Kılıçdaroğlu: İlk seçimde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin 37. Olağan Kurultay'da bir konuşma yaptı. 2023'te cumhuriyetin ikinci yüzyıla gireceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ikinci yüzyıla cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmayı temel hedef haline getirerek girdiklerini belirtti. Türkiye'nin 5 temel sorununun, demokrasi, ekonomi, dış politika, toplumsal barış ve eğitim olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, bu sorunların çözümü için 13 öneri sunan İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni delegelerin oylamasına sundu. Kayyum uygulamalarının kaldırılması, seçim yasasında cinsiyet kotası getirilmesi, seçim barajının kaldırılması ve siyasi ahlak yasası gibi vaatlerin yer aldığı beyanname oybirliği ile kabul edildi. Son dakika bilgisine göre, Kemal Kılıçdaroğlu, tek aday olarak girdiği seçimde 1251 oy alarak yeniden genel başkanlığa seçildi. Teşekkür konuşması yapan Kılıçdaroğlu "Herkesi kucaklayacağız. Oy verdiniz sağolun, teşekkür ederim. Verdiğiniz her oya layık olmaya çalışacağım. Hiçbiriniz unutmasın, yeri gelir 24 saat çalışırım. Bu ülkeyi huzura kavuşturmak için hiç kimseyi ötekileştirmeden 24 saat çalışacağım" dedi...
Cumhuriyet Halk Partisi'nin 37. Olağan Kurultayı, Bilkent Odeon'da yapılıyor. Bir kez daha aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayın açılışını yaptı.
İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından Özlem Çerçioğlu, kurultayı yönetmek üzere Divan Kurulu Başkanı olarak seçildi.
KILIÇDAROĞLU GENEL BAŞKANLIĞA TEK ADAY
CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'nda İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa tek aday olarak gösterildi. Kurultayda oylama işlemine başlandı.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Bütün vatandaşlarımızı kucaklıyor, hepsinin sorunlarına çözüm üreteceğimizi buradan açıkça ilan ediyorum. Bu kurultay TBMM'nin açılışının 100. yılında yaptığımız tarihi bir kurultaydır. 100 yılı geride bırakan, önümüzdeki 100 yıla açılan bir kurultaydır. Bu kurultay bizi 2023'e taşıyacak kurultaydır. Bu kurultay 2023'te cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmamızı sağlayacak kurultaydır.
Onbinlerin, yüzbinlerin, milyonların gözü ve yüreği bu kurultaydadır. Bu kurultay sadece vatandaşlarımızın değil, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Avrupa'dan Rusya'ya tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu kurultaydır. BU kurultay sosyal ve ekonomik buhrandan nasıl çıkacağımızı tüm dünyaya anlatacağımız kurultaydır.
Bu kurultayda alacağımız her kararın yankısının yüksek olacağını biliyoruz. Bu kurultay alçakgönüllü bir uygarlığın inşasına çağrı kurultayıdır. Bu kurultay işsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, liyakatsizliği, umutsuzluğu nasıl ortadan kaldıracağımızı açıklayan bir kurultaydır. Türkiye, cumhuriyet tarihinin en ağır buhranını yaşıyor. Abarttığımı kimse sanmasın. Bu buhran yönetim buhranıdır, demokrasi buhranıdır, ekonomi buhranıdır. Bu buhran toplumsal sağlığımızı ve birlik, beraberliğimizi dibinden dinamitleyen bir buhrandır. Bu kadar ağır bir buhranda, hiçbir vatanseverin, özellikle hiçbir CHP'linin umutsuzluğa kapılma hakkı ve yetkisi yoktur. Biz Türkiye'yi bu buhrandan çekip çıkaracağız.
Adalet Yürüyüşü'nü hiç kimse unutmasın. Bu bir son değil, bu bir yeni başlangıçtır demiştim. 31 Mart yerel seçimlerinde duvarın arkasına geçtik. O duvarı şimdi dostlarımızla birlikte ve milletimizin ferasetiyle parça parça yıkacağız.
Birinci yüzyılı madem bitirdik, ikinci yüzyıla bir çağrı beyannamesi hazırlamak, millet olarak hazırlanmak zorundayız. Türkiye'ninn önündeki 5 temel sorundan kısaca söz etmek istiyoruz. Neden buhran diyoruz, neden çözüm beyannemesi? İçinde yaşadığımız 5 temel sorun elimizi kolumuzu bağlıyor.
Birinci sorun demokrasi sorunu. Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altındadır. Demokrasi sadece kağıt üzerindeki bir sözcük haline gelmiştir. Saray ne diyorsa yargı onu yapıyor. Egemen güçler ne diyorsa saray aynısını yapıyor. İlliyet bağına bakınız lütfen. Örneğin saray talimat veriyor. Osman Kavala içeride kalacak diyor, yargı öyle karar veriyor. Demirtaş içerden kalacak diyor saray, yargı ona göre ayarlama yapıyor. Saray talimat veriyor, yargı gereğini yapıyor.
Ama egemen güçler talimat verince saray da gereğini yapıyor. Örneğin Trump, saraya talimat verdi. Brunson'ı serbest bırakı dedi, hemen serbest kaldı. Yargı falan hikaye. 20 Temmuz sivil darbe sürecinde TBMM'nin yetkileri kısıtlanmıştır. Denge ve denetleme mekanizmaları felç edilmiştir. Böyle bir ortamda demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
"18 YILDA 2.4 TRİLYON DOLAR HARCANDI, PARA NEREYE GİTTİ BİLEN YOK"
İkinci sorunumuz ekonomi. Mutfağımızda yangın var mı var? Sizin veya bir akrabınızın veya komşunuzun çocukları işsizse bunu sorgulamak zorundasınız. Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı tehlike altındadır. Her gün güzel hikayeler anlatıyorlar. Şu rakamları her bir delege arkadaşımın ezberlemesini istiyorum. Bu rakamlara en ücra köşelere kadar ulaştırmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti savaş meydanlarından kuruldu. Osmanlı'nın gelirlerine egemenler el koymuştu. Cumhuriyeti kuranlar 1923'ten, 2002'ye kadar tam 57 hükümet kuruldu.
Bu 79 yıl içerisinde 714 milyar dolarlık bir kaynak kullanıldı. Bunlarla Sümerbanklar, Eti Banklar, Tüpraş, Telekom, şeker fabrikaları, demir çelik fabrikaları yapıldı. Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı, Kore'ye asker gönderildi. Büyük depremler ve felaketler yaşandı. HArcadıkları para 714 milyar dolar.
Şimdi 2003-2020 arasında, 18 yılda harcanan para, AK PArti iktidarlarının harcadığı para 2 trilyon 400 milyar dolar para harcadılar. Keban Barajı mı yaptılar, PETKİM mi yaptılar, yeni büyük Telekom mu yaptılar? Bu rakamlara havaalanları, şehir hastaneleri dahil değil. Bunların bedelini bizim çocuklar, torunlar ödeyecek. 79 yılda yapılan her şeyi sattılar, parayı ne yaptıklarını kimse bilmiyor. Topraklarımızı sattılar, 250 bin dolara istediğiniz yerden istediğini daireyi alın dediler.
"83 MİLYON VATANDAŞ LONDRA'DAKİ BİR AVUÇ TEFECİYE ÇALIŞIYOR"
Elinizi vicdanınıza koyun. 18 yılda 2.4 trilyon dolar para harcanacak, bu paranın nereye gittiğini kimse bilmeyecek, ondan sonra bana ekonomiden bahsedeceksiniz. Kardeşim bu kadar para harcadınız o zaman bu işsizlik ne, bu sefalet ne? Lale Devri'nin yaşayanlarla sokakta vatandaşın alakası yoktur. 2.4 trilyon dolar para harcıyorlar ama Türkiye şu an borç batağında.
Nasıl Osmanlı'da Duyun-i Umumiye kurulduysa, 2019'da Borçlar Genel Müdürlüğü kuruldu. 83 milyon vatandaş Londra'daki bir avuç tefeciye çalışıyor. Bugün akşama kadar Londra'daki bir avuç tefeciye 48 milyon dolar faiz ödenecek. Bunların 18 yılda Londra'daki tefecilere ödedikleri faiz 178 milyar dolar.
"SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ BU ÜLKENİN NAMUSUDUR"
Üçüncü sorunumuz dış politika. Türkiye bugün egemen güçlerin taleplerini yerine getiren bir devlet konumuna düşürülmüştür. Bugün Türkiye ekonomik ve siyasi bağımsızlığı büyük ölçüde yitirmiştir. Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman Süleyman Şah Türbesi'nde bayrağını indirip toprak bırakılmamıştır. Süleyman Şah türbesi bu ülkenin namusudur. O topraklar da bu ülkenin namusudur. Oradan bayrağı indirenler vatan hainleridir.
27 Şubat 2020. Ne oldu? Suriye'de 36 askerimiz şehit oldu. Sorumlusu kim? Sorduk mu? 36 askerimizin kanı yerde duruyor. Şehidin de, gazinin de, şehit yakınlarının da hakkını biz savunuyoruz. Kendi toprağını terk edeceksin, şehide sahip çıkamayacaksın. Askerleri şehit edenlerin özür dilemesini beklerken, siz koşa koşa Moskova'ya gideceksiniz. Onur sahibi insanlar böyle bir dış politika gütmezler.
9 Ekim 2019. Nedir bu tarih? Trump'ın gönderdiği mektup. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alınan en ağır mektuba cevap verilememiştir.
Acı ama gerçek bir olayı daha sizinle paylaşmak isterim. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir devlet başkanı, aldatıldım dememiştir ve aldatılmamıştır. Ama ilk kez 18 yıllık iktidarında bir kişi herkes tarafından aldatılmıştır. 18 Şubat 2018'de konuşma yapıyor ve şunu söylüyor: "Sayın Obama ile görüştük ama hep aldatıldık. Bir değil, iki değil, üç değil hep aldatıldık"
Görkemli Türkiye Cumhuriyeti'nin yapısını tahrip ediyorsun.
"TOPLUMSAL BARIŞIMIZ DİNAMİTLENMİŞTİR"
Eğitim sorunumuz dördüncü sorun. 18 yılda 2.4 trilyon dolar para harcadılar. Hala birleşik sınıflar var. Birleşik sınıflar şu, birinci ,ikinci, üçüncü sınıf öğrencileri aynı odada ders görüyor. Sürekli değişen eğitim politikalarıyla Türkiye, bilgi çağından koparılmıştır. Geçmişte bizim gerimizde olan, İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinin ürettiği bilgi bizim üniversitelerimizi geçmiştir. Bir ülkeyi geriletmek için işgal etmenize gerek yok, eğitimi bozmanız yeterlidir.
Beşinci sorunumuz toplumsal yapımız. Toplumsal barışımız dinamitlenmiştir. Kimsenin yaşam tarzını, etnik kökenini, inancını sorgulamak bizim hakkımız mı? Bizim soracağımız şey vatandaşın karnı aç mı tok mu? Başta Kürt sorunu olmak üzere, iktidar tüm sorunlarda toplumu kamplaştırmaya devam etmektedir.
Değerli arkadaşları, asıl soru şu. Biz bu sorunları kimlerle, nasıl çözeceğiz? Bunu sizlerle çözeceğiz, çalışma arkadaşlarımızla. Bunu Millet İttifakı'ndaki dostlarımızla çözeceğiz. Özgürlüğünden asla vazgeçmeyen gençlerimizle çözeceğiz, kalemini satmayan gazetecilerle, aydınlarla, sanatçılarla, zeki, çevik sporcularla çözeceğiz. Hakları elinden alınmak istenen kadınlarla çözeceğiz. Siftahsız kepenk kapayan esnafla çözeceğiz. Hakkını ve hukukunu her zaman savunduğumuz emeklilerle çözeceğiz. Özet olarak birlikte halkımızla çözeceğiz.
"İLK SEÇİMLERDE DOSTLARIMIZLA BİRLİKTE İKTİDAR OLACAĞIZ"
Şimdi geldik, nasıl çözeceğiz? Önce şunu hiç kimse unutmasın. Önümüzdeki ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Maltepe'nin izdüşümü. Önümüzdeki ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Firavunların iktidarını yıkıp, halkın iktidarını kuracağız. Her Firavun'un bir Musa'sı, her Nemrut'un bir İbrahim'i vardır. Hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiç kimseye kibir ve öfkeyle bakmayacağız. Hangi partiye oy verdin sorusunu sormayacağız, ne derdin var sorusunu soracağız. Yeni bir siyaset anlayışını Türkiye Cumhuriyeti'ne getireceğiz.
İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI BEYANNAMESİ
Bu sorunları akılla, bilgiyle, deneyimle, istişareyle çözeceğiz. Adalet duygusuyla çözeceğiz. Birinci yüzyılı bitirdik, ikinci yüzyıla geçeceğiz. 2023'te ikinci yüzyıla geçeceğiz. İkinci yüzyılda ne yapmalıyız, işsizliği, yoksulluğu nasıl bitirebiliriz? İkinci yüzyılda Türkiye nasıl bölgesinin ve dünyanın saygın ülkelerinden biri haline gelir. Bunun için İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni hazırladık.
Birinci hedefimiz, yeni bir anayasa ile güçlendirmiş demokratik parlamenter sisteme geçilecektir. Bunun için geniş bir toplumsal mutabakat sağlanacak. Her türlü vesayetten uzak, darbe hukukundan arındırılmış bir anayasa oluşturulacaktır. En son değişiklikler sivil darbe ve OHAL koşullarında yapılmıştır. Bu anayasada partili cumhurbaşkanı uygulaması sonlanacak. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, ahlaklı olacak, kandırılmayacak, bu toprakların evladı olacak. Yargı bağımsızlığı kesin olarak sağlanacak. Yüksek mahkemelerde yasama ve yürütmenin doğrudan veya dolaylı vesayeti sonlanacak.
Yasa teklifleri komisyonlarda görüşülürken, sivil toplumun ve uzmanların görüşü zorunlu olarak alınacak. Baro ile ilgili kanun çıkarıyorsan uzmanları çağıracaksın. Kaptı-kaçtı kanunu olmaz.
Düşünceyi ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğü koşulsuz güven altına alınacak. Medya özgürlüğü evrensel ölçülerde güvence altına alınacaktır. Bunu da yapacağız. Bir devlet hukukun üstünlüğünden ve adaletten vazgeçerse o devlet organize suç örgütü haline dönüşebilir. Bir kişinin talepleriyle bir devlet yönetilemez. Bütün insanların bu devletin yönetiminde hakkı ve hukuku vardır.
Türkiye'nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacaktır. Başta Kürt sorunu olmak üzere, tüm sorunlarımız demokratik zeminde ve TBMM'nin öncülüğünde çözülecek. Kürt sorununu egemen güçlerin bir manivela olarak kullanmasına asla izin vermeyeceğiz.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi öncelikli bir devlet politikası haline getirilecek. Toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi için tüm terör örgütleri ve suç örgütleriyle mücadele tavizsiz sürdürülecek. Yer altı örgütleri hala var ve bunlar gücünü meclisteki bazı siyasi otoriterlerden almaktadır.
"YENİ SEÇİM YASASIYLA CİNSİYET KOTASI GETİRECEĞİZ"
Hizmet yandaşa değil, vatandaşa yapılacaktır. Bunun kurallarını koyacağız. İşi ehline vermek bir devlet politikası olacaktır. Bu anlayışla yola çıktığımızda, güreşçiden banka yöneticisi olmayacak, akademik hırsızdan rektör olmayacak. Rüşvetçiden büyükelçi olmayacak. Seçim yasası değişecek, milletin vekilini millet seçecek. Demokrasilerde aslolan milletin iradesidir. 12 Eylül eseri olan seçim barajı kaldırılacak. Milletin vekilini genel başkanlar değil, milletin kendisi seçecektir.
Hangi partiden olursa olsun, bütün kadın kardeşlerimin dinlemesini isterim. Seçim yasası değişikliği ile cinsiyet kotası getirilecek, kadınların parlamentoda temsili yasal güvence altına alınacaktır. CHP'nin kadın vekilleri bu yasa teklifini TBMM'ye sunacaktır.
Siyasi ahlak yasası ile siyaset kirlilikten arındırılacak. Böylece milletin seçtiği vekiller ve gazi meclisimize güven artırılacaktır. İş takipçisinden, yolsuzluk yapandan, kul hakkı yiyenden milletvekili mi olur? Kendisi hacdayken sahte pusula gönderip ben Meclis'teyim diyen adamdan milletvekili mi olur?
"KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ PROJELERİNİ DEVLETLEŞTİRECEĞİZ"
Kamu ihale kanunu değiştirilecek, tüm kamu ihalelerinin şeffaf ve kamuya açık bir anlayışla yapılması sağlanacaktır. İsraf haramdır diyorsak, nasıl oluyor da israfı 21. yüzyıl Türkiye'sinde itibar olarak kabul ediyoruz. Har vurup, harman savurma anlayışıyla devlet yönetilemez.
Kamu-özel işbirliğiyle vatandaşlarımızın alın terini sömüren tüm projeleri devletleştireceğiz. Avrupa'nın en büyük entegre tesisi, tank palet fabrikası 1 kuruş, 1 dolar, 1 euro ödenmeden Katar Ordusu'na peşkeş çekildi. Subaylarımız, işçilerimiz Katar Ordusu'nun emrinde çalışıyor. Ürünü biz üretiyoruz, parayı Katar Ordusu alıyor. Bunu da her vatandaşın sorgulaması lazım.
Biz iktidar olacağız, iktidar olmak için her şeyimiz hazır ve muhalefete hesap vereceğiz. Kendisini denetletmekten korkmayan bir iktidar olacağız. Kul hakkı yemeyen, israf yapmayan bir iktidar. Hedefimiz budur.
Güçlü bir stratejik planlama teşkilatı kurulacaktır. Üretim ve hakça paylaşım stratejik planlamanın ana hedefi olacaktır. Bu planlama örgütü tarımı stratejik sektör olarak görecek. Bu ülkenin karnını yabancı çiftçilerin ürettiği ürünlerle değil, kendi ürünlerimizle doyuracağız.
Elin oğlu 20 yılını, 50 yılını planlıyor. Biz yarın ne olacağını bilmiyoruz. Devleti yönetiyorsanız planlama yapacaksınız. Her toprağımızda fabrika olacak.
"DARBECİLERİN GETİRDİĞİ YÖK KALDIRILACAKTIR"
Eğitim sistemi yeniden yapılandırılacak. Eğitim, Türkiye'nin kalkınma stratejisinin en temel parçası olarak yeniden yapılandırılacaktır. Üniversitelerimizde her türlü düşünce özgürce tartışılabilecek, darbecilerin getirdiği YÖK kaldırılacaktır.
Gelecek nesiller için ekolojik haklar korunacaktır. Bunu da Türkiye'de ilk kez bir dillendirilıyoruz. Sağlıklı işleyen bir ekosisteme sahip bir dünya, henüz doğmamış nesillerin de hakkıdır. Bizim de kuş görme, orman görme, deniz görme hakkımız var, gelecek kuşaklara da bu hakkı devretmek bizim de görevimizdir.
Aile destekleri sigortası uygulamaya konulacak, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir. Vatandaş devlet yardımlarını lütuf olarak değil, hak olarak görecek. Bu devlette yaşıyorsam, benim işsizlik sorunumu çözeceksin diyecek vatandaş. 18 yıldır yapamadılar, bir yılda yapıp hayata geçireceğiz.
"KAYYUM UYGULAMASI SONLANACAK"
Yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacaktır. Reformlar için devletin kapasitesi tamamen kullanılacaktır. Hizmetin vatandaşa daha etkin ve daha hızlı şekilde ulaştırılması sağlanacaktır. Kayyum uygulaması sonlanacak, seçimle gelen belediye başkanlarının seçimle gitmesi güvence altına alınacaktır. Bu vesileyle belirtmek isterim ki, bütün belediye başkanı arkadaşlarımız baskıya boyun eğmeyerek bu pandemi sürecinde tarih yazmıştır. Bütün belediye başkanlarımız, kime oy verdin diye sormadılar, hangi etnik kökendensin diye sormadılar, sorunu olanların sorununu çözdüler.
"ORTADOĞU'YA BARIŞ GETİRECEĞİZ"
Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurulacak. Akılcı, barışçıl, uluslararası hukuka önem veren bir dış politika izlenecek. Bölge merkezli dış politika anlayışından yola çıkarak kurucu üyelerinin Türkiye, İran, Irak ve Suriye olan bir Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) kurulacak. Altta yatan petrol, üstte yaşayan vatandaşların kaderini değiştirmiştir. Komşuda yangın varsa sizde huzur olmaz. Biz Ortadoğu'ya barış getireceğiz. Bütün Ortadoğu'yu kucaklayacağız. Ortadoğu halkları ile birlikte barışı ve huzuru sağlayacağız.
İkinci yüzyıla çağrının 13 maddesini saydım. Her bir delegemiz 13 maddeyi ezberleyecek. 5 temel sorunun hepsinin çözümü var. Huzurlu bir toplum var. Kin yok, öfke yok. Herkesi kucaklama var. TBMM'nin açılışının 100. yılına tanıklık eden CHP delegeleri olarak önümüzdeki dönemin en önemli görevinin cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak olduğunun farkındayız.
Gün kavga günü değil, Türkiye Cumhuriyeti'ni buhrandan çıkarma günüdür. El kaldırdınız evet dediniz. Hep birlikte tarihsel bir sorumluluğu üstlendik. Ne için? Türkiye'nin refahı için, huzur için üstlendik. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir demek için üstlendik bunu biz. Çocuklarımıza yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için üstlendik.
PARTİ MECLİSİ VE ONUR ÜYELERİ 5'ER DAKİKALIK KONUŞMALAR YAPTI
Eski Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, "İktidar olamayışımızın iki temel nedeni vardır. Bir, yeterince örgütlü bir parti olamadık. Son 10 yılda da olamadık. İki, bir çalışma modelimiz yok." dedi.
Bilkent Odeon'da gerçekleştirilen CHP 37. Olağan Kurultayı'nda Parti Meclisi üyeleri ile onur üyeleri 5'er dakikalık konuşmalar yaptı.
Daha önce Genel Başkanlık için aday adayı olduğunu açıklayan Atıcı, buradaki konuşmasında, CHP'nin, kurtuluş mücadelesinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin yaşatıldığı bir parti olduğunu belirtti.
Atıcı, bu felsefenin altı okla simgeleştiğini ve partinin bu değerler doğrultusunda siyaset üretmek mecburiyetinde olduğunu söyledi.
Aday olmasının matematiksel ve ideolojik nedenlere dayandığını ifade eden Atıcı, 2011'de 25,9 olan oyu 10 yılda binde bir bile artıramadıklarını kaydetti. Atıcı, "Başka neden aramaya gerek yok. Taze kan yeni can ihtiyacı buradan kendisini net şekilde gösteriyor." dedi.
Son 6 yılda ideolojik savrulma yaşandığını dile getiren Atıcı, "Altı okun köküne kezzap suyu dökersek kesinlikle bir daha oylarımızı yükseltme imkanımız olmayacaktır." ifadesini kullandı.
Atıcı, "Atatürk ve laiklikle sorunu olan, AKP adına en üst makamlarda görev yapan kimselerin cumhurbaşkanı adayı gösterilmesine yeşil ışık yakmak basit bir hata değildir, ideolojik bir savrulmadır." şeklinde konuştu.
Hiçbir genel başkanın CHP'nin ideolojisine tamamen aykırı olan bir ideolojinin siyasi simgesinin el işaretini yapmaması gerektiğini dile getiren Atıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar basit hatalar değildir. İdeolojik savrulmadır. Hiçbir genel başkanımız CHP'nin kuşaklardır, bir asırdır yüzde 25 civarında tuttuğu oyları bizim ideolojimize tamamen aykırı olan ve yüzde 10 civarında bir partiye teslim edip 'Buyurun siz başbakan olun' diyemez, dememelidir. İşte ideolojik savrulma böyle başlar. Baştakini indirip benzerlerini çıkardığınız zaman hiçbir şey değişmeyecek. Çare nedir? CHP'nin ideolojisinden taviz vermeden Türkiye'yi yönetmesidir. Bu mümkündür, yeter ki kendinize güvenin."
