Attila İlhan Şiirleri, Sözleri ve Alıntıları: Attila İlhan Aşk Şiirleri, Kısa, Uzun, Resimli Sözleri
Attila İlhan, 15 Haziran 1925 yılında dünyaya geldi. 2005 yılında kaybettğimiz usta edebiyatçı, aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur. Attila İlhan sözleri ve aşk şiirleri halen ilgiyle okunurken alıntıları da paylaşılmaktadır. Duvar, Sisler Bulvarı, Ben Sana Mecburum, Elde Var Hüzün gibi şiir kitapları vardır. Attila İlhan'ın dizelerindeki sözleri ve aşk şiirleri sosyal medyada büyük ilgi görmektedir. Birçok şairin ve yazarın yaşadığı durum gibi, Attila İlhan'a ait olmayan şiirleri, alıntıları ve sözleri kendisine aitmiş gibi gösterilebilmektedir. Kaptan mahlası ile de anılan usta edebiyatçının kaleminden çıkan şiirleri, sözleri ve alıntıları sizler için derledik.
Attila İlhan, 15 Haziran 1925 yılında İzmir’de doğdu. 2005 yılında hayatını kaybedene kadar Türk edebiyatının birçok alanında eserler üretti. Aydın çalışmalarıyla edebiyatımızın yanı sıra düşünce dünyasına da önemli katkılarda bulundu. Ben Sana Mecburum, Yağmur Kaçağı ve Duvar gibi şiir kitapları; Sokaktaki Adam, Zenciler Birbirine Benzemez gibi romanları bulunmaktadır. Attila İlhan aşk şiirleri, alıntıları ve kısa sözleri, ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen akıllardan silinmemiştir..
ATTİLA İLHAN SÖZLERİ, ŞİİRLERİ VE ALINTILARI 2023
Attila İlhan şiirleri kaleme alırken imla kurallarını reddetmiş ve kendine has imla kuralları kullanmıştır. Eserlerinde en çok aşk, intihar, cinsellik, sığınma, korku, içki ve ölüm gibi konuları işlemiştir. Attila İlhan’ın duygu yüklü aşk şiirleri ve sözleri büyük ilgi görmüştür. Edebiyatımızın aydın isimlerinden olan Attila İlhan şiirleri, sözleri ve alıntıları sizler için derledik. En güzel Attila İlhan aşk şiirleri ve resimli sözleri ile kısa, öz alıntıları için en doğru yerdesiniz!
ATTİLA İLHAN KİMDİR?
15 Haziran 1925’te İzmir’in Menemen ilçesinde doğmuş olan sanatçı, İzmir’de Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu ve Karşıyaka Ortaokulu’nu bitirmiştir. Atatürk Lisesi’ndeki öğrenciliği sırasında Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle tutuklanmış ve okuldan uzaklaştırılmıştır. Danıştay kararıyla eğitimi sürdürme hakkını kazanan sanatçı, İstanbul’da Işık Lisesi’nden mezun olmuştur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki yükseköğrenimini yarıda bırakarak 6 yıl boyunca aralıklarla Paris’te yaşamıştır. Türkiye’ye döndüğünde çeşitli gazete ve dergilerde çalışmış ve Demokrat İzmir Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü ve Başyazarlığını üstlenmiştir. Ankara’da Bilgi Yayınevi Danışmanlığını yapan Attila İlhan, senaryolarında “Ali Kaptanoğlu” takma adını kullanmıştır. Hayatı boyunca birçok dergide yazılar ve şiirler yayımlayan sanatçının ilk şiiri “Balıkçı Türküsü” dür. Televizyon programları da yapan sanatçı 11 Ekim 2005 tarihinde, İstanbul’da 80 yaşındayken yaşamını yitirmiştir.
ATTİLA İLHAN SÖZLERİ
Elinde değildir, akşam serinliğinde üşürsün. Eylül’den itibaren geceler hazindir, uzundur…
O kadar güzel gülüyor ki… Tamam diyorum. Bu kadar yaşadığım yeter.
Ben çocuklar gibi sevdim! Devler gibi acı çektim.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular, yağmur giyerlerdi sonbaharla bir azıcık okşasam sanki çocuktular, bıraksam korkudan gözleri sislenir, ne kadınlar sevdim zaten yoktular, böyle bir sevmek görülmemiştir.
Gözlerin gözlerime değince Felâketim olurdu ağlardım Beni sevmiyordun bilirdim Bir sevdiğin vardı duyardım…
Aydınlık neyin oluyor senin, gökyüzü akraban filan mı, beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı?
Oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor usul usul adım sonbahar.
Memleket bir kurtlar sofrasına döndü mü, isyan haktır.
Gel sevgilim gel, benim dünyama gel, çok zaman var içimde yerini hazırladım.
Gök yarıldıkça şimşeklerden soğuk aynalarda kilitliyim tırnaklarımdaki elektrikten su gibi erir iliştiklerim kıvılcımlar uçar kirpiklerimden.
Hayat zamanda iz bırakmaz, bir boşluğa düşersin bir boşluktan. Birikip yeniden sıçramak için. Elde var hüzün.
Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan koşar gibi yürüyüşün karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün.
Saatler bizim değil kitaplar bizim değil bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim buna rağmen mutluluğa inanıyoruz.
Ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak, hiç doğmamayı isterdim ama bir kere doğmuşum ölmek yasak.
Sanat, toplumsal bir çabadır; toplumdan gelir, topluma döner. Fakat gelenle giden aynı şey değildir.
Ben hiç böylesini görmemiştim, vurdun kanıma girdin kabulümsün.
Bekleme yapmayın! ‘Aşk’ını alan ‘acı’ya doğru ilerlesin.
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu birkaç hayat çıkarır yaşamasından hangi kapıyı çalsa kimi zaman arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu.
Bu yollara düşecek adam mıydı çiçek yaptırmalar parfüm filan bu sefer yakasını fena kaptırdı Sevtap başını yiyecek anlaşılan boş versene, daha ölmedik ulan.
ATTİLA İLHAN ŞİİRLERİ
An Gelir
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür
Ben Sana Mecburum
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski İstanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
Sisler Bulvarı
elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk
sisler bulvarı’na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk
Yağmur Kaçağı
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
Sarayburnu’ndan geçiyorum
akşamsa eylülse ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur götürecek yoksa beni.
Böyle Bir Sevmek
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
Ayrılık Sevdaya Dahil
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız..