Belgin Doruk: Zayıflama hapı kariyerini bitirdi
Belgin Doruk'un önce kariyerini bitmesine ardından da ölümüne bir zayıflama hapı neden oldu. Yeşilçam'ın ünlü yıldızının parlak kariyerinin nasıl bittiğini, intihara yeltendiği acılarla dolu hayatını Mehmet Çalışkan, Habertürk 'Haftanın Portresi'nde derledi
Şişli Camii'nde yaklaşık 100 kişi toplanmıştık.
Bir dönemin ünlü yıldızı son yolculuğuna uğurlanıyordu.
Fotoğrafına uzun uzun bakıp nasıl bir hayat sürdüğünü hayal ettim.
Nasıl bir çocukluk dönemi geçirmişti?
Genelinde mutlu bir yaşam mı sürmüştü?
Kaç kez âşık olmuştu?
Kaç âşığı, aşkına karşılık bulamadığı için kederlere bürünmüştü?
Hayallerini gerçekleştirebilmiş miydi?
İyi bir insan mıydı yoksa kötü müydü?
Belgin Doruk.
Nam-ı diğer 'Küçük Hanımefendi'...
'Ya okul ya da sinema' dediler.
Çocukluğundan beri oyunculuk hayalleri kuran birinin tercihi zaten belliydi.
Belgin Doruk, 28 Haziran 1936'da Hasan Doruk - Refet Doruk çiftinin kızı olarak Ankara'da doğdu.
Refet Doruk, çocuğunun gamzeli olmasını istediği için hamilelik döneminde bolca ayva yedi.
Ve tesadüfen kızı gamzeli olarak doğdu.
Bir de beni vardı.
Gamzesiyle beni, ileriki yıllarda güzelliğine ayrı bir anlam kazandıracaktı.
Ziraat Mühendisi Hasan Doruk'un tayiniyle birlikte Doruk Ailesi, İstanbul'a taşındı.
Refet Doruk, tam bir sinema tutkunuydu. Kızı Belgin'i de sık sık gittiği sinemaya yanında götürürdü.
Belgin Doruk, ilk kez bir film izlediğinde 5 yaşındaydı.
Oyuncu olma arzusunun ilk kıvılcımları işte o zamanlar atıldı.
Belgin Doruk, ortaokul son sınıftaydı.
O yıllarda sinemanın yükselmesi, sektöre oyuncu kazandırmaya yönelik yarışmaların düzenlenmesine neden oldu.
Birçok cemiyet - magazin dergisi, film şirketleriyle birlikte yarışmalar düzenledi.
Yıldız Dergisi'nin İstanbul Film ile birlikte düzenlediği yarışma onlardan biriydi.
Belgin Doruk, bir fotoğrafını göndererek yarışmaya başvuruda bulundu.
Ön elemeyi geçip finale kaldı.
Babası Hasan Doruk, kızının oyuncu olmasına şiddetle karşı çıkarak yarışmanın finaline katılmamasını istedi.
Son söz annesi Refet Doruk'un oldu.
Bir sinema düşkünü olan Refet Hanım'ın kızının oyuncu olmasıyla ilgili düşünceleri zaten belliydi.
Yıl 1952...
Henüz 16 yaşındayken katıldığı yarışmada birinci olarak ileride 'Küçük Hanımefendi'si olacağı sinemaya ilk adımını attı.
Yarışmada erkekler dalında birinciliği Ayhan Işık ile Mahir Özerdem paylaştı.
O Ayhan Işık ki, 'Küçük Hanımefendi' serilerinin jönü olacaktı.
Okul yönetimi dergi kapağında fotoğrafını görür görmez Belgin Doruk'u karşısına aldı; 'Bak kızım! Ya okul ya da sinema.'
'Elveda öğrencilik günleri, merhaba oyunculuk günleri.'
Yarışmanın jürisinde yönetmen Faruk Kenç de vardı.
