Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Öne Çıkanlar Burak Aksak'ın geleceği o kitapla şekillendi

        Burak Aksak...

        Lise çağlarında Ferhan Şensoy'un 'Kalemimin Sapını Gülle Donattım' adlı kitabını okuyup bitirdiğinde 'Adam kendini o kadar güzel anlatmış ki... Ben de kendimi böyle anlatabilmeliyim' dedi.

        Demekle kalmayıp anlatmaya başladı.

        Yazdığı hikâyeleri, bir süre sonra birer yapım haline getirdi.

        Önce kuzeni Selçuk Aydemir ile birlikte 'Ramazan Güzeldir' adlı TV dizisi.

        Sonra yine Selçuk Aydemir ile birlikte 'Kurbanlık' adlı sinema filmi.

        Artık birbirlerinden bağımsızlıklarını ilan edip yollarına bireysel olarak devam etmenin zamanı geldiğinde Selçuk Aydemir; 'Çalgı Çengi' ile sinemaya, Burak Aksak ise 'Leyla ile Mecnun'la TV'ye hızlı bir giriş yaptı.

        REKLAM

        Burak Aksak, 11 yıllık kariyerinde hikâyelerini TV dizilerinin yanı sıra sinema filmleriyle anlattı.

        Yakın dönemde ise hikâye yelpazesine 'Ben Orada Değildim Üstelik Siz de Yoktunuz' adlı kitabını ekledi.

        Kitabını, kendisiyle eşi Büşra Aksak'ın kurduğu Küsurat Yayınları'ndan yayımladı.

        TV dizileri, sinema filmleriyle yeni dönem mizahçıları arasında etkin bir kariyere sahip olan Burak Aksak, aynı etkiyi 'Ben Orada Değildim Üstelik Siz de Yoktunuz'da ve yazacağı yeni kitaplarında da göstermenin peşine düştü.

        Burak Aksak'ın hikâyeleri; günümüzde gördükleri, yaşadıklarıyla geçmişe duyduğu özlemin harmanlanmasıyla ortaya çıkıyor.

        Çünkü Burak Aksak, bir yandan dijital çağın gerçekliğinden kaçamıyor, diğer yandan çocukluğunu ve gençliğini, anılarını temsil eden mahalle kültürüyle donanmış geçmişini buruşturup çöpe atamıyor.

        Tıpkı yaşı 30'un üzerinde olan herkes gibi...

        Burak Aksak, Habertürk HT Stüdyo'da konuk olduğu Mehmet Çalışkan'a iyi bir öykünün olmazsa olmazının ne olduğundan kariyerinin geleceğine yönelik planlarına kadar birçok konuda açıklamada bulundu.

        REKLAM

        'Ben Orada Değildim Üstelik Siz de Yoktunuz' adlı kitabında ne anlattın?

        Kitap, benim 36 öykümü içeriyor. 2011 - 2012 arasında Ot Dergisi'nin ilk sayılarında yazmıştım. Kitabın orada başlayan bir yazma süreci var. Daha sonra oradan birkaç öyküyü alıp biraz da geçmişten o yolculuğumu anlatmak istedim. Nasıl bir dil başlamış nereye gitmiş, nereye evrildiğiyle ilgili bir hikâye. Eski yazılarımda hayatla, sokakla derdimi çok gördüm. Eskiden, mesela hayata karşı daha çok sinirliymişim. Şimdi sakin ama biraz sitemkar bir durum söz konusu. Daha ufak şeylere sinirleniyorum ya da daha ufak şeyleri dert ediniyorum kitapta biraz bunlarla ilgili 36 hikâye bulunuyor.

        İlk öykünü ne zaman yazdın?

