Fransa'dan sonra sıra İspanyollar'da mı?
Fransa genelinde "sarı yelekliler" adı altında örgütlenen eylemciler, 17 Kasım'dan bu yana hükümetin akaryakıta ek vergi koymasını protesto etmek için sokaklara dökülüyor. Eylemciler, akaryakıt vergilerinin düşürülmesi ve ekonomik koşulların iyileştirilmesini talep ediyor. Berlin merkezli Dalia Research tarafından 2017 yılının Mart ayında yapılan araştırmada tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşlarına, gelecek 12 ay içinde bir gösteriye ya da protestoya katılıp katılmayacakları sorulmuştu. Anket sonuçları ise Fransa'da şimdilerde yaşanan protestolara dair net bir tablo çizmiş. Bu tabloya göre, İspanyolların %31'i, Fransızların %21'i, İtalyanların %20'si, Avrupa Birliği'nin genel ortalaması %19, Polonyaların %19'u, Almanların %14'ü, Birleşik Krallık'takilerin %11'i bir protesto gösterisine katılacağını belirtmişti.
Protestolar, Macron ve hükümete karşı daha geniş çaplı taleplerle isyana dönüşmüş durumda. Gösterilerde çıkan olaylarda, şimdiye kadar 2 kişi hayatını kaybetti, 222'si güvenlik görevlisi bin 43 kişi yaralandı ve bin 424 kişi gözaltına alındı.
Polis de, hasara neden olan ve birçok yeri ateşe verengöstericilere göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanarak müdahale etti.Göstericiler ayrıca polise şişe ve taş fırlattı.
Gösterilerin kitleselleşmesinin ardından bir sembol haline dönüşen sarı yeleklerin fiyatlarında da gözle görülür bir artış yaşandı. Protestoların ilk gününden bu yana yelek fiyatlarında yüzde 30'a varan artış görüldüğü ifade edildi.
Gösterilerin trafiğin durmasına neden olan protestocular lastikleri ateşe vermişti. "Devlet beni öldürdü" yazılı bir pankartın taşındığıgösteride, "Macron istifa" sloganları atılmıştı. Güvenlik güçleri protestogösterisi nedeniyle çevrede geniş güvenlik önlemleri almıştı.
FransaCumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 5-6 Aralık'ta Sırbistan'a yapacağı ziyareti, ülkesindeki protestolar nedeniyle erteledi.
1 YIL ÖNCEKİ ANKETLER İSE GÖSTERİLER OLABİLECEĞİNE İŞARET ETMİŞ
Dalia Research tarafından 2017 yılının Mart ayında yapılan araştırmada tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşlarına, gelecek 12 ay içinde bir gösteriye ya da protestoya katılıp katılmayacakları sorulmuştu. Fransa'da 17 Kasım'dan beri yaşanan gösteriler, Fransız vatandaşlarının protestolar konusunda ikinci sırada olduğunu ortaya koymuştu. Ancak bir gerçek daha var ki, o da İspanyolların ilk sırada yer alması... Avrupalıların çoğunun, özellikle İspanyolların protesto için kendini sokaklara vurma ihtimalleri oldukça yüksek.
İspanyolların yüzde 31'i (AB ortalamasının yaklaşık yüzde 12 oranında üzerinde) önümüzdeki on iki ay içinde bir protesto veya gösteriye katılmalarının makul bir ihtimal olduğunu söyledi. Buna göre, Fransa'dan sonra sıra İspanyollar'a da gelebilir.
Ölçeğin diğer ucunda ise, Birleşik Krallık'takiler, pankartlarını alarak dışarıya çıkma konusunda daha az istekli görünüyor. Yalnızca yüzde 11'i protesto gösterilerine katılacağını söylemesi, Başbakan Theresa MAy'in eğer sokağa çıkarlarsa büyük olasılıkla Downing Street'te bir grup öfkeli insan için çok fazla endişelenmesine gerek yok.
YÜZLERCE CADDE VE YOLLARDA BLOKAJ EYLEMİ
17 Kasım'da ülke genelinde yaklaşık 2 bingösterinin gerçekleştiği olaylara yaklaşık 287 bin kişi katıldı.Göstericiler, ülkedeki yüzlerce cadde ve yollarda blokaj eylemi düzenledi, akaryakıt depolarının giriş ve çıkışlarını kapattı.
Polis, Porte Maillot ve Bastille Meydanı ile Champs-Elysees Caddesi'nde toplanangöstericileri dağıtmaya çalıştı. Zaman zaman gerginlik yaşanangösteride polis, eylemcilere, göz yaşartıcı gaz ve cop kullanarak müdahale etti.
Öte yandan Elysee Sarayı'nın çevresine gelen yaklaşık 1200 kişi, "Macron istifa" sloganı attı.Göstericiler, daha sonra Saraya girmek için güvenlik bariyerlerini aşmaya çalıştı ancak polis göz yaşartıcı gaz kullanarak protestocuları engelledi.
Eylemcilerin perşembe günü depoların giriş ve çıkışını kapatması nedeniyle 75'ten fazla akaryakıt istasyonunda satış yapılamamıştı.
9 KİŞİYE HAPİS CEZASI
Fransız basınına göre,gösterilerde çıkan olaylarda 9 kişiye hapis cezası verildi.
Ülkenin batısındaki Quimper kentinde, 19 ila 27 yaşlarındaki 4gösterici ceza mahkemesi tarafından 17 Kasım'da düzenlenen protestoda polislere şişe ve taş fırlattıkları gerekçesiyle 4'er ay hapis cezasına çarptırıldı.
Reims Ceza Mahkemesi ise 3 eylemciye, 17 Kasım'dakigösteride bir eylemci ve annesine saldırdıkları gerekçesiyle 18 aya kadar hapis cezaları verdi.
Fransa'nın Limoges kentinde de 35 yaşındaki birgöstericiyi 24 Kasım'daki protestoda polise biber gazı sıktığı gerekçesiyle 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Son olarak, Loudeac'dakigösteride bir eylemci 2 polisi tehdit ettiği gerekçesiyle 4 ay tecilli hapis cezasına çarptırıldı.
ÜLKE EKONOMİSİ ETKİLENDİ
FransaEkonomi Bakanı Bruno Le Maire, ülke genelinde 17 Kasım'da başlayan akaryakıt zamları protestolarının, ekonominin üzerinde ciddi etkisinin olduğunu söyledi.
Le Maire, "sarı yeleklilerin" taleplerine cevap vermek için vatandaşların ödeme yükümlülüğü bulunan vergi ve kamu harcamalarının hızlı şekilde düşürülmesi gerektiğini söyledi.
Le Maire, protestolar nedeniyle nakliye ve lojistik şirketlerinin zararının yaklaşık 400 milyon avro olduğuna dikkati çekerek, otel rezervasyonlarında yüzde 15 ile 20 arasında düşüş yaşandığını kaydetti.
Yaklaşık 15 gündür restoranların ciro kaybının yüzde 20 ile 50 arasında olduğuna işaret eden Le Maire,gösteriler nedeniyle Renault ve Peugeot'nun satışlarında da azalma görüldüğünü belirtti.
"SARI YELEKLİLER KİM?"
Fransa'nın başkenti Paris'te boy gösteren protestocular, isimlerini giydikleri fosforlu sarı yeleklerden alıyor.
Geleneksel olarakFransa'dagösteriler siyasi partilerin veya sendikaların çağrısı ve desteğiyle yürütülse de "Sarı yelekliler"in halihazırda hiçbir parti ya da sendikaya bağlı hareket etmemesi dikkati çekiyor.
