Sanık hemşire Ceren Kırım: Fırat Sarı'dan da maaş alıyordum!
İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı 'Yenidoğan' davasında 8. duruşma başladı. Duruşma, ilk olarak tutuksuz sanık hemşire Ceren Hatice Kırım kürsüye çağrıldı. Kırım, Medilife Beylikdüzü Hastanesi'nin yanı sıra Fırat Sarı'nın sahibi olduğu Medisense'den de maaş aldığını söyledi
İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya, organize suç örgütü elebaşısı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.
MAHKEME BAŞKANI SORDU
18 Kasım Pazartesi'den itibaren toplam 22 tutuklu sanığın savunmalarını yaptığı duruşmada, tutuksuz sanıkların beyanlarının alınmasına devam ediliyor. Bu kapsamda duruşma, tutuksuz sanık hemşire Ceren Hatice Kırım'ın savunmasıyla başladı. Mahkeme başkanı, dosyadan Hemşire Ceren Hatice Kırım’a soru sormaya başladı.
Mahkeme Başkanı: Maaşını nereden alıyordun?
Ceren Hatice Kırım: Medilife Beylikdüzü Hastanesi’nden alıyordum.
Mahkeme Başkanı: Başka bir yerden maaş alıyor muydun?
Ceren Hatice Kırım: Medisense’den de alıyordum.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın şirketi...
Ceren Hatice Kırım: Kaynağını sorgulamadım, mesai ücreti olarak alıyordum.
"MEDİSENSE KIDEM ÜCRETİ VERİYORDU"
Mahkeme Başkanı: Neden hastane değil de Medisense ödüyor?
Ceren Hatice Kırım: Medisense, ayrıyeten kıdem ücreti olarak veriyordu. Çok tecrübeli olduğum için.
İlker Gönen'e hasta danışıyorduk ama bir imza atmışlar mı bilemem. Hasan Basri, '10 tane Corrosorf alıcam da kaç tane var sende' konuşmasında hastada kullanacağım ilacı vermeyeceğimi, hastaneden ilaç çıkarmayacağımı, İlker Gönen ve Fırat Sarı ile görüşüyorum ilaç temin etmiyorum. Bir örgüt sözkonusu değildir. İfade verirken, bunlardan faydalanmak istemediğimi ama her şeyi söyleyeceğimi ifade ettim. Epikriz yazmak benim görev tanımımda yoktur, bilmem."
"FIRAT SARI'YA NEDEN HAT VERİYORSUN?"
Cumhuriyet Savcısı'nın, 'Fırat Sarı'ya neden hat veriyorsun, ifadelerine göre Fırat Sarı'yla irtibatın yok, ama hat veriyorsun. Verme sebebin nedir?' sorusuna cevap veren sanık, "Çocukların yoğun bakımlarda yakından takip edilmesi gerekiyordu. Bu çocukların yakından takip edilmesi için. Kendisi bu şekilde istedi. Ben de sorgulamadım.
Çocuk nörolojisi önemli bir alan bu yüzden mantıklı geldi bu şekilde iletişim yöntemi. Sorumlu hemşire tarafından uyarılma sebebim dosyaları eksik olduğundan ben hastalara bire bir ilgilenmeyi seviyorum o yüzden sorumlu hemşireliği bıraktım" dedi.
BAŞHEKİM YILMAZ SAVUNMASINI YAPTI
Tutuksuz sanık Hatice Ceren’in ifadesinin ardından sanık kürsüsüne Ahmet Atilla Yılmaz geldi. Medilife Beylikdüzü Hastanesi’nin başhekimi olan Ahmet Atilla Yılmaz, savunmasında şunları söyledi:
"Suçlamaları kabul etmem mümkün değil. Emekli olduktan sonra SGK’dan emekli maaşı alan bir cerrahım. Beylikdüzü Medilife Hastanesi ile Bağcılar Medilife Hastanesi arasındaki farkı açıklamak isterim. Bir başhekimin hastanenin cirosunu artırma gibi bir kaygısı olmaz. Çok şükür ki bu iddianamede bebeklerin vefatı üzerinden sorgulanmıyorum. Dört kız çocuğu babası olarak böyle bir suçlama bana yöneltilmediği için minnettarım. Ancak en çok üzüldüğüm şey, sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu durum ve onlara yönelik bakış açısıdır.”
