Ezel Bahar
Yaşadıkça birbirimize, bir diğerine, bir dokunduğumuza ya da bin ah işittiğimize benziyoruz. Ailemize, dostlarımıza, aşklarımıza, işimize, iş arkadaşlarımıza, kıyafetlerimize, evimize, ülkemize ve yaşadığımız mevsimlere benziyoruz. Dört mevsim yaşıyoruz, dokunduğumuz her şeyle ve bu coğrafyayla.
Kışı atlattık sayılır iklimimizden, belki bazı olaylarımızdan da. Şimdilerde baktığımız pek çok yerde bahar kendini göstermeye başladı. Yaklaşan sabah vakitlerinde kuşlarının cıvıltısı da kulaklarımızda çınlar. “Hadi kalk ben geldim, bahar…” der gibi. Tazelenen her şeyden mis gibi yeni kokusu yayılır.
Baktığın, duyduğun ve kokladığın ne ise ona benzersin. İşte ben bu yüzden baharı çok severim. Silkelenme zamanıdır, kuruyan yapraklardan kurtulma, sağlam dallarda yeşerme zamanıdır.
Yenilenme zamanıdır şimdi.
Eskiden evde bir telaş alırdı annemi bu mevsim, bahar temizliği derdi… Dip köşe neresi varsa temizler, geçen kışın kirini söker atardı her yerden. Galiba annelerimizde bilirdi bir yerden başlamak gerektiğini…
Elbet unutmamalı köklenip beslendiğin su kaynaklarını, yaslandığın duvarları ve en çokta insanlarını unutmamalı. Onlara borçluyuz bugün ki benliğimizi ve yarına filizlenecek hallerimizi… Biraz daha öğrendik, gördük, büyüdük ve tecrübe ettik sayelerinde. İyisi kötüsü, fazlası ya da azıyla teşekkür etmeli tabiatlarına… Hamd etmeli hatta… Aldıklarına ve kattıklarına.
Tüm bunları bizzat yaşayıp üzerine düşündük. Şimdi size bunları ve dahasını izleme fırsatı bulacağınız Ezel Bahar dan bahsedeceğim. Sahne üzerinde dansçıların bedenlerine yansıyan bu bahar biraz farklı.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Modern Dans Topluluğu İstanbul’ un sahneleyeceği eser izleyenlerinde düşündürücü bir etki yaratıyor.
Baharın ferahlığı ve yeniliğinin yanında nasıl bir kıştan geçtiğimizi de anımsıyoruz sayesinde. Dansçıların kuvvetli bir rüzgâr karşısında direnircesine ayakta durduklarını ve dayanamayıp nasıl savrulduğunu izliyoruz. Dağıldığı anda bir başkasına tutunma belki de medet umma hallerini kendi yaşam mücadelenizle eşleştirmemeniz mümkün değil.
Bazen bu yolda tutunduğumuz, adına eş diyebileceğimiz insanlarımıza kendimizi kabul ettirme çabasını, bazen de birlik olup biz olarak hareket edebilmenin güçlüğünü, sürüden kopan isyankâr adamı ya da derdini anlatmanın peşine düşmüş bir kadını hayal edin. Gözünüzde nasıl canlanır bilmem ama İbrahim Özmen’in eser için yaptığı müziği duymanızı tavsiye ederim.
Eserin koreografı Bedirhan Dehmen, kızının ismini de Ezel Bahar koymuş. Çocuğun, bir babanın hayatına katacaklarını ve onun bu hayatta yaşayacaklarını anlatır gibi… Hani adıyla yaşar ya insan, bence onun da ismi hayat gibi olmuş.
Tabi bir de sahnede her zaman göremeyeceğiniz birisi var o da 6 aylık hamile bir anne. Bebeği olacağını öğrendiğinde dans etmeye ara vermiş Gülçin Alpaşar, bu eser için prova salonlarına yeniden girmiş.
Baharın getirdiği yeniliği, saflığı ve umudu annesinin karnındaki bu ufacık bebekten daha güzel kim müjdeleyebilir ki?
Kendinizi bu mevsime hazırlarken Ezel Bahar’ı izlemenizi ve durup hissetmenizi işte bu yüzden çok isterim.
Mdtistanbul dansçıları,
Ezel Bahar'ı izlemek isteyenler için gösterim tarihleri:
16 Mart Çarşamba Saat:20.00 – Beşiktaş/ Fulya Sanat Merkezi
20 Mart Pazar Saat:16.00 – Beşiktaş/ Fulya Sanat Merkezi
7 Nisan Perşembe Saat:20.00 – Kadıköy/ Süreyya Operası
9 Nisan Pazar Saat:16.00 – Kadıköy/ Süreyya Operası
Biletleri gişeden ya da www.devoperabale.gov.tr , www.biletiva.com adreslerinden temin edebilirsiniz. Sosyal medya dan da #mdtistanbul ve #ezelbahar üzerinden takip edebilirsiniz.
******
Siz de hayata, duyguya, insana dair fark edişlerinizi ve biriktirdiklerinizi benimle paylaşın…
Ben de kendi hislerimden kalemime döküldüğü kadarıyla sizlere ulaşayım…
byucel@haberturk.com
