11 şehir neden yıkıldı? ABD'de deprem şartnamesini belirleyen Türk mühendis anlattı
17 Ağustos depreminden etkilenip deprem mühendisi olan, ABD'de 'Amerika Deprem Şartnamesi'ni 4 yılda bir yenileyen grubunun aktif üyesi ve hayat hikayesini anlatan 'Dream Big' (Büyük Hayal Kur) adlı film Netflix'te yayınlanan bilim insanı Dr. Menzer Pehlivan, 6 Şubat'tan sonra deprem bölgesinde incelemelerde bulundu. Şimdi, 1. yılda yeniden Türkiye'de. Esra Toptaş Dr. Pehlivan'la konuştu...

"HEM FAY ŞEHİRLERE YAKIN HEM SIVILAŞMA FAZLA"
“6 Şubat’tan sonra yaptığım incelemeleri anlatacağım ama önce şunu söylemeliyim; böylesine büyük bir felaketle karşı karşıya kalmış, şehirleri yıkılmış, yakınlarını kaybetmiş depremzedeler, araştırma grubumuza öyle misafirperver davrandılar öyle yardımcı oldular ki bir kez daha hayran kaldım insanımıza. Böyle bir felakette bu feraseti gösterebilecek başka bir millet olduğunu düşünmüyorum. Tabii yaşadığımız depremlerin 2 büyük felaket yönü var. Öncelikle şehirlere çok yakın yerde oldu. Sığ bir depremdi. Büyük yıkımın olduğu pek çok yerde de sıvılaşma vardı. Ben masterımı sıvılaşma üzerine yaptım. Adıyaman’da, İskenderun’da aşırı derecede sıvılaşma vardı. Binaları yaparken aynı zamanda zemine de bakmamız lazım. Ancak gördük ki bazı binalarda bina iyi yapılmış ama zemine dikkat edilmemiş. Bazı binalarda zemin iyi fakat binada inşaat hataları var, yerle bir olmuş.”

SIVILAŞMA VARSA İNŞAAT YAPILMAZ MI?
Yani ‘Zemini elverişli olmayan, sıvılaşmamın olduğu yere inşaat yapılmaz mı?’ diye sordum, Dr. Pehlivan, her yere inşaat yapılabileceğini anlattı: “Nereye ne yaptığımızı bilmemiz lazım. Her zemine inşaat yapılabilir, nasıl yaptığınız önemli. Eğer yumuşak zemine bina yapılmasa San Francisco diye bir yer olmazdı. En kötü zeminlerden biri. Dubai’de denize adalar yapılıyor. Eğer zemin elverişsizse uzun kazıklar koymanız, zemini güçlendirmeniz lazım. Maliyet çok artar ama her zemine yapılır. Örneğin Antakya’daki Rönesans Rezidans. Tamamen sıvılaşmadan yıkılmış. Kazık çakılmış olsa yıkılmayacaktı. Hatay Havalimanı için de oraya niye yapıldı dendi. Yapılır ama nasıl yaptığınıza bağlı. Yatırmak istediğiniz paraya değer mi? Şimdi şehirleri yeniden inşa ederken bildiğimiz gibi mi inşa edeceğiz? Eski yöntemlerle yaparsak olmaz.”

DEPREM YÖNETMELİĞİNE UYGUN BİNA HİÇ HASAR ALMAZ MI?
Dr. Pehlivan’a “6 Şubat’tan sonra günlerce deprem bölgesinde yerle bir olmuş binaları incelediniz. Elbette depremin büyüklüğü, yüzeye yakınlığı, ivmesi önemli ama şu andaki mevcut deprem yönetmeliğine harfiyen uyularak inşa edilen bir bina hiç hasar almaz mıydı?’ diye sordum... Şu yanıtı verdi: “Yıkılan binlerce bina var. Deprem kodları, şartname ne kadar gözlendi hepsini tek tek incelemek lazım bu soruya yanıt vermek için o da mümkün değil ama size şunu net olarak söyleyebilirim. Eğer bu binalar deprem kodlarına göre yapılmış olsaydı bile belki hasar alırdı. Depreme dayanıklı binanın tanımı şudur: Bina hasar alabilir ama içinden canlı çıkılması için fırsat vermesi lazım. 6 Şubat’tan sonra bölgede şunu da gördüm. Yan yana iki bina biri yıkılmış, biri duruyor."

6 ŞUBAT ABD’DE OLSA NE OLURDU?
Dr. Pehlivan’a son sorum: "Uzun yıllardır ABD’de deprem mühendisliği yapıyorsunuz. Seattle bir deprem bölgesi. Orada deprem stoku nasıl, inşaat sürecinde denetim nasıl, 6 Şubat orada yaşansaydı ne olurdu?"

“Şunu çok açıklıkla söyleyebilirim size; 1999 depremi, dünyanın deprem mühendisliğine bakışını değiştirdi. ABD’deyse 1994 depreminden sonra depreme dayanıklı dizayn, yönetmeliğe girdi. Seattle’de çok sayıda donatısız, depreme dayanıklılığı olmayan bina var. 2000’den önce deprem kodu yoktu zaten. Seattle’da bu kadar büyük bir kayıp olur muydu? Orada genellikle tek katlı yapılarda yaşanıyor. Yüksek katlılar da son yıllarda yapılmış ve denetim çok sıkı. Yapı stoku bizimki gibi ağır yapılar değil. Yani yıkılsa dahi üzerinize beton düşmüyor. Çoğunluğu ahşap yapı. Yıkılsa bile insanları kurtarmak daha kolay olacaktır. ABD’de, özellikle yüksek katlı binalarda denetim çok sıkı. Deprem kodları, yönetmelikler değişkendir. Örneğin Seattle’da 4 yılda bir değişir.”