Birinci yüzyıldan yarına Belgrad!
6 bin yıllık tarihi boyunca ciddi badireler atlatmış bu şehrin nasıl olup da yıllara, hükümetlere, afetlere karşı koyup eski dokusunu korumayı başardığını taş devrinde tanrıların toprağa hediyesi olarak görülen Sava ve Tuna Irmakları'na bağlamak olası. Uçak Belgrad üzerinde süzülürken kesinlikle yeşil bir şehre geldiğinizden emin oluyorsunuz. Sava ve Tuna'nın görüntüsü de ayrı güzel
Levent Özçelik, HT Cumartesi'de Belgrad'ı kaleme aldı. Belgrad’a I. yüzyıldan kalma Kalemegdan’dan başlamak lazım. I. yüzyılda Romalılar tarafından yapılan Belgrad Kalesi, sonraki dönemde Bizanslılar ve Osmanlılar tarafından defalarca yenilenmiş, 1980’lere gelindiğindeyse çevresindeki alan parka dönüştürülerek hem turistler hem de şehir halkı için kaçılabilecek bir tür sığınak haline getirilmiş. Kalemegdan, Belgrad’a gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken başlıca yer. Şehre tepeden bakan kale etkileyici. Kalede dilek dilemek için içine bozuk para atılan Roma kuyusu da ilginizi çekebilir.
Şehrin merkezine doğru inecek olursak... Araçlara kapalı bir cadde olan Knez Mihajlova’yı takip etmek en akıllıcası. Knez Mihajlova (elinizde İngilizce bir harita varsa Prince Michael ya da Mihailo) Caddesi, alışveriş ve şöyle bir nefes almak adına mola verip kahve içmek için tercih edilebilecek ilk yerlerden. Bir kere şehre indiniz mi de geriye yol ve yön seçmekten başka bir şey kalmıyor, çünkü ne tarafa gitseniz görülecek bir şeyler buluyorsunuz.
Belgrad Avrupa’da kendini göstermiş bütün mimari akımlardan örnekler içeriyor. Klasik, neoklasik, barok ve hatta art nouveau... Bu yüzden şehrin neresinde olursanız olun sadece önünüze değil, başınızı kaldırıp yukarıya, binaların mağazaların ve kafelerin üzerinde kalan kısımlarına da bakarak yürümelisiniz. Skadarlija, Eski Saray, St. Michael (Mikail) Katedrali, Vuk Vakıf Binası, Kosovsa Sokağı’ndaki eski postane, Gracanika Manastırı üzerine inşa edilen, Petar ve Branko Krstiç kardeşlerin eseri St. Mark Kilisesi, Sırp Parlamento Binası ve St. Sava Tapınağı dokularını ve varlıklarını korumayı başarmış kaçırılmaması gereken yapılar.
Karşı taraftaki Trg Republike, Belgrad’ın diğer ana gezi mekânı, Milli Müze’nin de bulunduğu bir meydan. 1844’te açılan üç katlı müze, Sırpların tarihine ışık tutuyor. Burada aynı zamanda Picasso ve Monet’nin yapıtlarına yer veren küçük bir sanat müzesi de mevcut. Diğer görülecek yerler arasında görkemli Palace of Princess Ljubica ve Vracar’daki dünyanın en büyük Ortodoks kilisesi devasa Aziz Sava (Kataniceva) sayılabilir.