Bu durum, sosyal medya üzerinden organize olan "sarı yeleklilere" her siyasi görüşten ve yaştan insanın katılmasına imkan sağlıyor. Öyle ki ülke genelinde yapılan anketler, toplumun yüzde 70'inin "sarı yelekliler"e destek verdiğine işaret ediyor.
Odoxa araştırma şirketinin anketinde, Fransızların yüzde 84'ü, yaklaşık 10 gündür ülke genelinde hükümetin akaryakıta ek vergi koymasını protesto eden "sarı yeleklilere" destek ve destek son günlerde artıyor.
Ankete göre, ayrıca siyasi partilerin içerisinde bu gruba en çok destek veren yüzde 97 ile aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) oldu. Aşırı solcu Boyun EğmeyenFransaHareketi (LFI) yüzde 92 ve merkez sağ Cumhuriyetçiler Partisi (LR) yüzde 77 ile RN'yi takip ediyor.
Yoğunluklu olarak orta gelirli kişilerden oluşan "sarı yelekliler"in hükümetle müzakereleri yürütmek için 8 kişiden oluşan bir temsil heyeti bulunuyor.
Eylemciler,FransaCumhurbaşkanı Emmanuel Macron liderliğindeki hükümetin akaryakıta ek vergi koymasını protesto ediyor.
Fransa'nın fosil yakıtlara "bağımlılığını azaltmak" ve yenilenebilir enerji girişimlerini desteklemek için düzenlenen akaryakıt vergileri nedeniyle son bir yıl içerisinde ülkedeki motorin fiyatlarının yüzde 20'nin üzerinde artış gösterdiği görülüyor. Yeni vergiler litre başına motorine 6.5 sent, benzine 2.9 sent zam getiriyor.
EYLEMCİLER NE İSTİYOR?
Eylemciler hükümetin akaryakıta getirdiği ek vergi politikasını gözden geçirmesini ve vergilerin kaldırılmasını istiyor. İklim değişimiyle mücadele adı altında getirilen vergiler eylemciler tarafından kabul görmüyor.
Protestocuların temel talebi akaryakıt fiyatlarının düşürülmesi olarak ortaya çıkıyor.
Genellikle ülkenin merkezindeki yüksek kira fiyatları nedeniyle kırsal bölgelere yerleşen kişiler, günlük rutinleri ve işe gitmek için arabaya ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle protestoya yoğunluklu olarak katılan orta gelirli kırsal kesimde yaşayan kişiler, akaryakıt fiyatlarından birebir etkilenen kesim arasında yer alıyor.
Genel anlamda ise Fransızların yaklaşık yüzde 80’ini işe arabayla gidiyor. Bu nedenle akaryakıta yapılan zam büyük bir kesimi etkiliyor.
PROTESTOLARIN ARKA PLANINDA NE VAR?
Fransasokaklarında "savaş görüntüsü"ne yol açangösteriler görünürde akaryakıt zammını protesto etmek için düzenlense de esasen protestocuların Macron yönetiminin genel politika ve reformlarına tepki gösterdiği görülüyor.
Fransatoplumunda genel kanı Macron’un göreve geldiği günden bu yana yürüttüğü reformların ülkedeki zenginleri daha da zengin ettiği, orta ve alt gelirli insanların ise yaşamlarını zorlaştırdığı yönünde.
Bu çerçevede hükümetin akaryakıta koyduğu ek vergiyi, Fransızlar için 'bardağı taşıran son damla' olarak nitelendirmek mümkün.
"Sarı yelekliler" genel anlamda belirli bir siyasi görüşe ya da radikal gruba mensup kişilerden oluşmuyor. Protestocuların genel profiline bakıldığında, bu kişilerinFransa'nın ekonomik sorunlarını sırtlayan ve geçim sıkıntısı çeken orta gelirli kişilerden oluştuğu görülüyor.
Gelirleri düşük olangöstericiler, uygulanan vergilerin geçim sıkıntısını daha da derinleştirdiğinden şikayet ediyor.
Daha adil bir gelir dağılımı talep eden eylemciler, "Macron'un elitist" olmasından ve halkın sesine kulak vermemesinden şikayetçi. Bu grup, Macron'un politikalarının işletmeleri kayırdığı ve fayda sağladığını, halkı ise göz ardı ettiğini savunuyor.
Elysee Sarayı'nın çevresine gelen yaklaşık 1200 kişinin, "Macron istifa" sloganlarını da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
"Ay sonunu zor getiren" bu kişiler için Macron’un iklim değişimiyle mücadele için başlattığı reformlar gereksiz ve anlamsız görünüyor.
PROTESTOLARIN SİYASİ VE TOPLUMSAL YANSIMALARI NE OLUR?
Popülaritesinin çok düşük olduğu bir dönemde ülkede ciddi etkisi olan bu eylemlerFransaCumhurbaşkanı Macron’u zor durumda bırakıyor.
Gösterilerin, halihazırda popülaritesi yüzde 30'lara düşen Macron'u özellikle gelecek sene mayısta düzenlenecek Avrupa Parlamentosu seçimlerinde elini zayıflatacağı değerlendiriliyor.
"Sarı yelekliler"in herhangi bir siyasi partiyle bağı bulunmasa da muhalefet desteğini ortaya koyuyor.
Destek gösterenler arasındaFransa'da geçen sene düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura geçmeyi başaran aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisinin lideri Marine Le Pen de bulunuyor.
Le Pen'in destek verdiğigösteriler, ülkede Macron hükümetinden memnun olmayan kişilerin aşırı sağa kayma riskini artırıyor.
Diğer taraftan,gösterilerin ülke ekonomisi üzerindeki ciddi etkisini göz ardı etmemek gerekiyor.
Ülkedeki birçok sektörü vurangösterilerin, yakın vadede ekonomik anlamda daha ağır sonuçlar doğuracağı düşünülüyor.
Fransasokaklarının alevler altında kalması, zarar gören iş yerleri, ziyarete kapatılan turistik yerler ve polisin sert müdahaleleri, Avrupa'nın "özgürlük ve demokrasi" savunucusu rolüne bürünenFransa'nın imajına da ağır bir darbe vuruyor.
MACRON'DAN 'HAYDUT' TANIMI
FransaCumhurbaşkanı Emmanuel Macron ülkenin yeni enerji politikalarını açıkladığı bir televizyon programında, petrol vergisinin protesto edilmesinin kendisine geri adım attırmayacağını söyledi ve "Vatandaşların talepleriyle haydutları birbirine karıştırmıyorum" açıklamasında bulunmuştu.
Macron, "Paris'teki olayların sorumluları yaptıklarından dolayı cezalandırılacaktır. Hiçbir zaman şiddeti kabul etmeyeceğim ancak meşru talepleri müzakere etmeye hazırım." diye konuştu.
Bu protestoların kabul edilemez şiddet olaylarına neden olduğunu vurgulayan Macron, hedefledikleri reformları gerçekleştireceklerini belirterek şu an yaşanan sorunların 40 yılın birikimi olduğunu söyledi.
Macron, çevre ve iklim değişikliğine ilişkin sorunlara çözüm bulmak için ülkenin farklı bölgelerinde harekete geçileceğini ifade ederek bu çalışmalara "sarı yelekliler" adı altına örgütlenen eylemcilerin katılmasını istediğini kaydetti.
Akaryakıt vergilerini petrol fiyatlarına göre 3 ayda bir revize edeceğine işaret eden Macron, ülkede kömürle çalışan tüm santralleri 2022'ye kadar kapatacaklarını duyurdu.
Macron, 2035'e kadar 14 nükleer reaktörü de kapatacaklarını belirtti.
Yenilenebilir enerji sektörünü de geliştirmek istediğini vurgulayan Macron, 2019-2028 arasında yenilenebilir enerjiye 71 milyar avroluk yatırım yapılacağını ifade etti.
