Üsküp hakkında bilmeniz gereken 10 şey
Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp, her köşesinde Osmanlı dokusu taşıyan, kadim bir Balkan kenti.
Balkanlar’ın popüler başkentlerinden biri olan Üsküp, bir yanda eski ve naif Osmanlı şehri havası bir yanda komünist dönemin izlerini taşıyan mimari yapıları, bir yanda ise AB yolunda girişilen kitch heykel projeleriyle “kafası karışık” bir şehir. Yine de sokaklarında kaybolacağınız ve detaylarında tanıdık hisler bulacağınız cazip bir şehir.
Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp, her köşesinde Osmanlı dokusu taşıyan, kadim bir Balkan kenti. Ziyaret ederseniz, Üsküplü şair Yahya Kemal Beyatlı'nın neden "Üsküp ki Şar dağında devamıydı Bursa’nın" dediğini anlarsınız. Vodna Dağı eteklerinde kurulu Üsküp, Vardar Nehri üstüne inşa edilen Taş Köprü ile adeta ikiye bölünmüş gibi. Bir tarafa tarihi Türk çarşısının yer aldığı Osmanlı, diğer taraf ise kiliseleri, mimarisiyle hıristiyan kültürün izlerini taşıyor. Balkanların çoğu gibi nüfusu genç ve canlı, hareketli bir şehir yaşantısı var.
Hadi gelin, vizesiz ziyaret edebileceğiniz Üsküp’e biraz yakından bakalım.
Taş Köprü
15. yüzyıldan kalma, 13 gözlü Taş Köprü, şehrin en önemli simgelerinden. Vardar Nehri üzerine kurulu ve şehrin iki yakasını birleştiren önemli bir konuma sahip. Bir tarafta heykellerle dolu Makedonya Meydanı’nı diğer tarafta Eski Çarşı’yı göreceksiniz. Meşhur “Vardar Ovası” türküsünde geçen Vardar Nehri üstüne kurulu işte bu köprü. Nehrin büyük kısmı Makedonya’da, bir kısmı ise Yunanistan sınırlarında. Sadece yaya kullanımına dönük olan köprü, şehrin en çok fotoğraf çekilen noktalarından biri.
Makedonya Meydanı ve “Heykeller Şehri”
Pek çok tarihi yapıyı barındıran, şehrin en büyük meydanı ve merkezi. Taşköprü’nün bir ayağı buraya çıkar, gün boyu hareketli, cafe ve restoranların, dükkanların olduğu turistik bir meydan. 1963 yılında yaşanan büyük deprem, şehre ve meydandaki tarihi yapıların çoğuna zarar verir. Makedonya, biraz bu meydanı düzenlemek, belki biraz da Yunanistan ile yıllardır yaşanan “Makedonya kimin?” tartışmasında da elini güçlendirmek için “Üsküp 2014” projesini hayata geçirir. Üsküp 2014, 20 kadar bina ve 40 kadar heykelin şehir meydanına “kondurulması” projesidir aslında. Şehrin tarihi ve dokusuyla uyuşmasa da, komünizm döneminde yapılan sade binalar yerine dönemi için gösterişli sayılan meydanı yeniden inşa etme projesi. Fakat proje hem devasa bir bütçeyle yapıldığı için hem de özgün olmadığı aksine “kitsch” ve yapay bulunduğu için çokça eleştiri alır. Gittiğinizde meydandaki heykellere, birbiriyle ve şehirle olan ilişkilerine bakarak kendiniz karar verebilirseniz. Unutmayın, Üsküp’te her duruma uygun bir heykel bulabilirsiniz.
Tarihi Çarşı
Taş Köprü’nün diğer ayağı da Osmanlı dokusunu her köşesinde görebileceğiniz Tarihi Çarşı’ya uzanır. Arnavut kaldırımlı yolları, kuyumcusu, terlikçisi, köftecisi, el sanatları ve hediyelik eşya dükkanları, çay ocaklarıyla bu çarşı tipik bir Osmanlı şehrinde olduğunuzu hatırlatır. En iyisi bu çarşının, labirente benzeyen sokaklarında kaybolun. Esnafın çoğu Türkçe konuşur, hatta İngilizce soru sorsanız bile dönüp, “büyle” giderseniz, en güzel “küfte”yi nerede yiyeceğinizi tatlı bir Türkçe’yle tarif edecektir.