O Faruk Kenç ki II. Abdülhamid'in yaveri Nazım Bey'in oğlu.
O Faruk Kenç ki Belgin Doruk ile Ayhan Işık'ı Türk sinemasına kazandıran yönetmen olarak tanındı.
O Faruk Kenç ki 1954'te 18 yaşındaki Belgin Doruk ile evlendi.
Belgin Doruk'un oyunculuk kariyeri 1952'de çekilen, Faruk Kenç'in yönettiği 'Çakırcalı Mehmet Efe'nin Definesi' ile başladı.
Faruk Kenç, baş döndürücü güzelliğinin tescil edilmesi gerektiğini düşünerek Belgin Doruk'a Türkiye Güzellik Yarışması'na katılmasını salık verdi.
Faruk Kenç, yarışmada birinci seçileceğine emin olduğu Belgin Doruk'un Dünya Güzellik Yarışması'na katılarak uluslararası platformda ünlü olmasını istiyordu.
Planı şuydu; Belgin Doruk, Dünya Güzellik Yarışması'nda da dereceye girecek, böylelikle Hollywood'un kapıları açılacaktı.
Ne var ki olmadı.
Türkiye güzeli Ayten Akyol olurken Belgin Doruk, 'Türkiye İkinci Güzeli' seçildi.
'Türkiye İkinci Güzeli' olarak Avrupa Güzellik Yarışması'na katılmaya hak kazandı.
Belgin Doruk, o yarışmada'Avrupa 3'üncü Güzeli' seçildi.
Ayten Akyol
Her ne kadar Türkiye güzeli seçilemese de özel hayatında ve kariyerinde işler yolundaydı.
1954'te Faruk Kenç ile evlenirken 1955'te Zeki Müren ile birlikte yılın en sükseli filmi 'Son Beste'de rol aldı.
O 'Son Beste' ki Türk sinemasının klasiklerinden biri oldu.
Belgin Doruk, rol aldığı filmlerin büyük ilgi görmesiyle kısa sürede tüm ülke tarafından tanınan, Türk sineması için vazgeçilmez bir oyuncu haline geldi.
19 yaşındayken hamile kalması, Belgin Doruk'un mutluluğuna mutluluk kattı.
Eşi Faruk Kenç'in baba olacağını öğrendiği ana kadar.
Faruk Kenç, anne olmasının oyunculuğuna sekte vuracağını düşünerek eşinden çocuğu aldırmasını istedi.
Belgin Doruk, eşinin bu isteği karşısında fena halde sarsıldı.
Faruk Kenç, eşi için anne olmanın henüz çok erken olduğunu düşünüyordu.
Belgin Doruk ise kesinlikle kürtaj olmak istemiyor, çocuğunu dünyaya getirmek istiyordu.
Belgin Doruk'un dediği oldu.
Bir yandan çocukluk hayali oyunculuk, diğer yandan çocuğu Gül.
'Kariyer de yaparım çocuk da' felsefesiyle bir yandan kameraların karşısına geçip rol kesti diğer yandan kızına ninniler söyledi.
3 aylık anneydi.
Doğum kilolarını henüz verememişti.
75 kilo olan Belgin Doruk, 'Çölde Bir İstanbul Kızı' için kamera karşısına geçecekti.
Filmin yapımcısı, Belgin Doruk'tan hemen zayıflamasını istedi.
Zira 1950'lerde balık etli vücuduyla güzelliğin sembolü olanMarilyn Monroe'nun ölümünden sonra güzel kadınanlayışı, yerini incecik Twiggy tarzı kadın bedeni anlayışına bıraktı.
Belgin Doruk, ya bir önce zayıflayacaktı veya rolü başkasına kaptıracaktı.
Rolü kaptırmaya niyeti olmayan Belgin Doruk, eczanelerde yasal olarak satılan annesinin verdiği zayıflama haplarını içmeye başladı.
Kariyeri adına dönüşü olmayan yola işte ilk kez o hapları içmesiyle girdi.
