11 aydır süren savaşta İsrail lideri Netanyahu'nun çıkmazı
Gazze başta olmak üzere Orta Doğu halklarına ağır acılar yaşatan savaş, 7 Ekim'den beri sürüyor. İsrail Başbakanı Netanyahu için ise yürüttüğü savaşın motivasyon kaynağı kurduğu koalisyonun dağılmaması ve iktidarı kaybetmemek. Kabinesindeki iki aşırı sağcı bakanın ajandasının dışına çıkamadığı öne sürülen Netanyahu'nun bir diğer bağlı olduğu durum ise, Cumhuriyetçilerin Başkan adayı Trump'ın seçimi kazanması.
İsrail'in başta Gazze olmak üzere Orta Doğu'da yürüttüğü çok cepheli savaş, İsrail siyasetinde her geçen gün daha yüksek sesle tartışılmaya devam ediyor. Hamas tarafının, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun ateşkes için öne sürdüğü şartların 'ciddiye alınmaması gerektiği' açıklaması ve ABD Başkanı Biden'ın ekibi tarafından hazırlanan ateşkes ve rehine takası taslağında bir türlü uzlaşma sağlanamaması; kanlı savaşın uzamasına sebep oluyor. Ancak bu savaşın İsrail tarafındaki en büyük motivasyonlarından biri ise, Netanyahu'nun hassas bir dengede kurduğu aşırı sağcı koalisyonun parçalanmasını istememesi.
Netanyahu, 2 Eylül'de katıldığı bir canlı yayında Gazze Şeridi'nin Mısır sınırında bulunan Philadelphia Koridoru'nun önemine vurgu yaptı. Ancak daha önce bu kadar önemli olmayan koridorun bugün müzakerelerin merkezine oturmasının nedenlerinden biri, aşırı sağcı İsrailli Bakan Orit Strouk'un, İsrail ordusunun bu hattan çekilmesi halinde partisinin derhal hükümetten ayrılacağını açıklaması. Strouk, anlaşmasının bir parçası olarak koridordan çekilirse, yeni seçimlere gidilecek:
"Başbakan Netanyahu bunun bizim kırmızı çizgimiz olduğunu çok iyi biliyor."
Ki savaş öncesinde İsrail'deki en büyük gündemin Netanyahu hükümetinin getirdiği yargı reformunun anti demokratik bulunması nedeniyle ülkede her geçen gün büyüyen ayaklanma dalgası ve Netanyahu'nun yolsuzluk soruşturması olduğu bir gerçek.
Netanyahu'nun üstünde sallanan Demokles'in kılıcı
Netanyahu başının üzerinde sallanan Demokles'in kılıcının açıkça farkında. Hükümetinin en radikal unsurlarının taleplerinin ve çizdiği çerçevenin dışına çıkamıyor. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir başta olmak üzere koalisyonun birçok figürü Netanyahu'yu açıkça 'uyarmaya' devam ediyor.
Netanyahu, Philadelphia'yı "Hamas için oksijen hattı" olarak nitelendiriyor. Tüm bu savaşın içinde, Netanyahu'nun 'kurtulmak istediği' bir diğer kişi ise Savunma Bakanı Yoav Galant.
"Galant İsrail karşıtı bir söylemi teşvik ediyor" diyen Neanyahu'nun, 'savaşı yürütürken orduyu değil, askeri konularda tamamen bilgisiz olan ve koalisyonunu ayakta tutan iki bakanını dinlediği' yorumları yapılıyor.Bu iki bakanlardan biri Ben-Gvir ve diğeri Smotrich.
"Netanyahu'nun varoluş kayası"
Netanyahu için her şeyin üzerinde olan tek hedef iktidar koalisyonunun korunması. Bu nedenle, daha önce savaş hedeflerinden biri olarak hiç bahsedilmemiş olmasına rağmen, Philadelphia Koridorunu aniden "İsrail varlığının kayası" haline getirildi. Birçok üst düzey güvenlik yetkilisinin açıkça söylediği şey de, koridorun en iyi ihtimalle; 'Netanyahu'nun koalisyonunun varoluş kayası' olduğu.
Almanya'da yayın yapan Berliner Zeitung gazetesine konuşan İsrailli General Jair Golan, "Amerikalılar ve Mısırlılar arasında Philadelphia Koridoru'nun Mısır kısmında ortaklaşa bloke edilmesine yönelik bir anlaşma olduğunu biliyorum. Bunun sorunu tatmin edici bir şekilde çözeceğine inanıyorum." açıklamasını yaptı.
Orta Doğu'yu kana bulayan savaş o kadar uzadı ki, Netanyahu geçtiğimiz iki hafta boyunca verdiği röportajlarda -ki bunlardan birini ABD'de yayın yapan Fox'a verdi- Hamas'ın 7 Ekim 2023 saldırısının tarihini bile unuttu. Bir keresinde "9 Ekim", bir keresinde "7 Kasım", bir keresinde de sadece "Kasım" dedi.
Netanyahu'nun geleceği Trump'a bağlı
Netanyahu'nun Philadelphia Koridoru'nu kutsal alan statüsüne yükseltmesi uzun vadede gelecekteki seçim kampanyaları için etkili bir başlangıç olarak görülebilir. 7 Ekim'de İsrail'i savunmada başarısız olan Başbakan, eski 'güçlü lider' imajını geri kazanmak için elinden geleni yapıyor. Bu hikaye kendisini Hamas'ın, İsrail solunun ve hatta ABD'nin 'baskısına boyun eğmeyecek' biri olarak konumlandırma çabası.
ABD aynı zamanda İsrail seçimlerinde de bir faktör. Başbakanın çevresi, Netanyahu'nun İsrail'de seçimleri ilan etmek için ABD'de kasım ayında yapılacak Başkanlık Seçimleri'nin sonrasını beklediğini söylüyor. Netanyahu tamamen Donald Trump'ın zaferine güveniyor ve tüm Demokratlarla iyi ilişkilerini askıya alıyor ki bu uzun vadede Netanyahu için büyük bir probleme dönüşebilir. Demokrat Başkan adayı Kamala Harris'e karşı bir kampanya yürüten Netanyahu yönetimi, Harris'i savaşı sona erdirmenin zamanının geldiğini söylediği için İsrail düşmanı olarak gösteriyor.
Yakın zamanda İsrail'de yapılan bir kamuoyu yoklaması, halkın yüzde 50'sinin Netanyahu'nun savaş politikasının siyasi hesaplardan kaynaklandığını söyledi. Netanyahu'ya karşı kitlesel gösteriler artık her zamankinden daha büyük. Rehine ve kayıp aileleri açıkça şunu söylüyor: "Mahkumların kanı Netanyahu'nun ellerinde. Onları ölüme mahkum etti."
Rehinelerin geri dönmesi şu anda İsrail'in ana hedeflerinden biri gibi görünmüyor. Netanyahu'nun Fox News'e verdiği son röportajda da belirttiği ettiği gibi -ki kendisi çoğunlukla Cumhuriyetçilere yakın Amerikan medyasına konuşuyor- görünürde bir anlaşma yok. Yakın bir süre içinde şekillenmesi de mümkün gözükmüyor.
Aylardır acı çeken Gazze halkı ise, tüm bu süreçte sayılardan ibaret olmadığını, nesne değil özne olduğunu dünyaya duyurmaya çalışıyor.