Bozkurt… Yüzyılın felaketinin ardından
"Aslında kimsenin fark etmediği şey, milyonlarca ton ağırlığındaki bu çamurların evlerden, işyerlerinden nasıl temizlendiğidir. Bodrumlardan, balkonlardan, odalardan, salonlardan binlerce insanın el emeği ve teknik araçlarla temizlendi bu çamur" Habertürk yazarı Kemal Öztürk, selin vurduğu Kastamonu'nun Bozkurt ilçesini gezdi, izlenimlerini kaleme aldı
İlçeye girdiğimde daha iyi anladım yaşanan felaketin boyutlarını.
Ezine Çayı etrafındaki sokaklarda yıkılmış, hasar görmüş evlerin içi ürkütücü bir haldeydi.
Bazı evlerin ikinci katındaki balkonlar ağaç kökleri, kırılmış dallar ve çamurla dolmuştu.
En büyük tahribat, selin içinde taşıdığı kökünden sökülmüş ağaçlar, dal parçaları, kütükler, araba büyüklüğünde kayalar ve çamur yüzünden oldu.
“Düşünün, 30-40 metre boyunda ağaçları kökünden söküp ilçe merkezine taşıdı sel. O ağaçlar köprülerin altını tıkadı ve baraj etkisi yaptı. O köprü yıkılınca suyun yıkıcı etkisi bir sonraki köprüye geçti onları da yıkıp, çok büyük bir güçle ilçeyi perişan etti.
Metrekareye 453 kg yağmur düştü. Suyun debisi 500 yıldır görülmemiş büyüklükteydi.
Tarihte görülmemiş bir afet bu. Düşünün selin getirdiği toprak, çamur, ağaçları temizlemek için 25 bin kamyon moloz taşımak zorunda kaldık. Gerçekten çok büyük bir felaket.”
Bir aydır ilçede selin enkazını kaldırmak için uğraşan Kastamonu Valisi Avni Çakır, yorgun ve hüzünlü ses tonuyla anlattı yaşadıklarını. Onu milletvekilleri, belediye başkanı, komutanlar, kaymakamlar başlarını sallayarak tasdik ediyorlardı. Oturduğumuz plastik taburelerde, kağıt bardaktan çay içerken konuşuyorduk yaşananları.
“11 Ağustos günü ilçeyi vuran su değil, taş ve ağaç parçalarıyla dolu çamur seliydi aslında”. Koordinasyonda çalışan genç kaymakamlardan birinin söylediği bu sözün karşılığını evlerin içini gezdiğimde gördüm. Kökünden sökülmüş kalın ağaçları evlerin ikinci katındaki odalara tıkmıştı o çamur seli.
Aslında kimsenin fark etmediği şey, milyonlarca ton ağırlığındaki bu çamurların evlerden, işyerlerinden nasıl temizlendiğidir.
Bodrumlardan, balkonlardan, odalardan, salonlardan binlerce insanın el emeği ve teknik araçlarla temizlendi bu çamur.
Bozkurt’un merkez nüfusu 5 bin, buradaki kurtarma ve temizlik çalışmalarını yapmak için gelen çalışan sayısı 10 bin. Askerlerden ormancılara, kurtarma görevlisinden sağlıkçısına, müfettişten hasar tespit görevlisine kadar, on biden fazla insan bir ay boyunca burada çalıştı, burada kaldı, burada yaşadı.
Bugün sirenler, kornalar çalınca aniden dışarı fırladım yangın mı var diye. Meğer bu gelenlerin bir kısmı görevlerini tamamlamış ilçeden ayrılırken, selamlama kornası çalıyormuş.
Sokakta dolaşıp vatandaşları dinledim.
Daha önce gittiğim afet bölgelerinde muhakkak şikayet edenler olurdu. Burada şikayet edene denk gelmedim ve şaşırdım. “Devletimizden Allah razı olsun, ilk günden beri yanımızda, her şeyimizle ilgilendi” dedi bir aile yorgun ses tonuyla.
Geçici market, seyyar eczane, aş evi, sağlık çadırı, telefon merkezi… Hepsi ücretsiz halkın hizmetine sunulmuş.
Yerel gazetecilerle konuştum. Onlar duymuştur belki şikayet konularını diye. İlk iki gün koordinasyon sorunu olmuş, sonra düzelmiş. Evleri yıkılanlardan az sayıda durumu netleşmeyen olanların şikayeti dışında onlar da bir şey duymamış.
