10 unutulmaz yarış filmi
Gran Turismo'nun gösterime girdiği hafta, otomobil sporlarını konu alan ve sadece yasal yarış organizasyonlarında geçen filmlerden bir seçki hazırladık; sokak yarışlarını anlatan yapımları dışarda tuttuk. Habertürk film eleştirmeni Mehmet Açar'ın yazısı…

ARABALAR (2006)
(Cars)
Film, şımarık, kibirli ve ünlü yarış otomobili Şimşek McQueen’in unutulmuş küçük bir kasabada dostluğu, sevgiyi bularak değişmesini, daha iyi biri olmasını anlatır. John Lasseter, yazıp yönettiği bu animasyonla insan gibi konuşan, gülen, seven otomobiller, kamyonetler, TIR’larla dolu bir hayal dünyası yarattı ve Disney’e giderek büyüyen bir marka hediye etti. ‘Konuşan taşıtlar evreni’, dergileri, video oyunları, markalı ürünleri ve oyuncaklarıyla çocukların hayatında önemli bir yer edindi. ‘Arabalar’ zaman içinde kibir, kendini beğenmişlik ve benmerkezciliğin karşısına arkadaşlığı, ekip çalışması ve takım ruhunu koyan bir seri haline geldi... Seri, sadece spor ve rekabet üzerine değil, genel olarak hayata dair ahlak dersleri içerdi. Yarış pistlerinin yıldızı Şimşek McQueen’in büyüme, olgunlaşma ve yaşadıklarından ders alma süreci devam etti.

TALLADEGA NIGHTS: THE BALLAD OF RICKY BOBBY (2006)
Ricky Bobby (Will Ferrell) bir yarış otomobilinin arka koltuğunda doğmuş ve büyürken hiç yanında olmasa da babasının rekabetçi kişiliğinden çok etkilenmiştir. Yıllar sonra eline geçen fırsatı çok iyi kullanarak profesyonel yarış pilotu olmayı başaran Ricky, kısa sürede NASCAR yarışlarının bir numarası haline gelir. Ama Formula 1’den gelen yeni rakibi, Fransız sürücü Jean Girard (Sacha Baron Cohen) onu endişelendirmektedir… Will Ferrell’in senaryosunu yönetmen Adam McKay ile yazdığı film, gişelerde gösterdiği başarıyla dikkat çekmiş, genelde olumlu eleştiriler almıştı. Seçkinin en eğlenceli ve komik filmi…

RACING DREAMS (2009)
Marshall Cury’nin yönettiği film, seçkimizdeki iki belgeselden biri… Film, Annebeth Barnes (11), Josh Hobson (12) ve Brandon Warren’ın (13) WKA’de (World Karting Association) bir sezon boyunca katıldığı yarışları takip ediyor. Üç genç yarışçı için de çok önemli bir sezon bu… Çünkü go-kart yarışlarında gösterecekleri başarılı performansların onları NASCAR’a kadar götürecek bir yolu açacağını biliyorlar. Sponsorların ve profesyonellerin yakından izlediği yarışlar bunlar… İşte tam da bu nedenle, dışarıdan ‘çocukların, gençlerin eğlendiği bir yarış’ gibi görünen organizasyonun tahmin edilenden çok daha fazla rekabet ve dolayısıyla gerilim içerdiğini anlatan bir belgesel seyrediyoruz. Yapımcıları arasında Dwayne Johnson’ın da bulunduğu film, az sayıda sinema salonunda gösterime girdi ama eleştirmenler ve yarışseverlerin dikkatinden kaçmadı.

SENNA (2010)
Formula 1’in unutulmaz yarış pilotu Ayrton Senna’nın efsanesine yakışan bir belgesel… Senaryosunu Manish Pandey’in yazdığı, Asif Kapadia’nın yönettiği film, Senna’nın Formula 1 serüvenine odaklanıyor. Kapadia, haber filmleri başta olmak üzere o yıllardan kalan arşiv görüntülerinden yararlanarak şaşırtıcı derecede mükemmel bir iş koyuyor ortaya. Amatör aile filmleri, arşivden çıkan televizyon programları, yarış esnasında otomobil kamerasının çekimleri gibi farklı kaynaklardan bulunan tüm bu görüntüler Antonio Pinto’nun müziğiyle birleşiyor ve ‘Senna’ duygusal anlamda etkileyici bir belgesel olmayı başarıyor. Öyle iyi tasarlanmış bir kurgusu var ki sürenin nasıl geçtiğini hissetmiyorsunuz. Son yılların en iyi spor belgesellerinden biri…

ZAFERE HÜCUM (2013)
(Rush)
Senaryo yazarı Peter Morgan, 1970'li yılların iki efsane Formula 1 yarışçısı Niki Lauda (Daniel Brühl) ve James Hunt'ın (Chris Hemsworth) hikâyesini Formula 3'teki çaylaklık günlerinden 1976'da dünyanın nefes nefese izlediği Formula 1'deki muhteşem rekabetlerine uzanan süreçte anlatıyor. Rekabetin keskinliği, iki yarışçının zıt kişilik özelliklerinden ve hayata yaklaşımlarındaki farklılıklardan geliyor. Öyküye damga vuran asıl mesele, Lauda'nın işinde riske karşı olması, Hunt'ın ise riski işin parçası olarak görüp keyif alması... Yönetmen Ron Howard, bugün artık bir televizyonculuk harikasına dönüşen Formula 1 yayınlarının görsel estetiğinden yer yer faydalansa da kurgu ağırlıklı üslubuyla öne çıkıyor, sesi mükemmel kullanıyor. Filmin görsel olarak asıl farkını gösterdiği ve kişiliğini bulduğu bölümler, sürücülerin gözünden çekilmiş yarış sahneleri.

ASFALTIN KRALLARI (2019)
(Ford v Ferrari)
Satışını yükseltmek ve yeni nesilleri yakalamayı hedefleyen Ford, önce Ferrari’yi satın almak ister ama bu satışın gerçekleşmeyeceği anlaşıldığında Le Mans 66 yarışı üzerinden rekabete girmeye karar verir. İddialı oldukları GT-40 motoruyla önemli bir hamle yapmak isterler ama her şeyden önce çok iyi bir pilota ihtiyaçları vardır. Sağlık nedenleriyle yarış pistlerini terk etmek zorunda kalan Carroll Shelby (Matt Damon), ters, aksi ve kavgacı sürücü Ken Miles (Christian Bale) ile kazanacağını bilir... Çünkü Miles, sadece sezgileri ve refleksleri mükemmel bir yarış pilotu değil; yarış otomobilinin nasıl olmasını gerektiğini bilen gerçek bir uzmandır... Ama Ford onu, o Ford’u istemez. Shelby ise imkansızı başarmaya kararlıdır… James Mangold’un yönettiği ‘Ford v Ferrari’ son yılların en iyi yarış filmlerinden biri ve gerçek bir öykü anlatıyor.