Bekçi kimlik sorabilir mi? Hukukçular Habertürk'e değerlendirdi
Bekçiler vatandaştan kimlik göstermesini isteyebilir mi? Emniyete göre böyle bir hakkı var. İzmir'deki mahkemenin geçtiğimiz günlerde verdiği karara göre ise kesinlikle yok... Bu konuda bekçilerin yetkileri ve vatandaşların sorumluluğu neler. Hukukçu Rezan Epözdemir, Hukukçular Derneği Denetleme Kurulu Başkanı Adem Yıldırım ve Prof. Dr. Ersan Şen konuyu Habertürk'e değerlendirdi...
Bekçilerle zaman zaman sokakta karşılaşıyoruz. Kimi zaman kimlik gösteriyoruz. Bekçilerin yetkileri, bizim sorumluluklarımız neler? Son olarak İzmir'de bir mahkeme bekçilerin kimlik kontrolü yapmasını 'haksız fiil' olarak nitelendirdi, Emniyet Genel Müdürlüğü ise bekçilerin kimlik sorma yetkisi olduğunu belirtti.
İzmir'de gece bekçilerinin kimlik sorduğu gençlere birkaç dakika sonra başka bekçiler yeniden kimlik sordu. Gençler bunun üzerine bekçilerle tartıştı. İtiş kakışın yaşandığı ve gençlerin bekçileri iterek kaçtığı olayın ardından dava açıldı. Mahkeme kimlik sorma ve üst arama yetkilerinin bekçilere verilmediğini belirtti.
Bekçilerin görev sınırını aştıklarına hükmeden mahkeme, görevini yapmakta olan memura cebir kullanma suretiyle direnme suçunun oluşmadığını belirtip, bekçilerin kimlik sormasını da 'haksız fiil' olarak nitelendiriyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü ise yönetmeliğe göre bekçilerin şüpheli şahıslara kimlik sorma yetkileri olduğunu açıkladı.
Peki mevcut yasalar neyi söylüyor?
Habertürk'e konuşan hukukçu Dr. Rezan Epözdemir konuşla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
"BEKÇİLEREYETKİ KANUNDA YOK YÖNETMELİKTE VAR"
"2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu polislerin yetkisini düzenleyen temel çerçeve kanun. Bekçiler bakımından da 772 sayılı 1966 tarihli 'Çarşı ve Mahalle Bekçileri Hakkında Kanun' var. Bu kanunun 3. maddesinde bekçilerin yetkisi sayılmız. 1. maddesinde genel çerçevede bekçilerin zabıta yardımcısı olduğu ve mülki amire bağlı olarak onun emrinde faaliyet gösterdikleri çok net betimlenmiş. Bu kanun dayanak yönetmeliği var. Bu yönetmeliğin 16. maddesinde bekçilerin kendi görev alanlarında şüpheli gördüğü şahıslarla ilgili kimlik sorma yetkisini düzenlemiş. Fakat bekçilerle ilgili bu yetki kanunda yok, yönetmelikte var.
KANUNDA YAZILMAYAN BİR YETKİ YÖNETMELİKLE VERİLİR Mİ?
Bekçiler uygulamada yönetmeliğin 16. maddesine dayanarak kimlik sorma yetkilerini ifa ediyorlar. Bence burada tartışılması gereken şey şu; açıkça kanunda yazılmayan bir yetkinin yönetmelikle verilip, verilemeyeceği. Çünkü yönetmelik kanunun çizdiği sınırların altını doldurur, oradaki detay düzenlemeleri yapar. Anayasa'nın 20. maddesi özel hayatı net bir şekilde düzenlemiş. Anayasa 13. maddesi de aynen şunu söylüyor; temel hak ve özgürlükler demokratik düzenin gereklerine uygun olarak ölçülülük ilkesi uyarınca orantılı bir şekilde hakkın özüne dokunulmaksızın kanunla sınırlanır diyor. Yani siz özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir iş yapıyorsanız, buna ilişkin normatif düzenlemenizin kanun olması gerektiğini Anayasa'nın 13. maddesi söylemiş. Peki Anayasa'da böyle bir düzenlemenin pratikteki önemi nedir. Şudur: Hukuk devletinde bir normlar hiyerarşisi ve erkler ayrılığı vardır. Normlar hiyerarşisine göre Anayasa, yasa, tüzük ve yönetmelik vardır. Çatı norm, en üst norm Anayasa'dır. Uygun olmayan normun sistemden ayıklanması esası vardır.
