EY Türkiye'nin araştırmasında taksi ekosistemi için dijitalleşmenin önemi öne çıktı
Uluslararası danışmanlık hizmetleri şirketi EY Türkiye İstanbul'un taksi ekosisteminin mevcut durumunu ele alarak gelecekteki dönüşümüne ışık tutan "İstanbul Taksi Ekosisteminin Dönüşümü" başlıklı araştırmasını yayımladı. Araştırmanın sonuçlarını içeren araştırmaya göre dijitalleşme taksi ekosistemi için önemli bir gereksinim haline geldi

EY Türkiye, İstanbul’un taksi ekosisteminin dönüşümü kapsamında mevcut durum, ihtiyaçlar ve geleceğe dair dönüşüm fırsatlarını ele almak üzere gerçekleştirdiği “İstanbul Taksi Ekosisteminin Dönüşümü” başlıklı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırma çerçevesi arz, talep, mevzuat ve yönetişim olmak üzere üç ana alanda kurgulandı. Talep analizi için vatandaşlar ve turistlerle yolcu deneyimi anketleri gerçekleştirilirken; arz analizi için de taksi hizmet sağlayıcıları ile (plaka sahibi olup sürücü olarak çalışmayanlar, taksi durağı sahipleri, plaka sahibi olan ve olmayan sürücüler) anket çalışması yapıldı. Bu çalışmalar daha önceden İstanbul için yapılan çeşitli araştırma bulguları, akademik görüşler ve mevcut mevzuat incelemesiyle desteklendi. Tüm analizler sonucunda; taksi sayısı ve filo yönetimi, taksi ekosistemi, yönetişim ve dijitalleşme olmak üzere dönüşüm için dört iyileştirme alanı belirlenirken; 9 temel ve 4 yatay politika önerisi geliştirildi.
ÜCRETİN YÜZDE 13'Ü SÜRÜCÜYE KALIYOR!
Yapılan araştırmaya göre; İstanbul'da 20.311 araç ve 40.622 sürücünün bulunduğu bir taksi sisteminin olduğu; şehrin araç başına günde 36 yolculuktan oluşan bir hizmet düzeyine eriştiği ve tüm araçlardan yıllık 47,8 milyar TL gelir elde edildiği tahmin ediliyor. Aynı zamanda araştırmada İstanbul’un taksi plakalarının bir yatırım aracına dönüştüğüne dikkat çekiliyor. Plaka sahipleri, yüksek kiralar üzerinden gelir elde ederken, elde edilen ücretin sadece %13’ü sürücüye kalıyor, kiracı ve galeri sahibi %11, plaka sahipleri de %32’lik bir pay alıyor.
MEVCUT EKOSİSTEM DÖNÜŞÜM GEREKTİRİYOR
Son 30 yılda İstanbul’un nüfusu iki katına, turist sayısı ise 10 katına çıkarken, taksi sayısında ki artışın yalnızca %17 ile sınırlı kaldığı görülüyor; bu sonuç da şehrin taksi arzının talebiningerisinde kaldığını gösteriyor. İstanbul’da 1.000 kişiye düşen taksi sayısı 1,3 iken, bu rakamın küresel şehirlerde ortalama 9,7 olduğu görülüyor. EY araştırmasına göre, İstanbulluların %86’sı taksi bulmakta zorlandığını, %33’ü de her zaman zorlandığını belirtiyor. Bu yetersizlik korsan taksi kullanımının artmasına da neden oluyor. Anket sonuçlarına göre, vatandaşların %51’i korsan taksinin daha uygun fiyatlı olduğunu belirtiyor. Tanıdık sürücüye güven duyulması ve taksi bulmanın zorluğu da bu yönelimin başlıca nedenleri arasında yer alıyor.
YOLCU - SÜRÜCÜ GÜVEN EKSİKLİĞİ VAR
Araştırmaya göre, turistlerin %50’den fazlası; yüksek ücret talepleri, uzun rotalar, yabancı dil bilen sürücü eksikliği gibi konularda şikayetçi olduğunu belirtiyor. Vatandaşlar ise sürücülerin kaba davranışları (%64) ve kısa mesafe yolcularını almamaları (%54) gibi sorunlarla karşılaşıyor. Ayrıca her 10 yolcudan 4’ü (%42’si) taksi yolculuğu sırasında kendini güvende hissetmediğini belirtirken; araçların %80’den fazlasının da eski veya bakımsız, temizlik ve klima gibi eksiklikleri olduğu görülüyor.
