Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’yi karanlık bir sürece götürüp darbe yapmayı planlayanların bozguna uğratıldığı 15 Temmuz’un yıl dönümünde FETÖ ile ilgili emsal sayılabilecek kararlar da çıkmaya devam ediyor.

        Darbe girişimine ilişkin faaliyetlerin engellenmesine yönelik her türlü etkin harekette bulunup çaba göstermesi gerekirken, hiçbir teşebbüste bulunmayanlar bundan böyle “Anayasayı ihlal suçuna yardım etme” suçundan mahkum olacak.

        Elinde yetki varken, darbe girişimi gecesi etkisiz kalan binlerce rütbeli rütbesiz kişiyi ilgilendiren kararın gerekçesinin özeti: “İnisiyatif almayanlar, darbe yapmaya kalkanlar kadar suçludur”

        Tüm FETÖ davalarını yakından ilgilendiren karar sonrası, darbe girişiminde “inisiyatif” kullanmayanlara verilecek cezalar bu gerekçelere dayandırılacak.

        Emsal kararın detaylarına bakalım:

        15 Temmuz darbe girişiminin İstanbul’daki ana darbe davası, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yargılamada eski tümgeneral Fethi Alpay, eski tuğgeneraller Eyyüp Gürler ile Özkan Aydoğdu, eski kurmay albaylar Ahmet Gümüş, Mehmet Kapan, Müslüm Kaya, Nebi Gazneli, Ömer Faruk Özköse ile kurmay albay Sadık Cebeci, eski kurmay yarbaylar Şakir Çınar ile Fatih Karakaya ve eski kurmay binbaşı Murat Yanık, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

        REKLAM

        İstinaf Mahkemesi de, FETÖ'nün darbe girişimi gecesi İstanbul'daki eylemlerden sorumlu tutulan 14 rütbeli askerin yerel mahkemede aldığı cezaları usul ve yasaya uygun bularak onamıştı. Aralarında 4 general, 7 albay, 2 yarbay ve 1 binbaşının bulunduğu 14 tutuklu askerin 12'si yerel mahkeme tarafından "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Darbe girişimi gecesi meydana gelen ölümlerden dolayı 5 sanık 87'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almıştı.

        Bunun üzerine sanıklar dosyayı temyiz ederek Yargıtay’a taşıdı. Tam da darbe girişiminin yıl dönümünde çatı davasında Yargıtay kararını verdi.

        Yargıtay 16. Ceza Dairesi, tüm FETÖ sanıklarını yakından ilgilendirecek olan kararda eski Tuğgeneral Yüksel Durak hakkında verilen mahkumiyet kararını bozdu.

        Durak hakkında görevi ihmal ve silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçlarından verilen mahkumiyet kararını bozan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Durak’ın Anayasayı ihlal suçuna yardım etmekten cezalandırılması gerektiğine dikkat çekerek bozma kararı verdi.

        Ordu komutanlığında tuğgeneral rütbesiyle idari kurmay yarbaşkanı olarak görev yapan Yüksel Durak’ın, sözde sıkıyönetim emrinin ekindeki atama listesinde görevine devam edecekler arasında yer aldığına dikkat çeken Yargıtay, verdiği bozma kararında bu konuya da atıfta bulunarak Durak’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren TCK’nın 309/1. Maddesinden yargılanması gerektiğine hükmetti.

        Kararın gerekçesinde şöyle denildi: “15 Temmuz darbe girişimi öncesinde düzenlenen hazırlık toplantılarına katılmadığı gibi İstanbul’daki faaliyetlere aktif olarak katılan asker şahıslarla öncesinde irtibatının belirlenemediği, olay günü sanık Eyyüp Gürler’in çağırması üzerine yazlık askeri kıyafetle silahsız olarak karargaha geldiği, kendi makam odasında sanık Eyyüp Gürler’le saat 21.16-21.38 arasında yaptığı görüşme üzerine darbe girişiminden haberdar olduğu, sanık Eyyüp Gürler’in davetine rağmen faaliyetlerin yürütüldüğü harekat merkezine gitmediği, habercisine hiçbir telefonu bağlamamasını söylediği, hatta 3. Ordu Komutanı Vekili tanık Tümgeneral Yavuz Türkgenci’nin telefonunu bağlattırmadığı yaklaşık iki saat boyunca habercisiyle birlikte orta bahçede vakit geçirdiği, bu esnada da gelen hiçbir telefona cevap vermediği, akabinde tanık albaylar Nihat Aksüt ile Alaettin Koç’un iki kez makam odasına gelip bu darbe girişiminin FETÖ örgütünce gerçekleştirildiğini ve kışladan ayrılmaları gerektiğini belirtmeleri üzerine herhangi bir emir vermeden tepkisiz kaldığı, anılan tanıkların 3. kez gelişinde harekete geçip saat 23.55’te birlikte kışladan ayrıldıkları, tanıkları yakındaki bir metro istasyonuna bıraktıktan sonra saat 00.54’te lojmanının olduğu Fenerbahçe Orduevi’ne giderek Orduevi Müdürü tanık Albay İbrahim Cem Gültekin’in odasına sivil kıyafetle tekrar geldiği, bu esnada 1. Ordu Komutanı katılan Orgeneral Ümit Dündar’ı arayarak emri olup olmadığını sorduğu, 1. Ordu Komutanı katılan Orgeneral Ümit Dündar’ın ordu karargahının bulunduğu Selimiye Kışlası’nı ele geçirme görevini verdiği tanık Albay Fatih Akpınar ile istişarede bulunduğu, 3. Ordu Komutan Vekili tanık tümgeneral Yavuz Türkgenci ile bu hususta irtibat kurup görüştüğü, sanık Eyyüp Gürler’i katılan Orgeneral Ümit Dündar’ın emri üzerine telefonla arayarak ikna etmeye çalıştığı, Ordu Kurmay Başkanı tanık Tümgeneral Ali Sivri’nin nezaretinde 19 Temmuz 2016 tarihine kadar ordu karargahında düzen ve disiplinin tekrar sağlanmasına dönük faaliyetlere katıldığı anlaşılan sanığın, rütbesi ve mesleki tecrübesi ile olay günü 1. Ordu Komutanlığındaki konumu itibariyle Anayasayı ihlal suçunda hal ve koşullara göre neticeyi önleme yönünden hukuki yükümlülüğünün olması ve ayrıca Anayasal düzene yönelik tehlike ve tehditler ortaya çıktığında farklı saiklerle çekimser kalınmasının görevle bağdaşmayıp tehdidi ortadan kaldırmak için zamanında ve isabetli karar vererek uygulamada oluşabilecek riskleri üstlenme zorunluluğunun bulunması karşısında Ordu Komutanı ile irtibat kurarak veya bunda başarılı olmaması halinde inisiyatif alarak darbe girişimine ilişkin faaliyetlerin engellenmesine yönelik her türlü etkin harekette bulunup çaba göstermesi gerekirken hiçbir teşebbüste bulunmayarak ihmali davranış sergilemesi suretiyle darbe teşebbüsünde bulunanların fiiline doğrudan iştirak etmemekle birlikte eylemlerini kolaylaştırdığından 5237 sayılı TCK nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlal suçuna yardım etme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesi ve suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir”

        Diğer Yazılar