Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Korku sinemasının 10 unutulmaz katili
        1

        NORMAN BATES

        1960’da Robert Bloch’un romanından uyarlanan “Sapık” (Psycho) filminde karşımıza çıkan Norman Bates’in unutulmaz bir karakter haline gelmesinde yönetmen Alfred Hitchcock ve oyuncu Anthony Perkins’in kuşkusuz büyük payı var. Hitchcock’un dönemin muhafazakâr kodlarına meydan okuyarak çektiği filmde Norman Bates, huzursuz edici varlığı ve sapkın zihniyle bütün filmi gerilimle doldurur. Yeniden çevrimler, devam filmleri ve TV dizileri bir yana benzer karakterlere ilham vermeyi hâlâ sürdürüyor. “Sapık” sinema tarihinin ilk “slasher” filmlerinden biri, Norman Bates de ilk slasher katili olarak kabul ediliyor.

        2

        LEATHERFACE

        O şehirli Amerikalıların bilinç dışındaki taşra korkusunun bir yansıması... Yamyamlık ve öldürme içgüdüleriyle yaşayan bir canavar... İnsan derisinden maskeler giyen gerçek bir katilden esinlenen ve “Leatherface” olarak bilinen bu isimsiz karakter, insan kasaplığı geleneğini sürdüren Texas’lı ailenin bir çocuğu... Sinema tarihine girişi, 1974’de Kim Henkel ve Tobe Hooper’ın yazdığı “Texas Katliamı”yla (The Texas Chainsaw Massacre) oldu. Elektrikli testeresi ve maskesiyle hafızalarda derin izler bıraktı.

        3

        MICHAEL MYERS

        Ablasını mutfak bıçağıyla öldürdüğünde küçük bir çocuktu. 15 yıl sonra doğduğu yere dönmesinin tek nedeni cinayetlerine kaldığı yerden devam etmek, daha çok genç kız öldürmekti. Yüzüne taktığı maskesi, sessizliği, “dokuz canlı” olması ve robot gibi yürümesiyle hafızalara kazındı. Yegâne amacı öldürmek olan Michael Myers’ı ilk olarak John Carpenter’ın yazıp yönettiği “Halloween”da (1978) tanıdık. Sonra kendisi 11 filmde daha karşımıza çıktı ve cinayetlerini sürdürdü.

        4

        JASON VOORHEES

        1980’de gösterime giren “13. Gün”de (Friday 13th) tanıdık onu. Bu kadar ünlü olabileceği beklenmiyordu. Öyle ki karakterin dış görünüşü ve kişiliği, tam olarak serinin üçüncü filminde yerine oturdu. Taktığı maske nedeniyle farklı oyuncular tarafından canlandırılan ve gençleri öldürmeye, intikam almaya doymayan Jason, sadece sinemada değil, çizgi romanlarda ve video oyunlarında da cinayetlerini sürdürüyor. Serinin on ikinci filmi “13. Cuma” (Friday 13th), 2009 yılında gösterime girdi.

        5

        FREDDY KRUEGER

        Kasabadaki bir grup öfkeli ebeveynin yakarak öldürdüğü Freddy Krueger, çocukların rüyalarına girerek varlığını sürdürür. Kendisini öldürenlerin intikamını bu şekilde alır. Kâbusunda öldürdüğü çocuk, yataktan sağ kalkamaz. Freddy, yanmış suratı, kırmızı yeşil kazağı ve jiletli eldiveniyle gelmiş geçmiş en korkutucu karakterlerden biridir. İlk olarak Wes Craven’in yazıp yönettiği 1984 tarihli “Elm Sokağında Kâbus” (A Nightmare on Elm Street) filminde aktör Robert Englund’un yorumuyla karşımıza çıkmıştı.

