Emre Akbaba: "Oynayamayacağım diye üzüldüm, canım acımadı"
Galatasaray'ın başarılı futbolcusu Emre Akbaba, Çaykur Rizespor maçında yaşadığı sakatlıkla hem Galatasaraylıları hem de diğer takım taraftarlarını üzmüştü. Sarı-kırmızılı oyuncu, Habertürk Spor'dan Erhan Kaan Adıgüzel'e sakatlık yaşadığı pozisyonu, Galatasaray'a gelişini ve hedeflerini anlattı
Sezon başında Galatasaray ve Fenerbahçe'yi transferde karşı karşıya getiren daha sonra çocukluk aşkı Galatasaray'a transfer olan Emre Akbaba talihsiz bir sezon geçirdi. Sezonun ilk yarısında yaklaşık 2 ay futbol oynayamayan Emre, 2. yarıda Çaykur Rizespor ile oynadıkları maçta da ciddi bir sakatlık geçirdi. Habertürk Spor'dan Erhan Kaan Adıgüzel'e konuşan Emre Akbaba, Galatasaray'a transferinden, sakatlık anında neler hissettiğine kadar çok özel açıklamalarda bulundu.
Taraftarlar sana ‘Cimbombom’un çocuğu Emre Akbaba’ tezahüratlarıyla sesleniyor. Fransa’da büyümüş biri olarak nasıl Galatasaraylı oldun? Seni kim Galatasaraylı yaptı?
- Nasıl Galatasaraylı olduğumu hatırlamıyorum. Ancak kendimi bildim bileli ağabeyimle birlikte hep Galatasaray’ı destekledik. Tabii o dönemler Galatasaray Avrupa’da fırtınalar estiriyordu. Fransa’da da Galatasaray’ın başarıları konuşuluyordu. Bu bir Türk olarak bana hep gurur verdi. O günlerde Galatasaray sevgisi içimde filizlenmeye başladı ve büyüyerek devam etti. Kısacası içimize kazınmış Galatasaraylılık.
Peki o dönemlerde hangi oyunculara hayranlık duyuyordun. Örneğin o yıllarda top koşturan Hasan Şaş ve Ümit Davala gibi çok önemli 2 isim şimdi antrenörlüğünü yapıyor. Bu sana nasıl hissettiriyor?
-Öncelikle tabii ki Hagi’yi çok seviyordum. Ona duyduğum hayranlık kelimelerle ifade edilemez. Ondan sonra Hasan hoca ve Ümit hoca tabii ki hem Milli Takım’da hem de Galatasaray’da büyük başarılar elde etmiş iki isim… Sonuçta hepsini çok seviyordum. Şimdi onlarla aynı antrenman sahasında yer almak ve onların tavsiyelerini dinlemek insana inanılmaz hissettiriyor. Ben de onların tavsiyelerini yerine getirmeye çalışıyorum.
Geliş sürecin sansasyonel olmuştu. Galatasaray’a imza attığında neler hissettin?
- Benim tercihim her zaman Galatasaray’dı. Hep buraya gelmek istedim. Hayalim bir zamanlar tribünde olduğum TT Stadı’nda taraflarlarımızın önünde sahaya çıkmaktı. Bunları gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Tabii ki şanssızlıklar yaşadım. Ama bu formayı giymek ve burada şampiyonluk yaşamak hayatımın en güzel anlarıydı. İnşallah gelecek sezonlarda da burada şampiyonluklar yaşayıp çok daha fazlasını vermek istiyorum. Çünkü hedeflerim büyük. İnşallah sakatlığımı atlatıp büyük işler yapmak istiyorum.
Sakatlıklara değinecek olursak. Öncelikle ilk yarıda yaklaşık 2 aylık bir sakatlık dönemi yaşadın. O günler nasıl geçti?
- O sakatlık süreci buna göre biraz daha farklıydı. Ayağım alçıya alındığı için uzun süre üstüne basamadım. Tabii ki geri dönüş anlamında beni zorladı. Ancak bu sakatlığım daha ciddi olmasına rağmen şu an ayağımın üstüne basabiliyorum. İnşallah birkaç ay sonra koşulara da başlayabilirim. Çok çalışıp daha güçlü olarak geri dönmek istiyorum.
Rize’de yaşadığın ikinci sakatlık herkesi çok üzdü. Bize biraz o pozisyonu anlatabilir misin?
- Samudio tam şut çekecekken ben ayağımı soktum. O anda ayağımın kırıldığını farkettim. İlk aklıma gelen yine uzun süre Galatasaray forması giyemeyeceğim oldu. Bu yüzden ayağımın ağrısını bir kenara bırakıp ilk olarak uzun süre sahalardan uzak kalacağıma çok üzüldüm. Asıl bu duruma çok üzüldüğüm için acıyı hissetmedim diyebilirim. Ambulansla hastaneye götürülürken bile aklımda bu vardı. O yönden çok ama çok üzüldüm.
Sahada Rizeli ve Galatasaraylı bazı futbolcular senin durumunu görünce gözyaşlarına hakim olamadı. Sonrasında o anları izledin mi?
