BAŞLIKTAKİ “Dolaşma…” kelimesini İngilizcedeki karşılığından kullandım.
Aslında dilimize yerleştiği adıyla kruvaziyer, diğer adıyla cruise gemilerinden söz ediyorum…
Dünyada oldukça yaygın olan gemi seyahatini aktarıldığına göre en çok kullananlar ABD yurttaşları…
Verilere göre 2019 yılında kruvaziyer turist sayısı 30 milyona yükselmiş, sonraki yıl da 60 milyon seviyesine ulaşması bekleniyormuş.
Ancak pandemi süreci 2020 yılında kruvaziyer turist sayısını 5 milyona kadar düşürmüş.
Bundan Türkiye de nasibini almış…
GEÇEN YIL PATLAMA YAPTI
Gelen gemi sayısı neredeyse yok denilecek kadar düşmüş. Pandeminin ardından 2021 yılında gelen gemi sayısı 12 kat artış göstermiş.
Yolcu sayısındaki artış daha yüksek olmuş 22 katına çıkmış.
Toplamda gelen kruvaziyer sayısı 155 civarında kalmış, yolcu sayısı da 206 bin 484 olmuş.
Bir sonraki yıl gemi ve turist sayısında tam anlamıyla patlama yaşanmış ve 2022 yılında 800 bini geçmiş…
Bunu 2023 turist sayısı izlemiş ve iki katına çıkarak 1,6 milyon turiste ulaşmış…
Ulaştırma Bakanı Uraloğlu da yaptığı açıklamada Ocak-Kasım döneminde hedefin aşıldığını ilan ederken, 11 ayda 1 milyon 517 bin 933 turistin geldiğini açıklamış…
TÜRKİYE SIRALAMADA ÜÇÜNCÜ ÜLKE OLDU…
Bu yıl rekora bir yenisinin eklenmesi konusunda hemen herkes hemfikir olmuş…
Kruvaziyer turizminde İtalya’yı geride bırakmamız bu yıla dönük umutların yükselmesini de beraberinde getirmiş…
Türkiye, İspanya ve Fransa’nın ardından en çok kruvaziyer turisti çeken üçüncü ülke olmuş…
Sermayenin en üst kesiminin tercih ettiği bundan dolayı da çok daha fazla sermayeye sahip olanların tercih ettiği, nazlı yapıya sahip turistleri taşıyan kruvaziyer gemilerinde son dönem iptalleri ardı sıra gelmiş…
İSRAİL BÖLGEYİ VURDU
Neden de İsrail’in Gazze’de yürüttüğü işgal ve İran ile havadan füze ve insansız hava araçları ile devam ettirdiği savaş…
Belirtildiğine göre, sınırlarımızın çok uzağında olmasına karşın, cruise turisti acımasız şekilde savaşı bölge ile birlikte okuyor.
Madem Orta Doğu’dasınız o zaman savaş sizin de yakınızdadır anlayışıyla coğrafyanın kederi ile baş başa bırakıyor…
ONÜÇ YIL ÖNCESİ İKİ KATIYDI
Kuşadası Limanında demirlemiş dört kruvaziyere binen yolcuları izlerken, Egeport Liman İşletmeleri Genel Müdürü Aziz Güngör ve liman esnafından Alper Özay ile kruvaziyer turizmi üzerinde sohbet etmeye başladık…
Geçen yıl gelen turist sayısındaki yükseklikten söz ederken Genel Müdür Güngör, hafızalarımızı 13 yıl ötesine taşıdı:
“Unutulmamalı ki biz bu noktaya 2.5 milyon turistten düşerek geldik. Bölgenin en büyüğü olmayı beklerken, önce pandemi, ardından savaşlar bizi çok geriye çekti.”
YUNANİSTAN KATLADI
Yunanistan’ın Türkiye’nin çok gerisinde iken gelinen noktada neredeyse 4 katı fazla turist çekmeye başladığını belirtti, “Biz 1,5 milyona sevinirken Yunanistan geçen yıl 5,5 milyon turist ağırladı” dedi.
Bu yıl gelişme beklerken de bu kez İsrail’in Gazze saldırısı ve İran ile arasında başlayan savaşın kruvaziyer turizmini vurduğunu vurguladı.
