Kılıçdaroğlu: Kandil'i yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Terörle mücadeleyi bunların yaptığı gibi yapmayacağız, söz veriyorum, söz. Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler." dedi.
Yozgat Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK Buluşmaları"nda konuşan Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda Suriye ve Irak tezkeresine neden "hayır" dediklerini anlattı.
Memleketin ne halde olduğunu kendisinin de vatandaşların da bildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sorunları çözecek olan biziz, beraber çözeceğiz. Dışarıdan biri gelip bizim sorunlarımızı çözemez. Böyle bir şeye ihtiyacımız da yok ve böyle bir şeye şiddetle de karşıyız. Kendi irademizle, gücümüzle, bilgimizle, tarihimizle, kendi ilmimiz ve irfanımızla sorunlarımızı çözebiliriz. Eğer bu konuda birlik olabilirsek, gücümüzü ortaklaştırabilirsek inanın Türkiye'nin önünde hiçbir güç duramaz. Biz bütün sorunları tereyağından kıl çeker gibi çekeriz ve çözeriz. Bu nedenle sizinle dertleşmeye geldim." diye konuştu.
Yozgat'ın en az 5 bin yıllık tarihinin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu zengin kültürü bütün dünyanın bilmesi gerektiğini dile getirdi.
Bu manada kentin tanıtılmadığını savunan Kılıçdaroğlu, bunu birlikte yapacaklarını vurguladı.
Yozgat'ın nüfusunun, 2000'li yıllarda 680 bini aştığına, 2021 yılında ise 419 bine düştüğüne dikkati çeken Kılıçdaroğlu, son 20 yıl içinde Yozgat'ta irili ufaklı 230'un üzerinde fabrikanın kapandığını belirtti.
Dünyada her ülkenin tarıma destek verdiğine ve tarımın stratejik bir sektör olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Biz bunun farkında bile değiliz. Farkında değiliz derken çiftçiyi kastetmiyorum. Siyaset kurumu bunun farkında mı? Siyaset kurumu, yani devleti yönetenler, bunun farkında değil. Tarım Kanunu var, burada 'her yıl en az milli gelirin yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilir' diyor. Kim söylüyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi söylüyor. Neyle, bir kanun çıkararak söylüyor. Peki yürütme organı, bu kanunun gereğini yapıyor mu? Yapmıyor. Bir kişi kanuna aykırı iş yaptığı takdirde savcı yakalayıp götürüyor, değil mi? 'Neden kanuna aykırı iş yaptın' diye. Peki bir yürütme organı, çıkan yasayı uygulamıyor, 'çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1'i oranında destek verilir' hükmünü çalıştırmıyorsa ne yapmak gerekir? Herhalde yakalayıp savcıya götürmeyeceğiz. Bu bir siyasi tercihtir, tercihin değerlendirileceği yer sandıktır. Sandık geldiği zaman, yani seçim dönemi geldiği zaman bütün çiftçilerin şunu söylemesi lazım, besicilerin şunu sorması lazım, 'sen neden kanunun gereğini yapmadın ve yüzde 1 teşvikimi vermedin bize. O zaman kusura bakma, ben sandıkta oyumun rengini değiştireceğim' demesi lazım. Bu olduğu takdirde her şey yürür."
İktidara geldiklerinde tarım alanında izleyecekleri politikaları anlatan Kılıçdaroğlu, "Allah'ın izniyle destek verir ve bizi yetkilendirirseniz, yapılacak iş şudur, çiftçinin ürettiği ürünün maliyetini bulacaksınız. Öyle ya, mazottu, gübreydi falan filan, maliyetini bulacaksınız. Kiminle, ziraat odaları ile birlikte. Üstüne makul bir kar ilave edeceksiniz, eşittir o taban fiyat olacak. Maliyet artı kar, eşittir taban fiyat olacak." ifadesini kullandı.
Böylece çiftçilerin ektikleri ürünlere ilişkin planların ve programların yapılacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kimin neyi ekeceğini herkes bilecek ve hiç kimse zarar etmeyecek. Taban fiyat belli, taban fiyatın üzerinde müşteri bulursan götür sat kardeşim. Taban fiyatın altına düştü mü, devlet diyecek ki 'ben alacağım, çiftçiye zarar ettirmeyeceğim'. İşin özü, mantığı budur. Bizde tarım planlaması var mı? Tarım planlaması yok. Şöyle yapıyoruz genelde, bu sene hep beraber ne ekiyoruz, patates ekiyoruz, belki zarar ediyoruz. Bir bakıyoruz soğan iyi fiyat etti bu sene, ertesi yıl hep beraber soğan ekiyoruz ve yine hep beraber zarar ediyoruz. Planlama nedir? Planlama şudur, sınırsız ihtiyaçlarla sınırlı kaynaklar arasında sağlıklı bir dengeyi sağlamaktır. Planlama budur. İhtiyaçlar sonsuzdur ama kaynaklar sınırlıdır. Kaynaklar ile ihtiyaçlar arasında sağlıklı dengenin kurulması lazım."
