Gina Lollobrigida'yı serveti nedeniyle evlendirmediler

Birçok ülkenin ulusal sineması gibi Hollywood’un gölgesinde kalmış olsa da İtalyan sineması, özellikle 1940 - 1970 arasına damgasını vurmuştu.

1903’ten itibaren şekillenen İtalyan sineması, İtalya’nın birinde yenik çıktığı iki dünya savaşı görmesine rağmen adından söz ettiren yapımları küresel çapta pazarlamayı başardı. Bunun sonucunda da küresel çapta şöhretli oyuncular çıkardı.

Federico Fellini, Bernardo Bertolucci, Roberto Rossellini, Vittorio De Sica, Luigi Comencini, Alessandro Blasetti ve Michelangelo Antonioni İtalyan sinemasını yüksek mertebelere ulaştıran yönetmenler olarak ülkelerinin gurur kaynağı oldu.

Sophia Loren, Marcello Mastroianni, Daniela Bianchi, Franco Franchi Jeanne Moreau ve Gina Lollobrigida ise 1940 - 1970 arasında İtalyan sinemasının yükselmesinde önemli pay sahibi oyuncular olmayı başardı.

O oyunculardan biri olan “İtalyan sinemasının başkahramanı” olarak Gina Lollobrigida, Roma’da bir süredir tedavi gördüğü hastanede 16 Ocak’ta hayatını kaybetti.

Gina Lollobrigida, İtalya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı ve Sanat ve Edebiyat Nişanı'na layık görülmüştü.

İtalya Kültür Bakanı Gennaro Sangiuliano, yaptığı açıklamada “Yarım yüzyıldan fazladır İtalyan sinema tarihinin başkahramanı olan beyazperdenin divasına elveda. Cazibesi ebedi kalacak” ifadesini kullandı.

Gina Lollobrigida, 1968'de Kızılay'ın 100'üncü kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlenen etkinliklere katılmak üzere İstanbul'a gelmişti.

Gina Lollobrigida, çok güzeldi, çok ünlüydü, çok da zengindi.
Peki mutlu muydu?
Gina Lollobrigida, 95 yıllık hayatında mutluluğu bir türlü yakalayamadı.
Çünkü hayatında aşk yoktu.

Gina Lollobrigida, Alman oyuncu Horst Buchholz ile birlikte bir davette görülüyor.

Evet; çok güzeldi, çok ünlüydü, çok da zengindi ama Gina Lollobrigida bütün bunların mutlu olmaya yetmeyeceğinin en güzel örneklerinden biriydi.

Gina Lollobrigida, Kraliçe II. Elizabeth'in tahta çıkış etkinliklerine davet edilmişti.

Gina Lollobrigida, "Bütün hayatım boyunca gerçek bir aşk istedim. Gerçek bir aşk. Fakat hiç böyle bir aşk yaşamadım. Kimse beni gerçekten sevmedi" diyerek güzelliğin, şöhretin ve servetin insanın mutlu olmasına yetmeyeceğinin altını çizdi.

1950’de bir Yugoslav göçmeni olan fizikçi Milko Skofic ile evlenen Gina Lollobrigida, bu evlilikten kocasının adını verdiği bir erkek çocuk dünyaya getirdi.

1967’de Milko Skofic’ten boşanan Gina Lollobrigida, evliliğin sıkıcı olduğunu, bu nedenle de bir daha asla evlenmeyeceğini açıkladı. Dediğini de yaptı.

Daha doğrusu yapmak zorunda kaldı.
Şöyle; 2008’de 79 yaşında olan Gina Lollobrigida, kendisinden 34 yaş genç bir erkekle evleneceğini açıkladı.

İtalyanlar, bu evliliğe şiddetle karşı çıktı. Basında sık sık da 1967’deki evliliğin sıkıcı olduğu yönündeki açıklamaları hatırlatıldı.

İşin aslına bakılacak olunursa Gina Lollobrigida’nın evlenmesinin istenmemesinin nedeni sözünü çiğneyecek olması değildi.

Belli bir yaşa gelmiş Gina Lollobrigida’nın servetinin evleneceği kişiye kalacak olmasıydı. İtalyanlar, bu durumu hazmedemeyeceklerini defalarca açık dille ifade etti.

Gina Lollobrigida, baskılara daha fazla dayanamayarak evlenmekten vazgeçti. Lollobrigida, düğünü iptal etmesinden kendisini ağır bir dille eleştiren basını sorumlu tuttu.

Peki Gina Lollobrigida’nın serveti ne oldu?
Vasiyeti henüz açıklanmadı ama sağlığında bazı mücevherlerini çeşitli yardım kuruluşlarına bağışladı.

Mücevherleri arasında yer alan pırlanta ve elmas küpe, 4.9 milyon dolar gibi rekor bir fiyata satıldı. Geliri de kök hücre araştırmaları yapan bir kuruluşa bağışlandı. Lollobrigida, bu satışın ardından yaptığı açıklamada "Mücevherler, insana zevk vermek için kullanılır. Ben de bunları uzun yıllar takarak zevk aldım" demiş ve gelirin kök hücre araştırmalarına aktarılacak olması hakkında şunları söylemişti: Kök hücre tedavisi konusunda farkındalığı artırmaya yardımcı olmak için mücevherlerimi satmak bana harika bir kullanım gibi görünüyor.