Kruvaziyer turizminde güzergahtan çıkarılınca bir daha programa dahil olmak da o denli kolay olmuyor.
Türkiye’nin tekrar tur programlarına dahil edilmesi için gemi rotalarının yeniden tayin edilmesi ve güzergaha eklenebilmesi bazen uzun yıllar alabiliyor…
GÜNLÜK HARCAMASI EN YÜKSEK TURİST…
Gemi turisti deyip de geçmeyin, günlük harcaması en yüksek turist olarak görülüyor.
Üstelik geldiği ülkeye de yük bırakmadan para bırakıp gidiyor.
Çünkü çöp atıkları dahil, duşundan, yıkanmasına kadar her bir ihtiyacını gemide bırakıyor.
Bu yıl Türkiye’nin 22 limanına yanaşan gemilerden gelenler ortalama 10 saat karada kalmış.
En az harcayan da bu süre içinde 150 Dolar bırakmış.
Geliri yüksek olanlardan oluşan gemi turistinin bir diğer özelliği de halı, kuyum gibi yüksek değerli ürünleri tercih etmeleri.
BERBERDEN HALI SATICISINA…
Genel Müdür Aziz Güngör, o aşamada yanımızdan geçmekte olan ve hepsinin de enselerinden yeni tıraş oldukları anlaşılan gruba işaret etti.
Gemi personelinin de turist ile birlikte karaya çıkarak berbere gittiğini, bazılarının dışarda yemek yediğini, bir kısmının alışveriş yaptığını anımsattı.
Bunların sayısı da azımsanmayacak kadar çok, örneğin 800 bin turistin geldiği yıl, 350 bin de gemi personeli karaya çıkmış…
Aktardığına göre harcamaları bununla da sınırlı kalmıyor, Efes başta olmak üzere ören yerleri turları da satın alıyorlar.
Bunların değerleri de genelde 100-150 dolardan aşağı olmuyor.
Liman esnafından Alper Özay da Kuşadası’nın dünyanın en kârlı limanı olduğunu belirtti.
Gemi turistinin ilçeye girmesiyle birlikte ticaretin hayat bulduğuna vurgu yaptı…
Kuşadası’nın en iyi gemi turistine sahip olmasının bir nedeni de Hristiyanlıkta Haç merkezi olarak kabul gören merkez olması…
Efes ve Meryem Ana bunların arasında önemli bir merkez…
Öyle anlaşılıyor ki Katoliklikte kural olan 7 kiliseden ikisini ziyaret etmeden Hacı olunmaz kuralı yakın gelecekte daha çok işleyecek.
Buna göre Birinci kilise Meryem Ana ve Efes ve 7’nci kilise ise Leodikya…
Bu ikisi görülmeden tam Hacı olunacağı kuralı gereği yakın gelecekte bu güzergaha bir yenisini daha zorunlu kılacağa benziyor.
LEODİKYA’YA MUHAKKAK GİDİN
Katolikler varsın inancını yaşasın, ancak görmediyseniz Leodikya’ya muhakkak gidin…
Pamukkale travertenleri diye bildiğimiz Hierapolis’in tam karşısındaki tepede dünyanın bu denli büyük ve ihtişamlı yer yüzü açık müzesinin ihtişamına tanıklık edin…
Bu denli etkileyen ise henüz ayağa kaldırılabilmiş %2,5’luk bölümü…
O dahi etkileyici…
Hele ki ayağa kaldırılmasında büyük emeği olan Kazı Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek’in bu yaz havuzuna su dolduracaklarını söylediği Anıtsal Çeşme'nin (Traian Nymphaeumu) havuzunun içinden yükselen Roma İmparatoru Traian’ın ve yanındaki Dacialı esirden oluşan heykeli muhakkak görün.
Bir de hemen yanındaki tarihin ilk su kullanımını düzenleyen “Su Yasası”nda yazılanları okuyun…
Bugünün BM'de kabul ettirilmeye çalışılan kurallarının o gün varlığına tanıklık edin...
Bu toprakların özünde var olanlar o zaman daha iyi anlaşılıyor…
