HT Gastro
Stil

Hayata gece yarısı başlayanların intikam uykusuzluğu

Herkesi memnun ettikten sonra, "Sıra canım kendimde" diyenler için uyku da, acı da yok Rocky! Çoğunlukla beyaz yaka çalışanların "Aynı ben" diyeceği türden bir yaşam biçimi tarifi: İntikam uykusuzluğu

Giriş: 08.01.2025 - 07:30 Güncelleme: 08.01.2025 - 07:30
Haberler Stil Hayata gece yarısı başlayanların intikam uykusuzluğu

İş yerinde geçirilen uzun saatlerin ardından evdeki görevler de tamamlandıysa, sıra kendinize ayıracağınız zamana geldi. Peki, saat kaç? Nee!! Gece yarısı 12 mi? E, iyi ama şimdi kendinize zaman ayırmanız gerekiyordu hani?

Uyku mu? Yoo, herkesi memnun ettikten sonra, "Sıra canım kendimde" diyenler için uyku da, acı da yok Rocky!

Biraz kendimi anlattım, ama çoğunlukla beyaz yaka çalışanların "Aynı ben" diyeceği türden bir yaşam biçimi tarifi bu.

Evet, 'kendim' saatleri gece yarısı başlıyorsa, uykusuz gecenin ardından sabah yataktan sürünerek kalkma, ertesi gün geç ayılma serüveni devam eder, gider... O kadar olacak tabii. Herkesin fosur fosur uyuduğu saatlere film ya da dizi keyfi, kitap okuma seansı, bir şeyler yazma-çizme ya da cilt bakımı yapma gibi bir yığın aktivite sığdırmak kolay değil.

Gece uyuma saati çoktan gelmişken, hâlâ dizinin bir sonraki bölümünü izlemeye çalışmak ya da sürükleyici romanı bitirmek için uykuyla savaşmak, kendini bir taraftan memnun etmeye çalışırken, diğer taraftan 'uykudan intikam alma' şekli aslında.

Bu, o kadar yaygın bir davranış şekli ki, artık bilimsel bir adı da var. Uykudan, başka şeyler yapmak için bilerek feragat etmeye, ‘intikam amaçlı yatma saatini erteleme’ ya da Çinlilerin deyimiyle 'bàofùxìng áoyè' deniyor. Yarı Amerikalı-yarı Çinli gazeteci Daphne K Lee, birkaç yıl önce sosyal medyada bu kavramdan söz edince oldukça benimsendi doğrusu ve hızla yayıldı. "İşte beni anlatıyor" hissi yarattı insanlarda.

Terimin tam olarak nereden geldiği belli değil. Muhabirin bu kavramın kullanıldığını gördüğü en erken tarih, Kasım 2018'di. Bir blog yazısında yer alıyordu, ama kökeni muhtemelen bundan öncesine dayanıyordu. Blog yazarı, iş günü boyunca "başka birine ait olduğunu" ve ancak eve gelip uzanabildiğinde "kendini bulabildiğini" yazmıştı.

Bu intikam amaçlı yatma vakti ertelemesinin üzücü olduğunu, çünkü sağlığının bozulduğunu, ancak biraz olsun özgürlüğe kavuştuğu için de "harika" olduğunu belirtmişti. Kendisi Çin'deki meşhur, sabah 9'dan akşam 9'a haftanın 6 günü çalışmayı tarif eden 996 sistemi çarkında dönüp duran biriydi.

‘İntikam uykusuzluğu’, Çin'de popüler hale gelmiş olabilir, ancak anlattığı hikaye, dünyanın dört bir yanında aşırı çalışan işçilerin, kendileri için iyi olmadığını bilmelerine rağmen, değerli kişisel zamanlarını harcamak için uyku saatlerini ertelemelerini anlatıyordu.

Evet, artık literatürde 'intikam uykusuzluğu' diye bir şey var. Gündüz hayatları üzerinde fazla kontrolleri olmayan insanların, gece geç saatlerde biraz özgürlük duygusunu yeniden kazanmak için erken uyumayı reddetmeleri olarak tanımlanıyor.

Uzmanlar uzun zamandır yetersiz uykunun dikkate alınmayan küresel bir halk sağlığı salgını olduğu konusunda uyarıyor.