CHP'nin değerlerine ters düşmeyen değerleri ortaya koyması gerektiğine işaret eden Atıcı, "Siz tüzüğün birinci maddesine, CHP çağdaş, demokratik sol partidir yazarak arkasından da demokratik olmayan yöntemlerle aday belirlerseniz size kimse inanmaz. Milletvekili adaylarını belirlemek için tüzüğümüze ön seçimle aday yoklaması öncelikli yöntemdir yazarak bütün milletvekillerini atarsanız size kimse inanmaz. Sizi dinler, teşekkür eder, gider oyunu AKP'ye verir." şeklinde konuştu.
İdeolojik savrulmaları önlemek ve CHP'nin kuruluş felsefesine geri dönmek mecburiyetinde olunduğunu belirten Atıcı, bunun örgütlenme ve çalışma modelleriyle mümkün olacağını kaydetti.
Aytuğ Atıcı, "İktidar olamayışımızın iki temel nedeni vardır. Bir, yeterince örgütlü bir parti olamadık. Son 10 yılda da olamadık. İki, bir çalışma modelimiz yoktur. Size burada örgütlenme modeli olarak sokak örgütlenmesini ve akran örgütlenme modelini öneriyorum. Liselerde ve üniversitelerde örgütlenmeden, alnımızın teriyle, bileğimizin hakkıyla, ayağımıza kara sular inerek ancak biz iktidarı alabiliriz." diye konuştu.
Konuşmalar sürerken çalışma ve hesap raporları da ibra edildi. Divan Başkanı Özlem Çerçioğlu, oylama hazırlıklarına başlanmasını istedi.
KILIÇDAROĞLU YENİDEN GENEL BAŞKAN SEÇİLDİ
Bilkent Odeon'da yapılan kurultayda genel başkanlık için oy verme işlemi saat 18.15'te tamamlandı. Oyların tasnifi ve sayılmasının ardından Çankaya İlçe Seçim Kurulu yetkilisi sonuçları açıkladı.
Buna göre, tek aday olan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 1251 delegenin oyunu alarak altıncı kez Genel Başkan seçildi. Kurultayda 67 oy ise geçersiz sayıldı. CHP'nin toplam kayıtlı 1356 delegesi bulunuyor.
KILIÇDAROĞLU'NDAN TEŞEKKÜR KONUŞMASI
Ne dedik? Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir dedik. Halkımızla, işsizimizle, çalışanımızla, apartman görevlileri, kuryemizle, kamu görevlileri toplumun her kesimiyle birlikte hareket edeceğiz dedik. 2023'de Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılında Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız dedik. Hep beraber söyledik. Çok ama çok önemli vaatlerin altına imza attık. Cumhuriyeti kuranlar, Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılmasını hep istemişlerdir. En önemli devrimlerin altına CHP imza atmıştır. Cumhuriyetin kuruluşu, 1946 yıllarda çok partili hayata geçilmesi, en geç 2023'de Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Zor bir görev üstlendiğimizi biliyoruz ama bu zorluk bizim umudumuzu perçinlemiştir. Birlikte yola çıktık, kimseyi kırmadan, herhangi bir şekilde kimseyi ötekileştirmeden, 83 milyon insanı kucaklayarak onlara demokrasiyi, huzuru anlatarak yola çıkacağız. Söz verirken sadece kendi ülkemiz için söz vermedik, bütün Ortadoğu'yu bir savaş alanı, kavga alanı olmaktan çıkarıp, barış havzasına döndürme sözü verdik. Biz bu sözü verirken dedik ki Ortadoğu Barış İşbirliği Teşkilatı'nı kuracağız İran, Irak, Suriye ile beraber olacağız. Ortak tarihimiz, kültürümüz, inançlarımız, bütün farklılıkları zenginlik kabul ederek bu coğrafyayı gerçekten barış havzasına döndüreceğiz. Göreceksiniz ki Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu, Avrupa'da dünyada parlayan yıldız olarak ortaya çıkacaktır. Bizim sözümüz