama nedeniyle toplu işten çıkartmaların önünün açılacağını da savundu.
Yargıtay, şu görüşleri dile getirdi: “Toplu para ödeme yükümü anlamına gelen kıdem tazminatının kaldırılması, toplu işçi çıkarmalarına neden olabileceği gibi iş güvencesi daha da zayıfladığından sendikal faaliyetlerin de azalması sonucunu ortaya çıkarabilecektir. Bu nedenle işveren tarafından belli durumlarda kıdem tazminatı ödeme yükümünün kaldırılması istihdamı çok net biçimde olumsuz etkileyecektir.
Öte yandan kıdem tazminatının kaldırılarak kapsamı daraltılmak suretiyle kurulacak bir fona aktarılması, mevcut çalışanların kazanılmış hakları yönünden uygulama sorunlarına neden olabilecektir. İşçilerin mevcut kıdemleri karşılığı kıdem tazminatı ödenmesi şeklinde bir yasal yükümlülük getirildiğinde bu ek maliyete işverenlerin katlanması beklenemez. Hatta bu durum çok sayıda işletmenin ekonomik faaliyetini durdurması anlamına gelir. Kazanılmış hakların ileride karşılanacağı şeklinde adil bir düzenlemeye gidilmesi de mümkün görülmemektedir. Kazanılmış hakların da fona aktarılması da işverenlere ek ödeme yükümü getirebilecektir.
Kıdem tazminatı fonu kurulduğu takdirde işverenlerin çalıştırdıkları işçi adına zorunlu olarak fona her durumda aktarmada bulunmaları gerekir ki, bu durum da işverenin güncel maliyetine ek anlamına gelmektedir. Üstelik işçinin ilerde kıdem tazminatı hakkından yararlanıp yararlanamayacağı belirsiz olduğu halde şimdiden işverenden buna kaynak aktarması gerekecektir. Zira bugün için kıdem tazminatı işçi açısından haklı, işveren yönünden ise haksız feshe bağlı olduğu için işverenler açısından tüm işçiler için bir kıdem tazminatı ödemesi olanağı bulunmamaktadır (İstatistiksel verilere göre bugün için işverenlere maliyeti yüzde 10-15 civarındadır). Oysa fon ile bu oran işverenler için yüzde 100 (kayıtlı işçiler için) oranına yükselecektir.”
“KIDEM TAZMİNATI FONU İŞVERENE ÖNEMLİ BİR MALİYET GETİRECEK”
Kıdem tazminatı fonuyla işverene önemli bir yük getirileceğini de savunan Yargıtay, memurların emekli ikramiyesi aldığını oysa işçilerin fon kurulması halinde ikramiye almalarının önüne geçileceğini de savundu.
Kıdem tazminatı fonuna aktarılacak prim tutarının işçinin ücreti ile orantılı olacağını, bu durumun da gerçek ücret yerine daha az ücret bildirme şeklinde kayıt dışı istihdam yönteminin önünü açacağı savunularak şu görüşler dile getirildi:
“Kurulması düşünülen kıdem tazminatı fonuna işverenin prim aktarması yükümlülüğü işverene önemli bir maliyet getireceğinden kayıt dışı istihdama yönelimi hızlandıracaktır. Zira her işçi adına getirilmesi planlanan ek maliyet sigortasız işçi çalıştırılmasını teşvik edecektir. Hatta işçi dahi kendisine normal ücretin biraz üzerinde bir ücret ödenmesi kaydıyla kayıt dışı istihdamı kabullenecektir. Kıdem tazminatı fonuna aktarılacak prim tutarı işçinin ücreti ile orantılı olacağından daha az prim ödemek adına gerçek ücret yerine, daha az ücret veya her durumda asgari ücret bildirme şeklinde ikinci bir kayıt dışı istihdam yöntemi daha da yaygınlık kazanacaktır. Bütün bu durumlar, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun aktüer dengesini bozabilecektir.
Yargıtay kararlarında kıdem tazminatının, işçinin işyerindeki yıpranmasının karşılığı ödendiği ve iş hukukuna özgü bir tazminatı olduğu belirtilmiştir. Çalışma hayatının diğer süjeleri olan memur ve sözleşmeli personel emekli olduğunda Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan "emekli ikramiyesi" veya "iş sonu tazminatı" adlarıyla toplu ödeme alabildikleri halde özel sektör veya kamuda çalışan işçiler bakımından adı geçen kurumun ödediği toplu bir ödeme bulunmamaktadır. Bu nedenle kıdem tazminatı, tüm çalışanlar arasında bir denge unsurudur.”
“KIDEM TAZMİNATI FONU İLE HAKLI FESHİN BİR ANLAMI KALMAYACAK”
“Kıdem tazminatı fonu ile tarafların haklı feshinin bir anlamı kalmayacaktır. İşveren yönünden: İş sözleşmesinin belli şekillerde sona ermesine bağlı olarak hak kazanılabilen kıdem tazminatı, işyeri disiplinininsağlanması noktasında çok önemlidir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/ 2. maddesine göre, işçinin işvereni yanıltması, şeref ve namusa dokunan sözler sarf etmesi, cinsel tacizde bulunması, sataşmada bulunması, işyerine sarhoş veya uyuşturucu almış olarak gelmesi veya işyerinde kullanması, işverenin güvenini kötüye kullanması, doğruluk ve bağlılığa aykırı davranışlarda bulunması, işyerinde suç işlemesi, devamsızlıkta bulunması, yapmakla ödevli olduğu görevleri hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi, işin güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, işverene zarar verilmesi gibi hallerde kıdem tazminatı ödenmesine gerek olmaksızın işverenin derhal fesih hakkı doğmaktadır. İşçinin kıdem tazminatından yoksun kalmamak adına belli işyeri kurallarına uyduğu bir gerçektir. Aksi halde işyeri yönetilebilir olmaktan çıkabilecektir. Örneğin işyerinde işverene karşı suç işleyen, diğer bir işçiye cinsel tacizde bulunan, işyerine sürekli sarhoş gelen, iş güvenliği tedbirlerine uymadığı için iş kazasına neden olan, işverene kasten zarar veren işçinin iş sözleşmesi feshedildiğinde dahi fondan yararlanma koşullarını haiz olan işçi kıdem tazminatını fon üzerinden temin edebilecektir. Bu durumda işverenin işyeri düzeninin sağlaması ve yönetim hakkını kullanması imkansız hale gelecektir.”
