'Gelsin Hayat Bildiği Gibi' bu akşam saat 20.00'de SHOW TV'de
'Gelsin Hayat Bildiği Gibi' bu akşam saat 20.00'de SHOW TV'de başlayacak. Yapımını BKM'nin üstlendiği, proje tasarımı ve senaryosu Gani Müjde'ye ait, yönetmenliğini Altan Dönmez'in yaptığı 'Gelsin Hayat Bildiği Gibi'nin oyuncu kadrosunda Ertan Saban, Özge Özberk, Devrim Özkan, Nilsu Berfin Aktaş, Mustafa Açılan, Özgü Delikanlı, Ayşe Kırca, Sanem Babi, Onur Özer, Rojbin Erden, Ali Berge, Furkan Murat Uğur, Murat Göçmez gibi deneyimli ve genç isimler bir arada. 'Gelsin Hayat Bildiği Gibi'nin başrol oyuncuları Ertan Saban, Özge Özberk ve Devrim Özkan, dizinin izleyiciler için neden özel olacağını Habertürk okurları için değerlendirdi
Bu akşam saat 20.00'de SHOW TV'de izleyicileri ekranları başına toplayacak yeni bir dizi başlacak.
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’...
Hayata bir sıfır geride başlamış bir grup gencin hayatlarını değiştirecek olan ‘Sadi Payaslı’ ile tanıştıktan sonraki yaşadıklarını konu alan ve “Herkes ikinci bir şansı hak eder” diyen ‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’nin birinci bölümünde yer altı dünyasının en korkulan isimlerinden biri olan ‘Yedi Emin’, düşmanlarının kendisine düzenlediği bir saldırıda yanlışlıkla bir çocuğun hayatını kaybetmesi üzerine beklenmedik bir karar alıp emniyete teslim olarak mafyanın çökertilmesine yardımcı olur.
‘Yedi Emin’ kayıtlara ölü olarak geçer ve o günden sonra hayatına ‘Sadi Payaslı’ olarak devam etmeye başlar. Coğrafya öğretmeni olarak Karabayır Lisesi’nde göreve başlayan ‘Sadi Payaslı’, oraya yanında komiser 'Songül’ ile birlikte yerleştirilir. Karabayır Lisesi’nin tek misafiri ‘Sadi Payaslı’ değildir.
Islahevinden Adalet Bakanlığı’nın pilot okul uygulamasıyla çıkan ‘Can’, ‘Melek’, ‘Zülfikar’, ‘Mert’ ve ‘Aylin’ de bu lisede eğitim görecektir. Hepsinin içeri girme sebebi de hikâyeleri de farklıdır…
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’nin başrol oyuncuları Ertan Saban, Özge Özberk ve Devrim Özkan, dizinin izleyiciler için neden özel olacağını Habertük’e verdikleri röportajda dile getirdi.
ERTAN SABAN (SADİ PAYASLI)
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’nin hangi özellikleri sizi dizide rol almaya yönlendirdi?
Senaryosu alışageldiğimiz dramalardan farklıydı. Altan Dönmez, çok güvendiğim bir yönetmendir. Bu projenin en büyük artılarındandı; onunla çalışmak istedim. Tüm ekip uyum içinde çalışıyoruz.
Bir karakteri canlandırma adına kamera önüne geçmeden önce ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? ‘Sadi Payaslı’ için standart çalışmalar mı yaptınız yoksa bu karaktere farklı bir metotla mı çalıştınız?
Bizim hocamız Konstantin Stanislavski… Ne öğrendiysek, ondan ve tabii okuldaki hocalarımızdan öğrendik. Her projede öğrendiklerimi aynen uygulamaya devam ediyorum.
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’, izlenesi bir dizi. Çünkü…
Çünkü drama. İçinde birçok öge var. Gözyaşı, mutluluk, mahalle kavgası, aile ortamı. Aynı hayat gibi... Her karakterin hikâyesi izleyiciye ayrı ayrı dokunacak.
Siz hiç ‘Sadi Payaslı’ kadar keskin dönüşümler yaşadınız mı? Ve hiç ikinci şansı elde etme çabası içinde oldunuz mu?
Hayatımda bu tür keskin dönüşler olmadı ama herkese ikinci bir şans verilmeli hayatta; buna inanırım. Ancak şuna da ayrı parantez açmak isterim; tecavüzcüler bu sözlerime dâhil değil. Onlara ikinci bir şans verilmemeli.
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’nin kadrosunda birçok genç meslektaşınız da bulunuyor? Onlara en çok hangi konuda salık vermek istersiniz?
Daha çok gülsünler ve eğlensinler.
Oyunculuk size ne ifade ediyor?
Tek kelimeyle yanıt vereceğim; mesleğim.
Mesleğiniz adına bugüne kadar edindiğiniz en önemli öğreti nedir?
Sete zamanında gitmek.
