Küçüklere masallar: Küçük Opossum
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde küçük Opossum adında bir sıçan varmış. Esra Şaşmaz bize masal okuyor.
Küçük Opossum
Bir zamanlar Küçük Opossum adında bir sıçan varmış. Tıpkı bir fare gibiymiş ama fareden birazcık büyükmüş. Sadece birazcık. Ormanda yaşayan başka hayvanlarla karşılaştırıldığında küçücük kalırmış. Evet, Opossum belki küçükmüş ama çok cesurmuş.
Günlerden bir gün Anne Opossum, “Küçük Opossum bu akşam dereye gidip akşam yemeği için kırmızı dutlardan toplayabilir misin?” diye sormuş. “Toplarım anneciğim” demiş Küçük Opossum heyecanla.
Akşam olunca ay gökte kocaman ve parlak bir tekerlek gibi belirmiş. Anne Opossum, “Hadi Küçük Opossum, artık gidebilirsin. En güzel dutlar derenin karşı kıyısındadır. Su birikintisinin üstüne devrilmiş ağacı köprü gibi kullanabilirsin. Karşı kıyıya geçip dutları toplayabilirsin,” demiş. Küçük Opossum annesini dikkatle dinlemiş ve ay ışığı altında yola çıkmış. Ormanda yalnız başına olmaktan mutluymuş. Tek başına dut toplamaya gittiği için kendiyle gurur duyuyormuş. Biraz yürümüş, biraz koşmuş, arada bir atlayıp sıçramış.
Az sonra uzun palmiye ağacının yanına varmış. Yaşlı Baykuş orada yaşarmış. Yaşlı Baykuş, Küçük Opossum’u ilk kez ormanda yalnız başına gördüğü için şaşırmış.
“Uuu, nereye böyle Küçük Opossum?” diye sormuş.
“Dereye gidiyorum. Akşam yemeği için kırmızı dutlardan toplayacağım,” diye karşılık vermiş Küçük Opossum.
“Uuu, kendine dikkat et. Senin benim kadar keskin pençelerin yok,” demiş Yaşlı Baykuş keskin pençelerini göstererek.
“Ah, ben hiç korkmuyorum,” demiş Küçük Opossum. Yoluna devam etmiş. Biraz yürümüş, biraz koşmuş, arada bir atlayıp sıçramış.
Derken mis gibi çimenlerin olduğu yere gelmiş. Yaşlı Kurt burada yaşarmış. Yaşlı Kurt, Küçük Opossum’u ilk kez ormanda yalnız başına gördüğü için şaşırmış.
“Auuv, nereye böyle Küçük Opossum?” diye sormuş Yaşlı Kurt merakla.
“Dereye gidiyorum. Akşam yemeği için kırmızı dutlardan toplayacağım,” diye karşılık vermiş Küçük Opossum.
“Auvvv, kendine dikkat et. Sende bendeki kadar keskin dişler yok,” demiş Yaşlı Kurt.
“Ah, ben hiç korkmuyorum,” demiş Küçük Opossum. Yoluna devam etmiş. Biraz yürümüş, biraz koşmuş, arada bir atlayıp sıçramış.
Kayalıkların yanına gelmiş. Tombul Tavşan’ın evi kayalıkların arasındaki bir çukurdaymış. Tombul Tavşan, Küçük Opossum’u ormanda ilk kez yalnız başına gördüğü için şaşırmış.
“Küçük Opossum, nereye böyle?” diye sormuş Tombul Tavşan.
“Dereye gidiyorum. Akşam yemeği için kırmızı dutlardan toplayacağım,” diye karşılık vermiş Küçük Opossum.
“Oooo, derenin karşı kıyısına mı? Korkmuyor musun? O şeyden korkmuyor musun?” diye sormuş Tombul Tavşan.
“Neden korkacakmışım ki?” demiş Küçük Opossum.
“Şeyden, o su birikintisinin içindeki şeyden,” diye cevaplamış Tombul Tavşan.
“Hayır, korkmuyorum,” demiş Küçük Opossum ve yoluna devam etmiş.
Az sonra dereye varmış. Her şey tıpkı annesinin anlattığı gibiymiş. Su birikintisinin üstünde bir ağaç uzanıyormuş ve tıpkı bir köprü gibi karşıya geçmeye yardımcı oluyormuş. Küçük Opossum kıpkırmızı dutların kokusunu karşı kıyıdan bile duyabiliyormuş. Ağacın üstüne çıkmış, bir köprüden geçer gibi, karşı kıyıya doğru yürümeye başlamış. Tam su birikintisinin ortasına geldiğinde “Keşke şu Tombul Tavşan ile karşılaşmasaydım. Acaba su birikintisinin içinde bir şey var mı gerçekten?” demiş kendi kendine. Kafasını su birikintisine doğru eğmiş ve bakmış. O da nesi? Gölün içinde bir şey varmış. Küçük Opossum korkmuş ama korkusunu belli etmemek için dil çıkarmış suda gördüğü şeye. Ama o da nesi? Sudaki şey de Küçük Opossum’a dil çıkarmış. Küçük Opossum arkasını dönmüş ve hızla kaçmaya başlamış. Tombul Tavşan’ın yanından geçmiş. Yaşlı Kurt’un yanına varmış.
