Klima savaşları
Yazın ortasında işyerinde kat kat giyinmiş kadınlara karşı sıcaktan şikâyet eden erkekler. Klima açık mı kalacak, kapalı mı? Üstelik bu çalışanların iş verimini de etkileyen beyaz yakalı bir kavga. Tüm bu gerginliğin sebebiyse klimanın cinsiyetçi olması... İyi de çözüm nedir?
Arkamda oturan arkadaşımın üzerinde hırka, ayağında patik. Yan odadaki kadın kalın yün bir battaniyeye sarınmış. Önümde oturansa grip. İşten çıkıyorum metroda da çoğu kadının boynunda kalın bir atkı olduğunu görüyorum. Üstelik hava 30 derece! Yaz mevsimi yaklaştıkça kadınlar kışlıklarını ofise getirip Game of Thrones’taki gibi birbirine “Winter is coming” diyor. Bir yanda yaz ortasında soğukla savaşan kadınlar, diğer yanda bir problem olduğunun farkında bile olmayan erkekler. Klimanın ısısının ayarlanması ise tam bir gerginlik, adeta soğuk savaş. Ve tüm bunların nedeni klimanın cinsiyetçi olması! HT Pazar'dan Ece Ulusum'un haberi...
KADINLARIN +4 DERECEYE İHTİYACI VAR
Evet yanlış duymadınız... Modern ofislerde, çoğu iklim kontrol sistemi 40 yaşındaki bir erkeğin metabolizmasına göre ayarlanmıştır. Bu bir kadına göre yüzde 30 daha hızlı bir metabolizma işleyişi. Utah Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, erkekler ortalama el sıcaklığının 32, kadınlarınsa 30 derece olduğunu söylüyor. Tüm bunları hesaba katan uzmanlar, işyerinde kadınların erkeklere göre yaklaşık 4 derece daha sıcaklığa ihtiyaç duyuduğunu belirtiyor. Gerçi bendeniz klima soğuna ihtiyaç duyan, genelde de erkeklerin tarafında olan kadınlardanım. Klima soğunu seven kadınlar ya da üşüyen erkeklerin metabolizması karşı cinsin vücut kompozisyonuna daha yakın olmasından kaynaklı. Bunun kilo ve boy gibi çeşitli etkileri de var.
California Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü’nün 3 yıl önce yaptığı araştırma klima mağdurlarından kadınların yüzde 70’inin ek kıyafet getirdiğini, erkeklerin yüzde 28’inin sıcak içecekler tükettiğini söylüyor. Tüm bu çabalar sonuç vermezse şirketin iklimlendirme servisini arayıp klimayı kapattırmaya çalışanlar da var. (Arkamda oturan sarışın gibi...) Üşüyenler rahatlıyor ancak sıcaklığın sinirleri doğrudan etkilediğini unutmamak gerek. Birkaç dakika sonra sesler yükseliyor, birileri açtırmaya çalışırken diğerleri “Donduk!” diye bağırıyor. Sıcaklayanlar, “Üstüne bir şey giy, soğuk çözülebilir sorun” diyor, üşüyenler “Masa vantilatörü al!” diyor. Telefonun başında bekleyen iklimlendirme görevlisi sonunda telefonları açmamaya başlıyor ve günün sonunda bir taraf evine mutsuz ayrılıyor.