Kariyerinizin bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
‘Standart’ diyebiliriz :)) Daha önce nasılsa bugün de öyle. Keyifle işimizi yapmaya devam ediyoruz.
Zaman zaman Z kuşağı çeşitli vesilelerle gündeme geliyor. Z kuşağını siz nasıl yorumluyorsunuz?
Z kuşağına çok teşekkür ediyorum; arkalarından gelen Alfa kuşağını hazırladıkları için.
Hayatın size getirdiklerinden yeteri kadar memnun musunuz yoksa sitemkâr olduğunuz zamanlar oluyor mu?
Çok memnunum; ne geliyorsa hoş gelmiş.
Sizce idealist bir öğretmen başlıca hangi özelliklere sahip olmalı?
Vicdanlı ve disiplinli olmalı.
Sizin üzerinizde en çok etki bırakan öğretmeniniz kimdi? Hangi özellikleriyle sizi ziyadesiyle etkiledi?
İlkokul öğretmenim Nazliye hanımın bende yeri ayrıdır. Beni edebiyatla tanıştırdı; o yüzden hayatımın şekillenmesinde yeri büyüktür.
ÖZGE ÖZBERK (DERYA)
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’nin hangi özellikleri sizi dizide rol almaya yönlendirdi?
Gani Müjde’yle tanışıklığımız çok eskilere dayanır, kalemini de çok iyi bilirim. Fakat bu kez ters köşe yaparak izleyiciye tadını damaklarda bırakacak çok özel bir hikâye anlatıyor. Senaryoyu ilk okuduğumda bunu hissettim. Gençlere yönelik bir okul hikâyesi gibi dursa da içinde çok naif bir aşk ve baba-oğul hikâyesi bizleri bekliyor.
Bir karakteri canlandırma adına kamera önüne geçmeden önce ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? ‘Derya’ için standart çalışmalar mı yaptınız yoksa bu karaktere farklı bir metotla mı çalıştınız?
Öncelikle senaryonun bana ne hissettirdiğine bakıp, parçalara ayırmadan bütün halinde dilini ve duygusunu anlamaya çalışırım. ‘Derya’ yaralı bir kadın. Ve yaralı kadınlardan bende çok var.
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’, izlenesi bir dizi. Çünkü…
Anlatması gereken çok önemli bir derdi var.
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’nin kadrosunda birçok genç meslektaşınız da bulunuyor? Onlara en çok hangi konuda salık vermek istersiniz?
Hepsi yolun çok başındalar. Hayatlarının kırılma noktasını yaşamak üzere güzel bir yolculuğa çıktılar. Hepsi inanılmaz yetenekli. Çok kıymetli bir yönetmenle, Altan Dönmez ile çalışıp, sevgili Gani’nin kalemini dile getiriyorlar ve yanımızda Necati Akpınar gibi bu işe tüm kalbini koymuş çok sevdiğimiz bir yapımcımız var. Ezcümle nerede olduklarını bildikleri ve bunu iyi değerlendirdikleri vakit başarının kaçınılmaz olduğunu görecekler. Tabii şunu da eklemeliyim ezbersiz sete gelmek olmaz. :))
Hayatın size getirdiklerinden yeteri kadar memnun musunuz yoksa sitemkâr olduğunuz zamanlar oluyor mu?
Çok şükür her şey olması gerektiği gibi.
Oyunculuk size ne ifade ediyor?
Biz anlatıcıyız. Bize cümlelerimizi verirler, kıyafetlerimizi giydirirler, uygun ortama koyarlar biz de o karaktere kalbimizi ve duygularımızı koyarız ve başlarız anlatmaya.
Mesleğiniz adına bugüne kadar edindiğiniz en önemli öğreti nedir?
Oyunculukta 29 yılı geride bırakmış biri olarak şunu söyleyebilirim ki her gün yeni bir şey öğrenmek en güzel öğreti.
Kariyerinizin bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Sakin, dingin, telaşsız ve üretken…
Zaman zaman Z kuşağı çeşitli vesilelerle gündeme geliyor. Z kuşağını siz nasıl yorumluyorsunuz?
Z kuşağı internet, teknoloji ve sosyal medyanın içinde büyüdü. Ortalama 1996’da doğanların oluşturduğu bir grup olarak düşünürsek, onlar bence donanımlı olmaya en müsait nesil. Meraklılar, araştırıyorlar ve ilgi alanlarının, hayallerinin peşinden giderek toplumun büyük bir kısmını yönlendirebiliyorlar. Üniversitelerde gittiğim söyleşilerde bu ayrımı çok daha net görebiliyorum. Eskiden istediği bölümde okumayanlar parmak kaldırsın dediğimde aldığım yanıt şimdi aldığım yanıttan hayli fazla. Ne istediğini bilen ve bilgiye çok kolay ulaştıkları için hızlı düşünebilen bir nesil.
DEVRİM ÖZKAN (SONGÜL)
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’nin hangi özellikleri sizi dizide rol almaya yönlendirdi?