İstanbul’daki toplu taşımada vatandaşların yaşadığı sorunlar tamamen çözülse bile, anket katılımcılarının %40'ından fazlası taksi kullanmaya devam edeceğini belirtiyor. Bu durum, toplu taşıma ve taksi hizmetlerinin alternatif olmaktan ziyade vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan tamamlayıcı hizmetler olarak görüldüğünü gösteriyor.
DİJİTALLEŞME, EKOSİSTEMİN ÖNEMLİ BİR GEREKSİNİMİ
Araştırmaya göre, sürücülerin %30'u taksi çağırma uygulamalarını kullandığını ve yolculuklarının %55'ini bu dijital platformlar üzerinden gerçekleştirdiğini belirtiyor. Ayrıca, İstanbul'daki taksi sürücülerinin %87’si de trafik durumu ve güzergâh bilgisi için uygulamaları kullanıyor. Ancak yolcuların ve sürücülerin ücret ve güzergâh anlaşmazlıkları ortak bir konuyken, uygulamanın yolculara tek bir ücret sunması ve yüksek komisyon, anlaşmazlıkların temel nedenleri arasında yer alıyor.
İstanbul'un taksi ekosisteminin 2027, 2030 ve 2035 yılları hedef alınarak, kademeli olarak daha organize, profesyonel ve dijitalleşmiş bir taksi ekosistemi oluşturulması amaçlanıyor. EY araştırması kapsamında mevcut zorlukları ele almak ve fırsatları değerlendirmek için 9 temel ve 4 yatay politika ile bu politikalar altında 42 eylem tasarlandı. Dönüşümü başlatmak için bu eylemlerden 5'inin 2025’te hayata geçirilmesi planlanırken; dönüşümün tamamlanmasıyla birlikte yıllık ortalama 700 milyon ABD doları ek vergi geliri, %1,3 İstanbul’un GSYİH’da artış, 9.500 yıllık ortalama iş gücünde artış ve sürücü kazançlarında %23 günlük ortalama artış bekleniyor.
Taksi ekosisteminin dönüşümünde öncelikli olarak hayata geçirilmesi önerilen 5 temel eylem:
"TEKNOLOJİNİN YÜKSELİŞİ, SEKTÖRÜ DÖNÜŞTÜRECEK FIRSATLAR SUNUYOR"
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Şirket Ortağı, Telekomünikasyon, Medya ve Teknoloji Sektör Lideri Emre Beşli ise konuyla ilgili olarak şunları belirtti: “Türkiye ekonomisinin merkezi olan hem ticari hem de turizm açısından önemli bir çekim noktası özelliği taşıyan İstanbul’un, nüfus artışının ve kentsel gelişiminin yanı sıra küresel düzeydeki önemi de her geçen gün artıyor. Bu doğrultuda İstanbul’un taksi ekosistemi, şehirde artan ulaşım taleplerinin karşılanabilmesi adına dönüşüm gerektiren kritik bir konu haline geliyor. Diğer taraftan; akıllı telefonlar, dijital ödemeler ve taksi çağırma uygulamaları gibi teknolojilerin yükselişi, sektörü dönüştürmek için de önemli fırsatlar sunuyor. Aynı zamanda bu dönüşüm, sadece ulaşım hizmetlerini iyileştirmekle kalmayıp ekonomik ve sosyal açıdan da önemli faydalar sağlama potansiyeline sahip. İncelediğimiz uluslararası örneklerin bize söylediği ortak mesaj her şehre uyan tek bir çözüm yok ancak kritik başarı faktörü sektördeki kaçınılmaz dijitalleşme ve bunun kamu sektörü tarafından proaktif şekilde yönetilmesi. Dolayısıyla Istanbul’un kent dinamiklerini baz alarak mevcut taksi sistemini dönüştürmesi artık bir zorunluluk ve kamu sektörümüze bu dönüşümde önemli roller düşüyor.”