        6

        HANNIBAL LECTER

        Thomas Harris’in romanlarında tanıdığımız Doktor Lecter, suçluların zihninin okumasını bilen bir psikiyatr, aynı zamanda bir yamyam ve seri katil... Uygarlığın ilkellikle buluştuğu bu sapkın kişilik, elbette sinemanın dikkatinden kaçmadı. Onu ilk olarak 1986’da “Manhunter”da Brian Cox’un yorumuyla seyrettik. Beş yıl sonra Anthony Hopkins “Kuzuların Sessizliği”nde aynı karakterle Oscar’a uzandı. Lecter, günümüz sinemasını en çok etkileyen karakterlerden biri oldu. İki TV dizisini saymazsak kendisi şu ana kadar toplam 5 sinema filminde çıktı karşımıza.

        7

        CHUCKY

        Zevk olsun diye insan öldüren bir katil, zararsız, şirin bir oyuncak bebeğin içine girerse neler olur? 1988 yapımı “Child’s Play” filminde tanıdık Chucky’yi. Seri katil Charles Lee Ray, kara büyü kullanarak ruhunu oyuncak bebeğe aktardı ve cinayet işlemeyi sürdürdü. Brad Dourif’in seslendirdiği Chucky, seyirci tarafından öylesine sevildi ki 90’ların en popüler “kötü”lerinden biri olarak iki binli yıllarda da varlığını sürdürdü. Don Mancini’nin hayal gücünden çıkan Chucky şimdilik sekiz filme ulaşan bir serinin temel karakteri olmuş durumda.

        8

        ŞEKER ADAM (CANDYMAN)

        1992 yapımı ilk filmde Chicago’da suçun, yoksulluğun, eşitsizliğin ve ayrımcılığın simgesi haline gelen bir kenar mahallede Candyman Şeker Adam (Candyman) diye birinden söz edilir. Aynanın karşısında adını 5 kez söylediğinizde ortaya çıkan ve insanları öldüren doğaüstü bir varlıktır. Tabii ki, birileri efsanenin doğruluğunu test etmek ister ve Şeker Adam mahalleye gelir. Onun gelişiyle mahallede şiddet ve korku başlar. Şeker Adam’ın geçmişte ırkçı beyazların kurbanı bir siyah olması nedeniyle seri, türün diğer örneklerinden ayrılır. Şeker Adam, beyazların kölelik döneminden bu yana uyguladığı ırkçı şiddetin özündeki korkuyu yansıtan bir figürdür. Aynı zamanda, Afrika kökenli Amerikalıların şehrin merkezinin dışında kalan gettolara doğru itilmesiyle ilgili bir şehir efsanesidir Şeker Adam. Şu ana kadar çekilen 4 film arasında en iyisi 2021 yapımı “Candyman”dir.

        9

        JIGSAW

        Tobin Bell’in ilk kez 2004’de “Testere”de (Saw) canlandırdığı, “The Jigsaw Killer” lakaplı John Kramer, başarısız intihar girişiminin ardından insanları hedef alan bir kanser hastasıdır. Direkt olarak öldürmektense insanları birbirine kırdırmayı tercih eder. Zekice düzenlenmiş bilmece gibi oyunlarla suçlu kurbanlarını zor seçimlerle karşı karşıya getirir. Amacı insanların iradesini ve hayatta kalma arzusunu ortaya çıkarmak, onları kendileriyle yüzleştirmektir. Şu ana kadar 10 filme ulaşan serinin 11’nci halkası 2025 yılında gösterime girecek.

        10

        PENNYWISE

        Stephen King’ın 1986’da yayımlanan “O” (It) adlı romanında karşımıza çıkar Pennywise. Yağmurlu bir havada sokakta oynayan çocuğu “Sirk artık burada” diyerek kanalizasyona çeker. Çocuğu kandırır çünkü palyaço kılığındadır. Roman ilerledikçe Pennywise’ın kasabanın kanlı geçmişinden gelen doğaüstü bir varlık olduğunu anlarız. Hedefi kasabadaki çocuklardır. Pennywise, ya kurbanlarının bilinçdışındaki korkuları canlandırarak ya da bizzat kendi fiziksel varlığıyla çıkar onların karşısına. 1990 yılında mini bir televizyon dizisi haline getirilen roman, daha sonra iki bölümlük bir sinema filmine uyarlandı. İlki 2017, ikincisi ise 2019’da gösterime giren “O” (It) ve “O Bölüm 2” (It Chapter 2), gişelerde büyük başarıya ulaştı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