Birkaç yıl önce, 12 ülkeden 11 bin kişiyle yapılan küresel uyku anketi, dünya çapındaki yetişkinlerin yüzde 62'sinin yeterli uyku almadığını hissettiğini, önerilen 8 saatlik uykudansa hafta içi geceleri ortalama 6,8 saat uyuduklarını gösterdi. İnsanlar bu eksikliği stres ve uyku ortamı gibi çeşitli nedenlere bağlarken, yüzde 37'si yoğun iş veya okul programlarını suçladı.

İnsanlar, iş hayatının boş zamanlarını elinden almasından rahatsız olsalar da, uykuyu azaltmak muhtemelen en iyi 'misilleme' olmayabilir. İntikam uykusuzluğunu kalıcı bir alışkanlığa dönüştürmek, özellikle uzun vadede, hem zihinsel hem de fiziksel olarak bir dizi zararlı etkiye yol açabiliyor.

California Üniversitesi'nde sinir bilimi ve psikoloji profesörü olan Matthew Walker, ‘Why We Sleep: Unlocking the Power of Sleep and Dreams’ (Neden Uyuyoruz: Uykunun ve Rüyaların Gücünün Kilidini Açmak) adlı kitabında çarpıcı bir tespit yapıyor:

"Uykunuz ne kadar kısaysa, ömrünüz o kadar kısa olur."

Teksas Üniversitesi’nde uyku tıbbı uzmanı Dr. Safia Khan, doğal uyku saatinden sonra uyanık kalındığında vücudun daha fazla uyanıklık hormonu ürettiğini söylüyor.

Normalde bu hormonların gündüzleri yüksek, geceleri düşük olması gerekiyor. Vücut sizi uyanık tutmak için daha fazlasını üretmek zorunda kaldığında, bu, adrenal bezlerine (böbreğin üst iç tarafında yerleşmiş birçok hormon salgılayan endokrin bezler), kardiyovasküler (kalp ve damar) sisteme ve solunum sistemine baskı yapıyor.

Çünkü o esnada vücudunuzun yapması için tasarlanmadığı bir şeyi yapmış oluyorsunuz.

Kadınlarda uyku bozuklukları üzerine bir kitap yazan Khan, "Bu durum yüksek tansiyona, yüksek kan şekerine, ruh hali bozukluklarına, anksiyeteye, depresyona, panik ataklara, kas yorgunluğuna, eklem ağrılarına ve sızılarına yol açar” diyor.

Khan, çok az uyumanın hasta olduğumuzda iyileşmemizi geciktirebileceğini söylüyor. Uyku eksikliği, hafızamızı ve zihinsel aktiviteleri de etkileyebiliyor.

Çalışmalar, az uykuyla araç kullanmanın sarhoşken araç kullanmak kadar tehlikeli olabileceğini gösteriyor.

Peki, yetersiz uykuyla geçen bir hayat, uykusundan intikam alan çalışanların mı suçu dersiniz?

Kent Üniversitesi'nde çalışan sosyolog Heejung Chung, uykuyu geciktirme uygulamasını işverenlerin hatası olarak görüyor. Sorunu ele almanın, işçilere fayda sağlayacağını ancak aynı zamanda sağlıklı, verimli bir iş yeri sağlamaya da yardımcı olacağını anlatıyor. "Aslında bu bir üretkenlik ölçüsü. Rahatlamak için o zamana ihtiyacınız var. Çalışanların iş dışında yapacak bir şeye ihtiyacı var. Sadece tek bir iş yapmak riskli bir davranış" diyor.

Pandemi döneminde başlayan ve ardından bazı şirketlerin devam ettirdiği evden çalışma uygulamasının, çalışma hayatına daha fazla esneklik getirmiş olsa da bazı durumlarda iş ve ev arasındaki zaten belirsiz olan sınırları daha da belirsizleştirdiği bir gerçek.

Sosyolog Chung, gerçek değişimin birçok şirkette kurumsal bir değişim gerektirdiğini söylüyor. Çalışanların bireysel olarak değil ama birlikte hareket ederek şirket yöneticilerinden talepte bulunmalarının önemine vurgu yapıyor.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER