Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Ata'yı unutuyor muyuz?

        ÖZEL HABER - SERKAN ŞENOL / ECE GÖKSEDEF

        ssenol@haberturk.com

        egoksedef@haberturk.com

        Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 2010'da ağırbaşlılık ve sükunetle anıldı. Medya, Atatürk'le ilgili ilginç ve yeni haberlere; televizyonlar Atatürk'le ilgili belgesel ve filmlere yer verdi.

        Buraya kadar her şey normal ve olması gerektiği gibiydi.

        Ama bu tabloda gözardı edilen bir ayrıntı var ki; HABERTURK.COM'un dikkatini çekti.

        DÖRT YILDA NEREDEYSE ÜÇTE İKİ AZALDI

        Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait internet sitesinin 'Anıtkabir ziyaretleri' bölümündeki verilere göre, 2007 yılında büyük artış gösteren Anıtkabir ziyaretçi sayısı, o yıldan bugüne ciddi miktarda düşüyor.

        10 Kasım'larda Anıtkabir ziyaretçi sayıları resmi rakamlara göre şöyle:

        2007: 546 bin

        2008: 232 bin

        2009: 259 bin

        2010: 198 bin

        REJİM TEHLİKEDE DEĞİL Mİ?

        Atatürk'ün ölüm yıldönümünde Anıtkabir'e gelen ziyaretçi sayısı çoğu zaman "irtica tehdidi"ne karşı "halkın tepkisi" olarak gösterildi. "Rejimin elden gittiği"ni düşünenlerin Atatürk'ün değerlerine bağlı olduklarını göstermek için Anıtkabir'e koştuğu vurgulandı.

        Peki öyleyse bu düşüşün nedeni ne olabilir?

        Rejimin tehlikede olduğundan korkanların sayısı mı azaldı?

        Yoksa artık daha az kişi mi "irtica tehdidi"ne inanıyor?

        HABERTURK.COM, uzmanlara görüşlerini sordu. İşte cevapları:

        TANSEL ÇÖLAŞAN (ATATÜRKÇE DÜŞÜNCE DERNEĞİ BAŞKANI)

        “ŞU ANDA O DİNAMİK YOK”

        10 Kasım’da Anıtkabir’e Atatürk’ün ziyaretine gidilip gidilmemesi bir çok nedene bağlı olabilir. Sayının yıllar içerisinde azalması ve çoğalması, Türk ulusunun laikliğe, irticaya bakışının değiştiğini göstermez... Mesala okullarda programlanmış etkinlikler olmazsa azalır. O günün hava şartlarına bağlı olabilir. Yani 10 Kasım’da Anıtkabir’e ziyaret sayısı giderek düşüyor şeklinde bir yanlış anlaşılmanın asla olmaması gerekir.

        Aslında gerçeği yüzde 42 hayır oyu da gösterir. Bugün yine Cumhuriyet Mitingleri düzenlense, Anıtkabir’e katılım yine kat kat artar. Bu sayının artması, azalması toplumsal hareketliliğe, o günün şartlarına, havasına bağlıdır. Şu anda o dinamik yok o yüzden katılım az olabilir.

        Katılımın az olması hiçbir zaman kişilerin kalbinde devrimlere saygıyı azaltmaz. Yarın ‘toplanalım’ dendiğinde yine en az 500 bin kişi gelir. 10 Kasım’da Anıtkabir’e düzenlenen ziyaretlerin arkasında cemaatler olmadığı için, tutulan otobüsler olmadığı için, zorla o otobüslere bindirilip kalabalıklar yaratılmaya zorlanmadığı için, azalmış olabilir... Yine sebeplerden biri de; şu anda Türkiye’de oluşturulmuş korku imparatorluğudur.

        Atatürk’ün Anıtkabir’ine giden kişi sayısı azalmamıştır. Algılanan sadece görüntüdür. Gerçek değildir. Görüntünün ise bir sürü nedeni vardır.

        “Referandumla bir ilgisi yok”

        Bunun yapılan Anayasa referandumuyla da ilgisi yok. Siyasilerin gösterdiği demokratik tavırlar insanları rahatlatmıştır şeklinde bir kanıya kapılmak çok yanlış. Referandumda evet oyunun yüksek çıkmış olması, Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi demokratikliğin geldiği anlamına gelmez. Bu nedenle halk rahatladı irtica korkusu yok, denemez. Referandumun çok güzel şeyler getirdiği, artık irticanın gelmeyeceği, Atatürk’e koşmanın gereksiz olduğu şeklinde oluşturulan düşüncelerin hepsi çok yanlış.

        Yani, 10 Kasım’da Anıtkabir’e giden kişi sayısıyla, Atatürk’ü seven, devrimlerine hâlâ gönülden bağlı olan kişi sayısını karşılaştırmak çok yanlış. Sadece bugün yaşadığımız korku imparatorluğu nedeniyle kanalize hareketler azalmak zorunda kalmıştır. Sayının azalmış olması tamamen bugünkü dinamiklere bağlıdır. İlerde irtica ortaya çıkarsa, halk bunu hissederse, o zaman belli olur gerçek katılım sayısının ne olacağı.

        FERHAT KENTEL (SOSYOLOG)

        "ANITKABİR, KURGULANAN TEHLİKEYE KARŞI KORUNMA YERİYDİ"

        Atatürk bir tür korunma yeriydi. Yükselmekte olan şeriatçı bir akım var deniyordu, tehlike olarak inşa edilen görüntüye karşı korunmanın bir mekanıydı Anıtkabir. İnsanlar artık farkettiler ki tehlike yok. O inşa edilmiş tehlikeye karşı Atatürk'ü kurtarıcı olarak görmenin, çok da fazla rasyoneli kalmadı. Tabi bu bir hipotez.

        Tehlike pompalanmış bir şeydi, zaten yoktu. Masallara inanıyorlardı insanlar. Mitlerin olmadığı yeni zaman diliminde yeni kurgulara ihtiyacı var insanların.

        "Bir tür dinselleşme yaşanıyor orada"

        Varolan dinler, bazı insanların ruhlarını inşa eden bir referans değilse, bu tür seküler ritüeller din yerine geçiyor. Anıtkabir'e gitmek de seküler bir ritüel. Bir tür dinselleşme yaşanıyor orada, ama korkuya neden olan kurgunun kurgusallığı ortaya çıktıkça, ihtiyaç kalmıyor.

        Referandumda dünya kadar yaygara kopardılar, şeriat geliyor, bölünüyoruz diye. Onlar olmayınca, tehlike üzerinden hareket etmenin de rasyoneli kayboluyor. Anlamını kaybediyor artık.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