ISI DEĞİŞİMİ % 44 YAZIM YANLIŞINA MAL OLUYOR
Ancak tüm bu ısı değiştirme savaşında vücudunuza zarar verdiğinizi unutmayın. 2004’teki bir araştırmaya göre ofis sıcaklığının sıklıkla değişmesi dikkati dağıtıyor, terlemeye neden oluyor. Bu gibi durumda yazım yanlışlarının da yüzde 44 arttığı görülüyor... ABD Cornell Üniversitesi İnsan Faktörleri ve Ergonomi Laboratuvarı’ndan Profesör Alan Hedge, “Sıcaklık kesinlikle performansı etkileyebilecek önemli bir değişkendir. Çalışmamıza göre sıcaklığın belirlenen bir seviyede kalması işlerin daha hızlı bitmesine ve işverene 1 günde işçi başına 2 dolar tasarruf sağlıyor.” Her savaşta olduğu gibi klima savaşı da ekonomiyi etkliyor. İdeal sıcaklık Hedge’e göre 24 derece. Ancak 23 diyen de var 20 diyen de... Hollanda’daki Maastricht Üniversitesi Tıp Merkezi’nden Dr. Boris Kingma şöyle diyor: “Belirli bir oda sıcaklığı aralığı önermiyoruz. Metabolik oranın erkek ve kadınlar arasında nasıl farklılaştığını ve iç ortam iklim standartlarını belirlerken bunu hesaba katılması gerektiğini söylüyoruz. Yani o işyerinde bu hesaplamaları yapacak biri olmalı...” Kimisi bu tartışmalardan uzak. Avrupa’da kadınların klima soğuğunda mağdurluğunun farkında olan bazı şirketlerse AC-less yani klimasız ofis kuralını uyguluyor. Yalnızca vantilatörler var.
KLİMA VÜCUDUMUZA ZARARLI MI?
Hem evet hem hayır. Dünyaya zararlı, sera gazı salımında yüzde 7’ye varan etkisi olduğu savunuluyor. Bunun için birçok firma, çevre dostu klima üretimine yatırım yapıyor. Vantilatör kullanımını savunanlar da gün geçtikçe artıyor ancak ABD bunu reddediyor, obezitenin yüksek olduğu bir toplum olmasından dolayı soğuğu çok sevdikleri söyleniyor. Klima vücudunuza zararlı olabilir, California Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü’ndeki bir epidemiyolog olan Dr. Mark Mendell, “Evinizde, ofisinizde veya aracınızda bakımı kötü yapılmış veya kötü tasarlanmış bir klima sisteminiz varsa, kirlenmiş ve potansiyel olarak zararlı olabilir” diyor. Astım ve çeşitli alerjik hastalıkları tetiklediği kanıtlanmış. Buna da klima hastalığı değil, hasta bina sendromu deniyor. Ancak Mendell, iyi bakım yapılan, filtreleri sıklıkla değiştirilen klimaların bu etkilerinin neredeyse tamamen yok olduğunu söylüyor.
Bir diğer yandan klima değil de, soğuk vücuda yararlı... Land Institute çevre araştırmacısı Stan Cox, “Biraz soğuduğumuzda metabolizmamız hızlanıyor. Ürpertecek derecede üşümeye maruz kalmak sağlıklı, enerji yakan yağları artırıyor” diyor. Yale Üniversitesi’nde çevre sağlığı profesörü Dr. Michelle Bell ise “Merkezi iklimlendirme kullanımı, açık pencerelere kıyasla ofis içinde daha az hava kirliliğine neden oluyor. Yoğun ısı dalgaları sırasında klima hayat kurtarabilir...”
KÜÇÜK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Sıcağa çare arayanlar:
*Bir masa vantilatörü hayat kurtarır, ancak sessiz olanları tercih etmenizde fayda var. Uygununu bulmak isteyenler doğru Tahtakale’ye.
*Kıyafet seçimlerinize dikkat edin. Polyesterden uzak durun. İdeali keten... Serin kumaş nano-gözenekli polietilen (nanoPE) isimli yeni geliştirilen bir kumaş, tipik pamuk tişörtten daha serin tutacak. Ancak bir süre daha beklemeniz gerek.
*Şu sıra trend olan, yüz ve ellere sıkılan serinletici kaynak suyu spreyleri.
* Serin içecekler ama hangisi? Limonta, mineralli su, soğuk kahve...
Üşüyenlere çare:
* Ekstra kıyafet elbette çözüm ancak en çok üşüyen bölgenizi belirleyin. Ayaklarınızsa battaniye, omuzlara şal ama en çok da boynu korumak önemli. Bir şal sarıp deneyin.
*Eğer imkânınız varsa camı açın, havayı ısıtacaktır.
*Hareketli biriyseniz, protein ve yağ yapacak besinler bir nebze iyi hissettirebilir.