Bana senaryo ilk geldiğinde sabah çok erken bir saatte uçuşum vardı ve ben uykuyu çok seven bir insanım. Uçuşun ilk dakikalarında göz gezdirmek için senaryoyu açtım. Uçuşun nasıl bittiğini hatırlamıyorum.. Sadece artık hiç uykum yoktu ve gözlerim dolu ağzımda kocaman bir gülümseme ile okumayı ve yolculuğumu bitirdim. En son ne zaman bir hikâyeyi böyle hiç soluk almadan okuduğumu hatırlamıyorum. Ve bu benim için çok kıymetli. “Bu işin içinde olmalıyım, evet” dedim. Çünkü izlemeyeceğim, içinde hissetmeyeceğim hiçbir işin içinde olmak istemem.
Daha önce yaptığımız röportajda “mesleğiniz adına bugüne kadar edindiğiniz en önemli öğreti nedir?” sorusunu yöneltmiştim. Siz de “oynama, yaşa” cevabı vermiştiniz. Bu cevapla bağlantılı olarak bir karakteri canlandırma adına kamera önüne geçmeden önce ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? ‘Songül’ için standart çalışmalar mı yaptınız yoksa bu karaktere farklı bir metotla mı çalıştınız?
Ben metot oyuncusu olmadım hiçbir zaman. Sadece oyunculuk benim için bir büyü. Mesela gelen senaryoyu içimden sessizce okurken bana gelen karakterin ilk cümlelerini yüksek sesle okurum. Çünkü benim karakterle tanışmam ilk o andır. O an o zamana kadar hikâyenin beni getirdiği bir duygu bir hissiyat var. Ve benim karakterim de bu hikâyenin içinde. O yüzden, ilk cümleyi nasıl okuduğuma çok dikkat ederim. Ekstra bir ton aramam. Bir şey yapmaya çalışmam, doğalında nasıl çıktığına dikkat ederim. Kendimi dinlerim, duyarım. Çünkü hikâyenin bana getirdiği ruh bana ilk cümlemi söyletendir. Bu da benim karakterin içinde hissetmem için yeterli olur. Sonra gelişir, evrilir, büyürüm. 'Songül' de böyle başladı. Ama bir polis olduğu için kendisi, ben de eski emniyet müdürlerimizden, emekli askerlerimizden bazı eğitimler aldım. En son kolumu oynatamıyordum. Gerçekten zor bir süreçti ama zaten oyunculuğun en güzel yanı da bu ya… Geçen sene 13’üncü yüzyılda 'Efsun Hatun' iken şimdi Ankara'da bir polis memuruyum.
‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’, izlenesi bir dizi. Çünkü…
İnsanlar bazen hayatta ikinci şansını aramaktan korkuyor. Ve bu dizi bizim içimizi mücadele hırsı ve cesaretle dolduracak.
Küçük tiyatrolardan kısa sürede fenomen olan dizilere… Kariyer yolculuğunuzda özellikle ilham alınması gereken etmenler nelerdir?
Ne istediğini bilmek ve bunu hemen icraata dökmek. Çok keskin kararlar "alabilerek" bu güne kadar geldim şükür. O küçük tiyatrolara gitmeye bir anda karar verdim. İstanbul’a taşınmaya, piyano öğrenmeye, hayatta neyim varsa onları yapmak istediğimi fark ettiğim an ertelemedim ve hemen yaptım. Evet, bazen çok imkânım yoktu bazı şeyler için ama unutmayın ki her kriz bir milyoner yaratır. Elimizdeki imkânsızları değerlendirip, kendi inancımıza kalbimize ruhumuza güvenmemiz gerekiyor. Ben bunların farkındalığında şu anki hayatımı yaşıyorum şükür. Uyan ve rüyanda gördüğün güzel şeyler için bir şey yap. İnsanlar için ‘başarısız’ olsan da bunun sonucunda, unutma ki sen hepsinden daha başarılısın.
Hayatın size getirdiklerinden yeteri kadar memnun musunuz yoksa sitemkâr olduğunuz zamanlar oluyor mu?
Benim de herkes gibi şu son iki senem çok zor geçti. Pandemiden daha farklıydı benimki ama. İnsanları çok iyi tanıdığım bir iki seneydi. Kaybetmeyi hiç ummadığım şeyleri kaybedip, kazanmayı hiç ummadığım şeyleri kazandım. Bazen olaylar sonucunda insani bir refleks olarak sitemkâr olabiliyor insan anlık olarak. Ama biraz da büyümek, gece yatağına girdiğinde sevdiğin insanın seni kandırmış olmasına üzülmek değil de, uyuyan bir kedin ve köpeğin oluşuna şükretmekle başlıyor. O yüzden hayatın bana getirdiklerini de götürdüklerini de kabul eden bir mantaliteyle yaşıyorum artık.