"KİMLİK SORULMASI ANAYASA'NIN 13. MADDESİNE AYKIRI"
Açıkça Anayasa'ya aykırı olan bir yönetmelik düzenlenmesinden bahsedilemez. Hukuk devleti açısından burada olması gereken 772. sayılı Mahalle ve Çarşı Bekçileri Hakkında Kanun'da bu yetki dercetmekti. Ama kanunda yer almayan bu yetkiyi yönetmelikle verdiğiniz zaman açıkça Anayasa'nın 13. maddesine aykırı bir düzenleme yapmış oluyorsunuz. Bu yönüyle yönetmelikteki bu yetkinin kullanımı Anayasa'nın 13. maddesine aykırı. Olması gereken 772. sayılı kanunda bu düzenlemeyi yapmak. Zaten işin özü de budur. Kanun düzenlemeyi yapar, yönetmelik onun çerçevesini çizer, detaylandırmasını yapar ve betimlenir. Siz kanunda bekçilere vermediğiniz kimlik sorma yetkisini yönetmelikle veremezsiniz. Yönetmelikle böyle bir düzenleme yapılamaz. Yönetmelikle yapıldığında Anayasa'nın 13. maddesine aykırı davranmış olursunuz. Mahkemenin 'bekçilerin kimlik sorma yetkisi yoktur' hükmü doğrudur.
POLİSLERLE BEKÇİLERİN ARASINDAKİ YETKİ FARKI NEDİR?
Bu konuda çerçeve kanunumuz 772. sayılı kanun. Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin Vazifeleri'ni düzenlemiş. Kanunun 3. maddesinde bekçilerin 3 temel kategoride yetki ve görevleri belirlenmiş. Bir tanesi genel kolluk kuvvetlerinin derhal müdahalesine imkan bulunmayan acele ve zaruri hallerdeki görevleri sayılmış. Demek ki birinci kategorideki yetkisi polisin derhal müdahale edemeyeceği noktalarda, acele ve zaruret varsa bu durumda bir kısım görevler kullanabiliyor. Mesela saldıranları yakalıyor, tehdidi önlüyor, bir kimsenin can, mal ve ırzına yönelik saldırıları bertaraf ediyor. Suç işlerinken, işlendikten sonra failleri yakalıyor. Kamu düzenini bozacak mahiyette, gösteri, yürüyüş ve karışıklıklara karşı genel kolluk kuvvetleri yani polis gelinceye kadar önleyici tedbirleri alıyor. Adli kolluk işleyişiyle ilgili vakalarda, deliller kaybolacaksa, mesela bir suç işlendi, polis olay yerine ulaşamadı, delillerin toplanması gerekiyor ve karartma tehlikesi varsa o delilleri muhafaza altına alıyor.
"BU YETKİNİN BEKÇİLERE KANUNLA VERİLMESİ GEREKİR"
İkinci kategori yetkileri, genel kolluk kuvvetlerine yardım yönünden. Uyuşturucu madde yapılan, satılan ve kullanılan yerlerle ilgili, kumar oynanan yerlerle ilgili, fuhuş yapılan yerlerle ilgili önleyici ve tedbir mahiyetindeki işlemleri yapma yetkileri var. Üçüncü kategoüride mahalle sakinlerinin istirahat, sağlık ve selametini sağlamak bakımından görevleri. Kendi mahallelerinde mahalle sakinlerinin sağlığına ilişkin düzeni sağlamaya matuf kamu düzenini ihdas edici huzur ve sükunu sağlayıcı yetkileri ve görevleri var. Genel itibarıyla yardımcı zabıta, mülki amirinin emrinde, genel kolluğa, polise yardımcı diyebeliriz. Polis yetişemiyorsa acele ve zorunlu hallerdre görevlerini ifa ediyorlar diyebiliriz. Kanunda bekçinin üst arama ve kimlik sorma yetkisi yoktur. Yönetmeliğin 16. maddesinde kimlik sorma yetkileri var fakat Anayasa'nın 12. maddesine göre siz böyle bir düzenlemeyi yönetmelikle yapamazsınız, kanunla yaparsınız. Bu yetkinin bekçilere kanunla verilmesi gerekir.