Amfetamin içerikli o zayıflama hapları, hormonal dengesini bozup aşırı kilo almaya meyilli bir metabolizmaya sahip olmasını sağladı.
Yetmezmiş gibi sinir sistemini bozan ve ölümüne neden olan kalp yetmezliğinin müsebbibi de o ilaçtı.
Hapların zararlarından yana ne kendisinin bilgisi vardı ne de annesinin...
Dönemin Sağlık Bakanlığı'nın da öyle.
Bu arada eşi Faruk Kenç'in işleri bozulunca Belgin Doruk, evin geçimini tek başına sırtlanmaya başladı.
Alışılan lüks hayatın devamı için Belgin Doruk'un daha çok çalışması gerekiyordu.
Gelen hiçbir teklifi geri çevirmeden kendini bir setten diğerine attı.
Daha çok teklif gelmesi için bir an önce daha çok zayıflaması gerekiyordu.
Bu nedenle zayıflama haplarının dozajını artırdı.
Yoğun çalışma temposu nedeniyle kızıyla hiç ilgilenememeye başlamasıyla sinirleri bozulan Belgin Doruk, kürtaj olmasını istediği için kalbini fena halde kıran eşinden 1958'de boşandı.
Zayıflama hapının yan etkilerinden biri, insana geçici mutluluk halleri vermesiydi.
Belgin Doruk, o hapı, yakın dostu Zeki Müren'e de önerdi.
Zeki Müren, hapı ilk içtiğinde coşkuyla dışarıya çıkarak etrafta koşturup tüm tanıdıklarına pahalı hediyeler aldı.
Hapın etkisinin geçmesiyle 'Bir hapın ruh haline bu kadar etki etmesi hayra alamet değil' diyerek bütün hapları çöpe attı.
Zeki Müren, tehlikenin kıyısından dönmüştü ama Belgin Doruk, çoktan o hapların bağımlısı olmuştu.
Arka arkaya çevirdiği filmlerle 1960'lı yıllara hızlı bir giriş yapan Belgin Doruk, 'Yeşil Köşk'ün Lambası' için aldığı teklifi görüşmek üzere gittiği ofiste filmin senaristi ve yapımcısı Özdemir Birsel(1929 - 2006) ile birbirlerine âşık olarak 7 Mayıs 1961'de evlendiler.
Belgin Doruk, evlendiği yıl tam 11 filmle anlaşması olduğu için balayına gidecek zaman bulamadı.
Ki o filmlerden biri başrolü Ayhan Işık ve Sadri Alışık ile paylaştığı 'Küçük Hanımefendi'ydi.
Özdemir Birsel de bu durumdan hiç şikayetçi değildi.
Çünkü tam anlamıyla bir işkolikti
Nejat Saydam'ın yönettiği 'Küçük Hanımefendi', öylesine beğenildi ki...
Belgin Doruk - Ayhan Işık - Sadri Alışık'ın partnerliği öylesine kabul gördü ki...
'Küçük Hanım' adıyla seri film haline getirildi.
Serinin diğer filmleri;
* Küçük Hanım Avrupa'da
* Küçük Hanımın Kısmeti
*Küçük Hanımın Şoförü
Belgin Doruk, 1967'de oğlu Aydın Birsel'i dünyaya getirdi.
Hamilelik döneminde hapları kullanmayı bırakmasıyla aldığı kilolara doğum kiloları da eklenince dönemin gazeteleri 'Tombul Hanımefendi' başlıkları atmaya başladı.
Kiloları nedeniyle oyunculuktan olacağı korkusuna bürünen Belgin Doruk, bir an önce zayıflamak için takviye amaçlı başka zayıflama hapları da kullanmaya başladı.
Belgin Doruk'un sinir sistemi, hapların yan etkisiyle fena halde tahrip oldu.
Eşi Özdemir Birsel'in yoğun iş temposu nedeniyle kendini yalnız hissetmesiyle de iyiden iyiye bunaldı.