"Ben bu topraklarda hiçbir zaman yabancı bir asker postalını istemiyorum, nokta." diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bizim 6 okumuzdan birisi milliyetçiliktir. Milliyetçilik, vatanseverliktir. Bütün Yozgatlı kardeşlerimizin şunu çok iyi bilmesini isterim. İki kırmızı çizgimiz var; Birisi vatandır, ikincisi bayraktır. Yabancı bir asker postalının gelmesini istemiyorum, lütfen gittiğiniz her yerde söyleyin. Hangi gerekçeyle siz yabancı askerin Türkiye'ye gelmesini istiyorsunuz. 35 yıldır terörle mücadele ediyor bu memleket, 35 yıldır. Eksi 45 derecede, 35 derecede, dağda, bayırda, ovada şehit oluyor, mücadelesini sürdürüyor. Yabancılar mı yaptı bu mücadeleyi? Şimdi terörle mücadele edeceğiz, 'e ne olacak' yabancı askerleri çağıracağız? Meclis kürsüsünde sordum, kim bu yabancı askerler, Amerikalılar mı, Ruslar mı, Yunanlılar mı, Almanlar mı, kim bu yabancı askerler, çıkın millete bunu açıklayın. Bahçeli'ye söyledim özellikle açıklayın, çekin dedim bu maddeyi, 'çekmiyoruz' dediler, çekmediler."
"HEPSİNİN BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRECEĞİM"
Herkesten elini vicdanına koyarak sandığına gitmesini isteyen Kılıçdaroğlu, "Yabancı askerlerin, Cumhurbaşkanı'nın daveti üzerine Türkiye'ye getirilmesini asla istemiyoruz, asla. Bizim ülkemiz var, mücadeleyi yapanlar bizim şerefli polislerimiz, askerlerimizdir. Şerefli polislerimiz, askerlerimiz, uyuşturucu baronlarını yakalıyorlar, tonlarca uyuşturucu getiriyorlar, o polislerimiz uyuşturucuyu yakalıyor. Hiçbir savcı korkudan bir soruşturma dahi açamıyor, fırından bir gariban ekmek çalsa yakalar götürürler, elli tane de soruşturma açarlar, bir de hapse atarlar. Peki tonlarca, kilolarca uyuşturucuyu getiriyorlar, polis yakalıyor, savcı soruşturma açamıyor. Bu kardeşinize güvenin, hepsinin burnundan fitil fitil getireceğim." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, kim üretiyorsa kim çalışıyorsa kim alın teri döküyorsa onun yanında olacağını dile getirdi.
Terörle mücadeleye değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Terörle mücadeleyi bunların yaptığı gibi yapmayacağız, söz veriyorum, söz. Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler. Mücadele yürek işidir, mücadele bilek işidir. Efendim, 'Biden, bana güldü mü gülmedi mi?', 'Biden benle tokalaştı mı tokalaşmadı mı?' Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yurt dışında çıkıp da böyle bir pozisyona veya başka bir liderin böyle bir pozisyona düştüğünü gördünüz mü? Ben utanıyorum ya. Selam versin veya vermesin, tokalaşsın veya tokalaşmasın, elli sefer arkasından koşuyor, acaba bana 'merhaba' diyecek mi? Geçiniz bunları. Türkiye'nin itibarı, her kişinin itibarının üstündedir, hepimizin itibarının üstündedir. Orada vatan vardır, orada bayrak vardır. Bu bireysel bir mesele değildir. İtibar budur, bu itibarı koruyacaksınız."
"TANK PALET FABRİKASINI ONLARIN ELİNDEN ALACAĞIM"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde ilk bir haftada yapacaklarını, şöyle sıraladı:
"İktidara geldiğimizde, ilk bir hafta içerisinde; tank palet fabrikası vardı şanlı ordumuza ait, tank palet fabrikasını Katar'a verdiler, peşkeş çektiler. İlk bir hafta içinde tank palet fabrikasını onların elinden alacağım, şanlı ordumuza teslim edeceğim. Çiftçinin bankalardan Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldığı kredinin faizlerini sıfırlayacağım. Esnafın, Halk Bankası ve diğer bankalardan esnaf kefalet kooperatifinden aldığı kredilerin faizlerini ilk bir hafta içinde sileceğiz. Çiftçinin tarım makineleri, besicinin hayvanları asla icra dairesine gitmeyecek, asla icra konusu olmayacak, bununla ilgili bir düzenleme yapacağız. Beşiktaş terör saldırısında, 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden ve vatandaşın, şehitlere ve yakınlarına ödenmesi için ödediği paraları şehit yakınlarımıza ve gazilerimize dağıtacağız, haklarını teslim edeceğiz. Bayrağımızı indirdiler, Süleyman Şah türbesini kaçırdılar. İlk bir hafta içerisinde bedeli ne olursa olsun, o bayrağı vatan toprağına dikeceğim, Süleyman Şah türbesini de oraya götüreceğim."
Kılıçdaroğlu, daha sonra Ahmet Şakir Ergin Aşk Vakfı'nı ziyaret etti. Ziyaret basına kapalı gerçekleşti.