"DANIŞMANLIK HİZMETİ ALMAK İSTİYORDUK"
Mahkeme Başkanı: Danışmanlıkla ilgili görüşmeleri kim yapmıştı?
Ahmet Atilla Yılmaz: Zaman zaman ben de yaparım, ancak bu görüşmelerin şartları ve süreçleri tam olarak net değildi. Yine de yönetim kurulu olarak bir danışmanlık hizmeti almak istiyorduk.
Mahkeme Başkanı: Sanıklardan tanıdığınız var mı?
Ahmet Atilla Yılmaz: Doktor Fırat Sarı ve Doktor İlker Gönen’i tanıyorum. Ayrıca 20 yıldır aynı bölgede çalışıyorum, bazen tanıdığım kişiler oluyor ancak nereden tanıdığımı hatırlayamıyorum.
Mahkeme Başkanı: Danışmanlık ile ilgili Fırat Sarı veya İlker Gönen ile hiç görüşmeniz oldu mu?
Ahmet Atilla Yılmaz: Doktor İlker Gönen ile hasta güvenliği hakkında konuşurduk. İlker Bey ile yaptığımız bir görüşmeyi hatırlıyorum; yenidoğanın çok önemli olduğunu söylemişimdir.
"ÖLEN BEBEĞİN AİLESİNE 20 BİN TL'Yİ GERİ ÖDEYİN"
Tutuksuz sanık hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş, sanık sandalyesine geldi.
Mahkeme Başkanı:
Savunmanı yapacak mısın?
Sanık: Savunma yapacağım.
Ayşe Gizem Büyükköleş’in Savunması: “Birinci Hastanesi’nin yoğun bakımında hemşire olarak çalıştım. Hastaneden maaş alıyordum. Opara bebekle ilgili konuşmalarda, bebeğin büyük olduğu söyleniyordu. Ben günlük ne kadar ücret alındığını bilmiyorum. Bana sadece işime bakmam gerektiği söylendi. Doğukan, bebeği teslim aldı.
Hastanın genel durumu gayet iyi olduğu ifade edildi; sadece entübe durumdaydı. Gece boyunca stabil bir durumdaydı. Sabah saat 6 civarında başka bir hemşire arkadaşım geldi ve bebeğin bakımını birlikte yaptık. Herhangi bir sıkıntısı yoktu. Daha sonra Tuğçe Toptemel’in bebeğin monitörünün ötmeye başladığını fark ettiğini gördüm. Sorumlu hemşire, Doğukan’ı aradı.
Benim için bu ilk iş deneyimimdi. Doğukan’ın, doktora haber vereceğini düşündüm. Ancak bebek kötüleşti. Bir bilgilendirme yaptık. Benim görevim sadece bebeğin bakımını yapmaktı. Henüz 5 aylık bir hemşireyim. Ne benim ne de Tuğçe’nin ihmali yoktur.
Fırat Sarı’nın telefon numarası bende yok. Doktor Şehmuz ise gece görevde değildi. Şehmuz Bey’in geldiğini, daha sonra bir arkadaşım söyledi. Ayrıca, ailenin 20 bin lirasını geri vermeleri gerektiğini ifade etmiş.”
"ŞEHMUS ÇELİK'İN KAŞESİ KULLANILIYORDU"
Mahkeme Başkanı: Doktor geliyor muydu?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Kimseyi görmedim.
Mahkeme Başkanı: Gece sorun olunca ne yapıyordunuz?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Tuğçe ilgileniyordu.
Mahkeme Başkanı: Opara bebek ilk geldiğinde kim aldı?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Bilmiyorum ama Doğukan aldı diye duydum.
Mahkeme Başkanı: Peki, Fırat Sarı?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Haberi var diye duydum.
Mahkeme Başkanı: Şehmus Çelik?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Yoktu, zaten hiç görmezdik. Bazen gündüz geliyordu ama akşam hiç görmedim.
Mahkeme Başkanı: O saatlerde doktor onayı gerekiyor, değil mi?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Şehmus Çelik’in kaşesi kullanılıyordu.
Mahkeme Başkanı: Buna şahit oldun mu?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Hayır, olmadım.