Macron, G20 Zirvesi'nden döner dönmez,olayların yaşandığı alanda incelemelerde bulundu, gösterilerde çıkan olaylar nedeniyle çevrede oluşan hasarla ilgili bilgi aldı.
Bugün gelen son dakika bilgisine göre ise, Macron geri adım atarak, ek vergi zamlarını askıya aldıklarını duyurdu.
DİYALOG BAŞARISIZ OLDU
Başbakan Edouard Philippe, cuma günü Sarı Yelekliler’in belirledikleri sekiz temsilciyi görüşmeye davet etmiş, ancak görüşme başarısız olmuştu. Başbakanlık ofisi olan Matignon Sarayı’na sadece iki temsilci gelmiş, Başbakan’ın kameraları reddetmesi üzerine ise bir temsilci görüşmeye girmeden çıkmıştı. Philippe, "Başbakanlığın kapısının sarı yeleklilere kapılarının daima açık olacağını" bildirmişti.
"ŞİDDET OLAYLARI HÜKÜMETİN İŞİNE GELİYOR"
Aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisinin Lideri Marine Le Pen, telefonla bir haber kanalının canlı yayınına katılarak şiddetgösterilerinin Champs-Elysees Caddesi’nden sonra başkent geneline yayılmasını değerlendirdi. Olayların alevlenmesinin İçişleri Bakanı Christophe Castaner’ın "yararına" olduğunu savunan Le Pen, bu şekilde Sarı Yeleklilerin eylemlerinin kötügösterildiğini söyledi. Le Pen, Bakan Castaner’ı "benzinliğin yanında çakmakla dolaşmakla" suçladı.
TÜRKİYE'DEN FRANSA'YA SEYAHAT UYARISI
Dışişleri Bakanlığınca,Fransa'ya seyahat edecek olan Türk vatandaşlarından başkent Paris başta olmak üzere şehirleringösterialanlarından uzak durmaları, otoyol ve şehirlerarası yollarda tedbirli davranmaları istendi.
Fransa'daki ekonomik koşulları protesto etmek amacıyla başlatılan ʺsarı yeleklilerʺ adlı toplumsal hareketin, ülke çapındaki sokak eylemlerini sürdürdüğünün hatırlatıldığı duyuruda, şunlar kaydedildi:
"Bugüne dek cereyan eden olaylarda,Fransa'nın farklı şehirlerinde, şehirler arası yolların trafiğe kapatılması, barikatlar oluşturulması, otoyol gişelerinin işgali, son olarak 1 Aralık günü Paris'te şehrin en işlek caddelerinde yürüyüş, barikat kurma, araba yakma ve güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya varan eylemler yeniden yaşanmıştır. Üçüncü haftasına giren eylemlerin bugüne kadarki bilançosuna göre 2 kişi hayatını kaybetmiş, 850'den fazla kişi yaralanmıştır. Yaralananlar arasında yaklaşık 150 güvenlik mensubu bulunmaktadır.
YÜZLERCE LİSEDE EĞİTİME ARA VERİLDİ
Fransa’da "Sarı Yelekliler"i destekleyen binlerce öğrenci eğitim reformlarını protesto etti. Ülkedeki yüzlerce lisegösteriler nedeniyle eğitime ara verdi.
MACRON'DAN POLİSLERE ÖZEL PRİM
FransaCumhurbaşkanı Emmanuel Macron, akaryakıt vergilerinin düşürülmesi ve ekonomik koşulların iyileştirilmesi için "sarı yelekliler"in cumartesi düzenlendiğigösterilerde görev yapan polislere özel prim ödeyeceklerini açıkladı.Primin miktarına ilişkin bilgi verilmedi.
"GEZİ İLE NE ALAKASI VAR!"