        Lise son sınıfta yazmaya başladım. Ferhan Şensoy'un 'Kalemimin Sapını Gülle Donattım' adlı eserinin etkisinde kalarak yazmaya başladım. Lise dönemlerimde hiç iyi bir öğrenci değildim. Lise 2 ve 3'üncü sınıfta sadece bir tane defterim vardı. Kitabı da defteri de olmayan bir tiptim. Tam bir okul serserisi diyebiliriz. Bir gün derslerden birine Ferhan Şensoy'un o kitabıyla girdim. Çünkü herhangi bir dersle ilgim olmadığı için 'arka tarafta bir kitap okurum' diye düşündüm. Ferhan Şensoy'un anlatım dilini o kadar çok sevdim ki... Bir de otobiyografik bir kitap. 'Adam kendini o kadar güzel anlatmış ki... Ben de kendimi böyle anlatabilmeliyim' diyerek yazma maceram lise dönemlerimde başladı.

        Daha önce öykü yazma yeteneğinin farkında mıydın?

        Hayır, hiç derdinde bile değildim. Yazmakla ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Ben ortaokuldan beri çiziyordum. Kalın bir tane defterim vardı, ona çizgi film karakterleri çiziyordum. Onu bıraktığım noktada artık çizimlerim karikatürlere dönmüş. Kendi dilini oturtmaya çalışan bir çizerin adım adım, sene sene hikâyesini görüyorsun. Sonra bir gün ortaokulda o defterle ilgili bir tokat yedim. Zaten ondan sonra benim okulla ilgili ilgim sona erdi. Okulda eskiden aramalar vardı. Hâlâ var mı bilmiyorum. O aramalar sırasında benim çantamdan bu defter çıktı. Daha sonrasında 'Bu ne? Sen derslerine çalışacağına neden böyle şeyler yapıyorsun?' diyerek müdür yardımcısının odasına kadar gittik. Bir güzel tokatlandım. O günden sonra çizmedim ve başka bir ilgim de olmadı. Sonra lise son sınıfta Ferhan Şensoy'un etkisiyle sürekli yazdım. Sonra Selçuk (Aydemir) ile kısa filmler çekmeye başladık. 'Bu başka bir şeymiş, başka bir dilmiş ve eğitim gerekiyor' diyerek bir şeyler öğrendik. Böyle bir süreç gelişti.

        Kariyerinin hangi döneminde olduğunu düşünüyorsun?

        Bitiş döneminde olduğumu düşünüyorum. Kariyer olarak bittim, çok yorgunum. Hiç kariyer odaklı bakmadım. Dizi yazmak istiyorum, dizi yazıyorum. Film çekmek istiyorum, film çekiyorum. Kitap yazmak istedim yayınevi kurdum. O yüzden farklı işler yapmayı seviyorum. Bunları kariyerimde bir basamak olarak görmedim. Bir şey ilgimi çekiyor ve ona yöneliyorum.

        Neden bir yayınevi kurdun?

        Kitap çıkaracağın zaman bir yayınevinde başka dinamikler oluyor. Kitabın içeriğinden, kapağına karar verme aşamasına kadar... Ve yayıncının doğal olarak belli bir satış beklentisi oluyor. Bunlara girmeyip 'biz kendimiz yapalım' dedik. Örneğin Ferhan Şensoy kendi kitaplarını kendi çıkarır. Kendi kitaplarını kendi basar. Biz de böyle bir gayretle yola çıktık. Ben biraz empati yapabilen bir insanım. Bu iyi bir şey gibi görünüyor ama bir yandan da kötü . Mesela ilk filmim 'Bana Masal Anlatma'da Necati Ağabey (Akpınar) ile çok kavga ettik. Başrol oyuncusundan setine kadar tartıştık. 'O kadar para yatırıyor ve emek veriyor' diye düşünerek artık o kadar empati yapıyorsun ki 'Evet ağabey haklısın' noktasına geliyorsun. Bu sefer de hikâyenden ödün veriyorsun. Bu da iyi bir şey değil.

        Öykülerinde beslenme kaynağın nedir?

        Her şey bende önce bir düşünce, bir fikirle başlıyor. Önce ortaya bir fikir çıkıyor. Bu fikir aslında kendi kendimeyken ve 'Bir fikir üretmeliyim' dediğim zamanlarda değil aksine daha zorda olduğum bir an çıkıyor. Bir fikir gelir ve o fikirden yola çıkıp daha sonra etrafta gördüklerimden etkilenip sokakta gördüklerimden yola çıkıyorum. Mesela 'Bana Masal Anlatma'da yazdığım o mahalle çocukluğumdaki mahalle. Kitabımda da öyle. Geçmişi anlatıyorum. Oraya duyduğum özlemden mi yoksa orayı anlatma isteği mi bilmiyorum ama geçmişi anlatmayı seviyorum.

