Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Harrison Ford’un en iyi 10 filmi
        1

        YILDIZ SAVAŞLARI (1977)
        (Star Wars)

        Efsanenin başladığı film, bizi hikâyenin içine hızla çekerek “çok uzak bir galaksi”de, yönetmen George Lucas'ın hayal dünyasında yolculuğa çıkarır. Her şey hem çok yeni hem de çok tanıdıktır... Kökleri 1930'lu yıllara kadar giden uzay operaları, westernleri hatırlatan sahnelerle buluşur. Her şey bir yana, popüler kültür tarihine adını yazan karakterlerle tanışırız: İsyancı Prenses Leia, bir komedi ikilisini andıran R2-D2 ve C-3PO, hemen özdeşleştiğimiz ‘adamımız’ Luke Skywalker ve bilge Obi-Wan… Serseri ama iyi kalpli Han Solo (Harrison Ford) ve kankası Chewbecca’yı görür görmez severiz. İlk başlarda kendi çıkarlarını düşünen biri gibi görünür ama içten içe öyle olmadığını biliriz. Serinin efsane uzay gemisi Millennium Falcon ile aralarındaki güçlü bağı unutmayalım. Film, Harrison Ford’u dönemin en önemli erkek starlarından biri yapar.

        2

        STAR WARS: BÖLÜM V – İMPARATOR (1980)
        (Star Wars: Episode V – The Empire Strikes Back)

        Yönetmenlik koltuğunu Irvin Kershner'e bırakan ama kaptan köşkünü kimseye bırakmayan George Lucas, ilk filmin damaklarda bıraktığı o eğlenceli, hafif tadı boş verip bizi hikâyenin karanlık kalbine doğru götürür. Cesaretli bir karardır... Luke'un Yoda'yla tanışması, Güç'ün ne olduğunu öğrenmesi ve Darth Vader'in babası olduğunu anlamasıyla öykü derinleşerek sofistike bir hal alır. Sıradan bir uzay operası olmanın çok ötesine geçer. Vader ile girdiği ışın kılıcı düellosunda Luke'un sağ elini kaybetmesi ve Karanlık Taraf'a teslim olmaması unutulmazdır... Han Solo'nun karbon dondurucuya mahkûm edilmesi de filmin akıldan çıkmayan anlarından biridir.

        3

        KUTSAL HAZİNE AVCILARI (1981)
        (Raiders of the Lost Ark)

        Harrison Ford’un canlandırdığı Amerikalı arkeolog Indiana Jones, 1936 yılında geçen filmde Nazilerin peşine düştüğü eski çağlardan kalma bir sandığı herkesten önce bulup ABD’ye getirmeye çalışır. George Lucas’ın Philip Kaufman’la birlikte yazdığı hikâyeyi Lawrence Kasdan senaryolaştırmış, yönetmenliğini Steven Spielberg yapmıştı. ‘Kutsal Hazine Avcıları’ ile Spielberg, eski seriyal maceraları yeniden canlandırmış, çağdaş aksiyon sinemasının hızını, ruhunu ve ironisini önceden şekillendirmişti. Mizah duygusuyla aksiyondan beslenen saf eğlencenin güzelliğini taşıyan film, 8 dalda Oscar’a aday olmuş; sanat yönetimi, ses, kurgu ve özel efekt kategorilerinde ödül kazanmıştı. Harrison Ford, Han Solo’nun ardından bir unutulmaz kahramanı daha canlandırmıştı.

        4

        BLADE RUNNER (1982)

        Philip K. Dick’in romanından uyarlanan film, insan ve insanın kendi suretinden ürettiği androidler arasındaki farkların ya da farksızlıkların keşfine çıkıyor. İleri teknoloji şirketlerinin “tanrı” rolünü oynamaya kalktığı bir dünyada, varoluşunu sorgulayan isyankâr androidlerin yanı sıra insan olduklarını sanan sahte hafızalı androidler de var. Ridley Scott’un melankolik bir kara film lezzetinde çektiği film, karanlık gelecek tasarımıyla bilimkurgu sinemasını derinden etkilemişti. ‘Star Wars’ ve ‘Indiana Jones’ serilerinde klasik kahramanı oynayan Harrison Ford’un, filmin öyküsü ve oynadığı Deckard karakteriyle arası pek barışmamıştı. Ama aradan geçen yıllardan sonra devam filminde rol almaktan geri durmadı.