Habertürk yazarı Fatih Altaylı'nın da bugünkü köşe yazısında Fransa'daki gösterileri kaleme aldı. Altaylı'nın yazısındaki ilgili bölüm ise şöyle;
Fransa’da bir süredir sokakları ateş topuna çeviren gösterilerle ilgili olarak Türkiye’de hayli hatalı değerlendirmeler yapılıyor.
Olaylar Türkiye’de 2013 yılındaki Gezi olayları ile paralellik kurularak değerlendirilmeye çalışılıyor. Elma ile bırakın armudu, çilek ne kadar birbirine benziyorsa, Gezi olayları ile Fransa’daki olaylar arasındaki benzerlik ondan bile azdır.
Her kalkışmayı, her protestoyu, her iktidar karşıtı eylemi aynı kefeye koyup değerlendirmek ise cehaletten öte bir şey değildir.
Türkiye’deki Gezi protestoları, en azından başlangıç itibarıyla demokrat, liberal, aydın ve iyi eğitimli kesimin başlattığı ve ekonomik nedenlere değil, özgürlük temeline dayanan bir hareketti.
Sonrasında burada "ekmek" gören bazı örgütler tarafından zıvanadan çıkarılıncaya kadar "temiz" bir mesaj içeriyordu.
Ancak birkaç gün içinde kimi siyasi örgütler ve kendilerine nereden aldıkları belli olmayan bir hakla "Gezi Heyeti" adını veren bir grup tarafından sahiplenilmeye kalkınca Gezi de ilk günlerdeki halini ve havasını kaybetti.
Fransa’daki olayların ise ne başlangıç ne de gelişme olarak Gezi ile uzak yakın alakası yok.
Birincisi her şeyden önce Fransa’daki olaylar "yaşam tarzına müdahale" talepli değil.
Daha çok ekonomik talepler üzerine kurulu.
Özgürlük talepli bir hareket ise hiç değil.
Solun, aydınların başlattığı ve destek verdiği bir mesele de değil.
Tam aksine, bütün Avrupa’da olduğu gibi aşırı sağın, neredeyse faşist olarak adlandırılabilecek grupların başını çektiği ve zıvanadan çıkardığı bir eylemler bütünü.
Temelinde çok ciddi bir yabancı karşıtlığı ve ırkçılık da hakim unsur olarak göze çarpıyor.
Fransa’daki olaylara katılanlarla ilgili yapılan bir araştırmada yanıt veren katılımcılar şu sonuçları veriyor:
Destek verenlerin;
Yüzde 13’ü yönetici ve üst düzey entelektüel
Yüzde 17’si orta gelirli profesyonel
Yüzde 27’si işçi ve çalışan
Yüzde 16’sı emekli
Katılımcıların son Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy dağılımları ise şöyle:
Yüzde 20 Melenchon
Yüzde 9 Hamon
Yüzde 16 Fillon
Yüzde 5 Macron
Yüzde 42 Le Pen
Eğitim durumları da aşağıdaki gibi:
Yüzde 27 lise altı
Yüzde 25 lise
Yüzde 12 üniversite
Bu tablodan da Gezi mezi çıkmıyor.
Avrupa’daki başka bir sorun ortaya çıkıyor.
Böyle olsaydı benzeyebilirdi
Fransa’da meydana gelen olayları Türkiye’ye uyarlamak istersek ancak şöyle bir benzetme yapabiliriz.
Diyelim ki, Kemal Derviş Türkiye’de Cumhurbaşkanlığına seçildi.
Daha sonra uluslararası finans çevrelerinin istediği türde bir politika güttü.
Bu arada işsizlik rakamları yükseldi.
Türkiye’de göçmenler giderek etkin hale geldiler ve çok fazla talepte bulunmaya başladılar.
Ekonomi politikaları beklenen sonuçları vermedi ve ekonomide olumlu gelişmeler olmadı.
Bunun üzerine büyük bölümünü milliyetçilerin ve muhafazakarların oluşturduğu gruplar sokaklara dökülüp gösteri yapmaya, ortalığı yakıp yıkmaya başladılar.