Beyaz Türkler'in dindar elitlere tahammülü yok
New York Times gazetesi, Türkiye'de dindarların zenginlik imtihanından geçtiğini yazdı
New York Times gazetesi, Türkiye muhabiri Sabrina Tavernise imzası ile Türkiye'de son yıllarda yükselişte olan zengin dindarların yaşam tarzının incelendiği geniş bir haber yayınladı. Türkiye'de son yıllarda zengin dindarların bir "elit" haline geldiği ve bu elidin halen "zenginlik testi"ne konulduğu belirtilirken "Bazıları, dindar Türklerin, bu testte başarısız olduğunu söylüyor ve son ekonomik krizi, en kötü tüketim aşırılıklarına düşkün olanlar için bir ders gibi görüyor" diye yazdı.
Türkiye'nin dindar işadamlarının yıllarca perde, şekerleme ve kanape üreterek "imparatorluklar"ı tesis ettiklerini ancak hiçbir zaman "elit" tarafından kabul edilmediğini öne süren gazete, şöyle devam etti: "Şimdi bu grubun kendi elidi oldu ve Türkiye de, daha açıkça dindar bir ülke haline geldi. (Bu grup) ilhamı İslam'dan alan siyasi bir parti iktidara getirdi ve Türkiye'yi Avrupa'nın en büyük yedinci ekonomisi dönüştürmeye katkıda bulundu. Ve diğer Müslüman toplumları, radikallerle uğraşırken, Türkiye'nin dindar tüccar sınıfı, zenginlikler ile mücadele ediyor." Gazete dindar zengin sınıfının artık güçlü olduğu gerçeğinin, bir meydan okuma oluşturduğu yorumunu yaparken, bu işadamlarının "Protestan iş etiğine sahip Müslümanlar" olarak tanımladıklarına dikkat çekti.
Haberde, 'beyaz Türkler' olarak bilinen eski elitlerin dindar zenginler-den rahatsız olduğu ve bu kesime tahammül edemedikleri kaydedildi. Gazeteye göre Türkiye'nin yüzde 80'i 1950'lerde köyde yaşarken, Özal'la başlayan dönüşümün ardından bu oran yüzde 30'a düştü.
Bu süreçte ortaya çıkan zengin dindar sınıf AK Parti'yi de iktidara taşıdı. Ayrıca Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük yedinci ekonomisi haline gelmesine katkıda bulundu.
Bu gücün, kökleşmiş zengin aileler için bir tehdit unsuru olduğuna işaret edilen haberde, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı Başkanı Can Paker'in, eski zenginlerin ekonomik ve siyasi gücünü yenilerle paylaşmaya "hazır olmadığı" yolundaki ifadelerine yer verildi. Eski elitler arasında yenileri için, "Bu köylülerin aramızda ne işleri var?'' düşüncelerinin hakim olduğunu vurgulayan Paker, bu insanların Mercedes'e binen başörtülü kadınlara tahammül edemeyecek durumda olduğunu kaydetti. Bu konuda yaşanan tecrübelerin aktarıldığı haberde, önemli bir imalatçının kızı olduğu belirtilen Sehminur Aydın'ın en güzel semtlerinden birinde arabasından çöp atan bir bayanı uyardığı için kendisine "pis fundamentalist'' dediğini aktardı. Eşi Yaşar Aydın'ın ise "her yerde zenginlerin yeni zenginlerden hoşlanmadığını'' belirterek, önyargıların on yıl sonra aşılacağını ifade etti.
Yeni elitlerin lüks tutkusunun kendi çevrelerinden aldığı eleştirilerin de dile getirildiği haberde, Sehminur Aydın'ın, "Müslümanlar, eskiden yoksulluk sınavından geçerdi, şimdi ise zenginlikle imtihan oluyor." sözleri aktarıldı. Lüks tutkusunu yeni elitlerin kendilerini ispatlama çabası olarak gören iç mimar Şafak Cak ise eski elitlerin bakışını kastederek, "Biz onları zenci gibi gördük." ifadelerini kullandı. Sosyolog Recep Şentürk ise "parası olanın istediği her şeyi satın alabileceği mi, yoksa mütevazı bir hayat mı sürmesi gerektiği ikilemi"nin önemli bir tartışma konusu olduğunu dile getirdi.
Kendilerini "Protestan iş etiğine sahip Müslümanlar" olarak tanımlayan dindar işadamları ise bunun inançlarını derinleştirdiğini belirtti. Ailesi büyük bir şekerleme şirketine sahip olduğu belirtilen Osman Kadiroğlu, "Arap ülkeleri gibi petrol zenginliklerimizin üstüne yatamayız. Üretmekten başka bir seçeneğimiz yok." diye konuştu.
İslam'ın zenginlere, gelirlerinin bir bölümünü yoksullara aktarmasını emrettiğine dikkat çeken New York Times, yeni elitlerin kazandıkları parayla sadece lüks tüketim yapmadıklarını, birçok yardım faaliyetine de destek olduklarını özellikle vurguladı. Haberde, Deniz Feneri'ne yapılan bağışların, 2001-2006 döneminde 100 kata yakın bir artışla 62 milyon doları bulduğuna işaret edildi.