ADEM YILDIRIM (Hukukçular Derneği Denetleme Kurulu Başkanı):
"MUĞLAK DURUM VAR YENİDEN DÜZENLEME ŞART"
Bekçilerle ilgili yasa 772. sayılı yasa, 1966 yılında çıkarılmış yasa. Yasada bekçilerin görevleri tek tek sayılmış. Bu görevler arasında kimlik sorma kısmı yok. Mahkeme yasada olmadığından dolayı kimlik sorma yetkisi yok diye bekçilerin soramayacağını, sorduğu takdirde 'haksız fiil' olarak değerlendirilmiş. Yönetmeliğin 16. maddesinde 'bekçiler kişilerin hüviyetlerini kimliklerini sorabilir' diyor. Yönetmelik acele ve zaruri hallerde yakalama yetkisi vermiş. Yakalamak mı daha ağır sorumluluk, görev ya da kimlik sorma mı? Yakalama daha ağır sorumluluğa girmiş oluyor. Burada bekçi her istediğinde kimlik sorabilir mi? Tabii ki sormaması gerekir. Şüpheli bir iş varsa kimliği sorabilir diyor. Şüphelendiği mevzuuyu, o kişinin hâl ve hareketinin ortaya koyması gerekir. Muğlak bir durum var. Anayasa'nın 13. maddesinde kişi hak ve özgürlüklerine atıfta bulunarak yasayla yapılmasını söyler. Yasal bir düzenleme haline getirmek gerekir. Ama şüphelendiği şahıstan sorar. Yönetmelikteki durum bu. Yasal düzenlemede kimlik soracağına ilişkin bir husus yok. Acele ve zaruri hallerde sorabilir, burada böyle bir muğlaklık var.
ROF. DR. ERSAN ŞEN: YASAL EKSİKLİK VARKİMLİK SORAMAZ
Bizde polisin ve jandarmanın durdurma ve kimlik sorma yetkisi var. Yakalamayı, gözaltına almayı,durdurmayı, kimlik sormayı, aramayı el koymayı hepsini birbirinden aylırmak gerekir. Bekçiler için acele ve zaruri hallerde durdurma ve kimlik sorma bakımından hiçbir yetkinin tanınmadığını görüyoruz. Vazife saatinde şüphe ettikleri şahısları bağlı buldukları en yakın kolluk kuruluşuna bildirmek şeklindeki görevin bekçiye yüklendiğini görüyoruz. Kanunlar kanuna aykırı olamaz. Seyahat hürriyeti esası var Anayasa'da. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yazısında bahsedilen yönetmeliğin 16. maddesi kanuna uygun değil. Yönetmelik hükmünde bekçiler şüpheli şahısları takip eder ve kimliklerini araştırır der. Kim olduklarının araştırmasını yapar. Bugün bekçiler yasal eksiklik olduğu için hiç kimseyi durduramaz, kimliğini soramaz. Bu konuda açık yetki polis ve jandarmadadır. Bu yetkinin kullanılması isteniyorsa 772. sayılı kanunun 3. maddesine ilave hüküm getirilmesi veya Polis Vazife Selahiyetleri Kanunu'nun 25. maddesine ekleme yapılması gerekir. Kanunda açıkça gösterilmeden yakalama yetkisi var, dolayısıyla bunun beraberinde, 'gözaltına alma, durdurma, kimlik sorma ve aramada yapsın' bu şekilde bir görev yapması mümkün değil. Dolayısıyla cevap net. İzmir mahkemesinin verdiği karar, bekçinin kimlik sorması yetkisinin olup, olmaması bakımından doğrudur. Yönetmelik kanuna uygun olmak durumundadır.
"SEYAHAT ÖZGÜRLÜĞÜ KESİNTİYE UĞRATILDIĞI İÇİN SUÇTUR"
Bizde polis ve jandarmanın arama yetkisi de yok. Anayasa'nın 20. maddesinin 2. fıkrasına açıkça aykırıdır. Bu konuda hakim kararı veya yetkili kılınan makamın yazılı emri gerekir. Polis tecrübesine, edindiği izlenime dayanan makul sebeple bunu yapabilir. Yoksa canım sıkıldı kimliğini soracağım demek görevini kötüye kullanmaktır. Bekçi bugün bir insanı durdurup, şüphelendiğinde bile soramaz. Sorması için kanuni yetkisinin olması lazımdır. Esasında Emniyetin buna müsaade etmemezi lazım. İçişleri Bakanlığı kanalıyla TBMM'den bu yasal eksikliğin giderilmesini talep edecek. Mahkeme 'sen kimlik soramazsın', soramadığına göre sana direnmiş olamaz diyor. Ancak davanın içeriğini bilmiyorum. Bu sorun polisde de olmuş, 2007 yılında Polis Vazife ve Selahiyeti Kanunu'nda ekleme yapmışlar. Biz bunun meşruiyeti, gerekli mi diye tartışmıyoruz, normatif mi diye tartışıyoruz. Sizi durdurduğu an sizin seyahatinizi kesintiye uğratıyor. Bu suç.