        REKLAM

        Günümüzden besleniyor musun?

        Çok fazla değil. Bugüne dair olanlar hikâyede bana inandırıcı gelmiyor. Sanıyorum biraz özlemden besleniyorum.

        İyi bir öykünün olmazsa olmazları senin için nedir?

        İnandırıcılık... Örneğin 'Leyla ile Mecnun'da hiç inandırıcı şeyler yoktu. Ayağımız yere hiç basmıyordu ama o saçmalığın kendi içinde bir inandırıcılığı vardı.

        Kariyerin adına bundan sonrası için bir hedefin var mı?

        Artık plan yapmaya başladım. O planlar ne kadar hayata geçer bilmiyorum ama bu yıl bir dijital maceramız olacak gibi duruyor. 2021'de bir kitap yazma, 2022'de yine bir kitap fikrim var. Bunların arasında da bir sinema filmi düşünüyorum.

        'Sen Kiminle Dans Ediyorsun' ekibiyle...

        Geçmişe özlem duyan biri olarak günümüze adapte olmak için neler yapıyorsun? Geçmişle dijital çağ arasında gel - gitler yaşıyor musun?

        Çok yaşıyorum. Her gece yatmadan 'Bizimkiler' izliyorum. Geçmişte çok yaşıyorum. Geçen gün 'Süper Baba'nın bölümlerini bitirdim. Aslında bir yandan bu kadar nostaljiden de nefret ediyorum ama kopamadığım bir taraf var.

        REKLAM

        Bir yandan geçmişe özlem duyarken diğer yandan tüketim çağında yazdığın öyküleri geleceğe taşıma derdindesin. O dengeyi nasıl kuruyorsun?

        Sanıyorum o derdi çok fazla takmayan biriyim. Örneğin 'Leyla ile Mecnun'u ben bitirmek istiyordum ama kanal devam etmesini istiyordu. Dedim ki; 'Etkisini muhtemelen 10 sene sonra göreceğiz. Aradan neredeyse 10 sene geçti ve hâlâ konuşuluyor. Bu nedenle 'İyi bir iş yapmışız' diyebiliyorum. Film ve kitap için de aynı durum geçerli. Ben hep ileriye yönelik bakmak istiyorum. Yayınevini de o yüzden kurdum. 32 kitap basıldı. Çoğu ilk kez yazarlık yapan yazarların.

        'Deli Dumrul' ekibiyle...

        Türkiye'de kitap satışları ne durumda? 2018'de çok iyiydi. 2019 raporları henüz gelmedi ama sen bilirsin, 2019 nasıl geçti?

        Ben de yayıncılar birliğinden biliyorum. Bir düşüşten bahsediliyor. Belki çok satan yazarların 2019'da yazmamış olmasından kaynaklanmıştır. Genel olarak kitap satışları yeterli değil. Bizim yayınevi açısından değil, tüm yayınevleri açısından söylüyorum.

        BURAK AKSAK FİLMLERİ

        BANA MASAL ANLATMA (2015)

        İzleyici Sayısı: 1.576.979

        Hasılat: 16.883.440 ₺

        KARA BELA (2015)

        İzleyici Sayısı: 892.643

        Hasılat: 10.132.788 ₺

        SALUR KAZAN: ZORAKİ KAHRAMAN (2017)

        İzleyici Sayısı: 87.011

        Hasılat: 974.138 ₺

        DELİ DUMRUL (2017)

        İzleyici Sayısı: 96.536

        Hasılat: 1.039.624 ₺

        REKLAM

        SEN KİMİNLE DANS EDİYORSUN (2017)

        İzleyici Sayısı: 389.595

        Hasılat: 4.727.057 ₺

        TOPLAM İZLEYİCİ SAYISI: 3.042.764

        TOPLAM HASILAT: 33.757.047 ₺

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