O dönemler, Yeşilçam yıldızlarının şarkıcı olarak da sahneye çıktığı dönemlerdi.
Belgin Doruk da şarkıcılık teklifi aldı.
'Amfetamin'in etkisiyle muhakeme gücünü kaybeden Belgin Doruk, şarkıcılık yapıp - yapamayacağını düşünmeden teklife 'evet' dedi.
Zeki Müren'in müzik dersi almasına yönelik tavsiyesini dinlemedi bile.
Sahnedeki ilk gecesinde Amfetamin'in etkisiyle şarkıyı şiir gibi okumasıyla ilk sahne deneyimi fiyaskoyla sonuçlandı.
Sabah kalktığında titreme nöbeti geçirirken gece sahnede olanların hiç birini hatırlayamadı.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi eşi Özdemir Birsel, iflas etti.
İçine düştükleri maddi sıkıntı nedeniyle sinir krizi geçirince sinir sistemi bozukluğu olanların tedavi edildiği
Şişli'deki Fransız Lape Hastanesi'ne yatırıldı.
Hastaneden taburcu olduktan sonra evine kapanan Belgin Doruk, zayıflama hapı kullanamadığı için 120 kilo oldu.
Yalnızlık, mutsuzluk, parasızlık...
Bunalıma giren Belgin Doruk, bir gece çok sayıda ilaç içerek intihara yeltendi.
Son anda eşi Özdemir Birsel tarafından hastaneye yetiştirilerek hayatı kurtarıldı.
Bütün bunlar olurken Belgin Doruk, doğal olarak oyunculuktan uzaklaştı.
"Halkım beni güzel hatırlasın" diyerek fotoğraf bile çektirmek istemiyordu.
1971'de hiçbir filmde rol almazken 1972'de sadece 'Gecekondu Rüzgarı' için kamera karşısına geçti.
Sırrı Gültekin'in yönettiği bu film Belgin Doruk'un son filmi oldu.
1975'te bir açıklama yaparak sinemayı bıraktığını, bir daha oyunculuk yapmayacağını dile getirdi.
Dediğini de yaptı.
Sadece dostlarının ısrarıyla 1987'de bir reklam filmi teklifini kabul ederek kamera karşısına geçti.
Sonra da pişman oldu.
Çünkü hakkında konuşulan konu fazla kilolarıydı.
O tarihten itibaren de iyiden iyiye evine kapandı.
Belgin Doruk, sinemayı bıraktığını açıkladığında henüz 39 yaşındaydı.
İlk filminden son filmine kadar olan 20 yılda Türk sinemasının unutulmazları arasına girdi.
Oyunculuğu bırakmasından uzun yıllar sonra bile Belgin Doruk efsanesi devam etti.
Başarısının nedeni, Türk sinemasının yıldızı olan akranlarının başarısıyla aynıydı; 'Bizden biri'...
26 Mart 1995'te henüz 59 yaşındayken kalp yetmezliği nedeniyle vefat etti.
Belgin Doruk, bir röportajında hayatındaki EN'leri şöyle anlatmıştı;
EN ÇOK KORKTUĞU
Hasta olmak.
EN BÜYÜK ÖZLEMİ
Gemiyle dünya turu.
EN ÇOK ÖZLEDİĞİ
Yeşilköy'de geçirdiği genç kızlık günleri.
EN SEVDİĞİ YAŞAM TARZI
Şık, kaliteli, zarif.
KAYBETMEKTEN EN ÇOK KORKTUĞU
Yaşama sevinci ve anıları.
BELGİN DORUK HANGİ YILDA KAÇ FİLMDE RO ALDI?
Belgin Doruk, kariyeri boyunca 78 filmde ro alırken, 1970'de 'Ayşecik: Yuvanın Bekçileri' ile Antalya Film Festivali'nden 'En İyi Kadın Oyuncu' dalında Altın Portakal kazandı.