Gina Lollobrigida’yı hafızalara kazıyan bir diğer gelişme de Küba lideri Fidel Castro ile aşk yaşadığı iddiasıydı.

1971’de 44 yaşındayken kendini oyunculuktan emekli eden Gina Lollobrigida, fotoğrafçılığa ve heykeltıraşlığa yöneldi.

UNICEF'in ve Gıda ve Tarım Örgütü’nün iyi niyet elçisi olarak da çalışan Gina Lollobrigida, 1975’te Küba lideri Fidel Castro ile ilgili “Fidel Castro'nun Portresi” adını verdiği belgesel bir film çekti. İşte bu belgesel film, Lollobrigida ile Castro arasında ilişki olduğu söylentilerinin çıkmasına neden oldu.

İtalyanlar, çok sevmesine, ulusal kahramanlarından biri olarak görmesine rağmen Gina Lollobrigida’nın en büyük hayallerinden birini gerçekleştirmesine izin vermedi.

Hep milletvekili olmak isteyen Gina Lollobrigida 1999'da adaylığını açıkladı açıklamasına ama yeterli oy alamadığı için parlamentoya giremedi.

4 Temmuz 1927’de bir mobilya üreticisinin kızı olarak Lazio’nun dağlık köylerinden biri olan Subiaco’da dünyaya gelen Gina Lollobrigida'nın gençlik yıllarında Roma’ya taşınarak ‘Diana Loris’ takma adıyla fotoromanlarda yer alması ona modellik ve oyunculuğun kapılarını açtı.

Bu dönemde aynı zamanda oyunculuk yaparak tiyatro oyunları için sahneye, sinema filmleri için kamera karşısına geçen Gina Lollobrigida, arkadaşlarının ısrarıyla 1947’de ‘Bayan İtalya’ adlı güzellik yarışmasına katıldı.

'Bayan İtalya'da üçüncü olsa da yarışmada kraliçe seçilen meslektaşından daha popüler olması, gelecekte sahip olacağı kariyerinin ön izlemesiydi.

Gina Lollobrigida, bu dönemde aynı zamanda oyunculuk yaparak tiyatro oyunları için sahneye, sinema filmleri için kamera karşısına geçti.

Gina Lollobrigida, arkadaşlarının ısrarıyla 1947’de katıldığı ‘Bayan İtalya’da üçüncü seçilse de yarışmada kraliçe seçilen meslektaşından daha popüler oldu. Böylelikle gelecekte sahip olacağı kariyerinin ön izlemesi ortaya çıkmış oldu.

Gina Lollobrigida’nın İtalya’daki popülerliği, doğal olarak Hollywood’un dikkatinden kaçmadı.

Döneminde dünyanın en zengin kişilerinden biri olan iş insanı, yönetmen ve yapımcı Howard Hughes, Gina Lollobrigida ile 7 yılda 3 film çekmek üzere sözleşme imzaladı. Lollobrigida, iki filmi çektikten sonra üçüncü filmin çekimleri için ABD’ye gitmedi. Bunun üzerine Hughes ile arasında yıllarca süren yasal süreç başladı.

Birçok eleştirmene göre sinema tarihinin en güzel filmleri arasında yer alan 1953 yapımı ‘Ekmek, Aşk ve Hayaller’, gişede büyük bir başarı elde ederken Gina Lollobrigida, BAFTA Ödülleri’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında aday gösterildi.

Gina Lollobrigida'nın en önemli filmleri arasında şüphesiz Burt Lancaster ile Tony Curtis ile birlikte kamera karşısına geçtiği ‘Trapez’ ve Anthony Quinn ile birlikte başrolü paylaştığı “Notre Dame'ın Kamburu” yer alıyor.

Gina Lollobrigida, bu iki filmle izleyicilerde öylesine büyük bir etki bıraktı ki canlandırdığı ‘Lola ve ‘Esmeralda’ ile özdeşleştirildi.

Sophia Loren

Gina Lollobrigida, kariyerinde böylesine başarılı olurken zirvede yalnız değildi. Vatandaşı Sophia Loren’ın kariyeri de farklı değildi.

İtalyanlar, iki yıldızlarının küresel başarı ve şöhretinden dolayı gurur duyadursun aralarındaki rekabet, Lollobrigida ile Loren’ın sık sık polemiklere girmesine neden oluyordu.

Her iki oyuncu da kendisinin daha başarılı olduğu bu nedenle bir sıralama yapılacaksa ilk sırada olması gerektiği yönünde beyanatlar veriyordu.

Sophia Loren

Gina Lollobrigida, en son 1971’de, Sophia Loren ise 2009’da bir film için kamera karşısına geçti geçmesine ama aralarındaki rekabet son güne kadar devam etti. Lollobrigida, 2017’de yaptığı açıklamada kendisinin bir numara olduğunu söyledi.

Gina Lollobrigida, 2 Şubat 2018'de Los Angeles'taki 'Şöhretler Kaldırımı'ndaki kendine ait bölümün açılışına katıldı.