        5

        TANIK (1985)
        (Witness)

        Babasını yeni kaybetmiş Samuel (Lukas Haas), annesi Rachel (Kelly McGillis) ile beraber teyzesine gitmek için tren beklerken istasyonun tuvaletinde bir cinayete tanık olur. Öldürülen kişi gizli polis olduğu için hassas bir vakadır. Cinayeti araştırmak üzere görevlendirilen Detektif John Book (Harrison Ford), Amish toplumundan gelen Samuel’den aldığı bilgi doğrultusunda olayın polis teşkilatının içine kadar uzandığını fark eder. Bir noktadan sonra sadece Samuel ve annesi için değil Dedektif Book için de tehlikeli bir süreç başlar. Girdiği çatışmada yaralanan Book, Samuel ve annesiyle birlikte Amish toplumunun içinde gizlenir… 6 dalda Oscar’a aday olan ve görüntü ile senaryo dallarında ödülü kazanan ‘Witness’, Harrison Ford’un en iyi performanslarından biri olarak kabul edilir. Peter Weir’in yönettiği filmin Ford’a, meslek hayatındaki ilk Oscar adaylığını getirdiğini belirtelim.

        6

        ÇALIŞAN KIZ (1988)
        (Working Girl)

        Regan dönemi ABD'sindeyiz... Egosu yüksek kibirli genç finansçıların “Dünyayı ben yarattım” edalarında ortada dolaştığı bir dönem... Cazibeli, güzel, sarışın bir kadının iş dünyasında yapabilecekleri, erkekler tarafından sınırlandırılmış durumda. Ondan sadece erkeklerin ilgi odağı olan bir kadın olması bekleniyor... Ama eğer “ciddiye alınmak” istiyorsa yapacakları belli: Kendisi gibi değil, finans dünyasındaki diğer kadınlar gibi olmak zorunda... Ama Melanie Griffith'in canlandırdığı Tess McGill'in kendisi gibi olmaktan vazgeçmeye hiç niyeti yok. Başkalarının onun için belirlediği hayatı istemiyor. Zekâsı ve sezgileriyle erkeklerden ya da erkeklik kültürünün savunucusu kadınlardan hiçbir eksiği yok. Tam tersine fazlası var... Senaryosunu Kevin Wade'in yazdığı, Mike Nichols’un yönettiği “Çalışan Kız” 1980'lerin en popüler ve etkili kadın filmlerinden biriydi. Harrison Ford ise genel imajına uygun bir rolde, öykünün anahtar karakteri finans şirketi yöneticisi Jack Trainer’ı canlandırdı.

        7

        ŞÜPHE ALTINDA (1990)
        (Presumed Innocent)

        Savcı Rusty Sabich (Harrison Ford), meslektaşı Carolyn Polhemus’un evinde tecavüz edilerek öldürülmesinin ardından bağlı bulunduğu Bölge Savcısı tarafından bizzat görevlendirilir. Böylelikle Rusty için son derece hassas bir süreç başlar; çünkü evli olmasına rağmen Carolyn ile daha önce gizli bir ilişki yaşamıştır. Soruşturma sürecinde Carolyn’le ilişkisinin açığa çıkmaması için olayı güvendiği bir detektife verir. Ne var ki, bir süre sonra her şey aleyhine döner; Rusty, tecavüz ve cinayetle suçlanır. Scott Turow’un aynı adlı romanından filme uyarlanan ve Alan J. Pakula tarafından yönetilen bu polisiye gerilim, gişelerde ulaştığı başarının yanı sıra eleştirmenlerden de olumlu tepkiler almıştı.