Şunu açıkla söylemeliyim, devlet burada bütün gücüyle yaraları sarmış, vazifesini yapmış.
6 bakanlık, 6 Vali, 6 Mülkiye Müfettişi, 23 Kaymakam, onlarca genel müdür, yüzlerce idareci burada çok büyük iş başarmış.
Krizi yönetmede sınıfı geçmiş devlet.
Ancak artık bizim övünmemiz gereken konu bu değil kanımca.
Bu kadar uzun süre bir ilçede kriz yönetmek için kalan bakan olmamıştır herhalde. Süleyman Soylu Bozkurt’ta bir ay kaldı neredeyse.
Bugün son kez ilçenin sokaklarını dolaşırken, bir kısmında beraber olduk.
Ona asıl sorumu sordum.
Bozkurt’ta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla beraber sokaklarda dolaştık bir süre. Kısa bir sohbet de yaptık.“Burada krizi çok iyi yönetmiş devlet, gördüm. Ama bizim artık krizi önleyen bir devlet olmamız lazım. Şimdi Karadeniz’de onlarca ilçe, yüzlerce köy, hatta Rize gibi şehirler tıpkı burası gibi dere yatağına kurulmuş. Yarın oraları da sel vurabilir. Asıl bunu nasıl önleyeceksiniz?”
“6 bakanımızla birlikte toplantı yaptık. Bunları konuştuk. Önleyici çalışmalar yapmamız şart evet doğru. Dere yatağındaki evlerin kaldırılması lazım başka çaresi yok. Herkes kurallara uymak zorunda.”
Israr ediyorum:
“Su İdaresi Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporlar var. Nereye köprü yapılmaz, nereye ev yapılmaz, neresi tehlikeli hepsi belli... Ama belediyeler bunu uygulamıyor, yine dere yataklarına ev yapılıyor.”
“Evet o raporlar çok önemli teknik raporlar. Doğru, belediyeler buna uymuyor. Uyacak başka çaresi yok.”
“İşte devlet tam olarak bunu yapamıyor şu anda” dedim ama Bakan Soylu tebessüm ederek yanımdan uzaklaşmayı tercih etti.
Ezine Çayı yatağının daraltılması en büyük ihmal olsa gerek. Tabi dere yatağına evlerin yapımına izin verilmesi de. Şimdi 36 metre genişliğinde olan yatak, 75 metreye çıkartılıyor.
Bunun için birçok bina yıkılıyor, köprüler yeniden inşa ediliyor.
Evleri yıkılan vatandaşlar için güvenli alanlarda yeniden evler inşa edilecek. Bunun çalışması başlatıldı.
Tabii çürük çok sayıda kamu binası da bu felaketle birlikte yine ortaya çıktı. Onlar da tekrar yapılacak.
İlçeyi eski durumunda daha güzel hale getirmek için ciddi seferberlik var. Sonucunu takip edeceğiz.
Devletin paradigma değişikliğine gitmesi şart. Krizi önlemek üzerine tüm sistemini kurmalı artık.
Madem küresel ısınma, afetler çağı, olağan üstü doğa olaylarından bahsediyoruz, o zaman devlet buna göre kendini hazırlamalı.
Yağmur mevsimi geldi. Karadeniz'de seller başlayacak. Yine can kayıpları, feryatlar duyacağız. Kumdan kaleler gibi yıkılan evler, köprüler, yollar göreceğiz.
İşte bunu önlemek için odaklanmalı devlet artık.
Kayıplar:
64 can kaybı, 8 kayıp.
Yıkılan ev sayısı:
İlk anda yıkılan 17, hasar gördüğü için yıkılan 95. 39 ağır hasarlı bina (bunlar da yıkılacak).
İlçeden çıkan moloz
25 bin kamyon, 8.5 milyon metreküp.
Maddi Hasar:
İlk tespitlere Karadeniz'deki selin toplan zararı 5.5 Milyar TL. Bu rakam devam eden çalışmalar tamamlandığında daha da artacak.
Vatandaş ve iş dünyasından gelen nakdi yardım:
390 milyon TL
Ayni yardım:
1348 tır/kamyon
Devletin yaptığı yardım:
7 bin 157 aileye 133 milyon nakit yardım (Tüm Kastamonu)