- Televizyonda ve sosyal medyada karşıma çok çıktı. Ancak izlememeyi tercih ettim. Çünkü hiç kolay bir şey değil. Karşıma çıktığında hemen değiştirdim, hiç izlemedim.
Samudio’nun gelip seni hastanede ziyaret etti. Orada ne konuşuldu?
- Önce Instagram’dan bana özür mesajı atmıştı. Ben de ‘Kendini üzme, sonuçta bilerek yapmadın’ dedim. Ardından içi rahat etmemiş ve İstanbul’da beni ziyaret etti. Maçtan sonra birkaç üzüntüden gün uyku uyuyamamış. Hastanede de üzülmemesi gerektiğini ve futbolda bunların olabileceğini söyledim. İlk defa Paraguay Milli Takımı’na çağırılmış sanırım. Ben de kendisine başarılar diledim.
Hastane sürecinde çok ziyaretçin oldu. Başkan, yöneticiler, Fatih hoca ve takım arkadaşların… Onların bu desteği sana neler hissettirdi?
- Tabii ki bu beni çok mutlu etti. Sadece onlar değil, başka takımlardan gelen futbolcu arkadaşlarım da oldu. Fenerbahçe’den Alanyaspor’dan… Bana moral vermeleri beni çok mutlu etti. Hepsine çok teşekkür ederim. Sosyal medyadan da sadece bizim taraftarımız değil, diğer takım taraftarları da güzel mesajlar attı. Okurken çok duygulandım. Sonuçta kendi taraftarımız sağolsunlar destek veriyor ama başka takım taraftarlarından da bu desteği görünce insan duygulanıyor. Çünkü ister istemez farklı bir psikoloji yaşıyorsunuz.
Ziraat Türkiye Kupası finalinde Sofiane Feghouli gol attıktan sonra senin formanı gösterdi. Bu anları sen de sanırım televizyondan izledin. Neler hissettin o anda?
- Formayı gösterdiğinde gerçekten çok mutlu oldum. Bir aile olduğumuzu hissettim. Maçtan sonra da takım doktorumuz Yener İnce beni görüntülü aradı. Takım arkadaşlarımın kupa sevincine ortak oldum. Özellikle o anlarda çok duygulandım ve kendimi oradaymış gibi hissettim.
Duygulandığın o anlarda gözyaşı döktün mü?
- Ben genel olarak ağlayabilen biri değilim, hiç olmadım… Sakatlık yaşadığımda da dediğim gibi formamdan uzak kalacağım için çok üzüldüm ve neredeyse ağlayacaktım. Ama kendimi tuttum.
Başakşehir maçını tribünden takip ettin. Şampiyonluk geldikten sonra neler yaşadın?
- Öncelikle tribünde maç izlemek çok daha heyecanlı oluyor. Sahadayken profesyonelce hareket ettiğimiz için heyecanımızı bastırıyoruz. Başakşehir maçı da zaten baya heyecanlıydı. Sonuçta her şey 1 gole bakıyordu. Tabii ki şampiyon olduktan sonra inanılmaz bir mutluluk yaşadım. Takım arkadaşlarımla ve hocalarımla bu mutluluğu paylaştım.
Peki şampiyonluk yolundaki özellikle Erzurum deplasmanından sonra fark 8 puana çıkmıştı. O maçta sen de sonradan oyuna girmiştin, sakatlıktan dönüp yeni yeni ısınmaya başlıyordun. Erzurum dönüşü senin ve takımın psikolojisi nasıldı?
- O maçtan herkes çok üzgündü, yıkılmış durumdaydı. Ancak İstanbul’a geldiğimizde taraftarımız bizi karşıladı. Herkes şampiyon olacağımıza inanıyordu ve hiç tepki yoktu. Desteklerini gösterdiler… Aynı hafta Fatih hoca da bir toplantı yaptı ve “Hedef koyacağız” dedi. Hocamız ve taraftarımız bizi hiçbir şeyin bitmediğine inandırdı. Her maçı kazanabilecek güçte olduğumuzu hissettirdi. Ondan sonra da belki her maçımızı kazanamadık ama hiç yenilmedik ve müthiş bir seri yakalayarak şampiyon olduk.
Gelecek sezonun bir bölümünde forma giyemeyeceksin. ‘Büyük hedeflerim var' dedin. Şampiyonluk kutlamalarında da sen sahneye çıkarken, tribünlerin müthiş bir sevgi gösterisi vardı. O anlarda neler hissettin ve gelecek adına neler söylemek istersin?
- Öncelikle sağlam geri dönebilmek için çok çalışacağım. İnşallah gelecek sezonun ikinci yarısına doğru sahalara dönmeyi hedefliyorum. Taraftarlarımızın bana olan desteği beni çok mutlu ediyor. Kutlamalarda da bunu görmek beni çok sevindirdi. İnşallah tekrar takıma dönüp katkı sağlamak ve camianın bana gösterdiği sevgiye en iyi şekilde karşılık vermek istiyorum.