        8

        KAÇAK (1993)
        (The Fugitive)

        Chicago’lu tanınmış cerrah Dr. Richard Kimble (Harrison Ford), takma kollu bir adam tarafından öldürülen eşinin yasını dahi tutamadan polis tarafından cinayetin faili olarak yakalanır. Bütün deliller aleyhinedir ve takma kollu adamın varlığına kendisi dışında kimse inanmaz. Kimble, tesadüf eseri kaçma fırsatı bulduğunda eşinin katilini bulmak için harekete geçer. Fazla zamanı yoktur ve daha kötüsü, tilki gibi kurnaz Samuel Gerard (Tommy Lee Jones) adında federal memurun liderliğinde bir sürü insan onu aramaktadır. Dr. Kimble, bütün bu süreçte doktorluğunu kendisi için bir avantaja çevirirken ettiği Hipokrat Yemini’ne sadık kalarak hayat kurtarmak için elinden geleni de yapar. Andrew Davis’in yönettiği, saat gibi tıkır tıkır işleyen bu aksiyon gerilim, 1970’li yıllarda TRT ekranlarında da gösterilen aynı adlı diziden sinemaya uyarlandı. 7 dalda Oscar adayı oldu ve sadece yardımcı erkek oyuncu kategorisinde Tommy Lee Jones’a ödül getirdi.

        9

        STAR WARS: BÖLÜM VII – GÜÇ UYANIYOR (2015)
        (Star Wars: Episode VII - The Force Awakens)

        Yönetmen ve yazar J.J. Abrams, serinin “seçilmiş kişi”, “özgürlük savaşı”, “demokrasi özlemi”, “aşk”, “korkunç teknolojik silahlara karşı insan”, “şirin droidler”, “etnik çeşitlilik” gibi vazgeçilmez temalarını koruyarak, ilk iki üçlemenin devamını getiren yeni bir hikâye başlatır. Hurda toplayıcısı Rey (Daisy Ridley), Anakin ve Luke'un yerini dolduran kahraman olarak kalbimizi fetheder... Rey, Finn ve Kylo Ren gibi üç yeni karakteri itibarıyla genç olmak, büyümek ve seçim yapmakla ilgili bir filmdir. Aidiyet, kimlik ve baba kompleksi öne çıkar. Skywalker destanı devam etmektedir... Harrison Ford ise Han Solo’yu oynadığı ilk filmden 32 yıl sonra Han Solo’yu bir kez daha canlandırır. Yanında yol arkadaşı Chewbecca ve Prenses Leia da vardır.

        10

        BLADE RUNNER 2049 (2017)

        1982 tarihli bilimkurgu başyapıtı “Blade Runner”ın devamı niteliğindeki filmde herkes “mucize”nin peşinde... Öylesine karanlık, umutsuz bir gelecekteyiz ki, mucize daha iyi bir geleceğe duyulan inancın tohumu anlamına geliyor. “Bilimkurgu bugünü anlatır” fikrinden hareket edersek “Blade Runner 2049”, günümüzü acı dolu bir geçiş dönemi olarak görüyor. Köleleştirilmiş çocuk işçiler, çöplüklerde yaşayan “sistem dışı” kanunsuzlar, gökdelenlerin daracık dairelerinde yaşayan yoksullarıyla dünya cehennemi bir yer. Zenginler ise başka gezegenlere kaçmışlar... İnsana değil, insanlığa dair bir umut var filmde. Harrison Ford’un 35 yıl sonra bir kez daha canlandırdığı Rick Deckard da bu umudu bize hissettiren karakterlerden biri. Aşk, dostluk, dayanışma, vicdan, özveri, ahlak gibi tüm insani değerleri replikantlar ve yapay zekâlar yaşatıyor... İlk filmin altında ezilmeyen “Blade Runner 2049” kendi dünyası ve kendi karakterleriyle hikâyeyi sürdürüyor, farklı şeyler söylüyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