Mahkeme Başkanı: Herkes “bilmiyorum” diyor. Hemşire bilmiyor, doktor bilmiyor, başhekime sorun deniyor. Ne biçim hastaneler bunlar?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Ben Birinci Alan’da çalışmıyorum. Dediğim gibi, gece çalıştığım için şahit olmuyorum.
Mahkeme Başkanı: Gece nasıl oluyor peki?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Doktor Fırat Sarı aranıyordu.
Mahkeme Başkanı: İşler Fırat Sarı ve Gönen’e mi kalıyordu?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Ben hiç görmedim. Hasta geliyor diye bilgilendirme yapılıyordu.
Mahkeme Başkanı, savcı ve avukatlarla Ayşe Gizem Büyükköleş Arasında Geçen sorgulama:
Mahkeme Başkanı: Opara bebekten ne kadar alınacaktı?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Günlük 20 bin lira. Ama hemşire Dilara, Şehmus Çelik’e alınan 20 bin lirayı iade edin demiş.
Mahkeme Başkanı: Bazen hemşirelere para karşılığında epikriz raporu yazdırıldığı oluyor mu?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Ben de duydum. Arkadaşıma böyle bir şey geldi, ama biz eksikleri tamamladık, epikriz raporu yazmadık.
Mahkeme Başkanı: Bebeğin kolları bağlanmıştı, neden?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Bebek büyük olduğu için tüpü çekmesin diye yapıldı.
"YOĞUN BAKIMDA MONİTÖRLERE GÜVENMİYORDUK"
Mahkeme Başkanı: Yoğun bakımda eksiklik mi var?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Çok eksiklik vardı. Monitörlere güvenmiyorduk.
Mahkeme Başkanı: Denetim yapılmıyor mu?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Bakıma gidecek cihazlar ayrı bir yerde tutuluyordu.
Savcı: Bu işten para aldın mı?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Almadım.
Savcı: Hastane sahibi Ali Aksu’nun haberi var mıydı?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Bilmiyorum.
Sanık Avukatı: Epikriz raporlarının eğitimini aldığınız halde nasıl tanımını yapamıyorsunuz?
Aile Bakanlığı Avukatı: Monitörler neden çalışmıyordu?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Monitörlerin bazıları çalışmıyordu. Çok güven veren cihazlar değildi.
Aile Bakanlığı Avukatı: Üstlerinize ilettiniz mi?
Ayşe Gizem Büyükköleş: Ben iletmedim ama iletenler oldu.
DÜNKÜ DURUŞMADA ÖNE ÇIKANLAR
İstanbul'da, yeni doğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın dün 7. duruşması yapılmıştı.
7. DURUŞMADA 7 TUTUKSUZ SANIK DİNLENDİ
DHA'da yer alan habere göre yaklaşık 7.5 saat süren ve 7 tutuksuz sanığın dinlendiği duruşmanın öğleden sonraki bölümünde mahkeme heyetine savunmasını veren Avcılar Hospital başhekimi Prof. Dr. Fethi Rüştü Yıldız, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"BAŞHEKİM OLARAK HER ŞEYİ KONTROL EDEMEM"
Avcılar Hospital Başhekimi tutuksuz sanık Prof. Dr. Fethi Rüştü Yıldız ise savunmasında, "Işıklar Askeri Lisesi ve Gülhane Askeri Tıp Fakültesi mezunuyum. Bir süre askeri hekimlik yaptıktan sonra istifa ederek serbest hekimlik yapmaya başladım. Diyarbakır Askeri Devlet Hastanesi’nde 5 yıl görev yaptım. Ardından Kocaeli Seka Devlet Hastanesi, İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekimlik yaptım.
"BİR KUSURUM BULUNMAMAKTADIR"
Ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı ve Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. İddianamede yazan, Kerem Muhammed Tokluoğlu adlı bebeğin ölümüyle ilgili açıklamayı okumak istiyorum. Gerçekleşen ölümle ilgili herhangi bir kusurum bulunmamaktadır. Başhekim olarak herkesin tek tek ne yaptığını kontrol etme imkanım olmadığını belirtmek isterim. Savcılık makamı, sözkonusu eylemlerden haberim varmış gibi bir kanaate varmış" dedi.