sözdür. Her türlü baskı gelebilir bize. Barıştan yana olmayanlar, iktidar oldu diye sadece cebini düşünenler, toplumu ayrıştırarak, bölerek, kutuplaştırarak kendi iktidarlarını korumak isteyenler bize karşı çıkabilirler. Baskı yapabilirler, linç girişiminde bulunabilirler. Ne yaparlarsa yapsınlar inancımızdan asla ve asla vaz geçmeyeceğiz. Herkesi kucaklayacağız. Oy verdiniz sağolun, teşekkür ederim. Verdiğiniz her oya layık olmaya çalışacağım. Hiçbiriniz unutmasın, yeri gelir 24 saat çalışırım. Bu ülkeyi huzura kavuşturmak için hiç kimseyi ötekileştirmeden 24 saat çalışacağım. Bu taahhütlerimizi dostlarımızla birlikte yerine getireceğiz. Birlikte yapacağız, demokrasiden, insan haklarından, kadın erkek fırsat eşitliğinden yana olanlarla gerçekleştireceğiz. Her ailede huzurun olduğu, her mutfakta bereketin olduğu bir Türkiye'yi inşa etmek için yola çıkan herkesle beraber olacağız. Kavga zamanı değil, birlikte olma zamanıdır. Elbette herkes bizim gibi düşünmeyebilir, her düşünceye saygı göstermek de bizim görevimizdir. Farklı düşünceleri mutlaka dinlemeliyiz, olur ya bizim de bizim de eksiğimiz yanlışımız olabilir. Bakın biz ne kadar hoşgörülüyüz. Hoşgörüyü toplumun her tabakasına her kesimine ulaştırmak zorundayız. Sevgi kadar güzel bir şey yoktur. Yunus Emre, Erzurumlu Emrah, Mevlana, Hacı Bektaşı Veli bu toprakların insanıdır. Bu toprakların mayasında bereket var, kardeşlik var, hoşgörü var, ayrışma yok. Ayrıştırmak, bölmek isteyenler kendi koltuklarını bölmek isteyenlerdir. Bana verdiğiniz oyun benim açımdan sorumluluğun farkındayım. Benim için mubarek görevdir ve ben bu görevi mutlaka ve mutlaka yapacağım. Dünyanın en güzel ülkesi Türkiye. Denizlerimiz, göllerimiz, kuşlarımız, dağlarda keçilerimiz, sokaklarda gezen kedilerimiz var, evlerde baktığımız hayvanlarımız var. Pandemi bize şunu öğretti. Ağaca, suya muhtaç olduğumuzu öğretti. Kuş sesine hasret kaldık. Gelecek çocuklarımıza, doğacak çocuklarımıza güzel bir coğrafyayı hediye etmek zorundayız.
"2023'DE CUMHURİYETİ DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRACAĞIZ"
Hep birlikte çalışacağız. Konuşmamda söylemiştim, 'Bu Kurultay sadece Türkiye'deki vatandaşlarımız değil Avrupa, Asya, Amerika, Afrika, Uzakdoğu'ya kadrar herkesin dikkatle izleyeceği kurultaydır' dedim. Burada konuştuğumuz her şey en uzak köylere, beldelere ulaşıyor. Bizim sorumluluğumuz Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırarak dünyaya örnek olan bir ülke haline getirmektir. Hepimiz kucaklaşacağız, farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul edip, onun üzerinden kendimize yeni bir yol inşa edeceğiz. Bu yol Gazi Mustafa Kemal'in söylediği gibi çağdaş uygarlığı aşma yoludur. İçimi acıtan bizim üniversitelerin ürettiği bilgi sayısının, ekonomik olarak bizden daha az gelişmiş ülkelerin ürettiği bilgi sayısının bizden daha fazla olmasıdır. Neden? Güzel Türkiye'nin sözünün bütün dünyada dinlenmesini sağlamak zorundayız. Kadın, erkek, yaşlı, genç, emekli, çalışanın hepimizin sorumlulukları var. Bana verdiğiniz görev ve güven için hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Bütün delege arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Hepinize en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Sağolun, varolun.