“İŞÇİNİN ŞEREF VE NAMUSUNA KARŞI DAVRANIŞLARIN YAPTIRIMI OLMAYACAK”
“İşçi yönünden: Mevcut sistemde işçinin haklı fesih hallerinde de işverenden kıdem tazminatı talep hakkı bulunmakta olup, bu durum, işverenin işçilere karşı tutum ve davranışlarında belirleyici olmaktadır. İşveren tarafından işçiye karşı şeref ve namusa dokunan sözler söylenmesi, cinsel tacizde bulunulması, sataşmada bulunması, suç işlenmesi, ücretin ödenmemesi ve çalışma koşullarının uygulanmaması gibi hallerde işçi, haklı nedenle sözleşmesini sona erdirebilmekte ve karşılığında kıdem tazminatı alabilmektedir. Kıdem tazminatının işverence ödenmesi gereken bir tazminat olmaktan çıkartılması, işverenin yukarıda sayılan tüm olumsuz tutum ve davranışların yaptırımsız kalması anlamına gelecektir. Kıdem tazminatı ödeme koşulları ile işçinin haklı fesih nedenleri arasındaki anlamına gelecektir. Kıdem tazminatı ödenme koşulları ile işçinin haklı fesih nedenleri arasındaki bağ ortadan kalkacağından, işverenin işçiye cinsel tacizde bulunması gibi bir durumda dahi işçinin haklı feshine bağlı kıdem tazminatı ödeme baskısı altında olmayacağından, çalışma koşullarını istediği gibi değiştirebilecek ve işçinin ücretlerinin ödenmesi noktasında yasal sınırlamalara uyma zorunluluğunda olmayacaktır.”
“ASKERLİK VE EVLİLİK HALİNDE ALINAN KIDEM TAZMİNATINA SON VERİLECEK”
“Mevcut yasal düzenlemede, erkek işçinin muvazzaf askerliği, kadın işçinin evliliği gibi vatani görev ile aile yaşamının gerekliliklerinden doğan sona erme şekillerinde de kıdem tazminatı ödenmesi gerekmekte olup, fona devir halinde bu toplumsal ihtiyaç karşılanamayacaktır.”
“İŞ KANUNU HÜKÜMLERİ UYGULANAMAZ HALE GELECEK”
“Belirtmek gerekir ki iş sözleşmesinin belli şekilde feshi veya sona erme nedenlerine bağlı olarak işverence ödenmesi gereken kıdem tazminatı, taraflar açısından ve iş ilişkisi açısından çalışma yaşamının en önemli güvencesidir. Kıdem tazminatı fona devredildiğinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun diğer en önemli hükümleri de işlemez hale gelecektir. Sorunun iş güvencesinin biraz daha iyileştirilmesi veya işsizlik ödeneğinden faydalanma koşullarının genişletilmesi ile çözümü de mümkün değildir.”
“GERÇEK ÜCRET YERİNE DÜŞÜK ÜCRET GÖSTERİLECEK”
“İş güvencesi ve işsizlik sigortası hükümleri daha güvenceli hale getirilse dahi, kıdem tazminatı fonu kurulduğunda, işverene maliyeti nedeniyle kayıt dışı istihdam ile gerçek ücret yerine düşük ücretten fona prim aktarılmasına bağlı olarak işverenin sorumluluğu yönünden iş davaları sıklıkla açılabilecek ve bu durum iş yargısının iş yüküne de olumsuz etki yapabilecektir.”
“İŞÇİ HAKLARINDA GERİYE GİDİŞE, İŞVERENE EK YÜKÜMLÜLÜĞE NEDEN OLUR”
“Kıdem tazminatının mevcut yasal düzenleme çerçevesinde çalışma yaşamını dengeleyici etkisi mevcuttur. Kıdem tazminatı fonu tesisi, işçi haklarında geriye gidiş olacağı gibi işverenin prim maliyetine katlanması sebebiyle ek yükümlülük anlamındadır.”
“KAZANILMIŞ HAKLARA DOKUNULMAMALI”
Yargıtay, Bakanlığa gönderdiği görüş yazısında kazanılmış haklara da dokunulmaması gerektiğinin altını çizerek şunları vurguladı: “Sonuç olarak, kıdem tazminatının belli koşulların varlığı halinde işveren tarafından ödenmesi şeklindeki mevcut uygulama çalışma yaşamının temel taşıdır ve kıdem tazminatı fonu kurulmak suretiyle fesih ile kıdem tazminatı arasındaki ilişkinin koparılması çalışma barışını bozabilecektir. Kayıt dışı istihdama yönelimi arttırabilecek, buna karşın istihdamı azaltabilecektir. Bu nedenle fon kurulacak ise kazanılmış haklara dokunulmamalı, tarafların haksız feshine alternatif yaptırımlar bağlanmalı, işverenin fon yükümlülüğü desteklenmeli, kayıt dışılığı önleyici tedbirler alınmalıdır.”