"TAPE KAYITLARIYLA DEĞERLENDİRME YERSİZ"
Sanık Yıldız, "Ali Gedikbaşı detaylı bir gebelik tarama raporu hazırlıyordu. İkiz bebeklere ilişkin rapor Çam Sakura Hastanesi'nde bulunmaktadır. Bu durum aileye bildirilmiştir. Hastanemizde bulunan Nil Gülgen tarafından bu bebeklerle ilgili sezeryan doğum planlandı ve Ali Gedikbaşı bu doğumda yer almıştır. Her durum hakkında babaya bilgilendirme yapılmıştır. Bebekler alanında uzmanlar tarafından takip edilmiştir. Başhekim olmam, hastanede olan her alana müdahale edeceğim anlamına gelmez. Bebeklerin belgelerle sorunları ortaya konmuştur. Raporun tape kayıtlarıyla değerlendirilmesi yersizdir.
"ÖLÜM ORANLARIMIZ ÇOK YÜKSEK DEĞİLDİ"
Tekrar vurgulamak isterim ki Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda kusurlu olduğuma dair durum tespit edilmemiştir. Hastanemizdeki ölüm oranları çok yüksek değildi. Hastanenin yoğun bakım işletmesini onlara bıraktık diye hiçbir şeyden haberdar değiliz anlamına gelmiyordu" dedi.
"YENİDOĞAN YOĞUN BAKIMDA KÂR YÜZDE 4 VEYA 5’i GEÇMEZ"
Sanık Yıldız, "İddia edilen eylemlerin tarafımızca gerçekleştirilmesi sözkonusu değildir. Devleti zarara uğratma gibi bir durum yoktur. Bununla ilgili de delil bulunmuyor. Hastanemizde hastaların tedavi süreçleri titizlikle inceleniyor. Hastanemizin her hastayı birebir takip edip, her raporu inceleyerek, hergün onlarca işlemin aynı anda yapılması nedeniyle her hasta hakkında bire bir bilgi sahibi olmamın imkanı yoktur. İşletme hastanelerde çok yaygındır. Hatta 20 yıldır özel hastanelerde uygulanmaktadır. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinden kazanılan kazanç hastanenin toplam cirosunun yüzde 4 ve ya 5 gibi küçük bir payını oluşturmaktadır.
"NASIL EPİKRİZ YAZILDIĞINI KONTROL ETMEME İMKAN YOK"
Hastanenin bütününü riske atılması akıl ve mantıkla uyuşmamaktadır. Şahsım ve bağlı olduğum hastanenin devleti dolandırmak gibi bir amacı olamaz. Hakkımda iddianamede tek tape vardır. O da doktor İlker Gönen ile konuşmamdır. Bu konuşmada da suç unsuru yoktur. İddia edilen eylemlerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Hile sözkonusu değildir. Başhekim olarak görev yaptığım hastanede yalnızca yenidoğan değil birçok bölüm bulunmaktadır. Başhekim olarak tedavi gören her hastaya ne ilaç kullanıldığı nasıl epikriz yazıldığını takip etmeme imkan yok" şeklinde konuştu.
"SON 5 YILDA ÖLÜM ORANI OLDUKÇA DÜŞÜKTÜR"
Sanık Yıldız, "Epikrizler günlük ve doktorlar tarafından yazılır. Bu talimatı da sürekli veririm. Tüm epikrizleri de takip etmem mümkün değildir. Danışmanlık sözleşmesini Fırat Sarı ile kendim imzaladım. Anlaşma sadece yenidoğan hizmetlerinin daha verimli ve daha kaliteli olması için yapılan anlaşmaydı. Personel sadece bizim personelimizdi. Aradığımız personel olduğunda görüş soruyorduk. Maaşların tamamını biz ödüyorduk.
"FIRAT SARI'YA NE KADAR ÖDÜYORDUNUZ?"
Hemşirelere ayrıca verilen paralar anlaşmaya dahil değildi, bu konuda da bilgim yoktu. Mahkeme Başkanı'nın 'Fırat Sarı ile yaptığınız anlaşma karşılığında ne kadar ödeme yapıyordunuz?' sorusuna cevap olarak Yıldız, "Sabit bir rakam yoktu. Cirodan yüzde 35 veriyorduk. Hastanemizde son 5 yılda yüzde 2.2’dir. Son 5 yıl içinde ölüm oranı oldukça düşüktür" dedi.