Köfte ve boza
Üsküp’te ne yiyip içmeli derseniz alacağınız cevap aşağı yukarı aynı. Köftesi meşhur, Türk çarşısında merkezi olan Destan Köfte ile Kozmos Köfte. Destan Köfte biraz daha turistik ve nispeten yeni. Kozmos ise salaş bir esnaf lokantası gibi görünüyor. Köfte taneyle satılıyor, yanında biber ve meşhur “shopska” salatasıyla sunuluyor. Shopska, temelde çoban salatasına benziyor, domates, salatalık, biber ve soğan iri iri doğranıyor ve üstüne beyaz peynir rendeleniyor, isteğe bağlı olarak sirke de eklenebiliyor. Köfte ve salata yediyseniz çarşının girişindeki eski tatlıcıya uğrayıp bademli kurabiyelerinden denemenizi tavsiye ederiz. Burada boza da göreceksiniz ama bizim alışık olduğumuzdan farklı, daha asidik bir tadı var, koyu renkli ve soğuk servis ediliyor. Eh Türk çarşısı dedik, baklava ve börek yiyebilir, Türk kahvesi ve çay içebileceğiniz dükkanlar bulabilirsiniz.
Şehrin resmi simgelerinden biri: Kale
Şehrin önemli simgelerinden bir diğeri de Kale, hatta resmi simgesi diyebiliriz. Taş Köprü ile birlikte kale de Üsküp armasında da yer alıyor. 6. yüzyıl eseri olan Kale, Vardar Nehri’ne hakim bir konumda yer alıyor. Ziyaret etme şansınız olursa şehir manzarasını izleyebilirsiniz. Şehir genel olarak hesaplı ama yine de kaleye girişin ücretsiz olduğunu hatırlatalım.
Müzeler
Makedonya Meydanı’nda bir kısmı restore edilen bir kısmı sıfırdan yapılan müzeleri göreceksiniz. Yine Üsküp 2014 projesi ile yapılan Arkeoloji Müzesi, tüm gösterişiyle meydanda karşılayacak sizi. Ülkenin en eski buluntularının yer aldığı müzede ünlü İskender Lahdi’nin bir kopyasını görebilirsiniz. Tabi orijinali İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde yer aldığı için görmek ister misiniz bilemeyiz. Makedonya Mücadele Müzesi, önce 500 yıl Osmanlı hakimiyeti altında, ardından komünist Yugoslavya’nın bir parçası olarak var olan ülkenin tarihine odaklanıyor. Ancak tarafsız bir değerlendirme için başka kaynakları da dikkate almanızı tavsiye ederiz.
Nene Teresa evi
Nobel Barış Ödüllü ve ölümünden sonra “Azize” ünvanı alan Rahibe Teresa Üsküp doğumlu bir Arnavut. Bu nedenle sadece Üsküp’te değil Kosova ve Arnavutluk’ta da sahip çıkılan bir tarihi figür. Üsküp henüz Osmanlı yönetimi altında iken burada doğan Rahibe Teresa’nın vaftiz edildiği kilise sonradan bir anıt eve dönüştürülmüş.
Milenyum Haçı
Makedonya’daki Hıristiyan varlığının 2 bininci yılını onurlandırmak için Vodno Dağı’nın tepesine 2002 yılında devasa bir haç yapıldı. Öyle bir haç ki 66 metre yüksekliğinde ve dolayısıyla şehrin pek çok yerinden görülebiliyor. Haçın yer aldığı Vodno Dağı’na teleferikle çıkabilir ve manzaranın tadını çıkarabilir ya da gece de ışıklandırılan haçı şehirden izleyebilirsiniz.
Görmeden dönmeyin: Matka Kanyonu
Biraz Üsküp’ün dışına çıkalım ve bir doğa harikası olan Matka Kanyonu’na gidelim. Görkemli dağların arasında yemyeşil uzanan Matka Gölü, huzur depolamak için nefis bir manzara sunuyor. Kanyonun içinde çok sayıda mağara ile kilise ve manastır da bulunuyor. Avrupa’nın en derin mağaralarından biri olan Vrelo mağarasını ve içindeki devasa “Çam Kozalağı” sarkıtını görmenizi özellikle tavsiye ederiz. Kanyonu kanoyla, botla veya yürüyüş yaparak gezebilirsiniz. Kanyonda kahve ve yemek molası verebileceğiniz restoran da bulunuyor.
Balkanların en eski tartışmalarından biri
Üsküp bugün “Kuzey Makedonya” sınırları içinde bulunuyor. Çünkü ülkenin adı bir süre önce “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” olarak değiştirildi. Bu değişikliğin ardında Balkanlar’ın en eski çatışmalarından biri yatıyor: Yunanistan ile Makedonya’nın ta Büyük İskender’den bu yana Makedon kimliğine sahip çıkması ve doğal olarak bu kültürel mirasın paylaşılamaması. Yunanistan, kendi sınırları içindeki “Makedonya” bölgesini ve Makedon kimliğini bahane ederek bu adın kullanılmasını istemiyordu, anlaşmazlık uzun yıllar sürdü. Son olarak AB yolundaki tüm engelleri ortadan kaldırmaya çalışan Makedonya adını değiştirdi. Buna göre ülkenin adı “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” oldu.