Yaşlı Kurt “Ne oldu? Söyle ne oldu?” diye sormuş heyecanla.
“Birikintinin içinde bir şey var. Ben oradan geçemiyorum,” demiş Küçük Opossum.
“Eline bir taş alsana, ona bir taşın olduğunu göster. O zaman senden korkar,” demiş Yaşlı Kurt.
Küçük Opossum o dutlardan toplamayı o kadar çok istiyormuş ki. Eline bir taş almış. Tombul Tavşan’ın yaşadığı yerden geçmiş. Su birikintisinin başına gelmiş. Ağacın üstüne çıkmış, karşıya geçmek için yürümeye başlamış. Su birikintisinin ortasına geldiğinde kendini tutamamış. Elindeki taşı göstererek suya bakmış. Ama o da nesi? Birikintinin içindeki şey de elinde bir taşla ona bakıyormuş.
Küçük Opossum arkasını dönmüş, hızla kaçmaya başlamış. Tombul Tavşan’ın ve Yaşlı Kurt’un yanından geçmiş. Yaşlı Baykuş’un yanına gelince nefes nefese durmuş.
“Uuu, ne oldu? Ne oldu?” diye ötmüş Yaşlı Baykuş.
“Birikintinin içinde bir şey var. Ben oradan geçemiyorum. O dutları asla toplayamayacağım,” demiş Küçük Opossum.
“Eline bir sopa alsana. Ona sallayacak bir sopan olduğunu göster,” demiş Yaşlı Baykuş.
Küçük Opossum o dutlardan toplamayı o kadar çok istiyormuş ki. Eğilmiş ve yerden bir sopa almış. Yaşlı Kurt’un ve Tombul Tavşan’ın yanından geçmiş. Su birikintisinin yanına varmış. Ağacın üstüne çıkmış ve yolun tam ortasında dayanamayıp suya bakmış. Elindeki sopayı göstererek. O da nesi? Birikintinin içindeki şey de ona elindeki sopayı göstermiş. Küçük Opossum öyle korkmuş ki arkasına bile bakmadan koşmuş. Taa ki evine varıncaya kadar.
Anne Opossum’un yanına geldiğinde “Annecim, o dutlardan toplamayı çok istiyordum. Ama su birikintisinin içindeki şey, ondan korktum ve karşı kıyıya geçemedim,” demiş ve annesine her şeyi anlatmış.
Anne Opossum, Küçük Opossum’u tıpkı bir annenin dinleyeceği gibi şefkatle dinlemiş. “Tekrar gideceksin, akşam yemeği için o dutlardan getireceksin,” demiş.
“Ama nasıl?” diye bağırmış Küçük Opossum.
“Su birikintisine dön. Ağacın üstünden geçerken dil çıkarma, taş ya da sopa gösterme.”
“Peki ne yapacağım? Çok korkuyorum.”
“Sadece gülümse. Su birikintisinde gördüğün şeye gülümse.”
“Bu kadar mı yani?” diye sormuş Küçük Opossum.
“Evet, hepsi bu kadar yavrum.”
Küçük Opossum tekrar yola çıkmış. Yaşlı Baykuş’un, Yaşlı Kurt’un, Tombul Tavşan’ın yanlarından geçmiş. Su birikintisine varmış. Ağacın tam ortasına geldiğinde su birikintisine bakmış. O şey hala oradaymış. Küçük Opossum ona gülümsemiş. Derken ne olmuş biliyor musunuz? Birikintinin içindeki şey de ona gülümsemiş.
“Ah, benimle arkadaş olmak istiyor,” demiş Küçük Opossum sevinçle.
Karşı kıyıya geçip kırmızı dutlardan istediği kadar doldurmuş sepetine. Birazcık da yemiş. Su birikintisinin üstünden geçerken durmuş. O şeye el sallamış. Ve ne olmuş dersiniz. O şey de ona el sallamış.
Küçük Opossum topladığı dutlarla eve dönmüş. Anne Opossum “Bugüne kadar gördüğüm en güzel dutlar bunlar” demiş. Küçük Opossum annesine her şeyi anlatmış.
“Anne, o şey bana el salladı,” demiş.
“Biliyorum yavrum.”
“Benimle arkadaş olmak istiyor.”
“Biliyorum.”
“Peki, anne su birikintisinin içindeki o şey ne idi?”
“O sendin yavrum, sadece senin yansımandı,” demiş Anne Opossum.
DİĞER MASALLARI DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Youtube HT ÇOCUK